92
geçmiş zamanın başkasından ilettiği temel anlamı, ora-
da yaşayan, o sokaktan geçip kamusal alanı paylaşarak
yapıta dâhil olan üçüncü kuşak göçmenlerin durumuyla
da birleşmektedir. Onlar da kendi kültürlerini, geçmiş-
lerini bir masal gibi başkalarının aracılığıyla tanımakta
ve yorumlamaktadırlar. Dilsel göstergelerin eklemlen-
diği yapı da özel yaşam alanı, yan anlamını üreten bir
apartmandır. Türkçe yan anlamını üreten dilsel göster-
geler toplumsal, özel yaşam alanını gösteren bir yapının
üzerine yerleştirilmiştir. Aynı kamusal alanı paylaşan
Türkler ve Almanlar kamusal alanda üst kimlikleriyle
birlikte yaşarken, özel alan da alt kimlikler öne çıkmak-
tadır. Apartman göstergesi ve üzerine yerleştirilmiş
olan dilsel göstergeler, dükkânlar, sokak, kent, kamusal
alanı paylaşan insanlarla birleşerek anlamını oluştur-
maktadır. Kamusal alanı paylaşan ve yapıya dâhil olan
insanlar, yapıtın göstergelerini ve yan anlamlarını farklı
algılarken bir taraftan da yapıtın anlam oluşumuna
katılmaktadır. Hem yapıtı izleyen bir özne, hem de fark
etmeden rastlantısal olarak yapıta dâhil olan nesneler
konumundadırlar. Yapıtın 1. ve 2. kesitindeki göstergeler
arasındaki karşıtlık da dikkat çekicidir. Apartmanın 1.
kesitte yer alan bölümü, özel alan, özel yaşam, yukarısı,
aidiyet, kapalı olan, mahremiyet yan anlamlarını, Türk
dili düz anlamını ortaya çıkartır. Yapının ikinci kesitinde
yer alan göstergeler de karşıt anlamlar üretirler. Apart-
manın alt katında yer alan dükkânlar, dükkân tabelaları,
vitrinler, sokak ve tüm bu göstergeleri çevreleyen kent
uzamı, kamusal alan, ortak yaşam alanı, açık olan, aşa-
ğı, temel, Almanya yan anlamlarını üretmektedir.
8- Göstergelerin yüklendikleri işlevlerle bir-
birlerini etkileyerek verdikleri iletiler:
Eyleyenler işlevlerine göre belirlenir. Kişiler arası iliş-
kiler ve eylemlerin eklemleniş biçimini içeren anlatısal
yapı, Greimas’ın eyleyensel örnekçesi kullanılarak
sunulmaya çalışılmıştır. Eyleyenler aracılığıyla soyut
kavramların somutlaştığı görülür.
Şekil 4. Türk vatandaşları bakış açısı Eyleyensel Şeması
Yapıtta Özne (Ö) Ayşe Erkmen’dir. Yapıtı aracılığıyla,
alıcı konumunda olan göçmen Türk’lere iki kültüre
6-Yapıtın izleklerinin (tema) oluşmasını sağla-
yacak, yapıtı oluşturan göstergelerin
(beti, nesne..) birlikte oluşturduğu, yinelenen
(figüratif ve non figüratif) öğeler:
Ortak yaşam alanı (kamusal alan), özel alan, göçmen
Türkler, miş’li geçmiş zaman, aidiyet, rastlantısal bera-
berlik, motifleri ortaya çıkmaktadır.
7-Yapıtın içeriğini düzenleyen göstergelerin,
birbirlerini etkileyerek yapıtın bütününde
ürettikleri anlamlar:
Apartman göstergesi iki kesite ayrılarak incelenebilir. 1.
kesitte yer alan bölümü üzerine miş’li geçmiş zamanın
fiil çekimleri monte edilmiştir. Apartman göstergesi
komşuluk, ortak yaşam, rastlantısal beraberlik, aidiyet,
güvenlik duygusu, sınır, mahremiyet, kapalı alan, özel
yaşam, yan anlamlarını oluşturmaktadır. Apartmanın
üzerine yerleştirilmiş olan dilsel göstergeler apartman
göstergesiyle birleştiğinde farklı yan anlamlar ortaya
çıkmaktadır. Apartman göstergesini oluşturan malze-
me, renkler ve mimari yapı incelendiğinde, apartmana
yerleştirilen dilsel göstergeler mimari yapının rengine,
simetrik düzenine uyarak yapıya aitmiş gibi durmakta-
dır. Bu da iki kültürün yapay olarak sanatsal düzlemde
bütünleşmesini düşündürmektedir. Ama bir taraftan
da malzeme ve anlam olarak da o yapıya, coğrafyaya,
uzama ait değildir; eklemlenmiştir. Apartman gösterge-
si, üzerindeki dilsel göstergeler, apartmanın 2. kesitinde
yer alan beş dükkân, sokak, buradan geçen insanlar ve
kent göstergeleriyle bütünleşmektedir. Sokaktan geçen
insanların, o yapıyı paylaşan kişilerin binanın üzerindeki
dilsel göstergeleri çözümleyebilmesi, gösterileni algı-
layabilmesi için Türkçe bilmesi gerekmektedir. Yapıtın
içinde yer aldığı kamusal alan, Almanya’nın Kreuzberg
kentinde göçmen Türkler’in yoğun olarak yaşadığı bir
bölgedir. Kamusal alan Türkler ve Almanlar tarafından
paylaşılmaktadır. Aslında bu coğrafya Almanlara aittir.
Türkler oraya eklemlenmiştir, öteki konumunda ve
yabancıdır. Yapıtı oluşturan göstergeler içinde yer aldığı
sokak ve kent alanı göstergeleriyle bütünleştiğinde ise
farklı bir durum ortaya çıkmaktadır. Almanlar bir görsel
gösterge olan apartmanı algılamakla birlikte, bir dilsel
gösterge olan miş’li geçmiş zaman fiil çekimlerinin
anlamını kavrayamamaktadır. Türkçe dili ile iletişim
kuramamaktadır. Onlar da bu dilsel göstergeye yaban-
cıdır. Almanlar bu dilsel göstergeleri anlamadıkları için
merak, şaşkınlık ve yabancılık duyabilirler. Türkler ise
bu dilsel göstergeyi anlamlandırırlar. Kendini oraya ait
hissetmeyen, yabancı hisseden Türkler ve Almanlar ko-
num değiştirirler.Yapıtın üzerinde yer alan dilsel göster-
gelerin miş’li geçmiş zaman dışında başka bir zamanın
fiil çekimlerinden oluşturuluyor olmaması da dikkat
çekicidir. Miş’li geçmiş zamanla geçmişte yaşanmış
olan bir olay anlatılırken bilinir ki bu anlatanın kendisi-
nin yaşadığı değil, başkasının yaşayıp ilettiğidir. Miş’li
93
11- Yapıtın bulunduğu sergilenme yeri ve ser-
gilenme biçiminin (bağlam) yapıtın anlamının
oluşumuna olan etkisi:
Yapıtın bulunduğu bağlam, kamusal alan, yapıtın anla-
mını üretmektedir. Kamusal alanlar sadece söylemsel
fikirlerin oluştuğu ortamlar değil, aynı zamanda top-
lumsal kimliklerin gerçekleşme yeridir (Frazer, 1991).
Yapıt Almanya’ da Türkiye kökenli göçmenlerin yoğun
olarak yaşadığı Kreuzberg’in merkezinde oluşturul-
muştur. Kamusal alanı, farklı toplumsal kimliklere
sahip olan Türkler ve Almanlar paylaşmaktadır. Yapıtın
bulunduğu bağlamda konuşulan ana dil Almancadır.
Yapıtın üzerinde bulunan, bir şekilde yinelenen dilsel
göstergeler ise Türkçedir. Yapıt, bağlamı dolayısıyla aynı
kamusal alanı paylaşan Almanlar ve Türkler için farklı
anlamlar üretmektedir. Almanlar dilsel göstergelere
yabancı kalırken, Türkler kendilerini yabancı hissettik-
leri bir mekânda göstergeleri anlamlandırarak aidiyet
duygusu yaşamaktadır. Aidiyet hissinin ortaya çıkabil-
mesi mekânın okunabilirliğiyle bağlantılıdır. Türkler ve
Almanların mekânla olan ilişkileri tersine çevrilmiştir.
Bütün bunların yanında Barthes’in belirttiği gibi “Şehir
bir söylemdir. Bu söylem de gerçekten bir dildir. Şehir
sakinleriyle konuşur. Biz, içinde bulunduğumuz kenti
konuşuruz, okuruz; bunu da orada yaşayarak, orada
dolaşarak, ona bakarak yaparız. Toplum tarafından
uzlaşılmış tek bir okuma ve anlamlandırma biçiminin
de olmadığını kabul etmek gerekir. Kentin anlamları
sınıf mücadelesi içinde farklılaşan ve çelişen çıkarlar
doğrultusunda çoğuldur” (Ocak,1996, s.32). Ayşe Erk-
men’de yapıtıyla ve yapıtını gerçekleştirdiği bağlamla
şehrin söylemine katılarak, okumaları tersine çevir-
miştir. Bir taraftan da yapıtın bağlamıyla sanat nesnesi
üretme koşullarını, hazır nesnenin sanat yapıtına dönüş
noktasını, sanat nesnesinin çevresiyle olan ilişkisini
irdelemiştir.
12-Yapıtı oluşturan göstergelerin oluşturduk-
ları anlam ağlarının ortaya koyduğu izlekler
(temalar):
Yapıtta ortaya çıkan izlekler şunlardır: /Ortak yaşam
alanı/, /göçmen Türkler/, /aidiyet/, /farklılık/, /Ortak
yaşam alanı/ (Kamusal alan): Kreuzberg kentinin işlek
ve kalabalık bir caddesindeki apartmanın, sanat yapıtı
olarak sunulması ve sunulan yapının altında dükkânla-
rın yer alması, ortak yaşam alanı izleğini ortaya çıkart-
maktadır. Apartman bir gösterge olarak ortak yaşam
alanı, apartman dairesi öznel yaşam alanı anlamını
üretirken, dükkânlar, sokak ve kent yapıta rastlantısal
olarak dâhil olan insanlar da bu izleği kuvvetlendirmek-
tedir.
/Göçmen Türkler/: Yapıtın yer aldığı bağlam, göçmen
Türkler izleğini ortaya koymaktadır. Yapıtın sunulduğu
bağlam, Almanya da Berlin de göçmen Türkler’in yoğun
ait olma, aidiyet duygusu ve içinde bulundukları uzam
ve kültüre, kendi geçmişlerine yabancılaştırılmama
duygularını iletmek istemektedir. Nesne, bir duygu
olduğundan dolayı soyut niteliktedir. Yapıtta gönderici
(G) Ayşe Erkmendir. Gönderici ve özne olma işlevlerini
Ayşe Erkmen’nin yüklenmesi, onu bağımsız ve özgür bir
özne kılmaktadır. Güç eksenine bakıldığında ise özneye
yardımcı olanlar apartman sakinleri, Türk dili ve yapıtın
gerçekleştirildiği kamusal alandır. Engelleyiciler ise
yabancılaşma duygusunun ortaya çıkmasına neden olan
Almanya uzamı, Alman kültürü ve Alman vatandaşları-
dır. Yapıtı izleyen ve yapıta dâhil olan sanat tüketicileri,
yapıtı oluşturan dilsel göstergelerden dolayı yan an-
lamları farklı olarak algılamaktadır. Türkçeyi bilen Türk
vatandaşları dilsel göstergelerin anlamını çözümlerken,
Ayşe Erkmen amacına ulaşmakta, Alman vatandaşlar
için yapıttaki dilsel göstergeler anlaşılmazdır. Bu ne-
denle nesne (N) ve alıcı (A) değişmektedir.
Şekil 5. Alman vatandaşları bakış açısı Eyleyensel Şeması
Özne (Ö) Ayşe Erkmen Alman vatandaşlarını Türkçe ve
Türkle yabancılaştırarak (N2) yapıtı aracılığıyla amacına
ulaşmaktadır (N2
ΛÖ). Alıcı konumunda olan Alman va-
tandaşlara ötekileştirilme ve yabancılaştırılma duygula-
rını iletmek istemektedir.
9- Yapıtı oluşturan göstergeler farklı bakış
açılarından izlendiğinde yeni anlamların orta-
ya çıkıp çıkmadığı:
Apartman sokağın köşesinde konumlandığı için, geo-
metrik yapısı iki sokağın kesişim açısına göre biçim-
lenmiştir. Bir gösterge olan apartman üzerine eklenen
dilsel göstergeler dizgeli bir biçimde yerleştirilmiştir.
Bu nedenle yapıt farklı bakış açılarından izlendiğinde
göstergelerin anlamı değişmemektedir.
10- Yapıtı oluşturan sanatçının, bedeniyle bir
malzeme, gösterge olarak yapıtın yapısına
dâhil olup olmadığı. Yapıtın yapısına dâhilse
ortaya çıkan iletiler:
Sanatçı bir malzeme, gösterge olarak yapıtın yapısına
dâhil değildir.