Nebevî YÖntem eğitim, Yapılanma, Hareket



Yüklə 4,15 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə52/217
tarix18.06.2018
ölçüsü4,15 Mb.
#49334
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   ...   217

Örgütleme

189


bir haktır. Benim için birbirlerini sevenler, konumları 

dolayısıyla  nebilerin,  sıddıkların  ve  şehitlerin  imren-

dikleri nurdan minberler üzerinde olacaklardır.”

 90


 Bu 

hadis, Ahmed bin Hanbel, Taberânî ve Hâkim’in Ubâde bin 

es-Sâmit’ten rivayet ettikleri sahih bir hadistir.

Kişinin itaat etmekle yükümlü olduğunun zaruretine ulaş-

madan önce, yanlızlığın ve mü’minler arasındaki uzaklaşma-

nın  sebeplerini  yakından  görmek  isteriz.  Şüphesiz  bir  görüş 

ile  ilgili  ayrılık,  görüşün  sınırlarını  aşmaz  ve  çeşitli  birtakım 

nedenlerden  de  etkilenmez.  Onun  durumu  kolaydır.  Böyle 

bir  durumda  icma  ya  da  ona  benzer  bir  ittifak  veya  emirin 

tercihini ararız. Böylelikle de iş biter. Fakat görüş ayrılığı bir 

kızgınlık ve öfke sebebiyleyse, Allah için birbirlerini sevmeleri, 

birbirleriyle ilişkilerini geliştirmeleri, birbirlerine nasihat etme-

leri, birbirlerini ziyaret etmeleri, karşılık beklemeden birbirle-

rine  bir  şeyler  vermeleri  ve  Yüce  Allah’a  kavuşmayı  şevkle 

arzu etmeleri sebebiyle Allah kendilerini sevince mü’minleri 

bürüyen rahmet düsturu olan ilahî düstura bir bakalım. On-

ları gerçekten başkalarının kendilerine imrenecekleri nurdan 

minberlere oturtacaktır.

Kızgınlık ile birbirleriyle tartışanlara sorarız: Ziyaretleştiniz 

mi?  Karşılık  beklemeden  bir  şeyleri  birbirinize  verdiniz  mi? 

Birbirinize  samimiyetle  öğüt  verdiniz  mi?  Birbirinizle  oturup 

kalktınız  mı?  Söyleyin  bakalım,  Allah  sizi  sevsin  diye  siz  de 

birbirinizi sevdiniz mi? Allah’ı hiç hatırladınız mı? Siz O’nu ha-

tırladığınız için O da sizi hatırlıyor, size merhamet ediyor mu? 

Yoksa siz O’nu unuttuğunuz için O da size sizi unutturup sizi 

ayrılıklarınız ve tepkilerinizle başbaşa mı bıraktı? 

90

Ahmed  bin  Hanbel,  V,  229,  239,  328;  Taberânî,  Müsnedü’ş-Şâmiyyîn, III, 



265; Hâkim, Müstedrek, IV, 187. 


Nebevî Yöntem

190


Bu,  Allah’ın  kendilerine  rahmet  ettiği  kimseler  dışında 

hiç kimsenin kendisinden kurtulamadığı bir ayrılıktır. Nitekim 

Yüce Allah, “Onlarsa hâlâ anlaşmazlık içindedirler. Rab-

binin rahmet ettikleri müstesna…”

91

 buyurmaktadır. Bu 



ise “Onları sevmem hak olmuştur” hadisinde buyuruldu-

ğu üzere, kardeşlik düsturuna göre vaat edilmiş bir rahmettir.



Lâ ilahe illallah

“Lâ ilahe illallah”ı çokça söylediğimiz zaman onunla ima-

nımızı yenileriz. Bu söz bizi birleştirir ve aramızdaki ihtilafları 

giderir.  “Lâ  ilahe  illallah,”  onu  söyleyip  Rabbimizi  ve  O’na 

döneceğimizi  hatırlayacak  olursak  bizi  birleştirip  bir  araya 

getirir.  Çünkü  bu  söz,  bizden  gafleti  uzaklaştırır.  “Lâ  ilahe 

illallah,”  bize,  Allah’ın  geniş  rahmetinin,  sevgisinin  ve  O’na 

yakın olmanın kapılarını açtığı zaman bizi gazabın ve ihtilafın 

Allah’tan uzaklaştırıcı dar girdaplarından kurtarır.

“Lâ ilahe illallah,” bizi yalnızca Allah’a ubudiyet konumu-

na yerleştirdiği zaman O’nun egemenliğini kabul eder, heva 

ve  şeytan  tağutunun  egemenliğini  reddeder  ve  onu  kahre-

deriz. O, zalim hükümdarlardan oluşan yeryüzü tağutlarının 

karşısında bizi birbirimize bağlar, kaynaştırır. Birbirimize bakıp 

da Allah’ı ve Allah yolunda cihadı unuttuğumuzda katılaşan 

duygularımızı eritir.

“Lâ ilahe illallah Muhammedun Rasûlullah,” bizi Allah’ın 

Kitabı’na ve Rasûlü’nün sünnetine yönlendirdiği zaman kalp-

lerimizden taassubun sıkıntılarını giderir. Bizi yumuşak bir şe-

kilde Allah’ın ve Rasûlü’nün huzuruna götürür. Biz de işimizi 

onlara havale ederiz. Aramızdan emir sahiplerinin verdikleri 

91


Hûd 11/118-119.


Örgütleme

191


hükmü kabul etmek suretiyle Allah’ın ve Rasûlü’nün hükmü-

nü kabul ederiz. 

İşte  görüş  ayrılıklarının  sona  erdirilmesinde  eğitimin  ve 

öğüdün hakkı budur. Yapılanma gereği yerine getirilmesi ge-

reken icraat hakkı da -Yüce Allah’ın izniyle- ileride gelecektir. 

Mü’minler  arası  velilik,  bir  yakınlık,  bir  sevgi  ve  bir  yar-

dımlaşmadır.  Öfkeden  kaynaklanan  görüş  ayrılıkları  ve  ihti-

laflar  ise,  uzaklaşmak,  yalnızlaşmak  ve  birbirine  kenetlemiş 

kardeşliği ve bir arada tutan itaati tahrip etmekir. Kendi nef-

sine hâkim olamayıp onu dizginleyemeyen kimse, -on haslet 

ve imanın şubelerinin toplamından sahip oldukları ne kadar 

çok olursa olsun- cemaat üyeliğini hak edemez. Bir şekilde bu 

nitelikteki bir kimse cemaate girecek olursa, öfke ile taassubu 

sebebiyle kendi hevasına tapınması, onun yardımını, hicretini 

ve üyeliğini tenkit edilecek bir dereceye indirir. Çünkü Yüce 

Allah, veliliğe ve veliliğe ehil olmaya şu sözleriyle açıklık ka-

zandırmaktadır: “İman edip de hicret edenler, Allah yo-

lunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacir-

leri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onların bir 

kısmı diğer bir kısmının velisidir.”

92

 Doğru yolda ilerle-



meyen, tabiatı ve kendi görüşüne taassupla bağlılığı sebebiyle 

velilik  ilişkisini  tahrip  eden  bir  kimse  de  veliliğin  sınırlarının 

dışına çıkar ve âyet de onu o makamdan azletmiş olur.

Emir Sahiplerine İsyan Etmek 

En Tehlikeli Hastalıktır

İsrailoğulları’ndan ileri gelen bir grubun, nebilerden ken-

dilerine,  Allah  yolunda  birlikte  savaşacakları  bir  hükümdar 

92


Enfâl 8/72.


Yüklə 4,15 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   ...   217




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə