tespit edilen artı-ürünler birikmeye başlamıştı. Bu yerleşimler İslamiyetin etkisiyle
özgür tüccar ve zanaatkârları, pazarları ve mescidleriyle gerçek birer şehir haline
dönüşüyorlardı
66
.
İslamın kabulü eğitim, kültür, bilim ve bir bütün olarak toplumun hızlı bir
şekilde gelişmesinin adeta itici gücü olmuştu. İtil ve Kama kenarlarında şehirler
oluşmaya ve büyümeye başlamıştı. Bu faktörler Türk devletleri arasında gelişmiş
şehir kültürü ve bu kültürün bütün öğeleri ile potansiyeline sahip ilk siyasi teşkilat
olan İtil Bulgar Devleti’yle İslam âleminin diğer ülkeleri arasındaki ticaret
münasebetlerine de önemli ölçüde tesir edecekti
67
.
Bağdat elçiliğinin İtil Bulgar Devleti’ne geldiği dönemdeki ülkedeki iç
sosyal durum R. G. Fahrutdinov tarafından şöyle tarif edilmiştir:
“Erken İtil Bulgaryası’nın ‘İbn Fadlan’ dönemi: feodal münasebetlerin oluştuğu,
keskin sosyal anlaşmazlıklar zamanı, eski sınıflar oluşmadan önceki insan telakkisinin
ömrünü tamamladığı, tabiatı kucaklayan ve farklı menfaatlere cevap veren yeni ideolojinin
doğuşuyla alakalı oldukça karışık sosyal bir düzenin olduğu bir süreçtir. Bu genel devlet
dini olan Müslümanlığı benimsetme çağıdır”
68
.
N. N. Firsov İslamiyetin başkentten diğer şehirlere yayıldığını belirterek İtil
Bulgarlarının hâkimiyeti altında bulunan Fin kabilelerinin yine eski pagan
inançlarını muhafaza ettiklerini belirtmiştir
69
. Bu durum şunu ortaya koymaktadır
ki, İtil Bulgarları dini hoşgörüyü muhafaza ederek diğer dinlere saygı göstermişler
ve gayrimüslimlere karşı baskı yapmamışlardır.
Burada şunu ifade etmek yerinde olur ki, pagan Bulgar boyları arasında
İslamiyetin yayılması belli bir dirençle karşılaşmıştır. Bulgar şair Kul Ali’nin
meşhur eseri “Kıssa-i Yusuf”un ideolojik içeriğinin de gösterdiği gibi, henüz XIII.
yüzyılın başında İtil Bulgar ülkesinde İslama karşı ideolojik muhalefet rolünü
oynayan ayrıca da bu ülkenin nüfusunun kültürel-ekonomik gelişimi ve etnik
66
A. H. Halikov, “İslam i Urbanizm v Voljskoy Bulgari”, Bilyar – Stolitsa Domongolskoy Bulgarii,
Kazan, Otv. Red. F. Ş. Huzin, 1991, s.57.
67
N. Ahmed, “Volga-Ural Region in The 10th Century A.D.: A Study of the Emergence of İslam,
Social Milieu, Trade Activities and Relations with the Abbasid Caliphate”, Volga-Ural Bölgesinde
İslam Medeniyeti II. Milletlerarası Sempozyumu Tebliğleri, İRCİCA, İstanbul, 2008, s.78.
68
Fahrutdinov, Oçerki, s.80.
69
N. N. Firsov, Proşloe Tatarii (Kratkiy Nauçno-Populyarnıy İstoriçeskiy Oçerk), Kazan, 1926,
s.10-11.
101
oluşumuna göre farklı kökten gelen boylar ve sosyal zümreler arasındaki karşıtlıkta
ifadesini bulan paganlıkla mücadele aktüelliğini muhafaza etmekteydi
70
. Pagan
kültlerine karşı tutarlı mücadeleye karşın İslamiyet bu inanışları Bulgarlar arasında
tamamen yok edememiştir. Çünkü yüzyılların geleneği olarak gündelik ve ekonomik
hayata damgasını vuran doğa güçlerinde ifadesini bulan pagan inancının tamamen
ortadan kaldırılması söz konusu değildi. Bunu İbn Fadlan’ın İtil Bulgar ülkesinde
görmüş olduğu gök olaylarını Bulgar İlteberi’ne sorduğunda onun bunu pagan
anlayışından hareketle iyi ve kötü ruhlar (cinler) olarak açıklaması
desteklemektedir
71
.
X. yüzyılda runik yazının yerini bilim ve din dili olan Arap yazısı almıştır.
Mektepler ve medreseler açılmıştır. İslamiyetin resmi olarak kabulü Yakın Doğu ve
Orta Asya ile sıkı münasebetler tesis edilmesine yardımcı olmuştur
72
. Orta Asya’nın
Müslüman merkezleriyle ticari ilişkiler ve aynı şekilde aktif misyoner faaliyetleri
aracılığıyla İslamiyet İtil Bulgarları arasında sanki kendiliğinden kök salmıştır. İtil
Bulgar ülkesinde İslamiyetin kökleşmesi tamamıyla barışçı bir şekilde olmuştur. Ne
var ki, devlet teşkilatının güçlenmesiyle zorlayıcı önlemler de artmıştır. Bu süreçte
Bulgar toplumunun üst tabakası önemli rol oynamıştır. Onlar İslamiyeti yaymak
çabasındaydılar. İslamın sosyal niteliğinin özü onu tüm halkın mizacına aktarmaktır.
Bütün faaliyetlerini İslamiyete dayandırmaktır. Artık Abdullah Bin Cafer olarak
adlandırılan Bulgar İlteberi ise mutlak bir otoriteyle ülkede İslamiyetin yerleşmesi
için çabalamaya kararlıydı. Nitekim onun şu sözleri bunun en güzel ifadesidir:
“Allah, beni İslamiyete ve Halife’nin devletine mensubiyetle takviye etti. Ben,
Halife’nin hizmetkârıyım. Bu millet, hükümdarlığı bana tevcih etti. Kim sözümü tutmazsa
onun karşısına kılıçla çıkarım”
73
.
İslamiyet gerçekten de İtil Bulgar ülkesinde büyük ve nispeten de hızlı
başarılar elde etmiştir. Henüz İbn Fadlan zamanında İslamiyet kitlesel olarak kabul
görmüştür. İbn Fadlan artık tamamen Müslüman olmuş beş bin kadın ve erkekten
70
Amirhanov, Tatarskaya Sotsialno-Filosofskaya Mısl, s.33.
71
Devletşin, Voljskaya Bulgariya: Duhovnaya Kultura, s.84-85.
72
İbragim, Sultanov, Yuzeev, Tatarskaya Sotsialno-Filosofskaya Mısl, s.74.
73
İbn Fazlan, Seyahatnâme, s.64.
102
müteşekkil Barancar kabilesinden bahsetmiştir. Onlar için ahşaptan mescid inşa
edilmişti
74
. Burada İslamiyetin İtil Bulgarları arasında kök salması açısından
ülkenin eski başkenti olan Bilyar şehrinde X. yüzyılın ilk yarısında inşa edilmiş
olduğu anlaşılan ahşap ve taş yapılardan oluşan muazzam büyüklükteki mescidin
kalıntısının arkeologlarca ortaya çıkarıldığını belirtmek manidar olur
75
. İslamiyetin
X. yüzyılda İtil Bulgarları arasında hâkim din olduğunu A. P. Smirnov da ifade
etmiştir. Onun aktardığına göre İtil Bulgar topraklarında bu dönemde İslamiyetin
yayıldığı en doğu noktası Çişme ve Ufimsk bölgeleridir. Zira burada üzerinde Arap
harfleriyle “İzmer Bekoğlu Hüseyin Bek burada yatmaktadır hicri 444 (1052) yılı”
yazan taş bir mezar kitabesi bulunmuştur
76
.
İslamiyet X-XI. yüzyıllarda İtil Bulgar topraklarında tamamen yayılarak
Bulgar halkını birleşteren bir güç olmuştur. Bu döneme ait İtil Bulgar arkeolojik
kalıntıları arasında domuz kemiği bulunmamış ve ayrıca mezarların hepsi
Müslüman kurallarına göre defnedilimiştir. Bilindiği üzere Ortaçağ’da dini
aidiyetliğin etnik kimliğin yerini aldığı sıkça görülen bir hadisedir. İtil Bulgar
Devleti Müslümanlaşmış bir ülke olarak kuzey-doğu Avrupa’nın diğer
bölgelerinden çok erken ayrılmıştı. Etrafı farklı inançlara mensup olanlarla
çevriliydi. Bundan dolayı İtil Bulgarları arasında Müslümanlığa geçen bütün
insanların aynı zamanda onun nüfusunun esas temsilcileri olduğunu düşünemek
yerinde olur
77
.
2.1.4.1. İtil Bulgarları Arasında İslamiyetin Kökleşmesi
Gerçekten de İtil Bulgar İlteberi Almuş yani Müslüman ismiyle Cafer Bin
Abdullah’tan sonra İslamiyet bu ülkede tamamen hâkim olmuştur. Artık çağdaş
yazarların hepsi Bulgarların Müslümanlığıyla ilgili yorumlarda bulunmaktadırlar.
İbn Rüsteh (X. yüzyıl başı) ve İbn Fadlan (922 yılı)’dan başlayarak el-İstahri (930
yılı), el-Belhi (X. yüzyıl başları), el-Mesudi (X. yüzyıl sonu), Ebu Reyhan el-Biruni
74
A. e., s.61.
75
F. Ş. Huzin, Velikiy Gorod Na Çeremşane Stratigrafiya, Hronologiya. Problemı Bilyara-
Bulgara, Kazan, 1995, s.53; aynı yazar, Bulgarskiy Gorod v X- Naçale XIII vv., Kazan, İzd.
Master Layn, 2001, s.92.
76
Smirnov, Voljskie Bulgarı, s.56-57.
77
Halikov, Proishojdenie Tatar, s.70-71.
103
Dostları ilə paylaş: |