3
ile yüzyüze geldikleri söylenebilir. B
aĢka bir ülkede
,
farklı sosyal iliĢki, iĢaret
ve semboller ile karĢılaĢıldığında
bireylerde
ortaya çıkan endiĢe duy
gusu
olarak tanımlanan kültürel Ģok
un
(SoydaĢ,
2010:140-141), icra edilen
harekâtların baĢarısını olumsuz yönde etkilem
esi muhtemeldir. Sadece bireyi
değil aynı zamanda ait olduğu topluluğu da etkile
me kapasitesine sahip
kültürel Ģok
hali
, ülkede konuĢulan
dili bilmeme ve daha önceki yaĢam
tarzından farklı bir hayata alıĢamama
gibi belirli bir süre devam edecek
sorunlar meydana getirebilmektedir.
Harekât bölgesinde
yaĢanması muhtemel bir kültürel Ģokla baĢ
edilebilmek için, bölgede var olan kültürlerin analizi bir ihtiyaç olarak
görülmektedir.
Ġnsanı diğer canlılardan farklı kılan kültür kavramı, toplum
içerisinde
büyüyerek öğren
ilir ve
öğrenilen kültür
nesilden
nesile aktarılır
(Haviland, Prins, Walrath ve Mcbride,
2008:113). Kültür öğrenilen bir
kav
ramdır, toplumsaldır, simgelere dayanır, tarihidir ve değiĢkendir (Güvenç,
2011:130-
132; Haviland ve diğerleri, 2008:106
-
122). Dolayısıyla askeri
harekâtlar
için eğitilen
her askerin
farklı kültürlerin özelliklerini bilmesi
, önemli
bir ihtiyaç olarak ortay
a çıkmaktadır.
Güvenç (2011:404)
tarafından belirtildiği Ģekilde
,
Ġkinci Dünya SavaĢı
esnasında sosyo/kültürel insan bilimi
,
askeri amaçlar için kullanılmıĢ, ülkeler
bir diğer ülkenin kültürüne yönelik topladıkları bilgileri savaĢ
içerisinde aktif
bir biçimde
kullanmıĢlardır. Amerikalı antropolog Ruth Benedict'in
(1946)
“Krizantem ve Kılıç” adlı Japon kültürü incelemesi
,
bunun güzel bir örneğidir
(McFate, 2009:115; Güvenç, 2011:404).
ĠletiĢim ve ulaĢım teknolojilerindeki geliĢmele
r,
farklı kültürler arasındaki
iletiĢimi
oldukça hızlandırmıĢtır (SoydaĢ, 2010:9). Farklı kültürlerden
insanların ortak değerler ürettiği sembolik bir süreç olarak tanımlanan
kültürlerarası iletiĢim
,
küresel bir köy haline gelen dünyamızda savaĢtan
barıĢa yaĢamın her alanında varlığını açıkça
gösterm
iĢtir (SoydaĢ,
2010:12).
Briceno
‟nun
(2010) “eğer bir kimseyi tanımak istiyorsan,
onun için
önemli hususları bilmelisin, eğer bu
kimse
ile nasıl iletiĢim kuracağını bilmek
istiyorsan, kendi değer ve kültürünü onunkilerle karĢılaĢtırmalısın”
4
söyleminin,
günlük hayatta olduğu kadar, öze
llikle askeri harekâtlarda elde
edilecek bir b
aĢarının anahtarı konumunda
olduğu söylenebilir
.
KarĢı tarafın
değer
ve
kültürünün
bilinmesi,
kültürlerarası
iletiĢimin
temelini
oluĢturmaktadır. Bir baĢka ifade
yle,
sağlıklı ve etkin bir kültürlerarası iletiĢim
kurabilmek için “kendimizi nasıl görüyoruz”, “diğerleri kendilerini nasıl
görüyor” ve “diğerleri bizi nasıl görüyor” sorularının cevaplarının
bilinmesi
önemlidir (Briceno, 2010:5).
Tüm bu soruların en doğru cevabının
,
zamanında elde edilen ve kullanılan bir kültürel istihbaratın içerisinde saklı
olduğunu söylemek mümkündür
.
Bu çalıĢmada, "güç", "istihbarat" ve "kültür" kavramları temelinde,
"kültürel istihbarat" kavramının Uluslararası ĠliĢkiler literatürü dâhilinde
tartıĢılması hedeflenmiĢtir. Kültürel istihbaratın konu olarak
belirlenmesinin
nedeni,
özellikle Türkiye‟de bu konuda yapılmıĢ bir çalıĢmanın
bulunmamasıdır.
Tarihe
göz gezdirildiğinde,
kültürel istihbaratı
n kulla
nıldığı
birçok örneğe rastlamak mümkündür. ÇalıĢma kapsamında hedeflenen
,
kültürel istihbaratın
, hem
Ġ
stihbarat hem de
Uluslararası ĠliĢkiler litaratürüne
bir kavram
olarak kazandırılması ve savaĢtan barıĢı koruma harekâtlarına
kadar geniĢ bir
harekât
alanında
kültürel istihbarata olan
ihtiyacın
ortaya
konulmasıdır.
GerçekleĢtirilen l
iteratür
taramasında,
dünyada ve Türkiye‟de
geleneksel
Ġstihbarat disiplini ile ilgili çalıĢmalara sıkça rastlanırken
, kültürel
istihbarat ile ilgili bir çalıĢmaya rastlamak mümkün olmamıĢtır.
Y
apılan bu
çalıĢmanın
,
Uluslararası ĠliĢkiler alanına ve Ġstihbarat disiplinine kayda değer
bir katkı sağlama potansiyelinin olduğu değerlendirilmektedir
.
ÇalıĢma
,
beĢ
ana bölüm ve bu bölümlere bağlı alt konu baĢlıkları
ndan
oluĢmaktadır. ÇalıĢmada mümkün olduğu kadar birinci el kaynaklara yer
verilmiĢtir. Ancak yararlanılan kaynaklar içinde ulaĢılması mümkün olmayan
kaynaklara ikincil olarak atıf yapılmıĢtır. Bunun yanında süreli yayın ve
Ġ
nternet
kaynaklarından
önemli ölçüde faydalanılmıĢtır.
ÇalıĢmanın b
irinci bölümün
de; araĢtırmanın problemleri belirlenmiĢ,
araĢtırmanın amacı, önemi ve sınırlılıkları tanımlanmıĢtır.
Dostları ilə paylaş: |