ayrıntılariyle. kimi masallarda beylerin,
vezirlerin, zen
gin tüccarların aldığı olur; bütün bu yüce rütbeli, ya da
zenginlikleriyle her dilediklerini
yapabilecek
durumda
olan güçlü kişiler kadar, hocalar, kadılar, müftüler gibi
manevî yeterliklerin sahibi ve Tanrı buyruğunu, kanun
ları dürüstlükle uygulama vazifesini yüklenmiş kişiler de,
doğru yoldan saptıkları hallerde keskin ve insafsızca yer
gilere konu olurlar.
Gerçekçi
masalların sevimli ve olumlu kişileri ya.
başta padişah olmak üzere yukarıda değindiğimiz varlık
lı, güçlü kişilerin en küçük çocukları, ya da fakir ailele
rin oğulları, kızlarıdır. Birinci bölükten bir delikanlının, ya
da genç kızın, şu veya bu sebeple kendi çevresinden dı
şarıya itelendiği ve ikinci bölük kişiler arasına katıldığı
olur. Dünyanın mutluluklarından yoksun kişilerin, alınya-
zılarını yenme çabasını masallarda Keloğlan üzerine al
mıştır. O, çoğu kez, fakir bir dul kadının oğludur; çevre
sinde küçümsenir, itilir, kakılır; tembelcedir, ama zekidir,
beceriklidir, kurnazdır. Masalda Keloğlanın en belirgin işi,
kötülerle, güçlühsrle savaşmak ve sonunda en umulma
yacak başarılara ulaşmaktır. Türk masal geleneğinde Ke
loğlanın öyle önemli bir yeri vardır ki şehzadeler, soyla
rından gelme bütün imtiyazlarını yitirip sıfırdan başlamak
zorunda kaldıklarında,
amansız
güçlüklere göğüs ger
meleri, aynı zamanda da herkesin küçümsediği bir garip
delikanlıya yarayacak araçlara başvurmaları gerektiğin
de «Keloğlan» kılığına girerler.
Masalın kadın kahramanlan
arasında
Keloğlan’ın
karşılığını fakir ve akıllı genç kız tipinde buhuruz. Zekâsı,
güzelliği ve iyi huylan sayesinde o sonunda bir şehzade,
ya da bey oğlu ile evlenecektir.
Türk masallarının
bu iki tipinin,
yani en sonunda
bahtlarından gülen Keloğlan ile «akıllı kız»ın,
yüzyıllar
boyunca köklü bir değişikliğe uğramadan sürüp giden
89
osmanlı toplum düzeninde gerçek örnekleri bulunmuş ol
sa gerek. Osmanlı toplumunda kan soyluluğuna dayanan
bir aristokrasi, ve batılı anlamında bir burjuvazi yoktu;
ikbâl, servet, devlet oldukça geçici, ve kökü hangi züm
reden olursa olsun her işini becerenin erişebileceği mut
luluklardı. Elbette, onlara ulaşabilmek için girişiiecek sa
vaş da çetindi. Masallarda, erkek olsun, kadın olsun, bu
çeşit olumlu kahramanların, yani sıfırdan başlayıp akıl
ları ve beceriklilikleri sayesinde keçelerini sudan çıkar
masını, engelleri aşıp muratlarına ermesini başaran tip
lerin böylesine keskm çizgilerle canlandırılmış olmala
rının bir nedeni de bu olsa gerek. Osmanlı «vaka-nüvis»-
leri bize kulluktan vezirliğe, sadrazamlığa, padişah da
matlığına, cariyelikten gözdeliğe,
kadın-efendiliğe yük
selmiş birçok ünlü kişileri haber verirler; ama kitapların
da onların ancak bu yüce makamlara eriştikten sonraki
hayatları anlatılmıştır. Masalda daha önceki maceraları
yer alır. Sanki masal, kalıplaşmış birer anlatı biçimi içinde
bu kişilerin resmî tarih kitaplarında baş tarafı anlatılma
yan hayat maceralarını tamamlamak vazifesini üzerine al
mıştır.
Kadın kişiler masalda bir de, kadın cinsinin, hakla
rına ulaşmak için girişmek zorunda kaldıkları savaşı tem
sil ederler. Gerçekten de, olağan-üstü masallarda olsun,
gerçekçi masallarda olsun, tuttuğunu koparan, gözünü bu
daktan sakınmayan genç kız ve genç kadın tipleri çok be
lirgin olarak çizilmiştir. Bunun bir nedenini masalların, he
le olağan-üstü nitelikte olanların, anlatma ve yayılma işi
nin daha çok kadınlarca benimsenmiş olmasında aramak
gerekir; bu anlatı türünün «kocakarı masalı» diye adlan
dırıldığını unutmayalım.
Türk masallarında çevresindekilere muziplikten şir
retliğe varan dereceleriyle «kötü oyunlar» oynamaktan
zevk duyan kişi Köse’dir. O bazı yönleriyle Keloğlan'a
90
yaklaşır; kendisine yapılan haksızlığı insafsızca cezalan
dırmağa giriştiği zaman... Birçok masallar onun karşısı
na Keloğlan’ı çıkarırlar; Keloğlan karşı-oyunlariyle ona
pes dedirtir. Masal, Köse aracılığı ile, dinleyicilerini dü
zenbaz, fesatçı, baş belâsı insan örneklerine karşı uyar
mak ister sanki.
Gerçekçi masalların,
Keloğlanla Köse’nin macera
ları etrafında dönüp dolaşanlardan başka çeşitleri de var
dır: 1) Deli-kişilerin masalları: bunlar, masalcının hüne
rine ve dağarcığındaki gereçlerin azlığına çokluğuna göre
uzayıp kısalabilen, birbirine eklenebilir nitelikte macera
kesimlerinden meydana gelmiştir; en ünlüleri «Deli oğ
lanla akıllı oğlanlar» ve «Edi ile B i d i» serileridir (TTV de
324 ve 327 numaralı tipler). 2) Hırsız, yankesici, haydut
masalları: türlü hünerleriyle padişaha kadar dünya - âlemi
şaşırtanlar, ya da birbirlerine üst çıkmada bin türlü ya
rışma yapan kişileriyle bunlar da çeşitli tipler gösterirler.
3) Düzenbaz erkek veya kadınların masalları; bunlardan,
kahramanı kadın olan bir tip Köse masallarına yaklaşır.
Bu seriye bir de,
kötü niyetli erkekleri
cezalandırmak
amaciyle onlara zalimce oyunlar oynayan kadın veya
genç kızların masallarını katabiliriz.
4)
Fakir halli er
kek, kadın veya genç kızları varlıklı ve güçlü kişilerle kar
şılaştıran, ve birincilerin zekâları ve sağduyuları ile üs
tün çıkmalarını anlatan masallar.
Soru 3 9 : Güldürücü fıkraların
ve
nükteli kü
çük hikâyelerin özellikleri nelerdir?
Bu kümedeki anlatılar fıkra, lâtife, nükte, ve birçok
hallerde de sadece hikâye deyimleriyle gösterilirler. Bun
larda, tıpkı hayvan masallarında olduğu gibi, kısa, hat
tâ onlardan daha yoğun bir anlatı tekniği uygulanmış
91
Dostları ilə paylaş: |