XəZƏr universiteti erciyes universiteti



Yüklə 4,93 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə29/222
tarix15.03.2018
ölçüsü4,93 Mb.
#31889
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   222

65 

 

= Öküzün trene baktığı gibi bakmak; Стреляный воробей (Vurulmuş serçe) = Eski 



kurt;  Съесть  собаку  (Köpeği  yemek)  =  İşin  kurdu  olmak;  Убить  двух  зайцев 

одним выстрелом (Bir kurşunla iki tavşan öldürmek) = Bir taşla iki kuş vurmak vb 

(Tihonov; 2004), (Aksoy; 1988).  

Hayvan imgesinin Türk ve Rus toplumlarında dile yansıyan kültürel kodları, 

genellikle  milletlerin  dil  bilincinden,  milli-kültürel  değerlerinden  ve  mitolojik 

unsurlarından beslenir. Örneğin; Rusçada darkafalılığın simgesi olarak görülen ‘ko-

yun motifi’ günlük yaşamda çok kullanılan bir kişileştirme ifadesidir. Bu zihinsel 

sınırlılık ya da aptallık, koyun suretiyle verilir. ‘Koyun gibi aptal’‘Koyun sürüsü’ 

ya da ‘Koyun gibi yeni avlu kapısına bakmak’ gibi kullanımlar, ‘hiçbir şey anlama-

mak,  şaşkın  şaşkın  bakmak’  anlamlarını  verir.  Türkçe’de  de  ‘koyun’  sözcüğüyle 

benzer anlatım biçimleri vardır, ancak deyimsel kalıp olarak daha çok ‘Öküzün trene 

baktığı gibi bakmak’ tümcesinden yararlanılır. Bununla birlikte Rusçadaki ‘koyun’ 

ile  ilgili  bu  tür  olumsuz  semantik  değerlendirmelerin  aksine,  Türkçe’de  kökeni 

eskiye dayanan olgulardan ileri gelen, ‘koyun’un olumlu karşılandığı kullanımlar da 

vardır.  Türk  mitolojisinde  cennet  hayvanı  olarak  kabul  edilen  koyun,  birçok 

efsanenin  ortak  konusu  olmuştur  ve  Eski  Türklerde  oniki  hayvanlı  takvimin 

sekizincisi  koyuna  ayrılmıştır.  Üstelik  sevilen  ve  kutsal  kabul  edilen  bu  hayvanı, 

totem olarak kabul eden Türk boylarının varlığından söz edilir. Bir efsaneye göre; 

toprağa koyun kemiği ekilirse, oradan kuzuların çıkacağı söylenir (Almutak; 2002: 

418). Diğer bir halk anlatımında ise, koyun bir "usta" ile ilişkilendirilir; bu mucizevi 

kişi,  koyun  çobanının işinin  başında  olmaması  durumunda  sürüye  göz  kulak  olur 

(Boratav;  2012:  75).  Ayrıca,  koyun  veya  koç  kurban  etme  geleneği,  İslamiyet 

öncesinde de görülen bir Türk geleneğidir. Örneğin, Hunlarda tanrılara kurban edilen 

hayvanlardan  en  uygun  görüleni  ‘koç’tur.  Göktürklerde  de  en  çok  tercih  edilen 

kurban hayvanları at, dağ koyunu ya da koçtur (Diyarbekirli; 1972: 92-93).  

Bu tür düşünsel mitolojik unsurlar dikkate alındığında Türkçe’de yiğit, cesur 

ve korkusuz insanları nitelemek için kullanılan ‘Koçum benim’ (Баран мой) biçi-

mindeki hitap şekli, Rusçaya doğrudan çevrildiğinde erek dildeki algılayış farklılı-

ğından dolayı iletişim bozukluğuna yol açar. Çünkü, Rusça’da ‘koçum benim’ söz 

öbeğinin  kullanımı,  aşağılayıcı  bir  nitelendirme  olarak  algılanabilir  ve  yanlış 

anlaşılabilir. ‘Koyun motifi’ ayrıca Rusça’da ve Türkçe’de bazen tembellik, düşünme 

yetisinden yoksun olma ya da sürüyle hareket etme psikolojisi barındırır. ‘Aptallar 

topluluğu’nu  ifade  eden  ‘‘Стадо  баранов’’  deyimi  Türkçe’de  tam  eşdeğerlilik 

gösteren  ‘Koyun  sürüsü’  ifadesinin  yanı  sıra,  ‘Karga  derneği’  deyimiyle  de  pa-

ralellik gösterir. Kargalar, ölümü çağrıştıran kara renkleri, uğursuz olarak nitelenen 

sesleri ve leşlere olan düşkünlükleri ile pek çok toplumda genellikle kötülük simgesi 

olarak varlık gösterirler. Türk kültür tarihinde ise karganın yeri, olumludan olumsuza 

giden bir dönüşüm izler. İlk anlatılarda kurtla işbirliği yapan karga, yerleşik yaşamda 

doğal  olarak  yalnızlaşarak  kutsallığını  yitirmiş  ve  günümüz  halk  anlatılarında 

neredeyse sadece olumsuz özellikleriyle yer edinmiştir. Leş Kargası, Kargayı bülbül 



diye satmak vb. Budala ya da akılsız bir hayvan olarak resmedilen karga, sevimsiz 

bir hayvan olarak toplumun kültürel hafızasına işler ve bu durum günlük yaşamın 

yaygın  kullanılan  ifadelerinde  cisimleşir.  Yarı  göçebe  ve  yerleşik  yaşam  öncesi 



66 

 

dönemden kalan anlatı ya da metinlerde geçen karganın leş yemeye olan eğilimi, 



yeni kültür dairesine ait anlatılarda pisliğe dönüşmüştür. Domuzun kendi pisliğini 

yeme özelliğinde görüldüğü gibi, karga da kendi pisliğini yiyen, uğursuz, mendebur 

bir hayvan olarak düşünülür. Bu da İslamiyet’in kargaya yüklediği anlamlarla uyum 

içinde gelişme gösterir (Özbaş; 2010: 57, 62, 64).  

Rusça’da  ise  yaygın  kullanılan,  bir  kimsenin  herhangi  bir  ayırt  edici 

özelliğiyle  diğerlerinden  ayrıldığını  belirtmede  kullanılan  ‘Белая  ворона’  (Beyaz 



karga) ifadesi, olumsuz nitelendirilebilecek bir anlam içermeyebilir ve bir kötülük 

işareti veya uğursuzluk sayılmayabilir. ‘Karga’ sözcüğünün geçtiği kullanımlardan 

bir diğeri olan ‘считать/ловить ворон/галок’ (kargaları saymak/tutmak) deyimi 

ise  dikkatsizlik  ve  dalgınlık  içeren  durumlarda  kullanılır.  Burada  da  mutlak  bir 

olumsuzluktan söz etmek zordur. ‘Ворон ворону глаз не выклюет’ (Kuzgun kuz-

gunun gözünü oymaz) ifadesi, kısmi eşdeğerlilik açısından Türkçe’de aynı anlamı 

veren ‘İt iti ısırmaz’ atasözüyle karşılanabilir. Örneklerde görüldüğü üzere, Rusça’da 

genelde  karganın,  aptallık  ya  da  kötülük  bildiren  anlamlar  taşımadığı,  karga 

imgesinin olumsuz değerlendirmeler çerçevesinde yer almadığını belirtebiliriz.  

Bir diğer motif olarak, Türklerin hayatında önemli olan hayvanlardan birisini 

de at oluşturmaktadır. Orhun Abidelerinin çeşitli yerlerinde at ile ilgili kavramların 

geçmesi  atın  önemini  bir  kat  daha  artırmaktadır.  Atın  Türklerin  sosyal,  siyasi, 

iktisadi,  dini  ve  askeri  hayatında  en  önemli  unsurlardan  biri  olmasından  dolayı 

bozkır kavmi olan Türklere “atlı kavimler” ve onların oluşturdukları kültüre de “atlı 

kültür”  denilmiştir  (Durmuş,  2009:  96).  Bu  durumun  sonucu  olarak  Türkçe'ye 

bakıldığında atla ilgili deyim ve atasözlerinin oldukça fazla olduğu görülecektir. (At 

oynatmak, At izi it izine karışmak vb.) 

Ruslarda  ise  ‘at’ın  fiziksel  özelliklerini  yansıtan  ‘güçlülük  ve  dayanıklılık’ 

gibi kavramları içeren deyimlerin yanı sıra karakteristik açıdan kişinin ahmaklığını 

bildiren deyimler de sözlü edebiyatta yer edinmiştir. Глуп как сивый мерин (Kır at 



gibi aptal) ifadesi bunlardan birisidir ve Rus edebiyatında ilk olarak Gogol’ün ‘Mü-

fettiş’ adlı piyesinde görülür. Milli-kültürel özellikler parça parça, yani kendi bileşim 

unsurları halinde yansıtıldığı için ‘Kır at’ söz öbeğinin aktardığı anlamı yabancı dil 

öğrenenler için anlaşılmayabilir (Hun; 1999: 306).  

Sonuç olarak, hayvan adlarıyla yapılan deyimlerin renkliliği, toplumu oluş-

turan bireyleri, insanın fiziksel ve karakteristik özelliklerinin, psikolojik nitelikleri-

nin ve düşünme yetisinin daha duygusal ve görsel algılamasına teşvik eder. Konuşa-

nın ve dinleyenin hayal gücüne önemli ölçüde etki eder ve konuşma eylemini daha 

canlı bir etkinliğe dönüştürür. Bu bağlamda Türkçe ve Rusça deyimlerde hayvansal 

motifin  yan  anlamlarının  araştırılması  hayvan  örtüsüne  yönelik  çokanlamlılık 

ilişkilerine  ışık  tutar.  Türk  ve  Rus  toplumlarının  dil  taşıyıcıları,  sözlük  anlamını 

koruyan  bazı  kalıpsal  sözleri  çevirme  esnasında  başarılı  olmalarına  karşın,  ana 

dillerinde ve kendi kültürlerinde karşılığı olmayan durumlarda zorluk çekerler. Bu 

kalıp sözler, doğal olarak inanç, norm ve sosyal bağlamı yansıttığı için, sözcüklerin 

bünyelerinde  barındırdıkları  anlamı  keşfedebilmek  ve  bunu  en  iyi  biçimde  kav-

rayabilmek gerekir.  

 



Yüklə 4,93 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   222




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə