45
KAYNAKÇA
Aristoteles. (2012). Poietika (N. Kalaycı, Çev.) Ankara:
Pharmakon.
Aristoteles. (2007). Poetika (S. Rıfat, Çev.) İstanbul: Can
Yayınları.
Aristoteles. (1998). Poetika (İ. Tunalı, Çev.) İstanbul:
Remzi Kitabevi.
Belfiore, E. (1984 Ocak). Aristotle’s Concept of Praxis in
the Poetics. Classical Journal, 79, The Classical Assao-
ciation of the Middle West and South.
Carlı, S. (2010 Aralık). Poetry is More Phılosophical
Than History: Aristotle on Mimesis And Form. The Re-
view of Metaphysics, 64, Philosophy Education Society.
Cömert, B. (2013). Estetik. Ankara: De Ki Basım Yayım.
Golden, L. (1976 Ocak). Epic, Tragedy, and Catharsis.
Classical Philology, 71, Chicago Press.
Golden, L. (1969 Temmuz). Mimesis and Katharsis. Clas-
sical Philology, 64, Chicago Press.
Heath, M. (1991). The Universality of Poetry in Aristotle’s
Poetics. The Classical Quarterly, 41, Cambridge Univer-
sity Press on behalf of The Classical Association.
Peters, E. F. (2004). Antik Yunan Felsefesi Terimleri
Sözlüğü (H. Hünler, Çev.) İstanbul: Paradigma.
Tunalı, İ. (2008). Grek Estetik’i. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Zweig, S. (2014). Satranç (A. Sabuncuoğlu, Çev.) İstan-
bul: Can Yayınları.
bakış konusunda Platon’dan ne kadar ayrı düştüğünü de
ortaya koyar. Çünkü Platon sanatçı ile şairi Devlet’inden
kovarken, hem şiire hem de sanata sansür uygulamak-
tadır, diğer taraftan, Aristoteles şiiri felsefeye yaklaş-
tırırken, şair ve sanatçıya dair olumlu bir bakış açısını
dile getirmektedir.
Aristoteles’in şiire yönelik olumlu tavrı katharsis’in
bilişsel yorumunun benimsenmesinde etkili olmuştur.
Belfiore (ss.119-124) ve Leon Golden’a göre (1969) Aris-
toteles’in şiir ve felsefe arasında kurduğu ilgi traged-
yanın işlevinin felsefi olduğunu (s.146) göstermektedir.
Çünkü Aristoteles şiiri felsefeye yaklaştırmakla şiirin
amacının felsefede olduğu gibi tümellik olduğunu belir-
tir. Tümel olanın peşinden koşma arzusu hiç şüphesiz
ahlaki olanla değil, felsefi olanla ilgili olmak durumun-
dadır. Bu minvalde, katharsis kavramının çevirisine
geri dönüldüğünde, kelimeyi yalnızca “arınma” ya da
“duyguların arınması” olarak çevirmenin onun doğa-
sını anlamada yetersiz kaldığı açığa çıkar. “Arınma”nın
ne tür bir arınma olduğu belirtilmek durumundadır ki,
bunun duygusal olmaktan çok bilişsel bir arınma olarak
yorumlanması daha makul görünür. Nitekim öğren-
me süreci ve şiir ile felsefe arasında kurulan ilgi hem
mimesis’in hem de bununla ilgili olarak katharsis’in
bilişsel bir süreç olduğunu ifade etmektedir.
Sonuç olarak, Aristoteles’te tragedyanın doğası ve işlevi
tartışması ile olarak şunlar söylenebilir; Aristoteles’in
tragedya kuramı ya da katharsis anlayışı etik bir değer-
den ziyade, felsefi bir kaygı taşımaktadır. Bu, Aristote-
les’te sanatın ahlaki kaygıdan tümüyle bağımsız olduğu
anlamına da gelmemelidir. Çünkü karakterlerin ikincil
derecede bir öneme sahip olması, onların ahlaki nitelik-
ten yoksun olduklarını göstermez. Ancak, Aristoteles’in
Poietika’da tragedyanın ruhu olarak belirlediği unsur
özne değil öyküdür; bu bakımdan tragedyanın öncelikli
ve zorunlu olarak ahlaki bir işleve sahip olduğunu ifade
etmek yerine onun felsefi bir işleve sahip olduğunu ileri
sürmek daha kabul edilebilir bir şeydir.
** Bu konuda daha ayrıntılı bir tartışma için bkz. Heath,
M. (1991). The Universality of Poetry in Aristotle’s Poe-
tics. The Classical Quarterly, 41, Cambridge University
Press on behalf of The Classical Association.
47
SANATTA BAŞKA BİR KADIN EROTİSİZMİ
A DIFFERENT EROTICISM OF WOMEN IN ART
Arzu nesnesi olmaya ve buna uygun bir temsile alışkın
olan kadın imgesi, 20. yüzyıl sanatında sahneye koy-
duğu tekinsizliği ile önceki dönemlerden çok başka bir
odak oluşturur. Feminist eleştiriye göre, sanatta gör-
sel haz erkeğin erotik ihtiyaçlarının bir karşılığı olarak
kullanılmış; bu süreçte de kadının özneliği bastırılmış-
tır. Edilgen bir özne olduğuna dair bir arzu ve duyguyla
erkek, sanatın aynasında kendisini görmez; çünkü er-
keğin bedeni kendisine bir arzu nesnesi olarak görün-
mez. Hatta bu durum Mary Kelly’nin resmi “kültürel
olarak kabul görmüş bir skopofili” şeklinde tanımla-
masını sağlamıştır. Buna karşın, kadın sanatçıların ya-
pıtlarından “görsel haz” sürülerek egemen olanın onay
verdiği daha az şehvetengiz araçlar ve imgelem uygun
görülmüştür. Öyle ki, kadın sanatçıların yapıtlarında
görsel hazza işaret eden görüntüler ortaya çıktığında,
niyetlerinin odağına yapıtın farklı yönleri otursa bile,
inkâr ve görmemezlik sürdürülmüştür. Kendisinin bir
nesne olduğu öğretilen ve yaratıcı erkeğin hizmetin-
deki fetiş olarak davran/ıl/an kadın, böylelikle, yalnız
başına baktığı aynada kendisini gördüğüne inanır ve
tanımlamaya çalışır.
Kadın imgesini ve cinselliğini altüst etmeye niyetli bir
bakış, alışılageldik erotizmi abartır; bozar; çoğaltır;
maskeler; olduğundan daha güzel pozlar bir yana,
kadınsı özelliklerden arındırır. Yerine, tüm cinselliği
ile güzel olmayan ve arzu edilmeyen bir imge koyar.
Bildiri, sanat tarihindeki bu imgeye dair genişletilmiş
bir bakış önerisidir
Anahtar Sözcükler: Skopofili, Feminist Eleştiri, Fetişizm,
Erotisizm, Bakış // Keywords: Ascopophilia, Feminist Critique,
Fetishism, Eroticism, Gaze
Gazi Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü //
Gazi University, Faculty of Architecture, Department of Industrial Product
Design
aysenahide@hotmail.com
ÖZET ABSTRACT
Arş.Gör. Ayşe Nahide YILMAZ
08-11 Nisan April
2015