13
20. yüzyılın üçüncü on yılının sonlarına doğru Kaşmir Panditlerinin parti
saflarına dahil edilişi ile örgütün sekülerleşmesi sorunu üzerine Müslüman
Konferansı liderleri arasında farklılıklar birdenbire ortaya çıktı. Bu Dogra güçleri
karşıtları arasında siyasi hiziplerin başlangıcıydı. Gayri Müslümlerin politikaları
Dogra hakimiyetinin iktisadi adaletsizliğine ve siyasi köleliğine karşı Müslümanlar
tarafından başlatılan kitle hareketine bir tepkiydi (Khan, 1980, s. 165). Bununla
birlikte, Şeyh Abdullah Hint Ulusal Kongresi’nin ideolojik konumuna yaklaşmıştı ve
kendisi Jawahar Lal Nehru ve Hindistan’ın diğer milliyetçi liderlerinden ciddi bir
biçimde etkilenmişti (Abdullah, 2006, s. 2010). Bunun yanı sıra, Müslüman
Konferansı’nın liderleri ve üyeleri arasında ayrım yaratmaya yönelik devlet
politikaları ve Şeyh Mohammad Abdullah’ın partinin toplumsal tabanının genişletme
yönündeki isteği de aynı zamanda Ulusal Konferans’ın ortaya çıkmasında etkili oldu.
Bu Jammu ve Kaşmir Müslüman Konferansı’nın 11 Haziran 1939’da ‘Jammu ve
Kaşmir Ulusal Konferansı’na dönüşümüyle sonuçlandı. Bunu gerçekleştirmek için,
Şeyh Mohammad Abdullah Kaşmir’de bir arada yaşama yanlısı, Jammu’da bir
komünist ve Hindistan’da bir milliyetçi olarak resmedilmişti (Verma, 1994, s. 18).
Hatta bazıları “Şeyh Mohammad Abdullah kendi kişisel amaçları için herkesi
sömürecektir ancak hiç bir zaman kimsenin adamı olmayacaktır, hiç bir zaman
bağımlı hale gelmeyecektir ve kaşla göz arasında sadakatini tekrar ve tekrar
değiştirecektir” suçlamasında bulunmuştu (Korbel, 1954, s. 107).
Nedenleri ne olursa olsun, Ulusal Konferans düzenli bir şekilde işledi ve
Müslüman Konferansı’nın (1932’de kuruldu) Hintlilerin Hint kökenli Mahraja’nın
sürdürdüğü otokratik yönetimin çözülüşünü isteyecek denli liberal olmadıklarına dair
muhakemeyi yeniden canlandırdıkları 1941’e değin, Kaşmir Vadisi’nde egemen bir
14
siyaset yürüttü. Gohar Rehman’a Müslüman Konferans’ını yeniden canlandırma
sorumluluğu verildi ve Choudhry Ghulam Abbass (önceden Müslüman
Konferansı’nın Ulusal Konferans’a dönüştürülmesi için Şeyh Mohammad Abdullah
ile beraber çalışmıştı) aynı zamanda Ulusal Konferans’ın Jammu Müslümanlarını
etkili bir şekilde temsil etmediğine dayanarak bunu tekrar canlandırmak konusunda
ve sonraki örgütlerin gittikçe Kongre taraftarı olması hususunda etkin bir kimse
olduğunu kanıtladı (Abbas, 2001, ss.180-185).
Bu anlamda, Ulusal Konferans ve Müslüman Konferansı iki farklı parti
haline geldi. Müslüman Konferansı bir taraftan Mohammad Ali Jinnah ve lideri
olduğu Müslümanlar Birliği’nin sempatisine sahipti ve bu kurum aynı zamanda
Pakistan’ın yaratılması için Müslümanlar Birliği’nin hazırladığı tasarıyı kabul
etmişti, diğer taraftan, Şeyh Mohammad Abdullah (Ulusal Konferans’ın lideri)
Jawahar Lal Nehru’yu Kaşmir’e davet etti ve kendisi 1941 yılında burada on gün
geçirdi ve Vadi’yi gezdi (Teng; Koul ve Koul, 1997, ss. 87-88). Pandit Nehru’nun
Kaşmir ziyareti özelde Şeyh Mohammad Abdullah’ın siyasi yaşamında ve genelde
eyalet içerisindeki özgürlük hareketinde bir dönüm noktası olarak düşünülmektedir.
Sonuçta, Şeyhu Abdullah Kongre’yi bütünüyle kucaklamaya karar verdi (Abdullah,
2006, s.253). Sonraki bir tarihte, Şeyh Abdullah Bütün Hindistan Eyaletleri Halkları
Konferansı’na başkan da seçilecekti ve dolayısıyla Ulusal Konferans’ın sahip olduğu
ideoloji Hindistan Ulusal Konferansı’nınkiyle uyumlu bir hal alacaktı (Raina, 1990,
ss. 30-31). Nehru ve Kongre’nin etkisinin yanı sıra, Şeyh Mohammad Abdullah
komünist ideolojiden de etkilenmişti. Özellikle, G. M. Sadiq, D. R. Dhar ve G. L.
Dogra gibi Şeyh Mohammad Abdullah’ın çeşitli çalışma arkadaşları ve parti
yoldaşları komünist eğilimlere sahipti (Birdwood, 2005, s. 266). Dolayısıyla
15
komünistlerin etkisi altında, Ulusal Konferans, 1944 tarihinde ‘Naya Kaşmir’ veya
‘Yeni Kaşmir’ başlığıyla özenle hazırlanmış bir manifesto yayınladı. Yeni Kaşmir’in
önerisi iktisadi ve toplumsal çıkarımları dolayısıyla devrimciydi. 1946 yılı boyunca,
Şeyh Abdullah’ın liderliği altındaki Ulusal Konferans Hindistan Ulusal Konferans’ı
tarafından 15 Mayıs 1946’da başlatılan ‘Hindistan’dan Çık Hareketi’ni takip ederek
tarihsel önemi haiz ‘Kaşmir’den Çık Hareketi’ni başlattı (Devdas, 2007, s. 51). Bu
aynı zamanda Chaudary Ghulam Abbas (Müslüman Konferansı lideri) tarafından da
destekleniyordu. Buna karşın, Şeyh Mohammad Abdullah ve Chaudary Ghulam
Abbas’ın her ikisi de tutuklandı ve hapsedildi.
1946’da, Kabine Heyeti Hindistan’a geldi. Amacı Kongre ve Müslümanlar
Birliği arasında bir uzlaşmaya ulaşmaktı. Yerel hükümetlere hayli geniş yetkilerle
adem-i merkezi bir devlet sözü veren bir uzlaşı ilk başta kabullenildi, ancak Nehru
böylesi adem-i merkezi bir devlete gönül indirmiyordu ve Jinnah kısa süre içerisinde
bağımsız bir Pakistan talebini dillendirmeye başladı. Hindistan sorununun çözümü
için Kabine Heyeti’nin başarısızlığa uğramasından sonra, İngiliz hükümeti 1947’de
Hindistan’ı bölme planını ilan etti (Stanley, 2008, ss. 341-344). Parçalama planı ‘iki
ulus kuramı’na göre yürütüldü. Müslümanların çoğunlukta olduğu eyaletler Pakistan
dominyonunu ve Hintlilerin çoğunlukta olduğu eyaletler ise Hindistan dominyonunu
yaratmak için birleştirildiler (Menon, 1995, s. 80). Böylelikle İngilizler esas olarak
toplulukların sayısal çoğunluğuna dayanarak bölgeyi parçalara ayırdılar; yaygın
olarak Müslüman çoğunluğa sahip bölgeler Pakistan’a devredilirken, yaygın olarak
gayri Müslümlerdin çoğunluğu oluşturduğu bölgeler Hindistan’a devredildi. Ancak
bu parçalama tasarısı örnek olarak Kaşmir gibi, o zamana değin İngiliz hakimiyeti
altında ‘yarı özerk statü’ye sahip olan beş yüz altmış beş (565) eyalete uygulanmadı.
Dostları ilə paylaş: |