71
istemeyince hemen ona olan tavrını değiştirerek “İnsanların emeğini çalıyorsunuz.
Korsana hayır” diye hakaret etmeye başlar.
Dizginlenememe özelliğinin yanı sıra İvedik, dizginlenmeyen bir tiptir. Film
serisinde kendisine bütünüyle serbest, sınırsız bir özgürlük alanı tanınmıştır. Dalış
öğretmenini küçük düşürmesine hiç kimsenin müdahale etmemesi, açık büfeyi
bütünüyle kendi önüne almasına sadece otel müdürünün ses çıkarması, market kasa-
sında müşterinin mahremiyetini suistimal eden konuşmasına kimsenin karşılık ver-
memesi, eczane sahnesinde eczane sahibinin son anda çıkışması örneklerinde Recep
İvedik’in dizginsizliğine vurgu yapılmaktadır. Çevreye verdiği rahatsızlığın niteliği
ve niceliği sadece birkaç kişinin umurundadır, diğerleri ya tepkisizce oldukları yerde
dikilirler ya da kokteyl sahnesinde, Recep İvedik’in DJ masasını ele geçirmesinden
sonra olanlar gibi, hoşlarına giden bir duruma çabucak adapte olurlar.
Kendince doğruları olan, özgüven sahibi, lafazan, hazırcevap bir tiptir. Statü
ayrımı gözetmeden çeşitli kişiler ya da durumlar karşısında mutlaka söyleyecek bir
sözü vardır. Öyle ki yılın en büyük reklam anlaşmasına imza atan kuzeni Hakan
İvedik’in ısrarı üzerine, hazırlıksız olarak yaptığı kürsü konuşmasında, “ağustos
böceği ile karınca” masalını anlatıp, nesli tükenmekte olan fok balıklarından bahse-
derek, “kodamanlara, ensesi kalınlara” kendini dinletmekte, konuyla ilgisi olmayan
“Ekinler baş vermeden kör buzağı topallamazmış” sözü ile ayakta alkışlanmaktadır.
Bunun yanı sıra sinirlendiği zamanlarda, karşısındaki kişilere fiziksel şiddet kullan-
mak yerine onlara söyleyecek söz bırakmayan, sözün yetmediği yerde de “Konuşma
lan” diyerek karşısındakine çıkışan bir tiptir.
İnsanlara dokunmaktan, el-kol şakası yapmaktan hoşlanan, hareketli biridir.
Sokakta futbol oynayan çocuklarla top oynamaya başlayıp, topu onların uzağına
atması, çiçek satıcısı kadının elini öpüp para vermeden uzaklaşması, yaşlı adamı
önce öpüp sonra alaşağı ederek kucağına alıp yolun karşısına bırakması, kötülük
düşünmeyen ancak çocuksu hırsları olan bir İvedik portresi çizmektedir. İnsan
ilişkilerinin daha samimi olduğu, zamanın daha yavaşlatılmış olarak aktığı, henüz
tam anlamıyla parasallaşmamış bir hayatın hüküm sürdüğü ortamın şekillendirdiği
İvedik, az da olsa bir şeyler paylaşabildiği babaannesinin ölümüyle kendini iyice
yalnız ve dışlanmış hissederek depresyon belirtileri gösterir. Uzak akrabası Zeynep,
onunla birlikte sabah koşusu, karate kursu, dans, tiyatro gibi spor ve sosyal ak-
tivitelere katılarak Recep İvedik’in, kent merkezindeki insanlara ayak uydurmasına
çalışır.
Erkek egemen bir bakış açısı olan ancak erkek kimliğini tamamlamada kadı-
nın yerini takdir eden bir tiptir. Öyle ki onun ruh halini düzetmek için hayatına giren
kişi, yine kendi köyünden, İstanbul’a üniversite okumak için gelen bir kadındır.
Bunun yanı sıra, her ne kadar kendisiyle anlaşabilen, onu seven bir kadınla karşılaş-
madığını ifade etse de, kadınların dışarıda tutulduğu toplumlarda bazı sapkınlıkların
ortaya çıkabileceğinin farkındadır. Kara Ambar Kamyoncular Derneği’ne üye olan
kamyon şoförlerinin bulunduğu ortam, söz konusu derneğe kabul merasimi, kam-
yoncuların yedikleri kuru fasulye ve pilav gibi unsurlar erkeksi özellikler taşımak-
tadır. Kendisini Antalya’ya götürecek olan kamyoncunun, eşcinsel olduğunu anla-
dıktan sonra onun eşcinselliğine vurgu yapan argo sözler söyleyerek kamyondan
72
inme sahnesiyle, üye adaylarının alplar devrini çağrıştıran güç gösterilerine dayalı
çeşitli sınavlardan geçirildiği erkeksi toplumlardaki / topluluklardaki arızi durumlara
dikkat çekilmektedir.
Geleneksel toplum kabullerini bilen ve onlara saygı duyan bir tiptir. Kara
Ambar Kamyoncular Derneği'ne üye olmak için düzenlenen yarışmada, derneğin
başkanını mağlup etme şartını saygıyla karşılaması, Sibel’in nişanlı olduğunu öğren-
dikten sonra otelden ayrılması, kendisine hakaret eden karate öğretmenine mesle-
ğinden dolayı saygı duyması ve el kaldırmaktan kaçınması, cinci hocanın hazırladığı
karışımı içtikten sonra “Ölmüşlerinizin canına değsin” demesi verilebilecek örnek-
lerdendir. Bunun yanı sıra, tüplü dalış takımı cihazları konusunda bilgi sahibi, şarap
değerlendirme lisanını bilen, şizofreni hastalığından haberdar, pistte iyi dans edebi-
len, üniversite düzeyindeki matematik denklemini çözebilen, öğrenci harç ücreti,
değişim programı gibi bazı detayları da bilen biridir.
Türk Toplumunun Recep İvedik’e Neden Güldüğü Üzerine
İnsanların neden güldüğü ve gülmeyi sağlayan unsurlardan birisi olan mizah
anlayışının toplumlarda ne şekilde geliştiği, özelliklerinin ne olduğu ve mizahi un-
surlar taşıyan halk yaratmalarının nasıl oluştuğu konuları günümüzde de güncelliğini
korumaktadır (Ekici 2000). Mizah ile her zaman yan yana hatta iç içe olan gülme
olgusu devirlere, coğrafyalara ve medeniyetlere göre farklı şekillerde izah edilmiş,
bu konuda pek çok gülme teorisi öne sürülmüş, ancak standartları oluşmuş bir teoride
karar kılınamamıştır (Morreall 1997; Bergson 2014; Türkmen 1999; Şentürk 2010).
Söz konusu teorilerden bazıları “üstünlük”, “zıtlık” ve “rahatlama” şeklinde adlan-
dırılmakta ve bu teoriler gülmenin sadece belli bir yönünü ele almaktadır. Bunun
yanı sıra sosyal-psikolog John Morreall, gülmenin, memnuniyet verici ani bir
psikolojik değişiklikten kaynaklandığına değinmektedir (Morreall 1998: 88-105).
Mizah ise düşüncelerin latife, şaka, iğneleme, taşlama, hiciv ve alay unsurla-
rıyla süslenip anlatıldığı söz ya da yazı çeşididir (Tuğlacı 1972: 17). Bu açıdan
bakıldığında, gülmenin temel kaynağı olarak nitelendirilebilecek olan mizahın, aynı
zamanda bir anlatı içine yerleştirilen kültürel temayı ve edebi yapıyı aktarmayı da
hedeflediğini söylemek mümkündür (Ekici 2000). Eğlence işlevinin yanı sıra mi-
zahın bünyesinde, çatışma, asilik ve boyun eğmezlik, var olan düzeni yıkma ve in-
sanlık için daha iyi bir yaşam olanağı kurma çabası yer alır. Bu bağlamda, Recep
İvedik film serisindeki temsil değeri yüksek örneklerden hareketle, Recep İvedik
fenomeninin / komiğinin insanları neden güldürdüğü konusunda şu değerlendir-
melerde bulunmak mümkündür:
Yukarıda da ifade edildiği üzere, Türk halkının eğlence yaşamında önemli
bir yeri olan Karagöz’ün devamı olarak düşündüğümüz Recep İvedik’teki mizahi
unsurlar, tıpkı Türk halk tiyatrosunda olduğu gibi, temel olarak “söz komiği” ve
“hareket komiği” üzerine kurulmuştur. Söz komiğinde asıl unsur, dil aracılığıyla
ortaya konulan gülme iken; hareket komiğinde, hareket ve eylemlerle gerçekleşti-
rilen gülme esastır (Görkem 2006: 160). Bir bütün olarak yer alan “söz” ve “hare-
ket”in yanına Recep İvedik’te bir de “görüntü” eklenince mizahı yaratan temel yapı
oluşturulmuş olur. Bu açıdan bakıldığında Recep İvedik, kendine has üslubuyla,