Microsoft Word BÄ°LÄ°msel eksen 20++



Yüklə 4,84 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə23/52
tarix26.10.2018
ölçüsü4,84 Mb.
#75726
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   52

Bilimsel Eksen-Sicientific Axis-Научный Меридиан/Yıl-Year-Год 2017/Sayı-Number-Число 20
 
 
58
Francis Bacon ve Sinema  
Fotoğraf  ve  resim  dışında,  mimari,  tasarım  ve  sinemayla  yakından  ilgilenen 
Bacon’ın çok yönlü bir kişiliği vardır. Düzenli olarak sinemaya giden sanatçının en 
büyük isteklerinden biri de film çekmek olmuştur. Sinemayla etkileşim içerisinde 
olan sanatçı gerek resimlerine tasarlarken filmlerden etkilenmiş, gerek kendisinden 
sonra gelen çoğu yönetmene yol göstermiştir. Sanatını en çok etkileyen filmlerden 
biri Sergei M. Eisentein’in Potemkin Zırhlısı adlı filmidir. Sanatçıyı, şiddet ve acı 
konusunda  ileride  yapacağı  çalışmalar  için  de  yıllarca  etkisi  altına  almıştır.  1925 
Tarihli filmde yer alan ölmek üzere olup çığlık atan kelebek gözlüklü hemşire ka-
rakteri, merdivenlerdeki ölü bedenler, düşmek üzere olan bebek arabası sanatçının 
çalışmalarında derin izler taşıyan sahneler olmuştur. Sanatçının sıklıkla kullandığı 
çığlık imgesinde, Munch’ın “Çığlık” ve Picasso’nun “Guarnica” adlı eserinde fer-
yat eden anne figürlerinin ve Eisenstein’ın Potemkin Zırhlısı filminin etkileri görü-
lür. Özellikle filmde çığlık atan hemşire karakteri Papa serisinde karşımıza çıkar. 
Bacon,  çığlıkları  cennetten  yoksun  düşmüş,  varoluşun  kazara  olduğu  bilincinden 
olduğunun  bilincinde  dehşete  düşmüş  insanı  yansıtmak  için  kullanır  (Turhanlı, 
2015, s.93). Ayrıca Luis Bunuel’in filmlerinden etkilenen sanatçı özellikle yönet-
menin Bir Endülüs Köpeği adlı filminden oldukça etkilenmiştir. Bunuel’in filmle-
rinde kullandığı parçalanmış hayvanlar, kesilen göz gibi sahneler Bacon’u deriden 
etkilemiştir. Filmlerde yer alan şiddet sahneleri Bacon’un sanatının şekillenmesin-
de önemli rol oynar. 
 
   
 
Resim  1:  Sergei  M.  Eisentein’in  Potemkin  Zırhlısı’ndaki  hemşire,  Sanatçının 
atölyesinde  yer  alan  filmden  bir  kare  ve  sanatçının  Study  for  the  Nurse  (1957) 
isimli çalışmasından detay 
 
Francis  Bacon’un  1991  Ekim,  1992  Nisan  arasında  Michel  Archimbaund  ile 
yaptığı  söyleşi,  sanatçını  sinema  hakkında  görüşleri  bakımından  önemli  bir  yere 
sahiptir. Sinemadan oldukça etkilendiğini kabul eden sanatçı, özellikle sessiz sine-
ma döneminde görüntünün muazzam bir gücü olduğunu belirtir. Eisentein dışında 
Bunuel,  Resnais  ve  Godard’ın  filmlerini  çok  sevdiğini  söyler.  Ancak  sinemanın 
resim sanatından zor olduğunu şu cümlelerle açıklar: 


Bilimsel Eksen-Sicientific Axis-Научный Меридиан/Yıl-Year-Год 2017/Sayı-Number-Число 20
 
 
59
“Sinemada size para veren insanların hemen hemen daima yaptığınız işe mü-
dahale etmek istedikleri doğrudur. Örneğin Eisentein’ın ilk dönem filmlerini açıkça 
Sovyet hükümeti yeni rejiminin propaganda amacıyla finanse etmiştir. Ancak daha 
sonraları  Meksika’da  yaptığı  Que  Viva  Mexico  onun  filmleri  gibi  durmaz  çünkü 
kurguyu istediği gibi yapmasına engel olan proje destekçileri büyük zorluklar çı-
kardı ona, hatta makaslanmış, yeniden kurgulanmış ticari versiyonları bile göste-
rime soktular.  Öyle çok güçlükle  karşılaştı  ki,  ben  sinemada  böyle bir şeyi kabul 
edemezdim;  sırf  bir  şey  yaratmaya  başlayabilmek  için  gerekli  bütün  malzemeyi 
toplayayım  diye  bunca  zaman  harcamayı  kabul  edemezdim.  Resimde  hiç  değilse 
çalışmaya başlamak için sıradan şeyler dışında herhangi bir şey toparlamana ge-
rek  yok;  biraz  boya,  birkaç  fırça  ve  birkaç  tuval,  hepsi  bu…”(Sanat  Dünyamız, 
1994) 
1960  ve  70’lerde  akım  halinde  sinemada  önemli  bir  yere  sahip  olacak  olan 
Straw Dogs (Köpekler), A Clockwork Orange (Otomatik Portakal) ve Wild Bunch 
(Vahşi  Belde)  gibi  filmler,  sinemayla  sürekli  etkileşim  içerisinde  olan  sanatçının 
1969 yıllında bitirdiği Lucian Freud Triptiği ile aynı döneme denk gelmesi bu ba-
kımdan tesadüf değildir.  
Sinemadan  yararlanan  sanatçı  yaptığı  resimlerle  de  çoğu  yönetmeni  sanatsal 
anlamda etkilemiştir. Örneğin Bernardo Bertolucci’nin şehvet ve iç organlarla ya-
kından ilgili olay yaratan filmi Last Tango in Paris (Paris’te Son Tango) filminin 
tanıtım yazılarının geçtiği sahnede Bacon’un iki resmini kullandığı bilinmektedir. 
 
Resim 2: Bernardo Bertolucci - Last Tango in Paris (1973) filminde cast 
 kısmında çıkan Bacon resimleri 
Bir diğer yönetmen David Lynch ise Marlbrough Galerisinde Bacon’un çalış-
malarını gördüğü en korku verici ve şiddeti yansıtan çalışmalar olduğunu belirtir. 
David  Lynch’in  filmlerindeki  karakterler  Bacon’un  belirginsizleşen  figürleri  ara-
sında  benzerlik  yönetmenin  ressama  hayranlığından  gelir.  Lynch’in  sinemasında 
basit  ama  güçlü  bir  biçimde  yinelenen  sahneler  Bacon’un  çalışmalarıyla  yakınlık 
gösterir.  Deleuze,  Lynch’in  filmlerindeki  kötü  enerjinin  mutlak  suretle  kapınızı 
çalacağını  söyler.  Bacon’un  resimlerinde  gördüğümüz  buna  benzer  olarak, 
Lynch’in filmlerinde bu kötü enerjiyi çoğunlukla kullandığı yoğun sigara dumanı 
ya  da  etrafta  yer  alan  et gibi  dünyevi  nesnelerde  ortaya  çıkar.  Korkunç,  tekinsiz, 


Bilimsel Eksen-Sicientific Axis-Научный Меридиан/Yıl-Year-Год 2017/Sayı-Number-Число 20
 
 
60
vahşi, karanlık ama görkemli öğeler/nesneler estetik bir haz uyandıracak bir biçim-
de izleyiciye sunulur. Bacon’da olduğu gibi Lynch’in filmlerinde de izleyenin ba-
ğırsaklarına kadar etkileyen bu karanlık, vahşi ve ekspresif karakterler gücünü bu 
duygulardan alır. Seyredenin duygu vanalarını sonuna kadar açmak birincil hedeftir 
(Olson,  2008,  s.19).  Bacon’un  asimetrik  dengesi,  güçlü  kontrastları,  dokusal  yo-
ğunlukla  birlikte acının sunuş  biçimi  Lynch’in filmlerinde  sinemasal  bir estetikle 
izleyiciye sunulur. Bacon’un tablolarında olduğu gibi iç karartıcı atmosfer ve ışık, 
belirsiz  figürlerin  ani  görünümleri,  fiziki  ve  psişik  olarak  sahnede  kendisine  yer 
bulur.  Karakterlerde  meydana  gelen  şiddetli  biçim  bozukluğu,  konturlar  arasında 
titreşen/kayan yüzlerle birlikte insan olmayan bir forma dönüşürler. Bu dönüşümler 
kendi  hayalet  görünümleriyle  yüzleşmeleridir  (Olson,  2008,  s.18).  İki  sanatçının 
yapıtlarında bilinçaltı ve sinir sistemine etki eden imgelerle “rüyadan uyanış” hali 
vardır.  
 
Resim 3: Bacon’un Head 1 (1947-1948) çalışması ve Lynch’in  
Eraserhead filminden bir sahne 
Eraserhead  (1977)  Bacon’un  resimlerinin  izlerini  görebileceğimiz  bir  filmdir. 
Frankenstein canavarı gibi tiksindirici, doğal olmayan bebek, kutsal olmayana teh-
dit  mahiyetindedir.  David  Lynch’in  Fil  Adam’ı  (1980)  gotik  sinemanın  başarılı 
örneklerindendir. Ender bir hastalığa kapılan Merrick karakterinin deforme vücudu, 
şişmiş, biçimsizleşmiş  çürüyen,  mantarlı  haliyle  klasik  güzellik anlayışının  karşı-
sında bir figürdür. Frankenstein gibi duygusal ve zeki olan karakter ikili bir hayata 
katlanmak durumundadır. Gündüzleri iyi bir bakım gören Merrick geceleri ise gös-
teri  için  fil  adamı  sergileyen  bakıcının  kabus  gibi  müdahalesine  katlanmak  duru-
mundadır. Gece ve gündüz Merrick’in hayatında ikilik oluşturan zaman dilimleridir 
(Davenport, 2005, 436).  


Yüklə 4,84 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   52




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə