Uluslararasi sempozyumu



Yüklə 26,8 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə31/307
tarix11.09.2018
ölçüsü26,8 Mb.
#67808
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   307

92

Nasreddı̇n Hoca ve Fıkralarıyla İlgı̇lı̇ Sorun

Sadece Konyalı’nın bir makalesinden hareketle Hoca’ya doğma büyüme 

Akşehirlidir diyebilir miyiz? Bize göre bu zorlama olur. Zaten Akşehirliler 

başta olmak bilim dünyası da bu görüşe pek sıcak bakmamaktadır.



Kastamonulu Nasreddin Hoca 

İsmail hami Danişment “Nasreddin Hoca Kimdir?” başlıklı bir makale-

sinde Fransa’da bulunan Farsça bir Selçukname’ye dayanarak Hoca’nın II. 

Mesud  döneminde  yaşamış  müstevfilik  (maliye  görevlisi)  hizmeti  görmüş 

olan Kastamonu Beyi Yavlak Arslan’ın olduğunu iddia etmektedir. Nasreddin 

Mahmud adındaki Nasreddin’den hareketle Hoca’nın Kastamonulu gösteril-

mesi de kabul görmemiştir.  (Danişment 1959: 348-350).

Kayserili Nasreddin Hoca

Araştırıcı  Naci  Kum,  Kayseri  Müzesi’ndeki  mezar  taşlarının  okunması 

ve  tasnifi  sırasında  1408  numaralı  mezar  taşında  “Nasreddin  Hoca”    adını 

tespit etmiştir.  Bunun üzerine yazdığı bir makalesinde Nasreddin Hoca’nın 

ömrünün büyük bir kısmını Eskişehir, Konya gibi illerde geçirdiğini, sonra 

döneminde daha gelişmiş bir kültür merkezi olan Kayseri’ye yerleştiğini ve 

burada öldüğünü iddia etmektedir. (Sakaoğlu-Alptekin 2009: 57-58).  

Tıpkı Danişment’in yaptığı gibi Kum da sadece Nasreddin adından ha-

reketle Hocamızı Kayserili yapmaktadır. Mesleği hocalık, adı da Nasreddin 

olan birisi öldükten sonra mezar taşına “Nasreddin Hoca” yazılması tabii de-

ğil midir? Sonra bir tek mezar taşından hareketle böylesine ünlü birisini bir 

şehre sahiplendirmemiz ilmin sınırlarını zorlamak olmaz mı? 



Kırşehirli Nasreddin Hoca  

Mikâil Bayram, İsmail Hami Danişmend ve Naci Kum’da olduğu gibi yine 

Nasreddin  adından  hareketle  Hoca’nın  ahiliğin  kurucusu  Ahi  Evren  Şeyh 

Nasrüddin Mahmud olduğu iddia etmiştir.   

Bilindiği gibi dönemin en önemli eserlerinden birisi Hacı Bektaş Veli Vela-



yetnamesi’dir. Söz konusu eserde Yunus Emre, Taptuk Emre, Sultan Alaadin, 

Mevlâna,  Seyid  Mahmut  Hayrani  vb.  adları  geçmesine  karşılık  Hoca’nın-

ki geçmez. Bilhassa Nasreddin Hoca’nın hocası Seyit Mahmut Hayranî ile 

Hünkâr Hacı Bektaş’ın karşılaşmaları anlatılırken dünyaca ünlü fıkra tipimi-

zin adı geçmemesi üzerinde düşünülmeye değmektedir. Hacı Bektaş Veli ile 



Ahi Evren pek çok defa bir araya gelmişler ve keramet göstermişlerdir. Yine 

bu dönemin önemli eserlerinden birisi olan Mevlâna’nın Mesnevi’sinde de 

Hoca’nın adı geçmezken  “Kedi Burada İse Et Nerede, Et Burada İse Kedi 

Nerede ve Onun Sesi Yarın Çıkar” fıkraları geçmektedir. 




93

Ali Berat ALPTEKİN 

Acaba günümüzde olduğu gibi o dönemde de Nasreddin Hoca halk adamı 

ve gülmece tipi olduğu için bu tür eserlere alınması uygun görülmemiş ola-

bilir mi?

Bilindiği gibi Hacı Bektaş Veli’nin seni Balkanlara saldık sözünden ha-

reketle Saltuk adı aldığı söylenen Sarı Saltuk’un Saltuknamesi’nde Nasred-

din Hoca fıkralarının dışında Akşehir Gölü’nün tatlanması ve adı geçmese 

de  Çavuşçu  Gölü’nün  oluşumu  efsanelerinden  söz  edilmektedir.  (Alptekin 

2013: 12-13).  Saltuknâme 1473-1481 tarihleri arasında Ebu’l Hayr-ı Rumî 

tarafından derlenmiştir.  Velayetnâme’de aynı yüzyılda yazıldığına göre niçin 

Nasreddin Hoca’dan söz edilmemektedir?  Bize kalırsa Nasreddin Hoca halk 

adamı olduğu için Velâyetnâme ve Mesnevi’de adının gizlenmiş olması kuv-

vetli bir ihtimaldir.

Azerbaycanlı Nasreddin Hoca

Azerbaycanlı  araştırıcılar  M.  H.  Tehmasıb,  Memmedağa  Sultanov  tıpkı 

Türkiye’de olduğu gibi Nasreddin adına takılarak Hoca ile ünlü astronomi, 

matematik ve tıp bilgini Nasreddin Tusi ile aynı kişi olduğu iddia etmişlerdir. 

Nasreddin Tusî ( Tus 1201- Bağdat 1274) ile Nasreddin Hoca aynı yıllarda 

yaşamışlarsa da aynı kişiler olması mümkün değildir.



Isfahanlı Nasreddin Hoca 

Irak Türkmen  araştırıcı  İbrahim  Dâkûkî,  Nasreddin  Hoca  ile  İranlıların 



Meşhedi tipinin aynı olduğunu iddia ediyorsa da fıkraların dışında bunların 

uzaktan yakında bir ilişkileri yoktur.    



Özbekistanlı Nasreddin Hoca 

Özbek Türklerine göre Hoca Özbekistan’ın Buhara ilinin Şirini köyünde 

doğmuştur. Saksıcı olan Şermamat ve eşinin çocukları olmaz. Duadan başka 

bir çareleri kalmayan çiftin duası üzerine bir sabah küpün içerisinde ağzında 

dişleriyle doğmuş bir bebek bulunur. 90 gün boyunca çocuğa sahip aranır, 

bulunamayınca adı Nasrattın konulur. (Alptekin 2011: 21-30).

Bize göre burada sözü edilen Nasreddin Hoca mitolojik bir tiptir.  Bugün 

Nasreddin Hoca’dan en çok yaralanan ülke Özbekistan’dır. Ancak 1991 yı-

lından sonra Özbek Nasreddin Hoca araştırıcıları Türkiye’ye gelip gittikten 

sonra onlar da Nasreddin Hoca’nın Türkiyeli olduğunu kabul etmiş görün-

mektedirler. 

O hâlde Nasreddin Hoca 1208 yılında Eskişehir ilinin Sivrihisar ilçesinin 

Hortu (Nasreddin Hoca) köyünde doğmuş, ilk dersleri imam olan babasından 

almış, 1236-37 yıllında Konya ilinin Akşehir ilçesine göç etmiştir. Bu dö-




94

Nasreddı̇n Hoca ve Fıkralarıyla İlgı̇lı̇ Sorun

nemde Konya’da; Seyit Mahmut Hayranî, Hoca Cihan, Hoca Ahmet Fakıh 



ve Pir Ebi’den dersler almıştır. Eğitim hayatından sonra kadı yardımcılığı, 

kadılık, imamlık yapmış bu arada hayvancılık ve çiftçilikle de uğraşmıştır. 

Ayrıca baba yurdu Eskişehir ve Konya illerinin dışında Kayseri, Ankara, Af-

yonkarahisar, Kütahya, Bilecik, vb. yerleşim yerlerini de ziyaret etmiş olma 

ihtimali yüksektir. 

Evlilik hayatı, çocukları ile kalan ömrünün büyük bir kısmını Akşehir’de 

geçiren  Hoca,  1284-85  yılarında  aynı  yerde  ölmüş  olup  mezarı  da Akşe-

hir’dedir.  

Öyle ise bize düşen başta Türkçe ders kitapları olmak üzere pek çok Nas-

reddin Hoca kitabı yanlılıktan kurtulmalıdır. Tarihçiler sık sık; “Biz belgeye 

göre konuşuruz.” derler. Eğer günün birinde sağlam belgeler çıkarsa o zaman 

Hoca’nın özgeçmişi yeniden yazılabilir.

Bu hususta söyleyeceğimiz bir başka husus Türk-İslam dünyasında iz bı-

rakan önder şahsiyetlere pek çok yer sahip çıkmıştır. Bunun en güzel örneği 

Dede Korkut (Kazakistan, Kızılorda; Azerbaycan Demirkapı Derbent, Tür-

kiye, Bayburt, Ahlat)’tur. Aynı husus Yunus Emre (Manisa, Eskişehir, Kara-

man, Aksaray, Erzurum, Bursa, Ordu, Bolu vb.) ve Karaca Oğlan (Türkiye; 

Kilis, Gaziantep, Kahramanmaraş, Osmaniye, Adana, Mersin, Aksaray, Yoz-

gat, Türkmenistan, Azerbaycan ve Balkanlar) için de geçerlidir. Bu sebepten 

ev sahipliği yarışında Yunus Emre, Mevlâna, Hacı Bektaş Veli hoşgörüsünü 

göstermemiz gerektiğine inanmaktayız. 



 Nasreddin Hoca Türk dünyasına nasıl göçtü? 

Bugün Türklük dünyasının her kesiminde, Türklere komşu olan halklar 

arasında Nasreddin Hoca ve fıkraları bilinmektedir. Pekiyi Nasreddin Hoca 

bu coğrafyaya hangi yolla ve nasıl ulaştı?

Yine Türk dünyasında kendisi olmasa bile fıkraları günlük olaylara adapte 

edilerek yaşayan bir Nasreddin Hoca var mıdır? 

En  önemlisi  de  Doğu  Türklerinin  ev  sahipliği  yapmak  istedikleri  Şi-

rini  köylü  Nasreddin  Hoca,  Oğuz  Kağan,  Dede  Korkut,  Cengiz  Han,  Ma-

nas  ve  Köroğlu  gibi  mitolojik  özelikleri  öne  çıkmış  olan  bir  tip  mi-

dir?  Şimdi  sözünü  ettiğimiz  bu  sorulara  cevaplar  aramak  istiyoruz:  




Yüklə 26,8 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   307




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə