Bilig 49. sayı



Yüklə 3,45 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə48/90
tarix18.06.2018
ölçüsü3,45 Kb.
#49338
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   90

biligBahar / 2009, sayı 49 
 
130 
temi”nden yararlanılmıştır (Cresswell a.g.e: 174-201). Açık kodlama yöntemiyle 
bütün ülkelerde ortak olduğu belirlenen temalar, yatay kodlama ile tekrar yo-
rumlamak üzere savlara dönüştürülmüştür. Bu süreçte, belirlenen parametreler 
incelenerek olası tüm ilişkiler ortaya konulmaya çalışılmıştır. Nitel analiz bulgula-
rı, nicel verilerle birlikte değerlendirilerek sonuçlara ulaşılmıştır.  
Anketlerin analizinde en büyük sorun, hedef grubun “Bu ülkede kaçıncı ku-
şaksınız?” sorusunu cevaplamakta güçlük çekmesi olmuştur. “Babam 
1961’de geldi, ben 1975’te aile birleşmesiyle geldim ama 1. kuşak sayılı-
rım.”, “1976 yılında öğretmen olarak geldim. Birinci kuşakla ikinci kuşak 
arasında sayılırım.”, ifadelerine ve özellikle 3. kuşakta “Kuşak nedir?” soru-
suna sıklıkla rastlanmıştır. Anketlerin analizinde katılımcıların kendileri ile ilgili 
olarak verdikleri bilgilerden yola çıkılmış ve alan literatüründe yaygın olarak 
benimsenen “kuşak” tanımı esas alınmıştır (Abadan-Unat 2002: 186-191). 
Araştırma Sonuçları 
Aşağıda, araştırmada elde edilen nicel verilerin analizinden elde edilen so-
nuçlar ve sonuçların derinlemesine yapılan görüşmelerle birlikte değerlen-
dirmeleri yer almaktadır.  
1. Ankete Katılanların Genel Özellikleri  
Ankete katılanların çoğunluğunu 2. kuşak Türkler oluşturmaktadır: 
Anketlerin analizinde, 2. kuşak Türklerin katılımının yüksek olduğu (%50,20) 
görülmüştür. 2. kuşağın anketle daha fazla ilgili olmasının en önemli nedeni 
olarak, çalışma amacıyla gelen 1. kuşaktan sonra, çoğu aile birleşmesi ile 
Avrupa ülkelerine gelen bu kuşağın, eğitimine Avrupa ülkelerinde başlamış 
ya da sürdürmüş olması, meslek sahibi olarak daha eğitimli ve daha bilinçli 
olması gösterilebilir. Bu kuşak aynı zamanda bulundukları ülkelerde eğitim 
sorunlarıyla karşı karşıya kalan ilk kuşaktır. 2. kuşağın eğitim sorunları onla-
rın 3. kuşak olan çocuklarını da etkilemektedir. Ayrıca 1. kuşak ile 3. kuşak 
arasında bir köprü görevi gören 2. kuşak, kuşaklar arası çatışmalardan da en 
fazla etkilenen gruptur. Anket çalışmasına en fazla ilgi duyan bu grup olduğu 
gibi; derinlemesine görüşmelerde de kanaat önderleri, sivil toplum örgütleri 
görevlileri, Türklerle ilgili çeşitli kurum ve dernek çalışanları ve Türkçe öğret-
menleri olarak yine 2. kuşağın yer aldığı görülmüştür. Araştırmada 2. kuşağın 
durumunu özetleyen görüşler şöyledir: 
Eğitim görmüş olan 2. kuşak ana dili öğretimi konusunda daha bilinç-
li... (1.1a -BL1). 
2. kuşak olmak zengin bir duygu ama bazen de hüsranla karşılaştığım 
bir duygu olduğunu söyleyebilirim. Çünkü Türk kültüründen... Türk 
toprağında doğmak oranın ananelerini sekiz yaşına kadar tatmak on-


Pilancı, Avrupa Ülkelerindeki Türklerin Türkçeyi Kullanma Ortamları 
 
131 
dan sonra Avrupa’ya gelip farklı bir kültür, farklı bir medeniyet yaşan-
tısı içinde kimlik mücadelesi vermek duygusal açıdan zenginleştirici 
bir yaklaşım. (1.1a-BL22). 
Türkiye’den okumuş olarak geldiğimiz hâlde ve Türkçe seviyemiz iyi 
olmasına rağmen biz bile zaman zaman Türkçe bir desteğe ihtiyaç 
duyuyoruz. Çünkü tıkanıklık oluyor bazı yerlerde. Bazen çocuğun ge-
tirdiği bazı şeyleri ben bile çözemiyorum. (1.1a-NR10,11). 
1. kuşakta katılımın düşük olmasının nedeni, bu grubun “Türkçelerini yeterli 
görmeleri ve geliştirmeye gerek duymamaları”dır. Derinlemesine görüşme-
lerde 1. kuşakla ilgili olarak elde edilen bilgileri özetleyen kayıtlardan bazıları 
aşağıda verilmiştir:  
Bu yaştan sonra beni talebe mi yapacaksın, diyen nesli unutalım. Birinci 
nesile ve yaşlılara yönelik bir şey yapılabileceğini sanmıyorum. 1962 Anka-
ra Antlaşmasından sonra Emirdağ’ı görmeden buraya gelen köylüler için 
pazartesi, çarşamba, perşembe, cuma, cumartesi gününün bir anlamı ol-
mayabilir. Cumanın, cuma namazı açısından bir anlamı var cumayı bili-
yorlar, salı günü Emirdağ’ın pazarı salı günü olduğu için salı olduğunu bili-
yor ama onun dışındaki günlerin isimlerini bile bilmiyorlar, ayların isimleri-
ni bilmiyor. Ocak, şubat, mart, ha diyor ki yedinci ay, neden yedinci ay işte 
izin ayı, tatil ayı, Türkiye’ye gideceğiz. İzin ayı “konje”. Fransızcada izin ayı 
demek. Konjeye gidiyoruz, diyor. (1.1b-BL1)  
1. kuşak gelenler(in) zaten çoğu okuma yazma bilmiyordu, Türkçeyi 
konuşmalarına rağmen okuma yazma bilmedikleri için kendilerini ge-
liştirmeleri bir sorundu. (1.1b-BL3)  
1. kuşak Türkçeyi bildiği kadarıyla korumaya gayret etti, kaybetme-
meye çalıştı. Çünkü dilini kaybedeceği zaman kendini de kaybedece-
ğini düşünerek sahip çıktı. ..... (1.1b-BL16)  
Türkiye’den gelen yetişkinlerin, kendilerini geliştirme konusunda yatı-
rım yapma özverisi çok düşüktür. (1.1b--HL3). 
Göç eden ailelere baktığımızda yani geldikleri yer belli. Durumları 
belli yani ekonomik nedenlerle. Çok fazla bir şey bunlardan bekle-
menin ben doğru olabileceğine inanmıyorum. (1.1b-NR 13-17). 
Zira Türkiye’den gelen ilk göçmenler entelektüel kesimden değildi. 
Hatta orta sınıftan bile sayılmayabilirler. Dolayısıyla Fransa’da yaşa-
yan Türkler arasında da ciddi bir orta sınıftan söz etmek mümkün de-
ğil. Oysa bir ülkeyi orta sınıf temsil eder. (1.1b-FR2). 
3. kuşağın ankete katılımının düşük olmasının nedeni, “iyi Türkçe bilmeyi 
gereksiz görme”leridir. Bu kuşak, Avrupa ülkelerinde doğan, bulundukları 


biligBahar / 2009, sayı 49 
 
132 
ülkenin kültürüne ve diline daha yakın olan ve bulundukları ülkenin diliyle 
eğitim gören kuşaktır. Bu durum, derinlemesine görüşmelerde  şu sözlerle 
belirtilmektedir: 
Biz Türkçeyi hep ana dil olarak ele alıyoruz ama maalesef buradaki 
çocuklarımız için ana dil olmaktan çıktı. (1.1c -BL6-11). 
Buradaki Türk çocukları hafta sonları Türkçe kurslarına gidiyorlar 
ama gittiklerini Danimarkalı arkadaşlarından saklıyorlar, gittiklerini 
söylemiyorlar. Çünkü bu onlara utanılacak bir şey gibi geliyor. Böyle 
bir hava yaratılmış çocuklar arasında” (1.1c-DN20). 
..... çocukların %20-25’i ise Türkçe öğrenmek istemiyor. (1.1c-İN5-7). 
3. nesil için Türkçe yabancı dil hâline geldi. Bu konuda acilen bir şey-
ler yapılmalı (1.1c-FR1). 
3. kuşaktan, politikaya girmiş bir Türk gencinin bu konudaki düşünceleri de 
şöyledir:  
Gençlerin çoğu Türkçe eğitimini yeterli görüyor. Türkiye’ye gittiğimde 
Türkçemin yetersiz olduğunu hissediyorum. Bu beni rahatsız ediyor 
ama vaktim yok diye düşünüyorum. Türk gençleri arasında para ile 
Türkçe öğrenmek isteyecekler %1 veya %2’de kalır. (1.1c-HL4). 
Bulundukları ülkenin kültürüne ve diline daha yakın olan 3. kuşakla ilgili 
olarak temelinde kültür çatışmalarının neden olarak gösterildiği önemli prob-
lemler de gözlenmektedir: 
Burada doğan çocuklar Danimarka mentalitesine sahipler ama aileler 
tam tersi bakıyorlar ve bu da kuşak çatışmasına sebep oluyor, çocuk-
larını dillerini anlamadıkları için problemli büyütüyorlar. (1.1d-DN3). 
Ben son zamanlarda Türk göçmenlerin buradaki 3. kuşağı(nı) kayıp 
kuşak olarak değerlendiriyorum. (1.1d-DN7). 
Avrupa’da yaşayan özellikle 3. kuşak Türkler, Türkçe eğitimi konu-
sunda annelerinden babalarından çok sınırlı düzeyde bilgi alıyorlar. O 
kadar sınırlı ki bugün birbiriyle anlaşabilen baba oğul yok 
denebilebilecek kadar az, bunu kabullenmemiz lazım. İkisi de Türkçe 
konuşuyorlar aynı konudan bahsediyorlar ama anlaşamıyorlar ya da 
birbirlerini yanlış anlıyorlar. Hâlbuki ikisi de Türkçe konuşuyor fakat 
anlaşamıyor. (1.1d-BL25). 
3. kuşakla ilgili olarak elde edilen önemli bir görüş de problemli gençlerin suç 
işlemeye daha yatkın olduğu görüşüdür: 
Bir lise müdürü telefon etti bana, diyor ki: Bütün öğrencilerim dep-
resyonda, bizi kimse istemiyor, kimse sevmiyor, diyorlar.... Bu çocuk-


Yüklə 3,45 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   90




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə