T. C. İStanbul üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ tarih ana biLİm dali



Yüklə 5,01 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə39/122
tarix16.11.2017
ölçüsü5,01 Kb.
#10591
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   122

Şafi mezhepleri arasında kayda değer görüş farkları olmasa da İtil Bulgarları 
arasında  İslamiyetin yayılış kaynağını göstermesi açısından mezheplerinin önemi 
bulunmaktadır. Görünüşe göre İslamın Orta Asya formu (Sünnilik) İtil 
Bulgarlarında öyle kök salmıştır ki, Bağdat Halifeliği’nin de kabul ettiği tek ikame 
ile karakterize olan Şafi mezhebini kabul ettikten sonra bile Bulgarlar hemen ilk 
formlarına geri dönmüşlerdir
25
.  İtil Bulgarlarının Hanefi mezhebine dâhil 
olduklarına ünlü Bulgar şair Kul Ali’nin “Kıssa-i Yusuf” adlı eserindeki giriş 
mısralarında Hanefi mezhebinin kurucusu olan İmam-ı Azam Ebu Hanife’yi övmesi 
de bir delil teşkil etmektedir
26
. R. Fahrettin de İbnü’l Esir’e dayanarak Bulgarların 
Hanefi mezhebinde içtihat ettiklerini belirtmektedir
27
. Mesudi İtil Bulgar 
kervanlarının Horasan’ın Harezm civarına gidip geldiğini aynı  şekilde de 
Harezm’den onlara kervanların geldiğini belirtir
28
. Mesudi’nin bu sözleri İtil 
Bulgarlarıyla Orta Asya arasındaki sıkı ticari münasebetleri belgelemesi açısından 
önemli bir kayıttır. Bu da İslamiyetin  İtil Bulgarları arasında Orta Asya kaynaklı 
olarak yayılmış olduğu tezini güçlendirmektedir. Modern iletişim araçlarının 
bulunmadığı o dönemlerde, ticaret kervanları ve bunları getirip götüren tacirlere 
refakat eden diğer unsurlar; fikirlerin, düşünce ve inançların en önemli taşıyıcıları 
olarak Bulgarlar arasında İslamiyeti yaymışlardır
29

Dini, edebi ve tarihi kaynaklar İtil Bulgarları arasında Şafilik mezhebinin de 
yayılmış olduğunu göstermektedir. İbn Fadlan, Bağdat’ta Şafilik mezhebinin resmi 
olarak kabul edildiği bir dönemde Bulgarlar arasında Hanefi mezhebine 
uyulmasından sızlanmaktadır.  Şafilik mezhebi devlette genel kabul görmüş olarak 
anılmamaktadır. Anlaşılan bu mezhep belli bir çevrede yayılmıştır. XII. yüzyılın 
Hanefi fakihi an-Nasari’nin eserlerinin yanı sıra yine aynı dönemin ünlü Şafi fakihi 
el-Gazali’nin eserleri de Bulgarlar arasında popüler olmuştu
30

                                                 
25
Rıza Bagautdinov, Fayaz Huzin, “Rannie Bulgarı Na Sredney Volge”, İstoriya Tatar S 
Drevneyşih Vremen v Semi Tomah Tom II Voljskaya Bulgariya i Velikaya Step, Kazan, İzd. 
Ruhil, 2006, s.123. 
26
Amirhanov, Tatarskaya Sotsialno-Filosofskaya Mısl, s.63. 
27
Fahreddinev, Bolğar ve Qazan Töreklare, s.51. 
28
Mesudi, Murûc ez-Zeheb, s.73.  
29
Yazıcı, İdil (Volga) Bulgar Hanlığı’nda İslamiyet, s.398. 
30
İbragim, Sultanov, Yuzeev, Tatarskaya Religiozno-Filosofskaya Mısl, s.73. 
 
91


Bu dönemde bizim için önemli olan X. yüzyıl başlarında İslamın Orta İtil’de 
derin kökler salmış olmasıdır. Görünüşe göre, bu etkinin maddi karşılığı İtil Bulgar 
arkeolojik kalıntıları arasında  İslamın kuralları gereği başları Mekke’ye çevrilmiş 
olan Müslüman definlerinin bulunması olmuştur. Erken Bulgar zamanında 
Tankeevsk, Tetüşsk mezarlıklarının definleri arasında çok sayıda Müslüman defni 
ayırt etmek mümkündür Arkeologlara göre Novinkovsk definleri arasında da erken 
Müslüman definleri vardır
31
. Bu da İslamiyetin  İtil Bulgarları arasında henüz VII. 
yüzyılın sonlarından itibaren yayılmaya başladığını ortaya koymaktadır. 
İtil Bulgarlarının  İslamiyetin ilk dönemlerinden itibaren bu dinle 
tanıştıklarına dair menkıbeler de bulunmaktadır. XIX. yüzyılın ünlü Tatar tarihçisi 
Ş. Mercani’nin aktardığına göre, Hüsameddin B. Şerafeddin el-Müslimi “Tevarih-i 
Bulgariye” adlı kitabında Hz. Muhammed’in üç sahabesini Bulgar’a gönderdiğini ve 
bu sahabelerin Bulgar Hükümdarı Aydar’ın (630-631 yılında tahta çıktığı 
belirtilmiştir) felçli kızı Tuybike’yi iyileştirmeleri sonucunda Bulgarların Müslüman 
olduklarını yazmaktadır
32
.  Ş. Mercani haklı olarak bu rivayetlerin yalan olduğunu 
vurgulamaktadır
33
. Zira Hz. Muhammed döneminde ne Bulgar şehri ne de Aydar 
diye bir Bulgar hükümdarı olduğuna dair herhangi bir yazılı ve arkeolojik delil 
bulunmadığı gibi bu dönemde Bulgarların Karadeniz’in kuzeyinde Kubrat Han 
önderliğinde bağımsızlık mücadelesi verdikleri net bir şekilde bilinmektedir. Ayrıca 
Kubrat Han’ın vaftiz edildiğine dair bilgiler de mevcuttur.  Fakat bu efsanedeki 
gerçek damlacıkları gene de bulunmaktadır. Aslında bu efsaneyi Ortaçağ Bulgar 
tarihçilerinin kendi hak inançlarının köklerini çok eskilere dayandırmak ve Bulgar 
nüfusu arasında komşuları üzerindeki üstünlük hissini eski zamanlara kadar 
götürmek düşüncelerinden kaynaklanıyordu
34
.  
Bulgarların daha erken devirlerde kitlesel olarak Müslüman olduklarına dair 
rivayetler de yok değildir. XVI. yüzyıla ait Ali Dede’nin “Risalat el-İntisab” adlı 
eserinde Abbasi Halifeleri el-Mam’un (813-833) ve el-Vasik-Billah (842-847) 
                                                 
31
E. P. Kazakov, Kultura Ranney Voljskoy Bolgarii, Moskova, İzd. Nauka, 1992, s.89, 103. 
32
Mercani, Müstefâdü’l Ahbâr, s.87. 
33
A. e., s.88. 
34
İzmaylov,  İslam v Voljskoy Bulgari, s.180; ayrıca bkz.: aynı yazar, “Naçala İstorii Voljskoy 
Bulgarii v Predanii i İstoriçeskoy Traditsii”, Drevneyşie Gosudarstva Vostoçnoy Evropı, Moskova, 
İzd. Vostoçnaya Literatura, 2000, s.99-105.  
 
92


devirlerinde Bulgarların  İslamiyeti kabul ettikleri belirtilmektedir
35
. Aynısını  Ş. 
Mercani de ifade etmektedir
36
. Her ne kadar bu bilgiyi teyit edecek başka yazılı 
kaynaklar mevcut olmasa da, IX. yüzyılın ilk yarısından itibaren Bulgarlar arasında 
İslamiyetin kitlesel bir şekilde yayılmış olduğunu yukarda da ifade ettiğimiz üzere 
arkeolojik malzemeler de desteklemektedir. Bir önceki bölümde bahsettiğimiz 
madeni paraların şahadetine göre İtil Bulgarları X. yüzyılın başlarında artık büyük 
oranda Müslümandır ve bundan dolayı Halife ile Samani Emiri’nin adına Kur’an 
harfleriyle para basmaktadırlar.  
 
2.1.2. İtil Bulgarlarının İslamiyeti Kabul Etmelerinin 
Sebepleri 
X. yüzyılda İtil Bulgar toprakları Müslüman ve Rus tacirler arasındaki orta 
bölgeydi. Başka bir deyişle  İtil Bulgar Devleti Hazarların Müslüman tüccarlar ile 
Rusya ve Baltık bölgeleri arasındaki görevini üstlenmiştir. Bu yüzden zaman 
ilerledikçe bu ticarette İtil Bulgarlarıyla Hazarlar rakip olmuşlardır. Hazarlar ile 
İslam dünyası arasındaki ticaretten önce İtil Bulgarları için gerekli değişim ve 
gelişim eksikti
37
. Bu eksiklik hiç şüphesiz ki, ideolojik tanımlamasını yapmış 
bağımsız bir devletin oluşturulmasıydı. Bunun yolu da Hazarlardan farklı bir 
ideolojiden geçmekteydi. Bu da İslamiyetin resmi olarak kabulü hadisesiydi.  
Tankeev Mezarlığı gibi IX. yüzyıl sonu X.  yüzyıl başlarına tarihlendirilen 
arkeolojik kalıntılar bize Müslümanlığın yanı  sıra eski pagan inanışının da İtil 
Bulgar boyları arasında mevcudiyetini koruduğunu göstermektedir. Toplumun 
inancının iki ayrı istikamette bulunması farklı unsurların bütünleşmesi karşısında 
engel teşkil etmekteydi. Bu durumda toplumun birliğinin sağlanması imkânsızdı. 
Oluşmakta olan devletin birliğini sağlayacak evrensel bir dinin kabul edilmesi 
gereksinim halini almıştı. X. yüzyılın başlarında Bulgarların hükümdarı olduğu 
anlaşılan Almuş’un babası  Şılki Yıltıvar’ın Müslüman olmadığı  İbn Fadlan 
                                                 
35
G. M. Devletşin,  Voljskaya Bulgariya: Duhovnaya Kultura Domongolskiy Period X – Naç. 
XIII vv., Kazan, Tatknigoizdat, 1990, s.78. 
36
Mercani, Müstefadü’l Ahbar, s.93. 
37
İstván Zımonyı, The Origins of The Volga Bulgars, Szeged, 1990, p.81. 
 
93


Yüklə 5,01 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   122




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə