850 İsmail Gaspıralı ve Türk Dünyası
merd-i kâr çıkmasın. Ara sıra tabipler, doktorlar, mühendisler, maşinacılar,
meşhur üstatlar, mahir töreler [soylular] ve keza ve keza; muteber adamlar
dahi çıksın.
Bu da tahsil-i münasibeye mütevakkıftır.” (Mekâtip ve Ceraid, Tercüman,
31 May 1892, Sayı: 20)
Genel olarak değerlendirecek olursak, İsmal Gaspıralı, Müslümanla-
rın-Türklerin, İslamın parlak zamanlarındaki din ve ilim anlayışına dönmele-
rini ve Batılılar kadar tabiî ilimlere önem vermelerini, eğitim-öğretim hayatı-
nı pedagoji ilminin tecrübelerine göre yeniden tanzim etmelerini, temiz ahlak
sahibi olmalarını, millet ve din için çalışmalarını tavsiye ediyordu. Türklere
gelince; onlar da bütün kavimleriyle bir tek “millet” olduklarına inanmalı,
tarih, dil ve kültürlerini birleştirmeye çalışmalıydılar. Bunu başarırlarsa kur-
tulmuş olacaklardı.
Görüldüğü gibi İsmail Gaspıralı’nın bütün fikirleri günümüzde de ana hat-
larıyla canlılığını ve geçerliliğini koruyor; hem de zamanın birçok imtihanın-
dan geçerek. Bizce yapılması gereken şey, onun bu fikirlerinin çağımız şart-
larında ve imkânlarında yeniden yorumlanması ve uygulamaya konulmasıdır.
Günümüzde küreselleşme olgusu başta milliyet, millî devlet, milli kültür ve
yazı dili olmak üzere birçok kavramın yeniden ele alınmasını ve yorumlan-
masını gerekli kılmaktadır.
Türk dünyansın geleceği, Türk halkları arasındaki kültürel ve iktisadî ya-
kınlaşmadan, hatta bütünleşmeden geçmektedir.
Bibliyografya
Akpınar, Yavuz - Gankeviç, Viktor Yuriyeviç, “İsmail Gaspıralı’nın Ya-
yımladığı İlk ‘Mecmualar’:Tonguç, Şafak”, Türk Dili ve Edebiyatı Araştır-
maları Dergisi, İzmir, Ege Üniversitesi, 2008, Sayı: XIV/1, s. 21-40.
Akpınar, Yavuz “İsmail Gaspıralı’nın Faaliyetlerine Genel Bir Bakış”, İs-
mail Gaspıralı, Seçilmiş Eserleri; II. cilt, Fikrî Eserleri, 2. bs., Hazırlayan:
Yavuz Akpınar, İstanbul, Ötüken Yayınevi, 2005, 11-57 s.
Akpınar, Yavuz, “İsmail Gaspıralı ve İstanbul,” I. Uluslararası Türk Ede-
biyatında İstanbul Sempozyumu, Beykent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakül-
tesi, 3-5 Nisan 2008, İstanbul. [Basılı metin: I. Uluslararası Türk Edebiyatın-
da İstanbul Sempozyumu Bildirileri, İstanbul, 2009, s. 99-119.]
851
Yavuz AKPINAR
Gaspıralı, İsmail, Seçilmiş Eserleri; I. cilt, Roman ve Hikâyeleri, Hazır-
layanlar: Yavuz Akpınar, Bayram Orak, Nazım Muradoğlu, İstanbul, Ötüken
Yayınevi, 2003, 476 s.
Gaspıralı, İsmail, Seçilmiş Eserleri; II. cilt, Fikrî Eserleri, 2. bs., Hazırla-
yan: Yavuz Akpınar, İstanbul, Ötüken Yayınevi, 2005, 422 s.
Gaspıralı, İsmail, Seçilmiş Eserleri; III. cilt, Dil-Edebiyat-Seyahat Yazıla-
rı, Hazırlayan: Yavuz Akpınar, İstanbul, Ötüken Yayınevi, 2008, 512 s.
Türkolojı̇ Çalışmaları
(Studies of Turkology)
Yu KURIBAYASHI
1
1. Türkoloji Nedir?
(What is the study of Turkology?)
Türkoloji genel olarak şu şekilde tanımlanmaktadır:
Türkoloji veya Türklükbilimi, dar anlamda, Türk dili ve lehçelerini, ge-
niş anlamda, Türkler veTürklükle ilgili konuları araştıran bilim koludur. Türk
dili, Türk edebiyatı, Türk tarihi, Türk folkloru ve Türk sanatı gibi konular,
Türklük biliminin ilgi alanını oluştururlar.
Buran ve Alkaya (2001).
Kısaca özetleyecek olursak Türkoloji, Türkçe ile onun lehçelerini konu
edinen bilim dallarının genelini kapsayan bir bilimdir.
2. Türkoloji ve Dil Bilmi
(Turkology and Linguistics)
Genel dilbilimi, dil biliminin temel alanlarından biridir. Genel dilbilimi
kavramı; Türk dili ve edebiyatı, Alman dili ve edebiyatı, Latin dilleri ve
edebiyatları, Japon dili ve edebiyatı gibi ayrı ayrı filolojilere özgü dil bilimi
olarak anlaşılabilir. Karşılaştırmalı dilbilimle birlikte , uygulamalı ve tarihi
dilbilimsel alanların büyük bir kısmı genel dilbilime dahil edilebilir. Genel
dilbilimi öncelikle doğal bir sistem olarak insan diliyle ilgilenir, temel olarak
da tek tek dillerle değil de, dilin genel özellikleri ve işleviyle uğraşır. Türko-
loji ile dil biliminin farkı, ilkinin sadece Türkçe ile ilgilenmesi, ikincisinin
dilin genel özelliklerini ele alıyor olması şeklinde açıklanabilir.
2-1. İran’da Saha Çalışmaları
Bu kısımda kısaca İran’daki saha çalışmaları hakkında bilgi vermek isti-
yorum. İlk olarak, İran’da konuşulan Türk lehçelerinin nüfus dağılımına ba-
kalım :
1 Prof. Dr., Okayama Üniversitesi
854 Türkolojı̇ Çalışmaları (Studies of Turkology)
İran’daki Türkler
Azeri
1,300,000
Kaşkay
570,000
Horasan-Türk
400,000
Türkmen
500,000
Halaç
28,000
Johanson ve Csató (1998)
Şimdi de sizlerle üzerinde çalıştığım Halaç ve Kaşkay dilleri hakkında
kendi verilerimi paylaşmak istiyorum.
Halaçça konuşanların sayısı,-Tekin ve Ölmez 1999-’de 18,000 olarak ve-
rilmektedir ancak bu sayı, Halaçça ile aynı anda Farsça da konuşulduğu için
net bir sayı değildir ve Halaçça tehlikede olan diller arasında yer almaktadır.
Diğer yandan, Halaçça, birçok arkaik özellikleri olan bağımsız bir Türk dili-
dir.
Örneğin :
1) Ana Türkçedeki birincil uzun vokallerin korunması.
2) Ana Türkçe sözbaşı /h/ sesinin korunması.
3) Ana Türkçe /d/ sesin korunması.
Türk Dillerinin Tasnifi’nde kısaca Türkçe-Batı Türkçesi (Oğuz Grubu):
Türkiye Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi, Türkmen Türkçesi, Gagauz Türkçe-
si ; Kuzey doğu Türkçesi-Kıpçak Grubu-: Kazak Türkçesi, Nogay Türkçesi,
Tatar (Kazan- Kırım) Türkçesi, Karay Türkçesi; Doğu Türkçesi-Karluk Gru-
bu-: Özbek Türkçesi, Yeni Uygur Türkçesi; Kuzey-doğu Türkçesi-Sibirya
Grubu-: Yakutça, Dolgan diyalekti, (Argu?) Halaçça gibi lehçelere ayrılmak-
tadır. Ancak bunların içinde Halaçça hiç bir grupta yer almamakta tek başına
bir dil olarak değerlendirilmektedir. 2013 yılının eylül ayında İran’ın Tahran
şehrinde yaşayan ve ana dili Halaçça olanlara yönelik bir fonoloji ve leksiko-
loji araştırması yaptım.
Şimdi de İran’ın güneyinde Şiraz’da yaşayan Kaşgayların dillerine biraz
değineceğim. Önceleri göçer hayatı yaşamakta olan Kaşgaylar’ın , yakın za-
manlarda neredeyse yarısı yerleşik hayata geçmiştir. Farsça konuşan İranlı-
larla birlikte yaşayan Kaşgaylar da günlük yaşamlarında iki dili aynı anda
kullanmaktadırlar. Bunun doğal bir sonucu olarak da dilleri, güçlü bir şekilde
Dostları ilə paylaş: |