411
Gürol PEHLİVAN
Görüldüğü gibi, D nüshası müstensihi sözlü gelenekteki yom vermeye
daha sadık kalmış gibi görünüyor. İkinci mısranın Eski Türk inanç sistemiyle
bağlantısı açıktır. Bu mısradan sonra gelen üçüncü dize, D nüshasında “Ka-
mın akan görklü su” olup Bayındır Han’ın babasının Kamgan olmasıyla bir-
likte düşünüldüğünde eski bir motif gibi durmaktadır. V, metni anlamlandı-
ramamış olacak ki “Kamın” ve “görklü” ibarelerini atarak, “akar” ibaresini
ufak bir değişikle tutmuştur. Bu da mısrayı kutsallıkla ilişkili bağlantısından
koparmış ise de işlevsel olarak lirik bir anlatım aracı olarak kullanılabilmiştir.
Yani işlev değişimi söz konusudur. Bu örnek, metnin düzeltilmiş yayınla-
rında V’nin “doğru” olarak kabul edilmesi sonucu yapılan tamirlerde dikkat
edilmesi gerektiğini göstermektedir. Çünkü “doğru-yanlış” metinler değil,
“farklı” metinler söz konusudur. Yukarıda pek çok örneğini gösterdiğimiz
gibi, kelime değişiklikleri V müstensihinin dip metni anlamlandıramadığı
için değiştirmesinden dolayı olabileceği gibi, farklı ifade etme ihtiyacıyla da
açıklanabilir. Dolayısıyla bu durum her zaman D’nin anlamsız veya yanlış
olduğunun delili gibi ele alınmamalıdır.
Sonuç
Destan boyunca yaptığımız karşılaştırmalardan da anlaşılabileceği gibi,
yazılı destan araştırmalarında müstensihlerin, yazıcıların etkisinin hesaba ka-
tılması şarttır. Çünkü ortada birbirine benzemekle birlikte özellikle tahkiye
ve üslûp bakımından ayrı metinler vardır. Bu farklılıklar, şimdiye kadar sa-
vunula gelenin aksine, basit hatalara indirgenemez. Açıkça görüldüğü gibi
müstensihlerin ideolojileri, beğenileri “kopyaladıkları (!)” metne etki etmek-
tedir. Yazmalar devri edebî eserlerinde müstensih öncelikle bir okuyucu ve
eleştirmendir ve bugünkü okurların elinde olmayan, “değiştirme” imkânına
sahiptirler. Anlaşıldığı kadarıyla bu özgürlüklerini de kullanmaktan çekin-
memişlerdir. Performans teorisi bağlamında dinleyici-çevre-anlatan diyalo-
gunun metne etkilerinin araştırılmasında olduğu gibi, yazılı destanlarda da
müstensihlerin kurgunun doku ve ideolojine yaptıkları etkiler ele alınmalıdır.
Böylece destan metinlerinin oluşum süreci hakkında daha net fikirler oluşa-
bilecektir.
Bu destan bağlamında D ile V arasındaki farklılıkları şu şekilde özetleye-
biliriz:
1.D nüshası V’ye göre daha ayrıntıcı ve sözlü geleneğe uygun bir kurguya
sahiptir. V ise yazılı geleneğe daha uygun bir “kısaltmacı” tavra sahiptir. Atlar
(tablo: 4), kâfirler (tablo: 5), kâfirlerin aldığı Oğuz tutsaklar (tablo: 6), Salur
Kazan’ın rüyası (tablo: 8), Uruz’un etinden kıyma yapılması planı (tablo: 16),
412 Salur Kazan’ın Evinin Yağmalanması Destanı’nın Yaratımında Müstensihlerin Etkisi
Karaçuk Çoban’ın sapanı (tablo: 20), Oğuz beylerinin epitetleri (tablo: 23),
son savaş (tablo: 24-25), yom verme (tablo: 28) ayrıntılı anlatıma örnek ola-
rak gösterilebilir.
2.D, Aruz Koca vasıtasıyla yaşlılığın uz görüşlülüğünü tebarüz ettirmek-
tedir (tablo: 3).
3.D’de yer alan bazı deyim ve kelimeler V müstensihi tarafından anlam-
landırılamadığı için farklı kelimeler kullanılabilmektedir. D’de “dün buçu-
ğu”, V’de “gece içinde” (tablo: 5); D’de “Kamın akan görklü suyun”, V’de
“Akar suların” (tablo: 28) olmuştur. Metni yayımlayanların düzeltmelerinde
bu noktaya dikkat etmeleri önemlidir. Çünkü D’de “anlamsız” görünüp V’ye
göre tamir edilen kelimenin D’deki hâli özellikle halk bilimci ve kültür tarih-
çileri için önemli veriler olabilmektedir.
4.V, anne ve aile ilişkileri noktasında bariz bir hassasiyete sahiptir. Kâ-
firlerin aldığı esirler içinde Kazan’ın annesini sayması (tablo: 6), Uruz’un
annesi Burla Hatun’a çok sert bir biçimde çıkıştığı manzum kısmı tamamen
sansürlemesi (tablo: 17), zafer sonunda Kazan’ın “ordusunu, oğlunu, anasını,
hatununu kurtarıp hasretler birbirine buluştu” (tablo: 26) ifadesini kullanır-
ken; D’nin “uşağını, hazinesini aldı döndü” (tablo: 26) demesi. D ise böyle
bir hassasiyete sahip değildir.
5.D, en azından bu destanda, Eski Türk inançlarıyla ilgili hususları daha
iyi korumaktadır. Kazan’ın su ve kurt için başını vermeyi teklif edişi ile V’de
bunlara “karış vermesi” (tablo: 11) karşıtlık oluşturmaktadır. Sanki V müsten-
sihi bu eskicil öğeleri istemeyerek anmaktadır.
6.V, yer yer metnin kurgusuna daha çok dikkat etmekte, D’de görülen kur-
gu boşluklarını doldurduğu görülmektedir. Örneğin kâfirlerin elinde tutsak
olan Burla Hatun, kırk ince belli kız ve Uruz’un bir evde hapsedildiklerini
belirtirken; D, evden hiç bahsetmez (tablo: 14). Bu destanda bu madde çok
işlememekle birlikte diğer destanlarda V müstensihinin bu dikkati iyice art-
maktadır.
7.D’de Oğuz beylerinin epitetleri verilirken Salur Kazan’la ilgili küçük
düşürücü ifadeler aynen korunmuş; V’de ise bunlar, biri hariç (Tablo: 23/4),
tamamen sansürlenmiştir (tablo: 23). Bu durum, Dede Korkut Kitabı’nda yer
alan diğer destanlarla birlikte düşünüldüğünde, V’nin Kazan’ı oldukça koru-
yan bir tavra sahip olduğunun bir göstergesi olarak ele alınabilir.
Divan ve halk edebiyatından sınırlı sayıda örnek üzerinde yaptığımız bir
karşılaştırma sonucunda, yazar veya şairin ünü arttıkça müstensihin metne
413
Gürol PEHLİVAN
müdahalesinin de azaldığını gördük. Bu bağlamda divan edebiyatının büyük
isimlerinde müdahale oranı oldukça azalmaktayken, özellikle halk edebiyatı
alanında bu özgürlüğün daha rahat kullanıldığı görülmektedir. Bu bağlam-
da farklılıkların ele alınıp değerlendirilmesi halk bilimi çalışmalarını birkaç
adım daha ileriye götürecektir.
Kaynakça
AÇA, Mehmet, “Türk Destancılık Geleneğine Bütüncül Yaklaşabilme ve
Alp Kavramı Üzerine Bazı Yeni Yaklaşım Denemeleri”, İslamiyet Öncesi
Türk Destanları, haz. Saim Sakaoğlu, Ali Duymaz, İstanbul: Ötüken Yayın-
ları, 2003.
BAYRAM, Bülent, Çuvaş Türklerinin Kahramanlık Anlatmaları (Alplar),
Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, 2010.
BEYDİLİ, Celal, Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük, çev. Eren Ercan,
Ankara: Yurt Kitap-Yayın, 2005.
BORATAV, Pertev Naili, 100 Soruda Türk Folkloru, İstanbul: Gerçek Ya-
yınları, 1984.
DUYMAZ, Ali, Bir Destan Kahramanı Olarak Salur Kazan, İstanbul:
Ötüken Yayınları, 1997.
EKİCİ, Metin, “Dede Korkut Kitabı ve Sözlü Gelenek”, Bilge, 15 (Kış
1998).
GÖKYAY, Orhan Şaik. Dedem Korkudun Kitabı, İstanbul: Milli Eğitim
Bakanlığı Yayınları, 2000.
GÜNAY, Umay, Türkiye’de Aşık Tarzı Şiir Geleneği ve Rüya Motifi, Anka-
ra: Akçağ Yayınları, 1999.
HOPKİNS, Ferial Ghazoul, “The Hature and Function of the Dream Motif
in Türkish Folk Literature”, I. Uluslararası Türk Folklor Kongresi Bildirileri,
II, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1976.
KAÇALİN, Mustafa S., Dedem Korkut’un Kazan Bey Oğuz-nâmesi Hikâ-
yet-i Oğuz-nâme-i Kazan Beg ve Gayrı –Metin ve Açıklamalar, İstanbul: Ki-
tabevi, 2006.
KAYA, Doğan, “Âşık Şiirinde Kafiye ve Redif”, s. 8. (Basılmamış maka-
le) http://dogankaya.com/fotograf/asik_siirinde_kafiye_redif.pdf
Dostları ilə paylaş: |