T. C. İStanbul üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ tarih ana biLİm dali



Yüklə 5,01 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə114/122
tarix16.11.2017
ölçüsü5,01 Kb.
#10591
1   ...   110   111   112   113   114   115   116   117   ...   122

karşılıklı diplomatik temas kurulması, Bulgar idarecilerinin kendi ve Abbasi 
Halifesi’nin adlarına hutbe okutmaları, para bastırılması, vergi toplanılması, 
kurultay yapılması v.b. devletsel mekanizmalar Orta İtil bölgesinde X. yüzyılın 
başlarından 70’li yıllarına kadar işleyen süreçte bir devletin varlığını 
belgelemektedir. Bu dönem devletin kuruluş süreci olarak değerlendirilmelidir. Zira 
bu devletin kurucusu Abdullah Bin Cafer’in (Almuş Bin Şılki Yıltıvar) oğlu ve 
varisi 
a gelindiğinde nüfusunun ana kitlesi 
tamam
Mikail Bin Cafer’in ölümünden sonra (930-940’lı  yıllarda öldüğü tahmin 
edilmektedir)  İtil Bulgar Devleti Bulgar ve Suvar olmak üzere iki ayrı idareye 
ayrılmıştır. Bu durum İtil Bulgar Devleti’nin merkezi otoriteyi sağlayamamasından 
dolayı bir süre daha Hazar Kağanlığı’nın vassallığı altında kalmasına sebep 
olmuştur. Bu iki merkezin mücadelesi 965 yılında Svyatoslavın Hazar Kağanlığı’na 
indirdiği darbeden sonra Bulgar Emiri Mümin Bin Hasan’ın güçlenmesi ve Suvar’ı 
bağımlı  kılmasıyla sona ermiştir. Böylece Orta İtil’de merkezi idare sağlanmıştır. 
985 yılında Ruslarla imzalanan anlaşmayla da İtil Bulgar Devleti resmi olarak 
tanınmıştır. X. yüzyılın sonlarında Sura Nehri çevresinde yaşayan Burtasları da 
hâkimiyeti altına alan İtil Bulgar Devleti Ortaçağ’ın güçlü bir devleti haline 
gelmiştir. 
İtil Bulgar Devleti, X. yüzyılın sonların
en yerleşik hayata geçmiş şehir ağlarından oluşan bir ülke görünümündeydi. 
Yetkin bir şekilde tarım yapılıyor ve ürünler ihraç ediliyordu. Bilyar ve Suvar Doğu 
Avrupa’nın en büyük şehirleri arasındaydı. Bulgar şehirleri adeta birer üretim 
merkezi olmuştu. Bulgar zanaatkârlarının ürettikleri yüksek kalitedeki mallar iç 
tüketime sunulmasından başka ihraç ürünleri olarak da değerlendiriliyordu. Bölgede 
devlet nizamının sağlanmasıyla birlikte yoğun ticari faaliyetler yapılıyor ve buna 
mûvazi olarak da tüccarlar güvenle mallarını Bulgar pazar ve panayırlarına getirerek 
satıyorlardı. Bu ticaretten elde edilen vergiler sayesinde devlet büyük gelir elde 
ediyordu. Bulgarlar kuzey bölgeleriyle yapılan ticarete kimsenin müdahil olmasını 
istemiyordu. Bu bölgelerden elde edilen değerli kürkler ülkenin zenginleşmesine 
büyük katkı sağlıyordu. Bulgarlar ticari çıkarları doğrultusunda Ruslarla münasebet 
tesis ediyorlar ve gerektiğinde de onlarla çatışmaktan çekinmiyorlardı. Bulgar 
tüccarlar Mordvinlerle meskûn Oka ve Sura nehirleri arasında yoğun ticari 
 
297


faaliyetler yürütmüşler, ileri karakol noktaları oluşturmuşlardı. Bu bölgede Ruslarla 
rekabet etmişler böylece Rusların  İtil Nehri’ne doğru ilerlemelerine de engel 
olmuşlardır.  
İtil Bulgar Devleti XI-XII. yüzyıllarda yoğun büyüme döneminden geçmiştir. 
Ülkenin sınırları doğu ve güney-doğuya doğru önemli ölçüde genişlemiştir. Bu 
dönemde siyasi ve iktisadi gelişmeye mûvazi olarak Müslüman ülkelerle yoğun 
siyasi, ticari ve kültürel münasebetler tesis edilmiştir.  İslamiyet  İtil Bulgar 
toplumunda tamamen kök salmıştır. Ruslar onları artık Müslümanlar olarak 
zikretmeye başlamışlardır. Bulgar şehirlerinde kalıntıları bugün dahi bulunan Büyük 
mescidler inşa edilmiş, mektepler ve medreseler kurularak dünyevi ve uhrevi 
bilimler okutulmuştur.  İtil Bulgar ülkesinden çıkıp  İslam âleminin önemli 
merkezlerine giden meşhur âlimler yetişmiş ve buna mukabil olarak Bulgar ülkesine 
eğitim için öğrenciler gelmiştir.  
XI-XII. yüzyıllarda siyasi merkezi Vladimir-Suzdal toprakları olmak üzere 
kuzey-doğu Rus Knezliği’nin oluşmasıyla birlikte yoğun askeri çatışmalar dönemi 
de başlıyordu. Rusların  İtil Nehri’ne doğru kolonizasyon siyaseti ve Bulgarların 
tekelinde bulundurduğu Kuzey Avrupa’yla yapılan ticaretten pay kapma hevesleri 
beraberinde karşılıklı askeri seferleri getiriyordu. Rus kroniklerinin tarafgir 
ifadelerine rağmen,  İtil Bulgarlarının Rusların saldırılarına karşı başarıyla 
direndiklerini anlamaktayız. Rus knezlerinin birleşerek gerçekleştirdiği saldırılar 
dönem dönem ülkenin sosyo-ekonomik düzenine darbe indirse de İtil Bulgarları 
vatanlarını kahramanca savunuyorlar ve onlara karşı koyabiliyorlardı. Zaman zaman 
fetihler de yapıyorlardı. Bu dönemde güney-doğu Avrupa’nın geniş bozkırlarında 
göçebe olarak yaşayan Kuman-Kıpçakların da Bulgarlarla belli bir derecede kültürel 
ve etniksel etkileşime geçtiğine şüphe yoktur.  
Doğu Avrupa Türk tarihinde 300 yılı aşkın bir süre önemli bir rol oynayan 
ve derin izler bırakan İtil Bulgar Devleti diğer birçok Türk devleti gibi XIII. yüzyılın 
ilk yarısında Moğol istilasına uğramıştır.  İtil Bulgar Devleti Moğolları yenilgiye 
uğratan ilk devlet olması bakımından da dikkat çekicidir. Moğollar Ortaçağın en 
önemli Türk devletlerinden Harzemşahlar Devletini 1 yıl gibi kısa bir sürede ele 
geçirmişlerdi. Ancak İtil Bulgarları güçlü savunma organizasyonları sayesinde 1223 
 
298


yılından başlayarak 1236 yılına kadar Moğollara karşı direnmişler ve onların 
ğu Avrupa’nın 
tila edilmesi 15 yıl 
göstermesi bak
anidardır. Moğollar ancak bütün prenslerinin ve ünlü 
noyanlarının birleşerek oluşturdukları muazzam derecede büyük bir kuvvetle İtil 
rağmen 
ygularla ayaklanarak başkaldırma cesaretini de 
olan ve 
seviyesine ulaşan Bulgar Devletini yok 
Suvar gi
ri uğramış oldukları  yıkımdan sonra bir 
daha toparlanamayarak belli bir süreç dâhilinde harabeye dönmüşlerdir. Kısa bir 
Orda Ha
bölgeler
Bulgarla
muhafaz
arları olarak adlandırılacak yeni 
oynayac
sayesinde Do
Moğollar tarafından is
geciktirilmiştir. Bu durum İtil Bulgarlarının ne kadar güçlü bir devlet olduğunu 
ımından m
Bulgar ülkesini zapt edebilmişlerdir. Bulgarlar tamamen yıkıma uğramalarına 
Moğollara karşı milli du
göstermişlerdir. Moğollar barbar bir şekilde  İslam âleminin en kuzeyindeki kalesi 
oldukça yüksek bir medeniyet 
etmişler böylece onun topraklarını Moğol İmparatorluğuna bağlamışlardır. Bilyar ve 
bi Moğol öncesinin zengin şehirle
süre sonra Bulgar toprakları da dâhil bütün Deşt-i Kıpçak bozkırları üzerinde Altın 
nlığı kurulmuştur. Bulgar milleti bu süreçte nispeten daha tenha olan kuzey 
e Kazan dolaylarına göç etmeye başlamıştır. Altın Orda Hanlığı döneminde 
rın ve Moğol fatihlerin yoğun bir şekilde Kıpçakların tesirine uğradıklarına 
şüphe yoktur. Ancak Bulgarlar yoğun bir şekilde Kazan dolaylarında birliklerini 
a etmeye devam ettiler. Böylece Kazan Tat
bir Müslüman-Türk etniğinin  şekillenmesinde ana rolü İtil Bulgarları 
aklardı.  
 
 
299


Yüklə 5,01 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   110   111   112   113   114   115   116   117   ...   122




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə