61
Kaptan, Özdemir (1988), Beyoğlu (Beyoğlu ve Kısa Geçmişi), Aybay Yayınları, İstanbul.
Karaosmanoğlu, Y. K. (2004),
Sodom ve Gomore, İstanbul: İletişim.
Kuntay, M. C. (2012), Üç İstanbul, İstanbul: Oğlak Yayıncılık.
Safa, P. (1983), Fatih-Harbiye, İstanbul: Ötüken Neşriyat.
Toprak, Z. (2007), İstanbul 1920, (Ed. Clarence Richard Johnson M. A.), Tarih Vakfı Yurt
Yayınları 19, İstanbul.
Uturgauri, S. (2004), Zabveniyu nepodvlastno, İnstitut vostokovedeniya RAN: Moskva.
Van Het Hof, S. (2010), Erken Dönem Cumhuriyet Romanında Zenginler ve Zenginlik,
Kültür ve İletişim, Yaz 13 (2), s. 81-106.
Summary
THE STEREOTYPED WHITE RUSSIAN IMAGE IN EARLY TURKISH
LITERATURE
The White Russians, who left behind their relatives, aristocratic life-style and
wealth and came to Istanbul after the October 1917 Revolution, have assumed
different identities entering a new dimension at the neighboring geography, which
was already going through a strenuous tine due to the armistice period. At the
beginning of the 1920’s, Istanbul which sheltered a great number of nationalities
against the occupation forces due to the terms of the Montrose Armistice Agreement,
has assumed a difficult atmosphere, which was also colorful. The positive/negative
aspects brought on by the White Russians, who tried to sustain the life-style they
were familiar with in a much more conservative environment, to the social texture
of Istanbul, has been the subject of many Turkish novelists. On the one hand, while
the conditions created by war and occupation led to indigence, exiguity and poverty,
on the other hand, has led to easily acquired wealth which can be considered as
extreme for certain circles of the society at the same time. While the Turkish
novelists, who witnessed the period in question, reflected Istanbul under occupation,
they have in particular depicted the negative aspects of the White Russians, who
have left a significant mark in the city’s fashion and entertainment sector, due to
their accelerating moral corruption. In the study, the stereotyped White Russian
image in the novels of the first period of the Republic and immigrants’ search for
identity will be analyzed through the examples supplied from the literary works.
Keywords: Occupation period, White Russian, Turkish literature, stereotype
perception.
62
RUSÇA VE TÜRKÇE DEYİMLERDE ‘HAYVAN’ MOTİFİ:
KÜLTÜRDİLBİLİMSEL BİR İNCELEME
ŞEKİP AKTAY
Deyimler, bir toplumun kültürel zenginliklerini gösteren dil olgularıdır. Top-
lumla özdeşleşerek ve tarih süzgecinden geçerek günümüze ulaşmışlardır. Tarihsel
ve kültürel birikim sonucu oluştukları için, ait oldukları milletin tutum ve zihniyet-
lerini ortaya koyarlar. Dolayısıyla deyimlerin, biçim ve kavram özellikleri açısından
incelenmesi önem taşır. Bu çalışmamızda Rus ve Türk kültürüne ait deyimlerde
sıkça görülen ‘hayvan’ motifine değinecek, eşdeğerlilik, çeviri ve anlam sorunlarını
kültürdilbilim açısından incelemeye çalışacağız.
Kültürdilbilim, kültür ve dil ilişkilerini inceleyen bir bilim dalıdır. V. N. Te-
liya, Yu. S. Stepanov, A. D. Arutyunova, V. V. Vorobyov, V. M. Şakleyn ve Z.
Ahmetjanova’nın çalışmalarının ışığında, 1990’lı yıllarda, dilbilimin dil ve kültür
odaklı, özgün bir dalı olarak ortaya çıkan kültürdilbilimin inceleme alanında insanın,
dünyanın bilişsel tasviriyle ve simgelerle ilişki içinde olduğu vurgulanır. Dünya,
kültür ve dil prizmasından geçerek algılanır. Kültürdilbilim, güttüğü amaçlar, uygu-
ladığı yöntemler ve elde edilen sonuçlar açısından, kültürbilimsel yaklaşım çerçeve-
sinde bulunan diğer disiplinlerden farklılık göstermektedir (Maslova; 2001: 33).
V. A. Maslova’ya göre, her deyim milli-kültürel bilgiyi koruyan bir metindir.
Dilin deyimsel bileşenleri, bu milli-kültürel değerleri canlandırmakla kalmaz, aynı
zamanda onları şekillendirirler. Her deyim kültürel yan anlamlar içerdiği müddetçe,
milli kültürün mozaiksel görünümüne katkıda bulunur (Maslova; 2001: 86). Dil ve
kültür asırlar boyu kendi içinde yoğrulurken, bir akarsu gibi, içinden geçtiği toprak-
lardan bazı unsurlar alır. Böylece her medeni toplumun konuşma ve yazı dilinde,
kültürlerarası etkileşim neticesi alınan sözcüklerle ve deyimlerle karşılaşılır. Başka
bir deyişle, dil ve kültür bir milletin tarihinin adeta özeti niteliğine bürünür (Kaplan;
2007:152). Bu açıdan bakıldığında, deyimler, son dönemlerde adından çokça söz
ettiren kültürdilbilim konusunun önemli bir kısmını oluştururlar. Bünyelerinde çeşit-
li kavramlar ya da söz varlıkları barındırırlar. Deyimlerde mevcut motifler, kültür ve
sanat alanında toplulukların gelenek ve göreneklerinin, zevk, anlayış ve inançlarının
önemli bir göstergesidir.
İnsan her zaman yaşadığı coğrafyayla zorunlu bir etkileşim içerisinde ol-
muştur. Doğayı algılama ve ona müdahale etmeye yönelik bir tutum izlemiştir. Doğa
ve çevre algısı, tepkisel davranış biçimlerinin, temel inançların, değer ve düşünce
sistemlerinin kapsamlı bir biçimde incelenmesi ile anlaşılabilir, çünkü “değerler” ve
“çevresel kaygılar” birbiriyle bağlantılıdır. Değer yargılarını doğru-yanlış, iyi-kötü,
güzel-çirkin, faydalı-zararlı, hayat-ölüm gibi kavramlar oluşturur. Bilim, olabildi-
ğince nesnel iken değer yargısı özneldir, çünkü her toplumun iyisi ve kötüsü, güzeli
ve çirkini, öteki toplumlardan farklıdır. Değere konu olan şey bir nesne, bir davranış
veya bir canlı olabilir (Topçuoğlu; 1971: 3). Bu unsurlardan özellikle hayvanlar
dilsel değerlerin oluşmasına önemli ölçüde katkıda bulunurlar. Toplumlar, doğadaki