375
Gülsen TEZCAN KAYA
yüksek kapılar, günlük yaşamdan sahneler bu dönem Herat saray üslubunun
Behzad etkisindeki üslubunun tipik özelliklerini yansıtır.
Görüldüğü gibi Nevâyî’nin eserleri kendi yaşadığı çağda resimlenmeye
başlamıştır. Erken örnekler daha sıradan olmakla birlikte, daha sonra yapılan
örnekler nitelikli saray nakkaşlarınca yapılmıştır. Daha çok hamselerin resim-
lenmesinde görevli Behzad grubu ile divanların resimlenmesinde görevli na-
kışçı grup, iki farklı üslupla aynı nakkaşhanede hizmet vermişlerdir. Divân-ı
Hüseynî kopyalarıyla aynı üslupsal özellikleri gösteren nakışçı Herat üslubu,
Nevâyî örneklerinde de daha fazla tekrarlanmış olan üsluptur. Timurlu döne-
mi eserleri arasında, bugün TSMK’de bulunan bu kopya, nakışçı Herat üslu-
bunun Timurlu Herat’ındaki son örneklerden biridir.
Nevâyî’nin eserlerinin Timurlu coğrafyasında hazırlanmasının yanı sıra,
çağdaşı Akkoyunlu saraylarında
10
da hazırlanması şairin ününün çok erken ve
hızlı bir şeklide yayıldığını gösterir. Sultan Halil döneminde Şiraz’da hazır-
lanan Nevâyî divanları içinde en erkeni Kahire Milli Kütüphanesi’nde bulu-
nan kopyadır (Lit. Turc. 68) (Stchoukine 1935: 151). 876 (1471-72) tarihinde
Şiraz’da Abd ar-Rahîm b. Abd ar-Rahmân al-Hvârazmî tarafından istinsah
edilen eser
11
, Sultan Halil döneminin
12
yüksek kaliteli işçiliğini gözler önüne
serer (Robinson 1958: 1-3; Uluç 2000: 325).
Safevi Devletine baktığımızda ise, Şah İsmail’in önce 1501’de Tebriz’i,
1503’de de Şiraz’ı alması Sultan Halil ve Sultan Yakub döneminde çalışan
sanatçıları ve hazırladıkları değerli kitapları Tebriz nakkaşhanesine kazan-
dırmıştır. Aynı zamanda Sultan Yakub’un yeğeni olan Şah İsmail’in, onların
kültürel ortamlarında büyüdüğü için Türkmen ve Timurlu sultanlar ile ilişki
kurması, kültürel yörüngelerine girip etkilenmesini ve Türkmen resminden
zevk almasını sağlamıştır (Welch 1980: 20-23; Canby 1999: 22-24). Ardından
10 Sultan Halil’in 1478’de ölümüyle kardeşi Sultan Yakub (1478-90) başkent Tebriz’de
hükümdar olur. Bu dönemde aralarında Derviş Muhammed ve Şeyhî’nin de bulunduğu
nakkaşların Sultan Halil döneminde hazırlanmaya başladığı eserlere Sultan Yâkub
döneminde de devam edilecektir. Bunlardan biri 880-86 (1475-81) yılları arasına tarihlenen
Abdülrahim el-Horezmi tarafından yazılan Sultan Yakub Bey Nizamisi olarak bilinen Nizamî
Hamsesi’dir (TSMK H. 762). Akkoyunlu Türkmenlerinden Safevî resim sanatını etkileyecek
örneklerdendir (Çağman 1971; Uluç 2007: 60).
11 Resimleri için bkz. Stchoukine 1935: r. 8; Çağman-Tanındı 1979: r. 21
12 Bu dönemde Türkçe divanların resimlenmesi geleneğine diğer bir örnek de Hidayet
Divanıdır (CBL MS 401). Sultan Halil’in Semerkand’daki sarayında emir olduğu
düşünülen Hidayet Allah Bey’in, Azerbaycan Türkçesiyle yazdığı 186 gazeli kopya edilip
resimlendirilmiştir. Yazmanın içindeki 4 resim, Timurlu prensi Baysungur dönemindeki
Herat üslubu geleneğine bağlı bir sanatçının ürünüdür (Roxburgh 2005: 426; Minorsky-
Wilkinson 1958: 1-3).
376
1510’da Timurluların başkenti Herat’ın alınması ile benzer gelişmeler yaşan-
mıştır. Özellikle Timurlu etkisinin, Hüseyin Baykara’nın oğlu Muhammed
Hüseyin’in, Özbek tehlikesine karşı 1504 yılının Mayıs ayında Şah İsma-
il’e iltica etmesi ve Herat’ın 1507’de Özbekler tarafından alınması sırasında
Tebriz’e gelen sanatçıların üsluplarıyla yansıdığı söylenebilir. Böylece Şah
İsmail döneminde nakkaşhanede, Tebriz’de Yakup Bey döneminde gelişen
Türkmen saray üslubu ile resim yapan nakkaşların yanı sıra Herat’ta görülen
Behzad ve “nakışçı” üslup ile resim yapan nakkaşlar grubu birlikte görül-
müştür. Şah İsmail dönemi resim üslubunu ortaya koyacak çok fazla resimli
yazma günümüze kalmamıştır. Erken dönemlerinde hazırlanan yazmalarda
Şiraz ve Herat merkezlerindeki üslubun resimlere yansıdığı görülür.
Bu dönemde resimli kopyaları hazırlanan eserlere bakıldığında Şah Tah-
masp’ın İran edebiyatı ile ilgili eserleri ön plana çıkardığı görülür. Bunun ne-
deni Şah İsmail döneminden beri süre gelen Türkmen ve Osmanlılarla siyasî
ilişkilerin iyi olmamasından kaynaklanmış olmalıdır; ancak burada Nevâyî
ve eserlerinin kendine özgü bir durumu bulunur. Şairin yaşadığı çağdan sonra
da artarak devam eden ünü, Şah Tahmasp’ın bu isteksizliğini kırmış, nak-
kaşhanesinde şairin eserlerinin resimli kopyalarının hazırlanmasını istemiştir.
Bunlardan biri olan Nevâyî Hamsesi iki cilt olarak, resimleri Behzad üslu-
bu etkisi altında hazırlanmıştır. Henüz kesinlik kazanmamasına rağmen Şah
Tahmasp’ın kendisi için hazırlattığı belirtilir
13
(PBN supp. Turc.316-317)
Heratlı hattat Ali Hicranî tarafından 1526-27 tarihinde kopya edilmiştir. Her
iki ciltte bulunan resimler Herat üslubu ile yapılmıştır. Altı resimden beşi
Şeyhzâde’ye
14
, biri de Sultan Muhammed’e atfedilir. (Welch 1978: 18-19, r.
11-14). Şeyh Sanan’ın aşkından delirmesi
15
sahnesinde (Res. 4) önü taşlıklı
köşk, cumbalı balkonundan bakan güzelin tavrı ve kıyafeti, zarif ve ince fi-
gürler, Şirin’in Ferhad’ın cesedini bulması
16
sahnesinde doğanın betimlenişi,
Bahram Gur’un avlanması
17
sahnesinde zarif figürler, etrafta kaçışan av hay-
vanları, Dilaram’ın kıyafeti ve tavrı Herat dönemi Behzad üslubunu yansıtan
örnekler olarak görülmektedir
Ardından gelen Şah Tahmasp’ın, sultanî boyutlarda hazırlattığı yazmaların
13 Güner İnal PBN’de bulunan Ali Şir Nevâyî Hamsesinin Tahmasp’ın kardeşi Sam Mirza
için yapıldığını belirtmiştir (İnal 1995: 162)
14 Gelibolulu Mustafa Ali’nin Menakıb-ı Hünerverân isimli eserinde Horasanlı ve Behzad’ın
öğrencilerinden olduğu belirtilmiştir (Cumbur 1982: 113). Paris’te bulunan Nevayi hamsesi
(PBN supp.turc. 316-17) onun bilinen ilk işi olarak görülmektedir (Welch 1978: 18-19).
15 169a
16 268a
17 350b
Ali Şir Nevâyi’nin Kaleminden Nakkaşların Fırçalarına: Türk Dünyası’ndaki
Kültürel ve Sanatsal Mirasın İzleri