262
mektedirler. Sanata giren oyun, sorgulama, rastlantı,
ironi, paradoks, metafor(mecaz), cinsiyet, kimlik gibi
kavramlarla birlikte heykel sanatı da varlığını devam
ettirmektedir.
Bilimin sunduğu kavramlar da yaşanan dönemin tüm
kültürüne yansıyarak sanatçıları etkileyecektir. Bilimin
tartıştığı 13 kavram vardır. Bunlar: “Çok boyutluluk,
Uzay-zaman, Kuantum gerçekliği, Bilgi işleme, Sonsuz-
luk, Derin zaman, Büyük patlama, Olasılık, Matematik,
Alanlar, Görelilik, Evrim, Uzaylılarla temas. Bu kavram-
lardan çok boyutlulukla ilgili olarak fizikçi Carlo Rovelli
ilave boyutları resmetmenin çok zor olmadığını söylü-
yor. Rovelli bu konuda şöyle konuşuyor: “Bu solB-sağB
olarak nitelendirebileceğimiz, yukarı-aşağı, sola-sağa,
öne-arkaya gidebildiğimiz bir uzaydır. Hint tanrıları gibi
çok kollu heykellere benzer.” (Bursalı, 2015/ Anant-
haswamy, 2014)
Sanat ve bilim birbirine ilham vermeye devam edecektir.
Sonuç
Sanat ve bilim insanlaştırılmış bilgidir. Çünkü her ikisi
de insana ait düşünsel ve yapısal gerçeklikleri içeren
varlık alanlarıdır. Heykel sanatı sanatsal bilgiyi yanında
taşır. Bu bilgi geçmiş dönemde yaşamın bir parçası iken
sonraki dönemde başlı başına bir disiplin haline gelmiş
ve yine bugün sanatçı için geçmişi, bugünü ve geleceği
içinde barındıran sosyal bir varlık haline gelmiştir. Sa-
natçılar çok farklı kavramları, malzemeleri ve teknikleri
çalışmalarında kullanarak aslında etkileşim içinde olan
bir kültürel yapıyı yansıtıyorlar.
İnsanın dünya, yaşam, doğa ve evren üzerine yönelmiş
merakı ve araştırmacı kişiliği, yeni düşünceler, yeni
biçimler ve yeni algılayışlar üzerine kurgulanmıştır.
Düşüncenin kalitesi ise insanın eğitimi ile doğrudan
ilintilidir. Akılcı olmayan ve sanatın olmadığı bir eğitimle
yetişen insan, kendine ve topluma yararlı bir kişilik ka-
zanamaz. İnsanın merak duygusu geliştikçe ve destek-
lendikçe yeni sorular sorulacak ve bunların cevaplarının
oturacağı zeminin sağlamlığı ve gelişmişliği ise ancak
eğitimin kalitesi ile doğru orantılı olacaktır.
Sanat ve bilim toplumsal etkinlik alanlarıdır. İnsanlık
bunlar sayesinde yaşamın devamlılığını sağlar-sağla-
yacaktır. Bilim ve sanatın amacı ise görünen gerçeklik
değil görünenin ötesine geçmektir. Böylece bilim adamı
ve sanatçı iki disiplin arasında diyalog kurarak yeni
estetik biçimler aramaya yönelmiştir. Sanatın yapım
olanaklarını genişletmeye çalışan sanatçılar, var olan
bilimsel verilerden yararlanmaya her zaman açık
olmuşlardır-olacaklardır. Bilim de sorunlara farklı
bir yaklaşım açısı yakalamak için sanattan yararlan-
mıştır-yararlanacaktır. İnsanoğlu var oldukça aklı ve
sezgileri sayesinde yarattıkları olan bilim ve sanat hiçbir
zaman susmayacaktır.
Sinema ve fotoğraf sanatlarından çok önce belgesel
niteliği taşıyan Mısır Sanatı’nda rölyef ve heykellerde
var olan sanatsal bilginin sayesinde o dönemin tarihi,
sosyo-kültürel yapısı, felsefi, dinsel, dilsel, siyasal,
iktisadi, ekonomik vs. yapısını içinde barındırarak sa-
natsal ve bilimsel öğelerini bize sunar. Mısır sanatında
“figürler ancak dışarıdan güneş ışınları onların üzerine
düştüğünde ve onları ışıldatıp parıldattığında öznellik
kazanır. Bu suskun, hareketsiz devasa figürler, güneş
ışınları onlara dokunsun ve onlara bir ruh verip can-
landırsın diye bekler.” (Altuğ, 2012;72). Bilimin gelişimi
ile keşfedilen sinema ve fotoğraf makineleri sayesinde
bugün “gerçeklik” bir yüzey üstünde görüntüsel olarak
canlandırılabilmektedir.
Hegel’e göre eskiden sanat, din ve felsefe ile karıştırılmıştı:
‘Günümüzde, düşünce(felsefe) ve din, Güzel Sanatları(Bea-
sux Arts) aşmıştır’ (Estetik, I.c., I. kıs., III. böl.). Öte yandan
da Yunan ya da Gotik sanatının büyük dönemleri tüm ya-
şamla karışmış durumdadır. Sanat da felsefe disiplini gibi
olasılıklı bir bilimdir; sanatla uğraşmak felsefe için sıradan
bir görev değildir; çünkü sanat yalnızca düşünce değil, ama
aynı zamanda bütünüyle tindir de. (Bozkurt, 2012;167)
Ahenk, uyum, hareket, denge ve güzellik kavramları
ise Yunan Sanatı ile birleşerek heykellerde varlık bulur.
Oran-orantı, altın oran, simetri-asimetri, geometri, do-
luluk-boşluk, S duruşu gibi matematik, fizik ve geometri
bilimlerini de ilgilendiren birçok etmen işin içine katılır.
Sanatçı ideal güzelliğe erişmek için insan vücudunun
oranlarını zorlar. “Mathieu’ye göre, biçimlerin evri-
mi bilimsel kavramların evrimiyle koşut gider.” (Eco,
1992;117-118). Sanat ve bilim; insan yaşamının değişi-
me uğratılması konusundaki vazgeçilemez yazgısıdır,
insandan ayrı düşünülemez. Yaşamsal verileri algılayan,
kullanabilen, dönüştürebilen insan var olan dünyadan
yeni bir dünya kurar. Bilim ve tekniğin ilerlemesi, yeni
keşifler ve yeni kavramlarla beraber heykel sanatına
hız, devimim, kinetik ve sibernetik gibi farklı oluşum-
ların girmesine ve görecelik kavramının yeni estetik
biçimlere evrilmesine neden olur. Teknik olanakları kul-
lanmak ise sanatçılar için vazgeçilemez bir olasılıkları
genişletme alanı sunar. Aynı zamanda sanatçının yeni
anlamlar, yeni düşünceler ve olaylara yeni bir bakış açısı
kazanmasına neden olur. Sanatçılar ürettikleri biçimler-
le aslında var olan ve yaşanılan gerçekliğin birer tanığı
gibidirler. “Maddi üretimin teknik olanakları, sanatsal
biçimin biçimlendirilmesini bile koşullandırır.” (Kagan,
2008;492) Sanatta fütürist(gelecekçi) düşünce ve kübist
ayrışım, biçimlerin devingenliğine farklı bir perspektif
ve düşünce üretim süreci açar. “Bu devingenlik yine de
başlangıçtaki biçimlerin kararlılığına dayanır” (Eco,
1992;114)
Televizyon, video, bilgisayar, kamera, lazer, holografi
gibi bilimsel ve teknik ilerlemeler ise günümüz sa-
natında geçmişi, bugünü ve geleceği kapsayan geniş
bir yaratım olanağı sağlamıştır. Sanatçılar gelişen ve
değişen olanaklarla olasılıklarını arttırmış ve eleştirisel
bakış açısı ile birlikte günümüz sanatını değerlendir-