Uluslararasi sempozyumu



Yüklə 26,8 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə78/307
tarix11.09.2018
ölçüsü26,8 Mb.
#67808
1   ...   74   75   76   77   78   79   80   81   ...   307

218 Selçuklu Sanatında Kadın Tasvı̇rlerı̇ : Sanat Eserlerı̇nden Hareketle Bı̇r Değerlendirme  

Foto 4: Selçuklu Minai Tabak,12-13.yüzyıl,  Kopenghag David Museum 

(Env. 34/1999)  [4].  

Selçuklu eserlerinde eşleri ile birlikte resmedilen kadınlar dışında tek ba-

şına  yapılmış kadın  tasvirleri ya da heykelleri ile de karşılaşılmaktadır.  Tek 

başına ata binen ve silah taşıyan  kadın  tasvirleri ilgi çekicidir (Foto 5,6). Uy-

gur Kağanlarından Böğü Kağan’ın  Çin seferine hatunu ile  beraber katıldığı 

bilinmektedir (Ögel, 1979,s.116). Dede Korkut destanlarında da kadınların 

erkekler ile  silah taşıma ya da ata binme konusunda geri kalmadıkları hat-

ta geri kalmamalarının  beklendiği ile ilgili öyküler bulunmaktadır. Örneğin 

Dede  Korkut  Kitabı’nda  Kanturalı  boyunda  Selcen  Hatun,  alpların  çektiği 

yayı çeker,attığı ok yere düşmez,  düşman askeriyle savaşır (Duymaz, 1999,s. 

370-371).  Banı  Çiçek ise  Bamsı  Beyrek’in hünerini  sınar,  iyi  ata biner  ve  

Beyrek’le yaptığı yarışmalarda ondan geri kalmaz (Ergin, 1997,s. 123-124).  

Ayrıca Dede Korkut destanında kırk yiğitin, ata binen, ok atan, savaşan, dö-

vüşen ve aman dileyini af eden kırk  ince belli kızı ile birlikte  hareket ettiği 

öykü de bulunur (Ergin, 1997,s.107). Bu kadın tasvirleri, yukarıda söz edilen 

Tuğrul Bey’i  kurtarmak için  at üstünde ordusuna kumanda ederek Hama-

dan’a giden Altuncan Hatun figürü ile özdeşleşmektedir.  Her ne kadar bu 

tasvirler  anonim ,   kime ait  olduğu belirsiz olsalar da   

İslamiyet’in kabulü 

sonrasında da  

Selçuklu toplumunda kadının tek başına varlık gösteriminin  

yadırganmadığı açısından önemlidir.  

 Bacıyan-ı Rum,  ekonomi içinde yer alan birey olarak değeri olan kadınla-

rın sadece  yönetim seviyesinde olmadığının  bir kanıtıdır.    Ahi Evren Anado-

lu’da Türkmen kız ve kadınları da organize ederek örgücülük ve dokumacılığa 

yönelterek debbagların derilerinin yünlerini isleme ve degerlendirme yoluna 

gitmiş ve bu amaçla Ahi Evren, Evhadüdin Kirmanî’nin kızı olan esi Fatma 



219

Başak Burcu TEKİN

Bacı’ya Bacıyân-ı Rûm teskilatını kurdurmuştur (Bayram,2008,s.205).

5

 Ba-


cıların, Anadolu kadınlarını teskilatlandırdıkları, taraftarlarını belli bir egitim 

ve ögretime tâbi tuttukları, ata bindikleri, ok attıkları, ava çıktıkları, sınırlarda 

elde kılıç gaza yaptıkları görülmektedir  (Göde ,1986,s.225) 

Foto 5.  

Rey  yapımı Selçuklu Seramik Tabak, 12.-13.yüzyıl, 

New York 

Metropolitan Müzesi 

(Env. No. 13.93.1) 

[5].  

 

 



Foto 6.

 Selçuklu Seramik Tabak, 12.-13.yüzyıl, 

New York Metropolitan 

Müzesi 


(Env. No. 57.36.9)  

[6]. 


5  Mikail Bayram’ın çalışmasında açıkladığı şekilde Franz Taeschner   o günün toplumunda 

kadınların bir teşkilât kurmuş olmalarını o kadar imkânsız görmüş ve   Âşık Paşa-zâde’nin  

″Bâcıyân-ı Rûm″ tabirini   bir istinsah hatası veya yanlış anlama sonucu göre ″Hâcıyân-ı 

Rûm″ (Anadolu Hacıları) veya ″Bahşıyân-ı Rûm″ (Anadolu Sihirbazları veya Ruhanîleri) 

olduğunu kabul etmiştir (2002,s.365 ) Fuad Koprülü, Anadolu Bacıları meselesini ortaya attığı 

zaman “Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluşu” adlı eserini ilk defa 1934 yılında Fransa’da 

konferansta dile getirmiş, 1935 yılında  kitap olarak neşretmiş ve 1959 yılında da Türkçe’ye 

tercüme ederek Türk Tarih Kurumu tarafından yayınlanmıştır (Bayram 2002,s.377,not.8). 

Daha detaylı bilgi için bkz. (Bayram 1991, s.967-973;2008) 



220 Selçuklu Sanatında Kadın Tasvı̇rlerı̇ : Sanat Eserlerı̇nden Hareketle Bı̇r Değerlendirme  

 Kendi gelirine sahip olabilen, ata binip silah taşıyan bir kadın figürü ür-

kütücü bir görüntü verebilmektedir. Ancak burada aile kavramı ön plana çık-

maktadır. Tıpkı  bir erkekten beklenildiği gibi  Selçuklu kadınlarının yaptık-

ları kendi egoları için değil aileleri içindir. Anadolu bacılarının   “nefsine , 

aşına ve eşine    dikkatli ol” öğüdü vardır  (Gündüz, 2012, s.144). Bu öğüd  

kadın ile ilgili Selçuklu  toplumunun  zihniyet  kodlarını bize sunmaktadır. 

Selçuklu kadınından özgürlük ile bencillik arasındaki ince çizgiyi ayırması 

beklenilmektedir. Selçuklu kültüründe, kimlikli olmak ile başına buyruk ol-

mak arasındaki farkı bilmek  kadın erkek herkesi bağlamaktadır.  

İbn-i Butlân 11.yüzyıl ilk yarısı kalem aldığı risalede farklı milletlerden 

kadınların özelliklerini sıralarken Selçuklu (Türk)  kadınını şu şekilde anlatır:



“Türk kadınları kendilerinde güzellik, sevimlilik ve beyaz teni birleştirir-

ler. Gözleri küçük fakat tatlı , boyları bodur ve kısadır, uzun boylu olanlara 

nadiren rastlanır. Çocuklar bakımından, onlar zengin bir kaynaktır. Çocuk-

ları ancak nâdiren çirkin olur ve asla kötü bir binici olmazlar. Türk kadını 

temizdir, güzel yemek yapabilir fakat eli açık olduğundan itimada şayan de-

ğildir.” (Mez, 2000,s.199-200 ) 

Selçuklu dönemi alçıdan yapılmış  bebeği ile birlikte  gösterilen  kadın 

heykelciğinde  aile olma ile ilgili yükümlülükleri yerine getirme,  ev ile il-

gili bağın kopmaması gibi fikirlerin yansımaları görülebilmektedir (Foto 7).  

Günümüzde reklam sloganı haline gelen “çocuk da yaparım kariyer de” cüm-

lesinin Selçuklu  kültüründe  ben merkezli an soyutlanayıştan soyutlanarak  

başarı ile hayata geçirildiği  söylenebilir.  

Foto 7: Selçuklu alçı heykel, 12-13.yüzyıl [7].




Yüklə 26,8 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   74   75   76   77   78   79   80   81   ...   307




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə