16
İngiliz Hükümeti bu eyaletlerin kendi kaderlerini tayin edeceklerine dair bir
plan yapmıştı. Krallık yöneticilere katılım kararlarını alırken iktisadi faktörleri,
coğrafi yakınlığı, halkın arzularını ve benzer diğer faktörleri göz önüne alma
tavsiyesinde bulunmuştu (Mattu, 2002, pp.32-33). Katılıma Haydarabad, Junagadh
ve Kaşmir eyaletleri dışındaki bütün saltanat statüsüne sahip eyaletlerde barışçıl
yollarla halledildi. Haydarabad ve Junagadh’ın halkını çoğunlukla gayri-Müslimler
oluştururken, Kaşmir’de durum tersiydi. Bu Himalayalar’daki eyaletin Hint kökenli
bir yöneticisi olmasına karşın, halkın ezici çoğunluğu Müslümandı (Lamb, 1997, s.
15). Haydarabad o zaman için bağımsız kalmaya karar verdi ve Junagadh 15 Eylül
1947 tarihinde Pakistan’a katıldı. Bununla birlikte, Bağımsızlıktan sonraki bir kaç ay
içerisinde Kongre Hükümeti tarafından yönetilen Hindistan Birliği bu iki eyaleti de
zor yoluyla Hindistan Birliği’ne kattı (Wrsing, 2000, s. 172). 15 Ağustos 1947’e
kadar, Jammu ve Kaşmir halkı Hindistan ve Pakistan halkları gibi özgürlüklerini
kazanacaklarını umuyorlardı. Müslüman Konferans’ı Pakistan’a katılımı
destekliyordu ve dahası Pakistan’a katılım kararını veren bir tasarıyı 19 Temmuz
1947’de kabul etti. Buradaki esas hükümler şunlardı:
Bütün Jammu ve Kaşmir Müslüman Konferansı’nın düzenlemiş olduğu
toplantı Quad-i-Azam’ı, M. A. Jinnah, başarılarından ötürü (Pakistan’ın doğuşu)
kutlar ve bundan duyduğu memnuniyeti açıklar.
Hindistan Eyaletleri’nde yaşayan halk özgürlük yolunda Britanya
Hindistanı’nda yaşayan halk ile ele ele yürüyeceklerini umuyorlardı. Hindistan’ın
parçalanması üzerine, Britanya Hindistanı’nda yaşayan halk bağımsızlıklarını elde
ettiler, ancak 3 Haziran 1947’de yapılan duyuru Hintli Prenslerin elini güçlendirdi ve
17
Prensler zamanımızın çağrısına cevap vermedikleri takdirde, Hindistan
Eyaletleri’nde yaşayan halkların geleceği bir hayli karanlıktır (Mattu, 2002, s. 28).
Müslüman Konferansı’nın toplantısı coğrafik koşullar, nüfusun %80’ininin
Müslüman olması, eyaletlerin bütün nehirlerinin Pakistan’dan geçmesi, halkın dilsel,
kültürel, ırksal ve iktisadi bağları ve Pakistan’la Eyalet sınırının yakınlığı göz önüne
alındığı zaman, bu gerçeklerin Jammu ve Kaşmir’in Pakistan’a katılmasını
gerektirdiği sonucuna varmıştı. Dahası tasarı “Eğer Kaşmir Hükümeti bazı iç ve dış
etkiler altında Müslüman Konferansı’nın bu talebini görmezden gelir ve Hindistan
Anayasa Meclisi’ne katılım yönündeki bir kararı onaylarsa, Jammu ve Kaşmir
Müslümanları buna karşı dişleriyle ve tırnaklarıyla mücadele edecektir” diye açık
açık belirtmişti (Mattu, 2002, ss. 28-29).” Ulusal Konferans bu toplantıya karşı
çıkmış ve düzenlenmemesi için hummalı bir çaba sarfetmişti. Müslüman Konferansı
ve Ulusal Konferans’ın yanı sıra eyalettki diğer siyasi partiler Kaşmir Sosyalist
Partisi, Praja Parishad PArtisi, KAşmir Demokratik Birliği ve Kisan Mazdoor
Konferansı’ydı. Kaşmir Sosyalist Partisi Eylül 1947’de Jammu ve Kaşmir’in
önündeki seçenekleri dikkatli bir şekilde gözden geçirdiktien sonra “Geri kalmış ve
yoksul halkın çıkarları doğrultusunda, Pakistan’a katılım arzu edilmektedir”
duyurusunu yapmıştı (Khan, 1988, s. 16). Kisan Mazdoor Konferansı da ayrıca Eylül
1947’de eyaletin Pakistan’a katılması gerektiğini kabul etmişti, zira halkın çoğu
Müslümandı ve eyaletin üç ana karayolu ve bütün nehirleri Pakistan’a çıkıyordu.
Praja PArishad Ladakh ve Jammu’nun eyaletten ayrılması ve Hindistan Birliği’ne
katılmasını onaylıyordu (Mattu, 2002, ss. 31-32). Bununla birlikte, Jammu ve
Kaşmir’in Maharaja’sı ne Hindistan’a, ne de Pakistan’a katılmak istiyor, bunlar
yerine bağımsız kalmak istiyordu. Bu isteğinin politik düzlemde de kabul edilmesi
18
için mücadele verirken, Maharaja Hari Singh Başbakanı Pandit Ram Chand Kak
aracılığıyla Pakistan ve Hindistan Hükümetleri bir Askıya Alma Antlaşması önerdiği
aynı telgrafları gönderdi. Pakistan Hükümeti Jammu ve Kaşmir Hükümeti ile askıya
alma antlaşmasını kabul etti. Ancak Hindistan Hükümeti Delhi’de Kaşmir Hükümeti
ve Hindistan Dominyonu arasında bu ‘Askıya Alma Antlaşması!nı müzakere etmek
istedi. Bununla birlikte, Hindistan Kaşmir Hükümeti ile hiç bir zaman Askıya Alma
Antlaşması’nı imzalamadı (Khan, 1988, ss. 16-17).
Bu zamandan itibaren, Jammu’daki toplumsal durum hızlı bir şekilde
kötüleşti. Çeşitli fanatik Hint kökenli örgütlerin militanları Jammu’ya girmeyi
başarmıştı. Dogra güçlerinin göz yumması ile birlikte bu insanlar bölgedeki
Müslüman nüfuzun etnik temizliğine giriştiler. Müslümanlar yerlerinden edildi ve
katledildi, hayatta kalanların bir çoğu Pencap’a (Pakistan) doğru , bölünme hattının
batısına göç etti (Abdullah, 2006, S. 455). Aynı zaman içerisinde, Maharaja’nın
hükümeti Jagir’deki bütün Müslümanlara ellerinde ateşli silahları ve cephaneyi
yetkililere teslim etmesi emrini vermişti. Başlangıçta bu buyruklara bazı köylerde
riayet edildi, ancak aynı silahlar ne zaman ki Hintlilerin ve Sihlerin ellerinde
belirince kaçınılmaz bir şekilde tepkiler gelmeye başladı. Yeni silahlar için Pakistan
sınırı boyunca araştırma faaliyetleri başladı. Pakistan’da silah teçhizatının önemli bir
kaynağı geleneksel olarak Kuzey-Batı Sınır Eyaletleri’ndeki (günümüzde Khyber
Pakhtun Khwa) kabile faaliyetleridir. Eylül 1947’nin başından itibaren, bazıları
sınırdan veya Pakistan’daki diğer kaynaklardan elde ettikleri silahlarla teçhizatlanmış
olan Poonch bölgesinden çeteler halihazırda Poonch Jagir boyunca ve Jammu’nın
Mirpur bölgesinden hemen güneyine doğru Jammu & Kaşmir devlet güçleriyle
çatışmaya girmişti. Fanatik Hintlilerin Jammu’da dindaşlarını katlettiklerini duyan ve
Dostları ilə paylaş: |