T. C. İStanbul üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ tarih ana biLİm dali



Yüklə 5,01 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə41/122
tarix16.11.2017
ölçüsü5,01 Kb.
#10591
1   ...   37   38   39   40   41   42   43   44   ...   122

ve IX. yüzyıl itibarıyla bölgenin coğrafi konum olarak Bizans İmparatorluğu’nun 
etkisi altında bulunmasını ve nüfus olarak İtil Bulgarlarının aksine Tuna 
Bulgarlarının yerliler (Hıristiyan Slavlar) arasında azınlık oldukları gibi gerçekleri 
öne sürebiliriz.  
M.  İ. Artamanov İtil Bulgarları’nın resmi olarak İslamiyeti kabul etmeleri 
girişimini şöyle yorumlamaktadır:  
 
“…çok önemli dış politik sebepler ve gerginlikler de İslama yönelmeyi dikte 
ediyordu. Bulgarların ekonomik çıkarları,  ıslah olmaz şekilde, hâkimiyetini tanımak ve 
vergi vermek zorunda oldukları Hazarların çıkarlarıyla çakışıyordu. Bulgar Hanı’nın oğlu 
Hazarlar nezdinde rehindi ve ayrıca Hazar Meliki Bulgar Hanı’nın kızını kendisine zevce 
olarak almak istiyordu. Hazar boyunduruğundan kurtulmak isteyen Bulgarlar, İslam 
ülkeleriyle ve ilk planda da sürekli ve doğrudan ticari ve kültürel ilişkileri bulunan 
Harezm’le yakınlaşmanın yollarını arıyorlardı. Ancak, Harezm’in Hazarlarla da ilişkileri 
vardı. Bu yüzden Bulgarlar, Hazarların düşmanı olan ve bunun yanında Müslümanlar 
arasındaki büyük manevi otoritesinden faydalanan bir ülkenin, yani Bağdat Halifeliği’nin 
desteğini sağlamaya çalışmaktaydılar”
45
.   
 
M.  İ. Artamanov’dan farklı olarak A. P. Smirnov Bulgar İlteberi’nin  İslam 
dinine müracaat etmesinin sebebini yalnızca dış faktörlerle açıklamanın yetersiz bir 
değerlendirme olduğunu belirtmiştir. Ona göre bunun için yalnızca toplumun üst 
kesiminin bu dini benimsemesi yeterli olurdu. Toplum arasında tek bir dini hâkim 
kılmak öncelikle sosyal mücadeleleri ortadan kaldırabilir ve daha sonra da siyasi 
gereksinimler ve ticaret buna göre düzenlenebilirdi
46
. Sonuçta İtil Bulgar 
Devleti’nin genel bir toprağı, ülkenin farklı bölgeleri arasında yakın iktisadi 
münasebetler, etnik unsurların millet olarak kaynaşması ve tek tip hayat tarzı 
olması, ortak kültür ve dil gibi devlet mekanizmasını meydana getiren bütün 
unsurları mevcuttu
47
. Tüm bunları toplumu tamamen birleştirecek ve tek bir ideale 
sürükleyecek İslamiyetin kabulü ve hâkim kılınmasıyla desteklemek gerekmekteydi. 
                                                 
45
Artamonov, Hazar Tarihi, s.478-479 
46
A. P. Smirnov, Voljskie Bulgarı, Trudı GİM, Vıp. XIX, Moskova, 1951, s.40. 
47
A. H. Halikov, Proishojdeniye Tatar Povoljya i Priuralya, Kazan, Tatknigoizdat, 1978, s. 62; 
aynı yazar, Tatarskiy Narod i Ego Predki, Kazan, Tatknigoizdat, 1989, s.87. 
 
96


2.1.3. Abbasi Halifeliği ile Siyasi Münasebet Kurulması ve 
İslamiyet’in Resmi Olarak Kabulü 
Yukarıda saydığımız tüm bu gerekçeler çerçevesinde Bulgar İlteberi Almuş 
Abbasi Halifeliği ile münasebet tesis etmeye karar verir. Bu amaçla Bağdat’a elçi 
yollar. 921 yılında Sakalibe Hükümdarı
48
 Almuş  Şılki Yıltıvar’ın elçisi Abdullah 
Bin Baştu el-Hazeri Bağdat’a ulaşır. Abdullah Bin Baştu el-Hazeri Müslüman bir 
Hazarlı göçmen idi ve Hazar Kağanlığı’nın Yahudi yönetimini yıkarak Müslüman 
bir ülkeye çevirme gayreti içerisinde olan bir cemaatin üyesiydi. Bu amaca 
Bulgarların  İslamiyeti kabulü destek verebilirdi. Hiç kuşkusuz Halife yönetimine 
Kağanlığın iç durumu hakkında sağlıklı bilgileri de o verebilirdi
49
. O, Almuş’un 
Halife Muktedir’e, onun veziri Hamid İbn-i el-Abbas’a ve saray görevlisi Nazir el-
Harami’ye ayrı ayrı olarak yazmış olduğu mektupları getirmişti.  İlteber Almuş 
Halife’ye yazdığı mektubunda İslamiyetin kurallarını öğretecek, Halife adına hutbe 
okutsun diye minberiyle mescid inşa edecek âlimler ve ülkesini düşmanlarından 
koruyacak tahkimatlar yapımı için para istiyordu
50
. Elçinin Halife ile görüşmesi için 
kabul alması hiç de kolay değildi. Bu konuda elçiye daha önce Bulgar İlteberi’nin 
hizmetinde bulunmuş  olan  ve  Orta  Asya  Türklerinden olan Tekin adlı birisi 
yardımcı oldu. Tekin Halifenin gulamlarındandı

 ve sarayda oldukça ayrıcalıklı bir 
konuma sahipti. O, Halifeye en yakın kişi olan Nazir el-Harami’yi İtil Bulgarlarının 
işleriyle ilgilenmesi için ikna etmeye çabalamıştır. Bu arada Bağdat sarayında Barış 
Saklabi adlı İtil Bulgar kökenli olduğu anlaşılan bir gulam daha bulunuyordu. O da 
bu konuda Tekin ile birlikte çabalamıştır
51
. Sonuçta Nazir dini bütün hükümdarın 
mektubunu iletti ve elçilik Halife tarafından kabul edildi. Böylece Bulgar ülkesine 
bir elçilik heyeti gönderilmesi kararlaştırıldı. Almuş’un istediği para ise Halifelik 
hazinesini iflasa uğrattıktan sonra mallarına el konulan vezir Ali İbn’ül Fırat’ın Orta 
                                                 
48
“Sakalibe” terimi yalnızca Slavları değil Fin-Ugor ve Bulgarları kastetmek için o dönemde tüm 
kuzey halkları için kullanılan genel bir Arapça ifadeydi. Almuş’un “Sakalibe Hükümdarı” olarak 
takdim edilmesi aslında o dönemde bütün kuzey halklarını hâkimiyetine almamış olmasına rağmen 
kudretli olarak gösterilerek Halife sarayında itibar görmesi için tasarlanmıştır, Kovalevskiy, Kniga 
Ahmeda İbn-Fadlana, s.15.   
49
A. e. 
50
A. e., s.13, 121; İbn Fazlan, Seyahatnâme, s.24. 

Doğrudan Halifeye bağlı olan ve genellikle Türklerden seçilen ücretli saray muhafızlarına verilen 
addır.  
51
Kovalevskiy, Kniga Ahmeda İbn-Fadlana, s.13. 
 
97


Asya’da Harezm bölgesinde bulunan Artahuşmisen yurtluklarından temin 
edilecekti
52
. Halife’nin İtil Bulgarları meselesini ele almasında hiç kuşkusuz 
Samanilerin de desteği olmuştur. Elçiliğin donatımı Halifeliğin girişimiyle 
sağlanmışsa da, gerçekte o yalnızca Samanilerin desteği sayesinde gönderiliyordu
53

Samaniler genel olarak İtil Müslümanlarına dayanarak Bulgarların Hazarlara karşı 
muhalefetini destekleyerek Hazar Kağanı’nın hâkimiyetini büyük ölçüde 
sınırlandırmak düşüncesindeydiler
54

Elçilik heyetinin önemli bir misyonu daha vardı: İtil Bulgarlarının komşuları 
olan Oğuzların ordu komutanı olan Etrak’ın kendi ülkesinde oldukça nüfuzlu 
olduğunu Bulgar elçisi ve Türk hizmetlilerden öğrenmişlerdi. Üstelik Etrak, İlteber 
Almuş’un damadıydı ve İslamı kabul etmeye meyilliydi. Onu takiben tüm Oğuzlar 
İslamiyeti kabul edebilirdi. Eğer Oğuzlar Müslüman olup İtil Bulgarlarıyla 
birleşirlerse düşmanları Hazarlarla mücadelede Yahudi yöneticiler baştan indirilip 
Hazar Kağanlığı’nda Müslümanlar hâkim olabilirdi. İşte Halife sarayında Bulgar 
İlteberi’nin taleplerini müzakere etmek için toplanmış politikacı grubun önünde 
böyle baş döndürücü perspektifler resmedilmiştir. Ayrıca Hazar Denizi’nin 
güneyindeki Tabaristan ve Gilyan’da Alevi-Şiiler yerleşmişti. Bunlar büyük toprak 
sahibi soylulara karşı köylü hareketini başlatan Hasan İbn-i Ali Utruş (sağır) 
yönetiminde bir devlet kurmuşlardı. 918 yılında onun ölümünden sonra arkadaşı 
Hasan  İbn-i Kasım (917-928) bu mücadeleyi devam ettiriyordu. Amaçları  Şiilik 
propagandalarıyla bütün İran’a hâkim olmaktı
55
. Halifelik yönetimi eğer  İtil 
Bulgarları ve Oğuzları Müslümanlaştırıp böylece Hazar Kağanlığı’nda Yahudi 
yönetimini devirip Müslümanları hâkim kılabilirse o zaman Hazar Denizi’nin 
güneyinden başlayarak İran’a kadar uzanan Şii tehlikesini de bertaraf edebilirlerdi.  
Tüm bu misyonları üstlenen Nezir el-Harami’nin vekili Sevsen el-Rassi, 
Tegin el-Türki, Baris el-Saklabi ve sekreter İbn Fadlan’ın bulunduğu elçilik heyeti 
21 Haziran 921’de Bağdat’tan hareket etti. Elçilik heyeti İran, Horasan, 
Maveraünnehir, Harezm, Cürcaniye, Oğuz ülkesi, Peçenek toprakları ve Başkurt 
                                                 
52
A. e. ; İbn Fazlan, Seyahatnâme, s.50. 
53
A. P. Novoseltsev, Drevneyşie Gosudarstva Vostoçnoy Evropı, Moskova, İzd. Vostoçnaya 
Literatura, 2000, s.441. 
54
A. e., s.444. 
55
Kovalevskiy, Kniga Ahmeda İbn-Fadlana, s.16-18. 
 
98


Yüklə 5,01 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   37   38   39   40   41   42   43   44   ...   122




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə