Arapça, Türkçe ve diğer dillerde yazılmış el yazması kitapları satın almak
mümkündür. Yazarlar ve âlimler kitap dükkânlarında karşılaşırlar, sohbet ederler ve
medrese öğrencilerine nasihatler verirlerdi
115
. İşte Karahanlılar döneminde de Türk
dili ve tarihi açsından oldukça önemli eserler ortaya çıkmıştı. Bunlardan Yusuf Has
Hacib’in “Kutatgu Bilig”i ve Kaşgarlı Mahmud’un “Divan-ı Lügat’it Türk”ü İtil
Bulgarları arasında da bilinmekteydi. Kaşgarlı Mahmud İtil Bulgar şehirleri Bulgar
ve Suvar’ı bilmekteydi. Üstelik Bulgar’dan en ünlü Türk şehirlerinden biri olarak
bahsetmekteydi
116
. Kaşgarlı Mahmud hazırlamış olduğu haritasında da Bulgar ve
Suvar şehirlerini göstermiştir
117
.
2.1.4.4. İtil Bulgar-Gazneli Münasebetleri
İslamiyetin kökleşmesi İslam ülkeleriyle olan sıkı münasebetlerde kendisini
göstermekteydi. XII. yüzyılın İranlı tarihçisi Ebu’l Hasan Beyhaki’nin belirttiğine
göre, Bulgar Emiri Ebu İshak İbrahim İbn Muhammed İbn B.l.t.var hicri 415 (1024-
1025) yılında gördüğü bir rüya sebebiyle Nişabur bölgesindeki Beyhak’taki
Sebzevar ve Hosrevçerd’te büyük mescitlerin inşasında harcanması için para
göndermiştir. Ayrıca Horasan Hükümdarı (Gazneli Sultanı) için de Beyhaki’nin
ifadesiyle “böylesini kimsenin görmediği kısaca dünya harikası olan harikulade
hediyeler” göndermişti. Bu paralar iki caminin inşası için harcanmıştır
118
. Hiç
kuşkusuz bu hayır belli bir politik hedefi gözeterek yapılmıştı. Beyhaki’nin
bahsettiğimiz bu kaydından İtil Bulgarlarıyla o zamanlar Horasan’a hâkim olan
Gazneliler arasında çok sıkı siyasi münasebetlerin olduğu ve elçilerin gelip gittikleri
anlaşılmaktadır. Üstelik Gazneli Devleti’nin kudretli hükümdarı Sultan Mahmud’un
şeyhi ve akıl hocaları arasında Arapça yazmış olduğu eserleriyle büyük hürmet
görmüş olan Bulgar âlim; Şeyh Ahmed el-Bulgari de bulunmaktaydı
119
.
Böylece
İslamiyet IX. yüzyılın sonlarından itibaren Bulgar toplumunun
manevi kültürüne girmeye başlamış ve eski Türk geleneği olan pagan kültlerinin
115
İbragim, Sultanov, Yuzeev, Tatarskaya Sotsialno-Filosofskaya Mısl, s.74.
116
Fahrutdinov, Oçerki, s.85; Amirhanov, Tatarskaya Sotsialno-Filosofskaya Mısl, s.63-64.
117
R. G. Fahrutdinov, Arkeolojiçeskie Pamyatniki Voljsko-Kamskoy Bulgari i ee Territoriya,
Kazan, Tatknigoizdat, 1975, s.28.
118
Zahoder, Kaspiyskiy Svod, T.II, s.46.
119
Mercani, Mustafâdü’l-Ahbâr, s.110.
112
yerini almaya başlamıştır. X. yüzyıl başında Hazar Kağanlığı’ndan bağımsızlığın
kazanmasının ilk adımı olarak İslamiyet resmen kabul edilmiştir. İslamiyetin toplum
hayatını ve bütün dünyevi ilişkileri düzenleyen özellikleri sayesinde Orta İtil’deki
Türk boyları Bulgarların idaresinde birleşerek devlet halini almışlardır. İlk
Müslüman-Türk devleti İtil Bulgar Emirliği diğer Müslüman devletlerle sıkı
münasebetler tesis ederek İslam dünyasının en kuzeydeki temsilcisi haline gelmiştir.
Moğol istilasından sonra Altın Orda göçebeleri arasında da İslamiyetin
yayılmasında İtil Bulgarlarının rölü oldu
120
. Altın Orda hâkimiyetindeki Müslüman
Bulgarlar Mordva kabileleri, Mişerler ve Başkurtlar arasında yoğun bir şekilde
İslamiyeti yaydılar
121
. Buna Berke Han’dan başlayarak Altın Orda hanlarının
İslamiyeti kabul etmesi yardımcı olmuştur. Özellikle Şamanizm ve Budizm ile
mücadele eden Özbek Han devrinde Altın Orda topraklarında İslamiyetin tesiri çok
daha arttı. Bulgar topraklarındaki Müslüman mezarlarının kahhar çoğunluğunun
XIV. yüzyıla denk gelmesi bu görüşü desteklemektedir
122
. Böylece Bulgarların
katkısıyla İslamiyet Orta İtil’de hâkim olmaktan başka Ural bölgesi ve Batı
Sibirya’ya kadar olan coğrafyada da yayılmaya başladı.
2.2. X. Yüzyılda İtil Bulgar Devleti-Hazar Kağanlığı Siyasi
Münasebetleri
İtil Bulgarlarının erken dönem siyasi tarihinde güney komşuları olan Hazar
Kağanlığı önemli bir rol oynamıştır. İbn Fadlan’ın belirttiğine göre İtil Bulgar
Devleti Hazar Kağanlığı’nın himayesi altında bulunmaktaydı. Onun İtil Bulgarlarına
elçiliğinin asıl sebebi de Müslümanlığı yaymak dışında para yardımıyla bir kale inşa
etmekti. Bulgar İlteberi’nin sözlerinden anlaşıldığı kadarıyla bu kale Bulgar
ülkesini Yahudilerin köleliğinden kurtaracaktı
123
. A. P. Kovalevskiy’in ifadesine
göre Hazar Kağanlığı’nda, Yahudilik esas pagan olan nüfus yığınlarından farklı
120
Yakubovskiy, Altın Ordu ve Çöküşü, s.101.
121
Smirnov, Voljskie Bulgarı, s.56-58.
122
Altınordu dönemi Bulgar Müslüman mezar taşları için bknz., G. V. Yusupov, Vvedeniye v
Bulgaro-Tatarskuyu Epigrafiku, Moskova-Leningrad, İzd. AN SSSR, 1960; F. S. Hekimzyanov,
Yazık Epitafiy Voljskih Bulgar, Moskova, İzd. Nauka, 1978; Talat Tekin, Volga Bulgar
Kitabeleri ve Volga Bulgarcası, Ankara, AKDTYK TDK Yayınları,1988.
123
İbn Fazlan, Seyahatnâme, s.51-52.
113
olarak Hazarların yönetici kesimi tarafından benimsenmişti
124
. Bulgar İlteberi’nin
Hazar Kağanı’na bağlı bulunduğunu İbn Fadlan birkaç yerde belirtmiştir: “Bulgar
hükümdarının oğlu Hazar Kağanı’nın yanında rehindir”. Ayrıca kızını da Hazar
Kağanı zorla eş olarak almıştı ve onun ölümünden sonra diğer kızını eş olarak
istiyordu
125
. Diğer bodunlar üzerinde Hazar hâkimiyeti şu şekilde ifade
edilmektedir:
“Hazarlar, itaat altına aldıkları halkları vergilerini muntazaman ödemek ve
gerektiğinde askeri güç göndermek şartıyla genellikle kendi iç işlerinde serbest
bırakıyorlardı. Karşı tarafın itaatini garanti altına almak maksadıyla da, İbni Fadlan’ın işaret
ettiği gibi, hanın oğullarından birini hakanın sarayına rehin olarak alıyorlardı. Örneğin,
Bulgar Hanı’nın oğullarından birisi hakanın sarayında rehin olarak tutuluyordu”
126
.
İtil Bulgarlarının Hazar Kağanlığı’nın hâkimiyetinden çıkmaları adına atmış
oldukları ilk ve en önemli adım İslamiyetin resmi olarak kabulü ve Halifeliğin kuzey
temsilcisi olmasıyla başlamıştı. Fakat bu hemen mümkün olmamıştı.
X. yüzyıl Arap coğrafyacıları ve el-Mukaddesi ile İbn el-Hüseyin gibi diğer
yazarlar Bulgar ve Suvar şehirlerinin Hazarların hâkimiyeti altındaki durumları ve
Bulgar Devleti’nin Hazar Kağanlığı’nın vassallığı altında bulunduğu dönemle ilgili
(yani 965 yılından önceki dönem) bilgiler vermişlerdir
127
. İtil Bulgarlarının ve
hâkimiyetleri altına giren diğer boy ve kavimlerin Hazarların hâkimiyeti altında
olduklarına dair bir Hazar belgesi de mevcuttur. Buna göre Hazar Kağanı Yosif
kendisinden devletiyle ilgili bilgi almak isteyen Kordoba Halifesi III.
Abdurrahman’ın Saray görevlisi Hasday İbn-i Şafrut’a yaklaşık 954-961 yıllarında
yazmış olduğu cevabi mektubunda şöyle demiştir:
“Gurgen Nehri’nin bitimindeki İtil adındaki nehrin kenarında yaşarım. Bu nehrin
başlangıcı doğuya doğru aylarca yol mesafesinde uzanmaktadır. Bu nehir (İtil) etrafında çok
sayıda halklar bulunmaktadır: Burt-s, Bulg-r, S-v-ar, Arisu, Tse-r-mis, V-n-n-tit, S-v-r, S-l-
viyon. Onlar açık yerlerde ve tahkimli duvarları olan şehirlerde yaşıyorlar. Onların hepsi
benim hizmetkârlarımdır ve bana haraç ödüyorlar”
128
.
124
Kovalevskiy, Kniga Ahmeda İbn-Fadlana, s.198.
125
A. e., s.141; İbn Fazlan, Seyahatnâme, s.68.
126
Artamanov, Hazar Tarihi, s.520.
127
Fahrutdinov, Oçerki, s.41-42.
128
P. K. Kokovtsev, Evreysko-Hazarskaya Perepiska v X v., Leningrad, İzd. AN SSSR, 1932, s.98-
99.
114
Dostları ilə paylaş: |