379
Gülsen TEZCAN KAYA
etkisi II. Bayezid döneminde daha yoğun hissedilir. Herat ile kültürel ilişki-
lerde bulunan Osmanlı çevresi, Çağatayca’ya da yabancı değildir. Bu dönem-
de Bursalı Kandî (ö. 1554) ile Behiştî Herat’a gidip dönüşlerinde, Basîrî
24
(ö.
1534-5) ise Anadolu’ya yerleşmeye gelişinde Nevâyî ve çevresinden haberler
getirir. Nevâyî Sultan II. Bayezid’e (s. 1481-1512) otuz üç gazelini gönder-
miş, rivayete göre de II. Bayezid, Ahmed Paşa’dan (ö. 1497) bunlara nazire
yazmasını istemiştir (Çavuşoğlu 1976: 77, 79).
Sultan Selim döneminde Çağatay Türkçesi ve Nevâyî’nin eserleri çok po-
pülerdir. Osmanlı edebiyatında Çağatayca şiirler yazmak moda haline gelir.
Bu dönemde Sultan Selim de Çağatayca gazel yazmayı dener. Hafız, Niyazî,
Sanî, Selahî, Hazanî, Şükrî gibi birçok Osmanlı şairi Çağatayca şiirler yazar-
lar. Osmanlı medreselerinde Çağatayca ders olarak okutulur
25
. Nevâyî etkisi
sadece edebî eserlerde kendisini göstermez. Ayrıca dönemin tarihî eserlerinde
de etkisini gösterir. M. Argunşah, “Şükrî-Bitlisî Selimnâmesi ve Eserin Dili”
başlıklı makalesinde, Selimnâme’nin dil olarak, Ali Şir Nevâyî’nin Çağatayca
şiirlerinden etkilendiğini belirtir (Argunşah 1988: 56; Argunşah 1997: 18-19).
Nevâyî’nin son Türkçe divanı Fevāyidü’l-Kiber’in birçok nüshasında
Sâkînâmesi de bulunur (Kaya 1996: 657-696). Türk-İslam kültürlerinde ol-
dukça önemli yeri olan işret meclisleri ile işretnâmeler resim sanatında da
görsel olarak ifade bulmuş, hükümdarların, devlet görevlilerinin ya da soy-
luların işret sahneleri nakkaşlar tarafından betimlenmiştir
26
. Nevâyî’nin Ana-
dolu’daki şairlere ilham kaynağı olduğu birçok örnekle gösterilmiştir. Bun-
lardan biri de I. Selim dönemi edebiyatında, “Sâkînâme” türünün ilk orijinal
örneğinin görülmesiyle ispatlanır. Edirneli Revânî (ö. 1524) İşretnâme isimli
eserini bu dönemde yazmıştır. Genellikle İran ve Türk edebiyatında sâkînâme
adı altında bilinen bu eserler, içkiden, içkiyi sunan sakiden, içki çeşitlerin-
vakayinameler de görülür. Sinoplu Hisali’nin, Kemal Reis’in deniz savaşlarını anlatan on bir
bin beyitli mesnevisi ve Edirneli Cenani’nin Bosna’da Davud Paşa’nın savaşı ile ilgili on
beş bin beyitli manzumesi, Sarı Kemal’in II. Bayezid’a ithaf ettiği Selâtinnâme’si, Sûzî’nin
Mihaloğlu Ali Bey’in akınlarını anlattığı onbeş bin beyitli mesnevisi, Serezli Abdurrahman
bin Habib’in, II. Bayezid adına kaleme aldığı, adalet, akıl ve ilimden bahseden Nahlistan
adlı eserleri bunlar arasında yer alır. İyi bir eğitim gören sultan, “Adlî” mahlasıyla Türkçe ve
Farsça şiirler yazmıştır (Uzunçarşılı ty: 248, 592-594).
24 Basirî gibi Horasan’dan Osmanlı Sarayına gelen şairler, yanlarında Cami ve Nevayi ile
onların işlerinde çalıştıklarına dair tavsiye mektupları taşıdıkları bilinmektedir (Rogers 1997:
539).
25 Ayrıntılı bilgi için bkz. Ali F. Karamanoğlu, Türk Dili, İstanbul, 1979: 90.
26 Gülsen Tezcan,
Ali Şir Nevayi’nin Hamse ve Divanlarının Resimleri: Topkapı Sarayı
Müzesi Kütüphanesi’ndeki Örnekler, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi,
SBE, Ankara 2007.
380
den, işretlerden, mevsimlerden, yemeklerden, çiçeklerden, müzik aletleri ve
çalgıcılardan bahseden, içki ile ilgili duygu ve düşüncelere yer veren şiirler
topluluğundan oluşur (Canım 1998: 10-11, 43).
Bu dönem şairlerinden Şükrî I. Selim’e verdiği bir arz-ı halde,
“Şairem işte ortalıkda sözüm
Altı dilde gazel direm ben özüm
Türkî dir min revân Nevâyî gibi
Fârsîde hemân Binâyî gibi…”
diyerek Nevâyî’nin o dönem Türk memleketlerindeki şöhretini iyi bildi-
ğinden, kendisini onunla kıyaslayarak bir ölçü olarak kabul ettiğini belirtir
(Argunşah 1997: 10). Anadolu’da, şairlerle ilgili eserlerin yazılması gelene-
ğini başlatan Sehi Bey, Nevâyî’yi örnek aldığını belirtir (Çavuşoğlu 1976:
76-82; İsen 1980: 13).
Edebiyat alanındaki bu etkileşim, görsel sanatlara da yansımıştır. Sultan
Hüseyin’in ölümünden sonra Herat’ın Özbekler tarafından alınması (1507),
ardından Safevi Şahı İsmail’in 1510 yılında Herat’ı ele geçirmesi, bu mer-
kezde bulunan bazı Horasanlı sanatçıların ve nakkaşhanede hazırlanan re-
simli kopyaların Tebriz’e getirilmesi sonucu, 15.yüzyıl sonu Timurlu resim
üslubunun bir merkezden diğerine taşınmasını sağlamıştır. İşte bu kültürel
ortam içinde Tebriz nakkaşhanesinde Horasanlı nakkaşlar ve değerli kitaplar
bulunmaktaydı. I. Selim’in 1514’de Çaldıran Savaşı ile Tebriz’e girişi, saray-
dan Baykara’nın oğlu Timurluların son şehzadesi Bediüzzaman’ı, değerli
yazmaları ve gözde sanatçıları İstanbul’a yollaması, Osmanlı saray nakkaşha-
nesindeki çalışmalarda etkili olmuştur.
27
Lütfü Paşa’nın Tevârih-i Âl-i Osman
adlı eserinde, Sultan Selim’in Tebriz’e girişi ve Hüseyin Baykara’nın oğlu
Bediüzzaman ile tanışması ve ona hediyeler sunması, İstanbul’a götürüp ona,
tahtına yeniden kavuşturacağı ile ilgili vaadlerde bulunması anlatılır. Ayrıca
Sultan Selim’in Çaldıran Savaşı’ndan sonra tüccar ve sanatkârlardan iki yüz
haneyi İstanbul’a gönderdiği belirtilir (Atik 2001: 218-19). İ. H. Uzunçarşı-
lı’nın, Sultan Selim’in hizmetinde bulunan ve onun seferlerini anlatan Haydar
Çelebi tarafından yazılan Ruznâmesi’nden
28
aktardığına göre Sultan Selim,
Tebriz’de sekiz-dokuz gün kalarak, oradaki sanatçı, tüccar ve ustalardan işe
27 Bediüzzaman’ın beraberinde bir çok kitap getirdiği bilinir. Bunlardan biri, 1496 tarihli
Emir Hüsrev Dehlevi’nin Heşt Bihişt’i (TSMK H. 676) olduğu sanılır.
28 Ayrıntılı bilgi için Bkz. Haydar Çelebi Ruznamesi, Haz. Yavuz Seymenoğlu, Tercüman
Yayınları 1001Temel Eser No.73, Ty.
Ali Şir Nevâyi’nin Kaleminden Nakkaşların Fırçalarına: Türk Dünyası’ndaki
Kültürel ve Sanatsal Mirasın İzleri