T. C. İStanbul 13. AĞIr ceza mahkemesi


Yargılamaya kaldığı yerden devam olundu



Yüklə 0,97 Mb.
səhifə5/7
tarix14.06.2018
ölçüsü0,97 Mb.
#48492
1   2   3   4   5   6   7
Yargılamaya kaldığı yerden devam olundu.

Bu sırada bir kısım sanıklar müdafilerinden Av. Mehmet Taşdelen, Av. Burak Bekiroğlu ve Av. Nursafa Pandar’ın geldikleri görüldü huzurdaki yerlerine alındı.

Gizli tanık aynı oda ve ortamda huzura alındı.

Kendisine doğrudan soru sorma işlemine devam olundu.

Mahkeme Başkanı: "Buyurun.”

Sanık Sedat Peker: “Saygıdeğer Başkanım, bir şey arz etmek istiyorum size. Ben çok miktarda soru hazırlamıştım. Ancak sizin değerli vaktinizi almamak için o sorularımın birçoğunu sormasam da olabileceği kanaatine içeride düşünürken vardım. Size sadece bir şey arz etmek istiyorum efendim. Çocukluk arkadaşım olan iki üç tane insan var. O insanların ölümüyle benim ilişkim olduğu hem yazılı ifadesinde hem sözlü ifadesinde söyledi. Sadece bu konularla ilgili soru sormak istiyorum. Ancak sadece bu iki üç olayla ilgili soru sorarken belki sorularım bir parça uzayabilir. Lütfen bunu da saygısızlık olarak kabul etmeyin efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim saygısızlık olarak nitelemiyoruz ama soru tekniğine aykırı diyoruz. Siz uzun soru soruyorsunuz, cevabını alıyorsunuz, yorum yapıyorsunuz. Bu şekilde uzuyor o manada söylüyorum, buyurun.”

Sanık Sedat Peker: “Saygıdeğer Başkanım bir şey arz edeyim.”

Mahkeme Başkanı: "Bu konuyu tartışmayalım sorunuzu sorunuz.”

Sanık Sedat Peker: “Ancak sanık soruyu cevaplamıyor efendim sorun burada.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam buyurun.”

Sanık Sedat Peker: “Saygıdeğer Başkanım, Saygıdeğer mahkeme; sanık gene yazılı ifadesinde ve sözlü ifadesinde diyor ki, Gebze cezaevi komutanı Özgür astsubayla beraber Mecnun Odyakmaz’ın düğününe gelebilmek için anlatımında demişti ki, Nihat Yazıcı’nın ailesi benim ismimi söylemiş. Aslında ben arz ediyorum dosyada benim ismim bir satır bile geçmiyor. Sorumu efendim soruyorum. Yazısında ifadesinde ve sözlü beyanında dedi. Özgür Başçavuşla beraber bir tutuklama kararı çıkararak yanlarına bir iki sivil asker alıp Mecnun’un düğününe gittiler diyor. Saygıdeğer Başkanım sanığın cevaplamasını istediğim konu, cezaevi komutanlığı gibi operasyonel veya herhangi bir yetkisi olmayan bir astsubay tutuklama kararı tanzim edebilir mi?”

Gizli Tanık Poyraz: “Sayın Başkanım ifadelerimde belirttiğim gibi Veli Küçük’ün talimatıyla gittiler demedim. Beraber gittik beraber. Veli Küçük’ün talimatıyla Özgür Başçavuş başta olmak üzere, Sedat Peker jandarmanın arabasında biz Mercedes ile Kadıköy’e beraber geldik, gittiler değil geldik. Ben bunu basa basa söylüyorum. Artı orada keşke o düğünün şeylerine ulaşılsa o kameralarına Aden otelin o düğünün Özgür Başçavuş da orada görülecek yanındaki askerler de orada görünecek bir saat sonra gelen gayrimeşru üst kişileri yani babalar Sedat Peker hoş geldine kalktığı zaman en yakın koruması kimdi? Bendim. Orada resimlerde var. O kameralardaki.”

Sanık Sedat Peker: “Saygıdeğer Başkanım sorum bu değil. Bunları zaten tekerrür kereler söyledi hepsi geçti. Bunlar var.”

Mahkeme Başkanı: "Evet. Ben, ben soracağım bir dakika. Şimdi Mecnun Odyakmaz’ın düğününe Sedat Peker’in geldiğini söylüyorsunuz”

Gizli Tanık Poyraz: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: "Hakkında arama kararı var mıydı yani yakalama gözaltı alma kararı var mıydı poliste (1-2 kelime anlaşılamadı) bir dakika efendim?”

Gizli Tanık Poyraz: “Poliste İstanbul, İstanbul organizesi arıyordu. Yani.”

Mahkeme Başkanı: "İstanbul yani polisler emniyet müdürlüğü arıyor ellerinde arama kararı var mıydı? Yakalama kararı.”

Gizli Tanık Poyraz: “Evet. Efendim şimdi savcılıkça yakalama kararı var yok onu bilmiyorum var demiyorum ben.”

Mahkeme Başkanı: "Bilmiyorsunuz.”

Gizli Tanık Poyraz: “Fakat.”

Mahkeme Başkanı: "Yani herhangi bir karar gösterdiler mi polisler İstanbul’da?”

Gizli Tanık Poyraz: “Polisler göstermedi zaten elinde karar olsa polis kararı gösterecek.”

Mahkeme Başkanı: "Peki niçin gözaltına alacaklarmış Sedat Peker’i yakalayacaklarmış?”

Gizli Tanık Poyraz: “Nihat Yazıcı’nın ailesi feryat ediyor. Bizim oğlumuzu Sedat Peker öldürttü diye.”

Mahkeme Başkanı: "Evet.”

Gizli Tanık Poyraz: “Çünkü zaten dosyada diyor benim ismim yok. Dosyada ismi ifade vermeden olmaz. Ahmet Kürkçü teslim edilmiş Özgür Başçavuşun çata pata tutanaklar tutulmuş, olay bitmiş. Ahmet Kürkçü cezaevine gitmiş. Sedat Peker’in orada nasıl ismi olacak dosyada? Olmaz çünkü Sedat Peker’i tanımıyor etmiyorum diyor.”

Sanık Sedat Peker: “Saygıdeğer Başkanım.”

Gizli Tanık Poyraz: “Ailenin.”

Sanık Sedat Peker: “Bir şeyi arz etmek istiyorum müsaade buyurursanız. Yazılı ifadesinde ve sözlü ifadesinde dedi ki, Nihat Yazıcı’nın ailesi Sedat Peker ile ilgili ifade verdi, şikâyetlerde bulundu. Ancak Eyüp İlhan’ın ifadeleri vermediğini bilmiyorum diyor. Daha sonra da diyor ki, Özgür Başçavuş ile beraber bir tutuklama kararı yazdılar diyor. Ben de soru olarak şunu soruyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam. Bu konuyu biliyor musunuz?”

Gizli Tanık Poyraz: “Evet. Ha o bana soruyor diyor ki, aranan aranmayan bir kişinin hakkında diyor bir başçavuş böyle bir tutanak tutar mı diyor.”

Mahkeme Başkanı: "Şimdi tutanak ayrı. Özgür başçavuş tutuklama kararı yazdı mı böyle bir tevkif müzekkeresi yazdı mı?”

Gizli Tanık Poyraz: “Yazdı, yazdı efendim kağıdı ben oradayım. Diyor ki yani.”

Mahkeme Başkanı: "Kim, kim imzaladı onu?”

Gizli Tanık Poyraz: “Valla kim imzaladı bilmem kendi imzalıyor veya öyle imzamı attılar zaten cezaevi komutanlığında oluyor. Şimdi Sedat Peker diyor ki efendim arama kararı olmayan bir şey başçavuş diyor böyle bir karar çıkarır mı? Ara çıka… çıkaramayacak bir başçavuş sana cezaevinin önünde ruhsatlı silahınla şişeye ateş ettiren başçavuş öyle bir kararı da çıkarır Sedat.”

Mahkeme Başkanı: "Şimdi bakın o uzman çavuş diyorsunuz. onun.”

Gizli Tanık Poyraz: “Uzman çavuş değil efendim başçavuş efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Başçavuş tamam başçavuş tutanak mı tanzim etti yoksa Sedat Peker hakkında arama kararı veya tevkif kararı mı çıkarttı. Bunlar farklı şeyler yani tutanakla arama kararı farklı şeyler. İzah eder misiniz?”

Gizli Tanık Poyraz: “Efendim Veli Küçük’ün talimatıyla Özgür Başçavuş o kağıdı yazdı, mesele ne? Artı ben buna kulağımla şahidim. Veli Küçük dedi ki, gerekirse ne gerekiyorsa yani gerekirse çatışın Sedat’ı vermeyeceksiniz dedi orada anlıyor musun?”

Mahkeme Başkanı: "Yani ne esnada söyledi bunu Veli Küçük telefonda mı yoksa orada mıydı?”

Gizli Tanık Poyraz: “Veli Küçük eve, evet.”

Mahkeme Başkanı: "Telefonda mı söyledi?”

Gizli Tanık Poyraz: “Telefonda biz Gebze’deydik. Şeyde Veli Küçük de döndü benim yanımda Sedat Peker’e dedi ki, hiç canını sıkma orada yazdık tutanağı yani polise gösterecekler bu şahıs bizde. Biz aldık ama düğüne geldi düğü… şey var müracaatı var düğünü arkadaşının düğününe geldi geri götürüyoruz. Sedat’a da döndü dedi ki hiç merak etme dedi. Paşa, paşanın dedi talimatı var ben dedi seni onlara vermem dedi polise. Peş peşe.”

Sanık Sedat Peker: “Saygıdeğer Başkanım bir şey arz edebilir miyim?”

Mahkeme Başkanı: "bir dakika efendim. Bir dakika efendim.”

Gizli Tanık Poyraz: “Peş peşe iki araba biz Kadıköy’e geldik.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam buyurun.”

Sanık Sedat Peker: “Saygıdeğer Başkanım ben biraz önce arz ettiğim gibi diğer bütün soracağım sorulardan bertaraf ediyorum. Onların kayda geçmese de önemi yok. Ama çocukluk arkadaşlarıma karşı onur, namus, şeref borcum var. Bu arkadaşlarla ilgili sadece bu üç olayla ilgili biraz sorular soracağım başka da ondan sonra yerime oturacağım efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Buyurun, buyurun isimleri söyleyin.”

Sanık Sedat Peker: “Efendim.”

Mahkeme Başkanı: "İsimleri söyleyin o arkadaşlarınızın?”

Sanık Sedat Peker: “Rahmetli Nihat Yazıcı, Tolga Peker ile ilgili rahmetli sorular sormuştum. Rahmetli Eyüp İlhan bunlarla ilgili sorular soracağım. İfadede geçtiği ve sözlü beyanında söylemiş olduğu üzere. Diğer başka hiçbir konuda soru yöneltmeyeceğim Saygıdeğer Başkanım. Saygıdeğer Başkanım, siz de çok iyi bilirsiniz ki, cezaevi komutanlığı koruma teşkilatı operasyonel bir birlik değildir. Tutuklama kararı düzenleyip benim yanımda gelip İstanbul’a polisler beni almaya geldiğinde onlara engel olamaz. Çünkü böyle bir yetkisi yok. Bunu bir kenara bırakırsak efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim, tanık o şekilde beyanda bulunuyor. Yani o konuları daha sonra konuşuruz tartışırız. Siz tanığı doğrudan soru sorun. Siz tanığın beyanını önce yanıtlayıp daha sonra böyle sorular soruyorsunuz. Bu iş bu işi uzatıyor.”

Sanık Sedat Peker: “Efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Doğrudan diyorsunuz ki çocukluk arkadaşımla ilgili soru soracağım. Onunla ilgili soru sorun. Mesela nedir Eyüp İlhan ile ilgili soru sorun doğrudan soru sorun.”

Sanık Sedat Peker: “Bu ifadeler yüzünden bu arkadaşlarımızın aileleri benimle ilgili beyinlerinde şüphe oluştu efendim. Ben sadece inanın ceza filan umurumda değil. Kuran çarpsın değil. Sadece bununla ilgili birkaç konuyu detayı anlatabilirsem mesela Halim Kırnap’ın amcasının oğlu Turgut Kırnap cezaevinde mektuplaştık. Bana diyor ki, yav diyor gazetelere bir ilan ver bu konuyla ilgin olmadığına dair. Yav dedim Turgut biz çocukluk arkadaşıyız. Kardeşim benim böyle bir ilan versem gazete yayınlamaz ki sen görüştün.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam Sedat Bey yani başka konulara dalıyorsunuz. Siz doğrudan tanığa sorun yani başkasının söylediğini söylüyorsunuz. Konu dağılıyor. Sorun sorunuzu. Buyurun.”

Sanık Sedat Peker: “Rahmetli Nihat Yazıcı’nın cenazesini ben demişim ki Gebze cezaevinin arkasında boş bir tarla var. Öldükten sonra oraya atın sabaha karşı ancak bulunma telsiz anonsu yapın demişim. Rahmetlinin bedeni cezaevinin arkasında değil Gebze bir ilk büyüklüğünde bir yerdir efendim yani Gebze diyoruz ama Gebze il büyüklüğünde bir yerdir. Gebze’nin ta başka bir ucunda bulunmuştur. Yani gizli tanık net duyduğunu, net gördüğünü, şahit olduğunu söylüyor cezaevinin arkasındaki arsada diyor cesedi bulundu. Ama ceset orada değil. Bunu nasıl açıklayabilir mahkemeye?”

Gizli Tanık Poyraz: “Efendim açıklıyorum. Sedat diyor ki, o şimdi uzun olarak olduğu için ben de uzun anlatıyorum çünkü kendimi savunmam lazım. Diyor ki, öldükten sonra cezaevinin arkası, arkasına atın. Benim ifademde öyle bir ifade yok. Sorgulandıktan sonra alıp götürdüler cezaevi arka tarafı tarla benim ifadem orada yazılı Sayın Başkanım.”

Sanık Sedat Peker: “Ben de öyle dedim efendim.”

Gizli Tanık Poyraz: “Şimdi diyor ki atın dedi diyor. Götürün öldürdükten sonra atın. Benim ifademde öyle bir ifade yok. Götürüyo götürdüler oraya Sayın Sedat Peker seninle beraber Özgür Başçavuş ben Metin Kaya’da oradaydı.”

Sanık Sedat Peker: “(1-2 kelime anlaşılamadı) nasıl oluyor Saygıdeğer Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: "Bir dakika efendim bir dakika. Bir dakika efendim. Buyurun.”

Gizli Tanık Poyraz: “Bir dakika müsaade et. Gebze cezaevi şeyinde jandarmasında orada otururken, mesela şimdi çocukluk arkadaşım diyorsun. Neşeli neşeli viski içerken madem çocukluk arkadaşındı, biz orada oturduk bekle bekle bekle ihbar telefonu. Çocukluk arkadaşının cesedini ertesi gününe kadar niye orada bıraktın?”

Mahkeme Başkanı: "Şimdi.”

Gizli Tanık Poyraz: “Resimlerini çektirip de düğünlerde mafya babalarına benle uğraşanın hali böyle olur ben şerefim namusum üzerine yemin ediyorum bu kelimeleri söylediğini. Resimler de benim cebimdeydi efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Şimdi, gizli tanık soru şu, Nihat Yazıcı’nın nerede öldürüleceği, nereye işte atılacağı, gömüleceği konusunda herhangi bir şey duydunuz mu biliyor musunuz?”

Gizli Tanık Poyraz: “Özgür Başçavuşuma diyor ki, cezaevi komutanı cezaevi komutanı o da biliyor kanunları da biliyor. Özgür Başçavuş hem karakola hem cezaevi ko… cezaevi jandarmasına karakol bakar zaten. Artı öldürdükten sonra filan değil götürdüler arkaya o gece ihbar telefonu gelmedi bekledik bekledik ertesi günü geldi ihbar telefonu çoban tarafından. Bak adım gibi söylüyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Peki Nihat Yazıcı’nın nerede öldürüldüğünü biliyor musunuz duydunuz mu bu konuda bir şey?”

Gizli Tanık Poyraz: “Efendim?”

Mahkeme Başkanı: "Nihat Yazıcı’nın nerede öldürüldüğünü biliyor musunuz?”

Sanık Sedat Peker: “İfadesinde arz ediyor efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Bir dakika.”

Gizli Tanık Poyraz: “Cezaevinin, cezaevinin arka tarafı tarla.”

Mahkeme Başkanı: "Evet.”

Gizli Tanık Poyraz: “Tarla. Orada. Nasıl öldürüldüğünü de benim ifademde belli. En son mermiyle yaralanıyor düşüyor kaçıyor. Söylemeyen kelime de söylüyorum. Arabadan iniyorlar Eyüp İlhan bunu Ahmet Kürkçü’de bana anlattı yani oturduk olaydan sonra konuştuk. Fikret Aydın ballandıra ballandıra Peker’e kendisi de anlatıyor ben de oradaydım. Ahmet Kürkçü ilki çocuk bu. Peker onu halter demiriyle dövüyordu. Çocuk cahil, çek…”

Mahkeme Başkanı: "Ne anlattılar bu olayla ilgili ne anlattılar?”

Gizli Tanık Poyraz: “İşte anlatıyorum efendim. Çekiyor silahı başlıyor Fikret Aydın diyor ki, arabadan indikten sonra Eyüp Eyüp’e sen diyorlar karışma. Fikret Aydın Ahmet Kürkçü’ye diyor ki arkadaşın başı ağrıyormuş aspirin ver. Böyle ballandıra anlatıyorlar. Ahmet Kürkçü de çekiyor 357 Magnumu zaten silah verilirken ben de oradaydım. Nihat Yazıcı o arada can havlesine kaçıyor. Bu başlıyor ateş etmeye koşuyor peşine. Bir tane bir tane daha son mermi isabet ediyor düşüyor. Yaralanıyor. Başına gidiyorlar. Silahta mermi yok. Hacı Fikret kendi ruhsatlı 357 Magnumundaki mermileri çıkartıyor Ahmet’e veriyor Ahmet yeniden dolduruyor. Çocukluk arkadaşı dediği kişi Allah’tan kitaptan bahsediyor yaralı orada ondan sonra başlıyor ateş etmeye yine.”

Mahkeme Başkanı: "Fikret’in elinde hangi tür silah varmış?”

Gizli Tanık Poyraz: “357 Magnum. Ahmet Kürkçü’nün elinde.”

Mahkeme Başkanı: "Kim anlattı bunları?”

Gizli Tanık Poyraz: “Ben biliyorum efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Fikret.”

Gizli Tanık Poyraz: “Silahı ben gördüm. Ben biliyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Hayır Fikret mi anlattı yoksa Ahmet mi anlattı?”

Gizli Tanık Poyraz: “Ahmet’te anlattı Fikret’te anlattı. Ahmet’e verilen silahı ben de biliyorum Bayramoğlu’nda villa da verildi silah, Nihat Yazıcı sorgulandıktan sonra.”

Mahkeme Başkanı: "İkisi birlikte mi anlattılar Sedat Peker’e?”

Gizli Tanık Poyraz: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: "Siz duydunuz mu ikisinin anlattığını?”

Gizli Tanık Poyraz: “Ben duydum yanındayım Sedat Peker’in efendim diyorum ki Bayramoğlu benim ifadem orada. Öldü öldürüldükten sonra attığım değil.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam anlaşıldı. (1-2 kelime anlaşılamadı). O tabancaları kim verdi Ahmet ile Fikret’e?”

Gizli Tanık Poyraz: “Fikret’in kendi ruhsatlı silahı.”

Mahkeme Başkanı: "Evet.”

Gizli Tanık Poyraz: “Ahmet Kürkçü’de 357 Magnumu Sedat Peker’in talimatıyla oradaki çocuklar çıkardı verdi.”

Mahkeme Başkanı: "Kim o çocuk dediğiniz?”

Gizli Tanık Poyraz: “İsmini hatırla.. yani oradaki çocuklar şimdi hatırlamıyorum ki hangisi verdi.”

Mahkeme Başkanı: "Verdiğini gördünüz mü?”

Gizli Tanık Poyraz: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: "O olay öldürme olayından önce ne kadar önce verildi bu silah?”

Gizli Tanık Poyraz: “Sorgulandıktan sonra alıp götürecekler arabaya konuldu silah verildi Ahmet Kürkçü’ye”

Mahkeme Başkanı: "Tamam buyurun.”

Sanık Sedat Peker: “Saygıdeğer Başkanım, bunlar zaten sanığın yazılı ifadelerinde vardı. Sözlü beyanlarında da söylemişti şimdi üçüncü tekrarı yapmış oldu. Benim sorduğum soru bu değildi efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim sizin sorduğunuz soru Gebze’nin başka yerinde bir yani Nihat Yazcı cesedi bulunmuş. O konuyla ilgili sorduk yani öldürüldüğü yer gömüldüğü yerle ilgili soru sorduk.”

Sanık Sedat Peker: “Efendim duydum diyor, gördüm diyor cezaevinin arkasına atıldı diyor ama Gebze’nin 30 kilometre alakasız bir yerinde efendim.”

Gizli Tanık Poyraz: “Atıldı demiyorum efendim atıldı. Atıldı demiyorum. Telefon bekledik cezaevinde biz jandarmada. Öldürülüp orada öldürüldü diye iddia ediyorum orada.”

Mahkeme Başkanı: "Peki gizli tanık Nihat Yazıcı’nın cesedinin bulunduğu yere nasıl götürüldüğünü biliyor musunuz nasıl gömüldüğünü?”

Gizli Tanık Poyraz: “Nasıl gö… götür gömülmedi efendim ne gömülmesi, açıkta adamın cesedi. Nasıl götürüldüğünü hangi yolda götürüldüğünü ben görmedim, villadan sonra çıkışı ben görmedim.”

Mahkeme Başkanı: "Peki o şekilde öldürüldüğünü söylüyorsunuz. Daha sonra ne yapmışlar bilginiz var mı, Fikret ile Ahmet?”

Gizli Tanık Poyraz: “Efendim ben izah edeyim. Geri geldiler. Ondan sonra Ahmet’i teslim etti yani ihbar telefonu geldikten sonra Ahmet zaten şeyde Özgür Başçavuşun yanında. Yani kendisi gelip teslim olmuş gibi teslim etti.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam buyurun. Efendim o gömülme konusu yani Nihat Yazıcı’nın bulunduğu yer konusu bu şekilde söylüyor. Başka soru soralım. Hep aynı konu hakkında soru sormayalım.”

Sanık Sedat Peker: “Saygıdeğer Başkanım, annesi Sedat Peker’in aleyhinde ifade verdi diyor dosyada annesinin benimle ilgili verdiği ifade yok.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim tanığın beyanı bu şekilde yani bu kadarını biliyor bu kadarını anlatıyor. Bu kadarını hatırlıyor. Başka soru soralım.”

Sanık Sedat Peker: “Ama bunların hepsi kayda geçiyor efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Ne yapalım efendim ne diyelim yani tanığa. Hatırlamadığı şeyi bilmediği şeyi zorla söyletelim mi bildirelim mi yani? Bu kadar cevap veriyor.”

Sanık Sedat Peker: “İfadesi.”

Mahkeme Başkanı: "Sizin sorunuzu duyuyor. Aynı mahiyette değişik değişik sorular soruyorum bu şekilde cevap veriyor. Ne yapalım yani.”

Sanık Sedat Peker: “Efendim ben şunu arz etmek istiyorum. Bunları ifadelerinde tamam efendim ben devam ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Başka soru soralım buyurun.”

Sanık Sedat Peker: “Tamam efendim. Nihat Yazıcı’nın resimlerini ben kendisine vermişim rahmetlinin, bu resimleri ne yapmış kendisi efendim sonra?”

Gizli Tanık Poyraz: “Geri sana, geri sana verdim geri. Geri sana verdim. Gebze dönüşü geri sana verdim.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam.”

Sanık Sedat Peker: “Saygıdeğer Başkanım sayın savcım dosyayı incelediğini söylemişti. Ahmet Kürkçü, Nihat Yazıcı’nın yanında şoförlüğünü yapan bir arkadaş. Daha evvel Gebze’de Nihat Yazıcı adına bir eylem yapıyor. Bu eylem devletin resmi kayıtlarında var. Daha sonra bu eylemden elde edilen gelirden dolayı aralarında çıkan tartışmadan dolayı bunu vuruyor. Bunlar dosyalarda var. Daha evvel Nihat’ın adına eylem yaptığı var, ama diyor Sedat Peker’in diyor adamıdır. Biz hepimiz aynı çevrenin insanlarıyız efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam onu soralım tamam. Nihat Yazıcı ile Ahmet Kürkçü ve diğer Fikret arasında bir husumet var mıydı?”

Gizli Tanık Poyraz: “Şimdi tam noktaya geldik efendim. O tarihteki Sedat Peker’in kullandığı telefonları ulaşılırsa Sedat Peker’in bizzat kendi telefonuna her gelen telefona Ahmet Kürkçü çıkıyordu Ahmet Kürkçü telefona bakıyordu o zaman. Biz dört kişi gezerken Ahmet Kürkçü bakıyordu. Ahmet Kürkçü cezaevine gittikten sonra Olgun Peker telefonlara bakmaya başladı.”

Sanık Sedat Peker: “Efendim ben Ahmet Kürkçü’yü tanıyorum tanımıyorum demedim ki.”

Mahkeme Başkanı: "Ben sorduğum soru şuydu yani. Bir dakika. Ahmet Kürkçü ile Fikret isimli kişiler ile Nihat Yazıcı arasında bir husumet var mıydı bir düşmanlık?”

Gizli Tanık Poyraz: “Yok efendim diyorum ben izah ediyorum efendim. Diyorum ki o olay geliştiği zaman aynı Ahmet Kürkçü Sedat Peker’in hem telefon yani şöyle biz arabada dört kişi arkada Sedat Peker yanında ben önde iki tane şoför değişik. Ya Metin Kaya ya İsmet. O önde de Ahmet Kürkçü o zaman uzun boylu yakışıklı bir çocuk. Sedat Peker’in iki tane telefonuna gelen telefona hep o cevap verir önde. Aynı böyle. Kim arıyor selam dediği zaman Sedat Peker kaş göz işareti ver deyince verir telefonu. Ahmet Kürkçü’nün o telefonlara çıktığı o tarihteki telefonlarında tespitlidir.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam.”

Gizli Tanık Poyraz: “Ne Nihat Yazıcı’nın adamı?”

Mahkeme Başkanı: "Buyurun Sedat Bey.”

Sanık Sedat Peker: “Saygıdeğer Başkanım 8 senedir cezaevinde yatıyorum lütfen samimiyetime inanın. 8 senedir antidepresan kullanıyorum. 8 senedir nefes egzersizleri ve en çok da ibaret yaparak ruh sağlığımı korumak için gayret sarf ediyorum. Bu yüzden dolayı da buraya gelmemek için hep rapor alıyordum. İnanın iki günde 8 senede elde ettiğim yolun hepsi gitti. Beynimin tüm hücreleri ayrı yerlerinde oynuyor. Samimiyetime lütfen inanın efendim. Yani kendimi ifade edememenin ezikliğini yaşıyorum. Yani tabi siz de haklısınız yani sizin haklı olduğunuz konusunda da bir şüphem de yok.”

Mahkeme Başkanı: "Başka sorularınızı alalım buyurun.”

Sanık Sedat Peker: “Soracağım efendim. Saygıdeğer Başkanım, gizli tanık hem yazılı ifadesinde hem sözlü ifadesinde iki kere bu söylediğimi geçirdi. Bu yönde sorularım olacak. Rahmetli Halim Kırnap Mecnun’a telefon açmış. Demiş ki, gel seninle görüşeceğiz. Mecnun da şu an Sivasspor’un başkanı olan Mecnun Odyakmaz ile kendisini demiş ki bir dakika sonra görüşelim bu meyanda beni aramış. Ben kendisine demişim ki, kesinlikle aşağıya inmeyeceksin. Halim ile kesinlikle görüşme sen yukarıda beklemede kal. Daha sonra ben gizli tanığın yanında telefon açmışım bir polis memurunu aramışım. Halim Kırnap’ı Mecnun’un evinin önünde beklerken kaçırılmasını söylemişim. Tanığa sorulmasını istiyorum efendim. Bu ifadelerini aynı şekilde tekrar ediyor mu bugün sözlü olarak söylediği ifadesinde yazılı olarak geçirdiği bu benim anlatımımı tekrar kabul ediyor mu? Yoksa başka bir değişiklik yapmak ister mi?”

Gizli Tanık Poyraz: “Cevap veriyorum başkanım ben ifademin arkasındayım. Şu anda söylediğin gibi değil. Polis yok. Olayı da ben sana söyleyim.”

Sanık Sedat Peker: “(2-3 kelime anlaşılamadı) Ali Esmer polis müdürü.”

Mahkeme Başkanı: "Bir dakika efendim bir dakika efendim.”

Gizli Tanık Poyraz: “Anlattığım gibi. Topçuoğlu’nu biliyorsun İsmail Topçuoğlu’nu biz orada otururken biz orada otururken Mecnun’dan telefon geldi acil bir telefon. Halim Kırnap benle görüşmek istiyor. Sende dedin ki evde sakın çıkma dedin. Biz orada bindik arabaya TEM yoluna bastık Silivri’ye doğru sen telefon görüşmesi, görüşmesi bu arada Mecnun yine aradı sen dedin ki benden telefon bekle çık… evden aşağı inmeyeceksin. Halim Kırnap’ta bu sefer Mecnun Odyakmaz randevu yerine gelmeyince 200 E Mercedes ile siyah Mercedes ben sana söylüyorum, Mecnun’un evinin önüne geliyor. Biz Silivri’deyken sen telefon görüşmesi yaptın yapıyordun Mecnun’dan bir telefon daha geldi Mecnun dedi ki evin önüne geldi arabayla. Sen inme dedin. Ondan sonraki telefonda Mecnun aradı dedi ki, bir tane Doğan veya Şahin beyaz veya bej rengi aynen söylüyorum. Geldiler Halim Kırnap’ı aldı gittiler. Sen de böyle yayıldın rahatça dedin ki orada bir kalkan buğulaması gönder bana gönderin bana. Ya.”

Sanık Sedat Peker: “Saygıdeğer.”

Mahkeme Başkanı: "Sonra, sonra ne oldu Halim Kırnap?”

Gizli Tanık Poyraz: “Ondan sonra kayıp. Halen mezarı bile yok. Ailesi defalarca şikâyette Sedat Sedat dediler adamın şu anda cenazesi şeyi bile yok mezarı bile yok. Bu da Sayın Sedat Peker’in çocukluk arkadaşı. Bir çocukluk arkadaşı öyle kayıp, bir çocukluk arkadaşı sabaha kadar cesedi ilk önce dövülerek sonra vurularak tarlada bekle bekliyor nasıl çocukluk arkadaşıysa.”

Sanık Sedat Peker: “Saygıdeğer Başkanım, Saygıdeğer Başkanım.

Gizli Tanık Poyraz: “Bunu adalet kararını versin. Yukarıdaki adalet mi verecek aşağıdaki adalet mi bilmiyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Buyurun.”

Sanık Sedat Peker: “Saygıdeğer Başkanım, ilahi adalet zaten bu konuda kesinlikle gerek başkanım şimdi dünyada iki tane gerçek olmaz.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim sordunuz cevabını bu şekilde verdi. Yani eski ifadesinde ısrarlı mı dediniz. Sizin dediğiniz gibi değil şimdi anlattığı gibi anlattı.”

Sanık Sedat Peker: “Devletin, devletin resmi tutanağını söylüyorum. Saat akşam 8-9 sularında Oğlum Halim Kırnap eve gelmiştir. Zili çaldı daha sonra polis telsiz sesleri duyunca biz aşağıya baktık. Halim’in arabasını gördük. Çalışır vaziyetteydi. Daha sonra aşağıya indiğimizde Halim Kırnap’ın orada olmadığını gördük. Ailesinin anlatımı. Şimdi Halim Kırnap Mecnun’un evi Gözcübaba da bu anlattığım kendi evi Bostancı’da aradaki mesafe 30 kilometre bir insan iki kere yok olamaz ki ortadan efendim ben bunu arz etmek istiyorum. Detayları bir şey arz edeyim efendim. Detayları arz ediyorum diyor. Detaylar anlatıyor ama ben size dev… devletin resmi evrakını anlatıyorum.”


Yüklə 0,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə