(1000 yılı), Beyhaki (XII. Yüzyıl), el-Garnati (1136-1154),
Kazvini ve diğer
Ortaçağ yazarları Müslüman İtil Bulgarlarından defalarca bahsetmişlerdir.
Burada şunu da ifade etmek gerekir ki, tek ilahlı din yapısı yüzyılların
geleneği olan ve Bulgar toplumunda derin kökleri bulunan paganlık inancının yerini
hemen almamıştır. Onun etkisi daha uzun bir süre mitolojide, geleneklerde, pagan
kültlerine derin saygıda, maddi kültürde ve özellikle de dekoratif-uygulamalı güzel
sanatlarda ve halk edebiyatında devem etmiştir
78
. Arkeolojik materyaller ve yazılı
kaynaklar buna şahitlik etmektedir. Eski Bulgarlarda
pagan dünya görüşü özellikle
dekoratif-güzel sanatlarda açıkça gözlemlenmektedir. D. Valeeva paganlık ruhunun
Bulgar sanatında XIII. yüzyıla kadar muhafaza edildiğinin altını çizmektedir
79
.
İslamiyetin yasakları halkın geçmişinde yer alan sanat kültüründe pagan
geleneklerini tamamen ortadan kaybedememiştir. Bulgar zanaatkârlarının ürettikleri
eşyaların birçoğunda kökeni bozkır kültürüne dayanan canlı hayvan motifleri dikkat
çekmektedir. Ancak İslamiyetin kökleşmesiyle birlikte Bulgar uygulamalı-dekoratif
sanatlarında bezekleme olarak geometrik ve bitkisel motifler ön plana çıkmaya
başlamış ve bu durum Altın Orda devrinde daha da güçlenmiştir
80
. İslamiyet öncesi
pagan kültlerinin Moğol istilası öncesi İtil Bulgar
toplumunda az da olsa halen
yaşamakta olduğuna İslamın paganlığın çok üzerinde olduğunu belirten ve şiirin ana
kahramanının misyoner fonksiyonunu anlatan “Kıssa-i Yusuf”ta da rastlanmaktadır.
Tüm bunlar Moğol öncesi Bulgar toplumunda pagan inançlarının aktüelliğini ortaya
koymaktadır. Ancak Bulgar toplumunun yaşamına ve ideallerine yön veren esas
değer olarak İslamiyet tamamen hâkim durumdadır
81
. Bazı araştırmacılar Moğol
istilası öncesinde İslamiyetin İtil Bulgarlarının yalnızca yönetici tabakasının inancı
olduğu ve nüfusun geri kalanları arasına bu dinin girmediği şeklinde düşünceler öne
sürmüştür
82
. Bu görüşlere katılmak oldukça zordur.
78
Amirhanov,
Tatarskaya Sotsialno-Filosofskaya Mısl, s.60; G. M. Devleştin, “Bolgar Mifologiyası
Hem Halık Avız İjatı”,
Tatar Edebiyatı Tarihı: VI T. – T. I., Kazan, Tatar Kitap Neşriyatı, 1984,
s.97-115.
79
D. K. Valeeva,
İskusstvo Voljskih Bulgar, Kazan, Tatknigoizdat, 1983, s.65.
80
F. H. Valeev,
Drevnee i Srednevekovoe İskusstvo Srednego Povoljya, Yoşkar-Ola, Mariyskoe
Knijnoe İzd., 1975, s.70-71,132-133.
81
Amirhanov,
Tatarskaya Sotsialno-Filosofskaya Mısl, s.61.
82
Grekov, Kalinin,
Bulgarskoe Gosudarstvo, s.166.
104
İlginçtir ki, XIII. yüzyıl Macaristanlı Dominikansk misyoneri Keşiş Julyan
İtil Bulgarlarının diniyle ilgili şöyle demekteydi: Büyük Bulgarya – zengin
şehirleriyle büyük
ve kudretli bir devlettir, fakat oradaki herkes pagandır
83
. A. YU.
Yakubovskiy, Macar keşişinin bu yanıltıcı sözlerini adeta çürütürcesine aynı dönem
kaynaklarından alıntılar yaparak şu yorumu yapmıştır:
“Ticaretle birlikte doğudan İslamlık da Volga (İtil) havzası şehirlerine nüfuz etti.
X. yüzyıl Bulgar’ın artık çoğunlukla bir Müslüman şehri olduğunu biliyoruz; İtil’e gelince
X. yüzyıl Arap coğrafyacılarından İbn Havkal’ın ifadesine göre, İtil’de otuz cami vardır.
XIII. yüzyılın ortalarına doğru Moğolistan’a giderken Volga havzasından geçen G.
Rubruquis, Bulgar hakkında şöyle diyor: “Muhammed’in dinini buraya hangi şeytanın
getirdiğine şaşıyorum”. G. Rubruquis, Volga havzasının tarihini bilmiyordu; yoksa
böyle bir
soru sormazdı. Volga havzasının –özellikle Bulgar ve İtil (sonraları Saksin) gibi büyük
merkezlerin- İslamlaşması, bu bölgeye kitle halinde gelen ve hatta bu alana yerleşen tacir ve
esnafın eseridir. Bu sebeple, Volga havzasının İslamlaşması, yalnız Halife Muktedir’in 921-
922’de Bulgar Emiri’ne gönderdiği resmi elçilik kuruluna atf olunamaz”
84
.
Burada şunu da belirtmek doğru olacaktır ki, Hıristiyan misyonerleri kendi
dinlerinin dışında olan herkesi pagan veya kâfir olarak nitelemişlerdir
85
. İtil
Bulgarlarının İslamlaşmasıyla alakalı olarak B. V. Kahovskiy İslam yazarlarını İtil
Bulgarlarını Müslüman bir şekilde görmek istemişlerdir
diye itham etmiş ve bu
yüzden onlar kendi dileklerini gerçek gibi tanıtmışlardır şeklinde görüş
belirtmiştir
86
. Onun bu görüşü en azından ciddiyetten uzaktır. Ne de olsa Müslüman
yazarlardan hiçbiri Müslüman Ruslardan, kuzey kabilelerinden, Müslüman
Oğuzlardan, Burtaslardan, Macarlardan bahsetmemektedir
87
.
Rus kronikleri
Müslüman Bulgarlardan “Megometanlar” ve “Basurmanlar” ifadeleriyle çok sayıda
haberler vermektedirler. Şunu da eklemek gerekmektedir ki, Moğol istilası öncesi
döneme ait yüzlerce Müslüman mezarları ve mezar taşları ile arkeolojik malzemeler
de İtil Bulgarları nüfusunun arasında İslam dininin ezici üstünlükte bulunduğu
83
S. A. Anninskiy,
İzvestiya Vengerskih Missionerov XIII-XIV vv. O Tatarah i Vostoçnoy
Evrope, İstoriçeskaya Arhiv. T.III,
Moskova-Leningrad, 1940, s.80-81.
84
A. YU. Yakubovskiy,
Altın Ordu ve Çöküşü, Çev. Hasan Eren, Ankara, AKDTYK TTK
Yayınları, 2000, s.9-10.
85
Huzin,
Voljskaya Bulgariya v Domongolskoe Vremya, s.181.
86
B. V. Kahovskiy, “O Yazıçestve Voljskih Bulgar (Po Arheologiçeskim Dannım)”,
Novıe
İssledovaniya Po Arheologii i Etnografii Çuvaşii, Çeboksarı, 1983, s.26-42.
87
Devletşin,
Voljskaya Bulgariya: Duhovnaya Kultura, s.78.
105