deşleri) için Tanrıdan istediklerini bildirmesidir; bu bil
diri ne kadar güzel bir biçimde söylenirse etkisinin o ka
dar büyük olacağı inanışı, dua kalıplarındaki sanat özen
mesini açıklar. Yağmur duaları yapılırken, Anadolu’nun
bazı bölgelerinde, acıkmış kuzuları sürü hâlinde anala
rının sürüsünden biraz uzakta tutarak acı acı meletme
âdetini hatırlatalım; böylece Tanrının kullarına acınma-
smın da sağlanacağına inanılır; âdeta duanın koygunlu-
y'u ona koşulan masum kuzucukların feryatlariyle arttırıl
mış olur.
Dualarda kişinin kendisi için Tanrıya yakarışına bir
kaç örnek:
•
Kabrimi dar eyleme! İşimi gücümü zor eyleme!
Kabirde beni şaşırtma! Zebânileri başıma
üşürtme!
•
Kabrimi bol eyle! Cennetine yol eyle!
Etrafını gül eyle. Koklaya koklaya gideyim!
Bu sözler, her zaman, «Ya Rabbi!» ( = Tanrım!) sö-
ziyle başlar, ya da biter.
Genel olarak herkes İçin söylenen iyi dilek anlamın
daki dualara şu örnekler:
•
Allah kimseye evlât acısı göstermesin!
•
Allah sağ gözü sol göze muhtaç etmesin!
atasözleri değerinde sözlerdir; duanın anlatımını gerek
tiren herhangi bir vesile ile söylenirler: örneğin, birinin
çocuğu ölmüştür, ya da bir kimse çok yakınlarından um
duğu yardımı görmemiştir...
Selâm niteliğinde, dilek anlamı taşıyan sözler de bir
türlü dua değerindedir:
«Kolay gelsin!»,
«Bereketli ol
sun!» gibi çok kısa, yoğun söz kalıplarıdır bunlar. Türk
dilinin anlatım zenginliğini belirtenler vardır içlerinde;
örneğin, yeni evlilere söylenen:
«Bir yastıkta kocayın!»
dileği gibi.
141
Duaların, alkışlara yaklaşan, ve eski destanların bel
li yerlerinde (çağımızda da halk hikâyelerinin zengin söz
lü anlatmalarında) söylenmesi bir gelenek olan biçimle
rime güzel örnekleri
Oğuz destanlarında
buluruz; işte
bunlardan iki parça:
1) XV'inci yüzyılda yazıya geçmiş olduğunu
kes
tirdiğimiz bir atasözü kitabının başında bulunan, ve ozan
ların destana başlamadan önce söyledikleri alkışlardan:
•
Evvel sağlığa çalalım, sağlık gelsin!
Esenliğe çalalım, esenlik gelsin!
Devlete çalalım, devletiniz kaa’im olsun!
Dostluğa çalalım, düşmanınız nâ'im olsun!
Uğura çalalım, uğurunuz hayr olsun!
İşiniz gücünüz her dâ’im seyr olsun!
)Hakdan şunu isteriz ki sofranız açık olsun!
Sizleri sevmeyenler bini buçuk olsun!
Yüzlerinde kara benler yerine kızıl gök uçuk
olsun!...
2) Dede Korkut Kitabı’ndaki
her hikâyenin sonun
da, destancının dinleyicilere söylediği alkış sözlerinden:
•
Yom vereyim Hânım! Yerli kara dağların yıkılmasın!
Gölgelice kaba ağacın kesilmesin!
Kamın akan görklü suyun kurumasın!
Kanatlarının uçları kırılmasın!
Çapar iken ak-boz atın büdrimesin!
Çalışanda kara polat öz kılıcın gedilmesin!
Dürtüşürken ala gönderin utanmasın!
Kara ölüm geldiğinde geçit versin!
Ol öğdüğüm yüce Tanrı dost oluban meded ersin!
Ak bürçekli anan yeri bihişt olsun!
Ak sakallı baban yeri uçmak olsun!
Hak yandıran çırağın yana dursun!
142
Kaadir Tanrı seni nâmerde muhtaç eylemesin!
Hânım hey!...
Gülbenkler Bektaşi tarikatının
belirli törenlerinde,
ya da Bektaşi dervişlerinin türlü işlerini yaparken söy
lenmesi gelenek olan dua-sözleridir; Bektaşi edebiyatı
nın ayrı bir türünü meydana getirir bunlar. — Bektaşî
liğe bağlı oldukları için geleneklerinde bu tarikatın bir
çok törelerini saklamış olan Yeniçeriler de, kimi törenle
rinde, Bektaşi gülbenklerini andıran duamsı sözler söy
lerlerdi:
• Ya Devlet başa! Ya kuzgun leşe!
•
Gururlanma Padişahım senden büyük Allah var!
•
Sayılmayız parmak ile,
Tükenmeyiz kırmak ile!
gibi atasözleri değeri almış deyimler, ya da, son metinde
görüldüğü gibi, bir halk şairinin (Muhyi’nin)
şiirine de
girmiş sözler Yeniçeri gülbenklerinden gelmedir.
Pehlivanların geleneklerinde, güreş başlamadan, ca
zır denilen «hakem» in, hem dua, hem de nasihat yollu
uzunca bir konuşması vardır ki, buna da, kimi yerlerde
gülbenk, kimi yerlerde salavat derler; işte bir örnek:
Allah, Allah illâllah!
Hayırlar gele inşallah!
Evvelden güreşmek, merd ü merdâne,
Pirlerden kalmış temeli.
İki yiğit çıkmış meydana,
İkisi de birbirinden merdâne.
(. . . )
Meydana gelince hasmına bak,
Hasmın olursa karınca.
( . . .)
Biri büyük, biri h>ra ( = küçük)
143
İşinizi Cenâb-ı Allah kayıra!
Haydi, «maşallah» demeyenin gözü çıksın!
Duaların bir de şakaya sapan bir çeşidi vardır; bun
ları «dua taklidi eğlendirici sözler» diye tanımlamak ye
rinde olur. Bu çeşitten «sofra duası»na iki örnek vere
yim:
1) Elham - edik, sofra gedik.
Ne yedik, ne yemedik.
Ev sahibi arsız imiş
«Daha getir» diyemedik!
2) Elhamdü-lillahi şükürün!
Bir oğlu olmuş Çakırın.
Tadı kaçmış şekerin.
Alacağım varsa getirin,
Borcum varsa, helâl ü hoş olsun döne döne!
Alaman ovası, saksağan yuvası,
Budur bu sofranın duası:
Rizâ'en-lillâhi vâdödu!
Bu biçim «şakadan dua» ların çeşitlemeleri masal
tekerlemelerine de girmiştir; bunların
karşılaştırmaları
için benim Le «Tekerleme» başlfklı incelememe bakıla!
(Paris 1963, tip No. 21 B).
144
Dostları ilə paylaş: |