tekerlemeler vardır; masal+n başında söylenir. Birinci şa
hısla anlatılan uzunca maceralardır bunlar: masalcı, asıl
masalına girmeden önce, birtakım karışık, çapraşık, akla
sığmaz, ya da şaşırtıcı olayları başından geçmiş gibi an
latır; uygun bir yerinde de kendi hikâyesinden asıl ma
sala geçiverir. Bu uzun tekerlemeler herhangi bir bağla,
kısa «beylik» tekerlemelerin başlarına, ya da sonlarına
eklenir. İçlerinde, üçüncü şahısla anlatılınca bilinen ma
sal tiplerine tıpa tıp uyanlar da vardır; yani bazı konu
lar, hem sahici masal, hem de «tekerleme» biçimi bir
anlatı içine girebilirler: yalanlama masalları dediğimiz
çeşitten, ya da gerçekçi masal tiplerindendir bunlar. Bu
tekerlemelerden, mantık kayıtlarını hiçe sayan «yalan
lama» niteliğinde olanlarla korkulu düşlere çalan mace
raları anlatanlar karagöz, orta oyunu türleriyle ortak
laşa kullanılan gereçlerdir; bazı örneklerinde, sonunda
«düş» diye açıklandıkları olur.
Masal tekerlemelerinin sadece masala özgü, ve yal
nız masal için yaratılmış olanları olduğu gibi («bir var
mış, bir yokmuş...», v.b. gibi), başka türlerden masala
geçmiş olanları da vardır: âşık şiirlerinden, halk türkü
lerinden, bilmecelerden, meddah hikâyelerinden, uydur
ma dualardan, v.b. geldikleri açıkça görülen birçok te
kerlemeler biliyoruz. Buna karşılık masal tekerlemele
rine bakarak, onlardaki birbirini tutmaz öğelerin bir ara
ya getirilip düzenlenmesinden elde edilen şaşırtıcı so
nuçtan başka amaçlarla yararlanmak isteyen şairler, ya
zarlar da olmuştur: Doğu'da Mevlâna Celâleddin'in, Yu
nus Emre'nin, Kaygusuz Abdal'ın, Batıda Rabelais’nin
halk anlatı sanatının bu çeşit ürünlerinden esinlendik
leri, ya da onlardan bazılarını doğrudan doğruya alıp
kendi yapıtlarının içine yerleştirdikleri bir gerçektir.
83
Miletler-arası masal katalogunda (Anîti Aame ve
Stith Thompson, The types of the folktale, yeni basımı:
Helsinki 1964 = Aath) masallar şu ana çeşitlere ayrıl
mıştır: 1) Hayvan masalları; 2) asıl masallar: olağanüs
tü masallar, gerçekçi masallar; 3) güldürücü hikâyeler,
nükteli fıkralar, yalanlamalar;
4) Zincirlemeli
masal
lar. — Bu çeşitlenmelerin herbirine türk masal gelene
ğinde örnekler buluruz.
Soru 3 6 : Hayvan masallarının nitelikleri ve çe
şitleri nelerdir?
Hayvan masallarının, aşağıda inceleyeceğimiz gül
dürücü fıkralarla
ortak bazı yönleri v a rd ır: bunlar asıl
masallar (cin - peri masalları, Keloğlan masalları, v.b.
gibi) dan daha kısa olurlar; başlama tekerlemeleri yok
tur; ortada ve sonra gelen tekerlemeler, ya da tekerle-
memsi kalıp sözler de ya hiç söylenmez, ya da öteki ma
sallardaki kadar önemli tutulmaz. Hayvan masalları, tıp
kı fıkralar gibi, bir düşünceyi güçlendirmek, örnek getir
mek, ibret dersi vermek... gibi gerekli hallerde, yeri gel
mişken anlatılır.
İçlerinde bir bölüğü zincirlemeli ma
sallara yaklaşır; bir bölüğünde de öğretici-eğitici nite
lik azalmış, macera yönü ağır basmıştır; bu son iki çe
şitten hayvan masalları çocukların sevdiği, benimsedi
ği anlatılardır.
Hayvan masallarında hayvanlar, çokluk, kendilerine
özgü nitelikleri yitirmiş, kılık değiştirmiş insanlar değe
rini almışlardır. Bu türden masalların dünya kültür ta
rihinde en eski örneklerinde (Pançatantra’da ve Aiso-
pos’unkilerde) bu düşünce ap-açık belirtilmiştir. — Öğ-
Soru 3 5 : Masallar nasıl çeşitlenir?
84
retici-eğitici olmaktan çok macera niteliği taşıyan hay
van masallarının kimi çeşitlemelerinde kişilerin hayvan
değif de insan olarak görünmeleri de bu bakımdan bir
anlam taşır: masalı yaratan, yayan ve geliştiren çevre
ler hayvanları insan değerleriyle yorumluyor demektir
bu. İki örnek olarak «Ayağına diken batan karga» ile
«Yarım - Horoz» masallarını göstereceğim; her ikisinin
metinleri Az gittik, uz gittik adlı kitabımdadır; bunlardan
birincisinde Karga'nın yerini bir Keloğlan, İkincisinde Ya*
r;m-Horoz'un yerini Ağa’dan alacağı olan parayı iste
meğe giden fakir bir köylü almıştır kimi çeşitlemelerde.
Türk hayvan masallarının birçoğu, Avrupa memle
ketlerinde yayılmış benzerleriyle aynı kaynaklara çıkar:
Arapların ve
İranlIların aracılığı ile yayılmış hind asıllı
yapıtlar, ve kökleri. Mezopotamya anlatı geleneğine ula
şan Aisopos hikâyeleri. Bununla beraber Anadolu'nun
türk halk geleneğinde yazılı edebiyattaki «fable» türüne
giren ve öğretici-eğitici niteliği üstün olan hayvan ma
sallarının konularına ve anlatımlarına tıpa-tıp uymadık
ları halde gene de onlarla bir kümede birleştirdiğimiz
birtakım hikâyeler daha var: bunlar daha çok «açıkla
yıcı» («6tiologique») toir nitelik taşır; örneğin, hüdhüd
kuşunun başındaki sorgucun
neden ve nasıl meydana
geldiğini anlatan hikâye.
Bunların kökenleri, kimisinin
Anadolu’nun eski uygarlıklarına, kimisinin de Türklerin
eski yurtlarındaki kültürlerine çıkar;
bunlar tabiat olay
larının ve öğelerinin oluşum ve dönüşümlerini
açıkla
dıkları için, bugünkü biçimleriyle masal oldukları halde,
aslında çok eski inanışlar düzeninin
(dinlerin, «mytho-
logieslerin) kalıntılarıdır. Çoğu kez efsane ile masalın sı
nırında olan bu türden sözlü halk anlatılarından derle
meler de, onlar üzerinde incelemeler de henüz çok ye
tersiz durumdadır. Bunlardan bir bölüğü yerli yaratma
lardır belki; bir kısmı da kitaplardan sözlü geleneğe geç
85
Dostları ilə paylaş: |