VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ
395
Doğum Sonrası
Doğum eksiden evde olur ve ebeler eve gelirdi. Bebek doğduktan sonra
anne ya da babanın babası, bebeğin kulağına ezan okur ve günümüzde de bu
ritüel devam etmektedir (Bilgiç, 2016). Özellikle doğum olduğu gün gelinin annesi
ister ve ekonomik durumu uygunsa sağlıklı ve güzel
bir
bebek
verdiği
için
Allah’a “Akika” kurbanı keser ve buna şükür kurbanı da denir.
Bebek Doğduğunda Kulağına Ezan Okunması
Doğum eskiden evde olur ve ebeler eve gelirdi (İmece,2016). Bebeğin
üzerine sarılık olmaması için sarı tülbent örtülür ve bunun sarılığı geçireceğine ya
da olmasını engelleyeceğine inanılır. Bebek doğduktan sonra imanlı, dini bilgisi
yüksek olan hoca veya yakın bir erkek (genellikle dede)
bebeğin kulağına
ezan okur ve ismini söyler. Bebeğin ağzı zemzem suyu ile açılır ve anne sütünü
emer. Günümüzde de bu ritüel devam etmektedir (Uzunoğlu, 2016).
Bebek birkaç günlükken yakın komşular loğusa çorbası yapar ve bebek
görmeye giderler (Akyazı, 2016) Fakat yöredeki bir inanışa göre, kadınların özel
günlerinde dışarıdan birinin doğum yapılan eve gelmesi, bebeğin ve annenin kırk
basığı olacağı inancı nedeniyle, eve gelmesi uygun olmaz (Uzunoğlu, 2016).
Gelen misafirlere şerbet ikram edilir. Hediyelerini veriler ve Allah analı babalı
büyütsün diyerek ayrılırlar (İnecek, 2016). Bebek bir haftalıkken göbek bağı düşer.
Ağlarken düşmemesi için bebeğin göbeğini tülbentle sarılır. Göbek bağını, akan
suya bırakılırsa ömrü su gibi uzun, berrak ve temiz olsun; okul hastane vb.
yerlere bırakılırsa bıraktıkları yerdeki meslek dallarından biri olur inancı
vardır (Uzunoğlu, 2016).
Doğan bebek kız ise, bebeğin çeyizi doğumundan itibaren hazırlanmaya
başlanır. Bunun için “bebek beşikte, çeyiz sandıkta” deyimi yöre halkı tarafından
kullanılmaktadır. (Fotoğraf: 2)
Bebek yirmi günlükken yirmi kırkı yapılır. Bunun için bir çocuk çağırılır.
Bebek erkekse erkek çocuk, kız ise kız çocuk olmalıdır.
Yirmi günün özelliği bebeğe banyo yaptırılır. Ve bu banyo suyuna, çağırılan
çocuk 20 kaşık su döker.
Banyo suyunun kovasının içerisine altın yüzük ya da çeyrek ve bozuk
paralar atılır. Altın bebeğe takılır bozuk paralar ise kaşıkla sayan çocuğa verilir
(Fotoğraf: 3).
Fotoğraf: 3
Günümüzde azalsa da eskiden bebekler kırkı çıkmadan dışarı çıkarılmazdı.
Nedeni ise, kırk basmasın şeklinde ifade ediliyor. Kırk basığı, çocuğun zayıf
VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ
396
olmasına ve gelişmemesine yol açıyor (Uzunoğlu, 2016).
Kırkıncı gün geldiğinde, kırk banyosu yirminci kırkındaki gibi yapılır. Kırk
uçurmaya yani bebek gezmeye götürülür. Bu olay bebeğin evden dışarıya çıktığı ilk
gündür. Gezmeye gidilen yerde bebeğe hediyeler verilir. Daha eski zamanlarda
ekmek şeker vb. gıdalar verilirmiş. Ekmek bereketi, şeker ağzın tadını tuzunu
temsil edermiş (Uzunoğlu, 2016).
Bebek birkaç aylık olduktan sonra beşik mevlüdü yapılır. Yakın akrabalar
komşular, eş dost davet edilir.
İlk olarak mevlüt okunur. Mevlüt sonrası bebek kız ise pembe veya kırmızı
tülbent, erkek ise mavi tülbent ile üzeri örtülür hocanın kucağına verilir.
Kucaktayken bebeğe dualar okunur ilahiler ve maniler söylenir.
Büyük meydan sofrası kurularak yörenin geleneksel yemekleri ikram edilir.
Yemekler sırasıyla gelir. Bunlar güveç, dolma, yoğurt çorbası, etli nohut, yaprak
dolması, seksen katlı baklava ve pirinç pilavıdır (Fotoğraf: 4).
Fotoğraf: 4
40 gün dolunca bebeğin ve annenin banyo yapması buna ise 40 suyu sayılır.
Anlamı doğan bebek kız ise başka bir kız çocuğuna suyu saydırılır. Erkek ise
başka bir erkek çocuğuna saydırılır. Su saydırmak kırk kaşık veya kırk fincan su
dökülür. Bu suyun içine madeni para, küçük altın ya da gümüş madeni eşyalar
konulur. Bu suyu sayan başka bir çocuğun özelliği, akıllı, dürüst, çalışkan, uysal
özellikte olmasına dikkat edilir (Fotoğraf: 5).
Fotoğraf: 5
Bebek yürüme çağan geldiğinde, yürümesi geciktiyse ayaklarının bağlı
(köstekli) olduğuna inanılır.
Bu inanışa göre üç Cuma namazından önce "Salladım selaya, yürüsün
Cuma'ya, sözleri söylenirken bebekte koltuk altından tutulup kaldırılarak havada
birkaç kez sallandıktan sonra iki ayak birbirine bağlanır ve buna köstek denir.
VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ
397
Cuma namazından çıkan ilk kişiye kestirilir ve bu şekilde çocuğun
yürüyeceğine inanılır. Yörede ailelere göre ufak tefek farklılıklar göstermekle
birlikte genel olarak doğum ve doğum sonra
ası
bu
geleneklere
bağlı
kalınmaktadır.
SONUÇ
Sonuç olarak Beypazarı'nda doğum ve bebek gelenekleri Türkiye'nin birçok
yöresinde olduğu gibi yaşatılmaya çalışılsa da, ailelerin sosyo ekonomik ve kültürel
yapılarına göre farklılıklar göstermekte ve giderek azaldığı görülmektedir.
Yapılan araştırmalara göre, yörede ailelere göre değişiklik gösteren
gelenekler olduğu izlenmiştir. Bu değişiklikler uygulamada olabileceği gibi,
isimlerde de farklılıklar gösterebilmektedir. Örnek vermek gerekirse bebeğin
kırkında bazı aileler kırk basma ya da kırk basması adını verirken bazı aileler ise
kırk uçurma adını vermektedir. Ailenin ekonomik durumuna göre, bebeğin
mevlüdünde yemek menüsü değişebilmektedir. Bunların yanı sıra geçmişte yapılıp
günümüzde değişiklik gösteren gelenekler mevcuttur. Örneğin, eskiden bebeğin
kırkı çıkmadan dışarıya çıkarılmaması geleneği keskinlik gösterirken günümüzde
aileye göre esneklik göstermektedir. Yine aynı şekilde bebeğin ilk dişi çıktığında da
dişi ilk gören kişiye bebeğe hediye alırken, günümüzde bu gelenek giderek
azalmıştır. Ayrıca en önemli değişim eskiden bebeklerin elleri ayakları düzgün
olsun diye kundak yapılırken, sağlık sorunlarına neden olduğu fark edildikten sonra
bu gelenek kaybolmaya yüz tutmuştur.
Bütün bu araştırmaların sonucunda hamilelikle başlayan hazırlıklar
bebeğin doğmasıyla eş dost ve akrabaların da katıldığı toplumsal gelenek ve
ritüellerle kutsanmaktadır.
KAYNAKÇA
Prof. Dr. Ozankaya Ö., (1999) “Toplumbilim” 10. Basım ,Eylül 1999, Cem
Yayınevi, İstanbul
Tuğba Derici Yılmaz, (2015) “Osmanlı ve Erken Cumhuriyet Dönemi Türkiye
Modernleşmesinde Annelik Kurguları”, Cogito, sayı 81.
Doç. Dr. Tülay Uzmaner, (2002) “Beypazarı’nda Sosyal Kültürel Yapı ve
Değişme” 1. Baskı Ankra 2002
Kaynak Kişiler
Selma İnecek ile Kişisel İletişim 2 Mart 2016, Ankara
Mehmet Bilgiç ile Kişisel iletişim 2 Mart 2016, Ankara
Havva İmece ile kişisel iletişim 2 Mart 2016, Ankara
Emine Uzunoğlu ile kişisel iletişim 5 Mart 2016, Ankara
Miyase Akyazı ile kişisel iletişim 02 Mart 2016, Ankara
Dostları ilə paylaş: |