73
anlık kızgınlıklarını, öfkelerini dile getiren, çoğu benzer sözcüklerden oluşan ilenç-
leri, sitemleri, aşağılamaları, küfürleri, argo sözleri, komik benzetmeler ve söz oyun-
larıyla dile getirir. Türk dilinin zenginliğinin bir göstergesi olarak, kimi zaman eksik
ya da yanlış söylenen atasözü ve deyimlerle de süslenmiş söz gruplarının, söz ko-
miğini oluşturmasının nedeni, kanaatimizce, bireyin bilinçaltının dışavurumudur.
Toplum tarafından sosyal normlar bağlamında baskı ve kontrol altında tutulan bire-
yin duyguları eğlenerek dışa vurulmakta, kahkahalarla bütünleşmektedir. Benzer
şekilde Recep İvedik’in el hareketleri, mimikleri, vücudunun duruşu ve ses tonunun
yanı sıra kendine has davranışları, tepkileri ve tavırları vardır. Örnek vermek gerekir-
se; böğürtü şeklinde gülmesi, el hareketi yapması, yellenmesini işlevsel olarak kul-
lanması gibi davranışlar, sürekli tekrar ettiği hareketlerdendir. Burada gerek söz ge-
rekse hareket komiğini yaratan unsur, insan bilincinin id, ego ve süperego savaşında,
Recep İvedik’in, ilkel benliği, “id”i serbest bırakarak, ona kendini ifade etme fırsatı
sunmasıdır. İvedik’in görüntüsü de tıpkı huyları gibi istenmeyen ve norm dışı olanı
sergiler (Güryuva 2013: 112). Şişman, iri yarı, aşırı kıllı vücudu ve ona dar gelen
kıyafetleriyle sıra dışı olarak tasvir edilen tipe eşlik eden, valiz taşıyan görevli, Ali
Kerem, Zeynep ve Issız Ada ekibinde yer alan yardımcı oyuncuların minyonluğu,
görüntüyü daha da komik hâle getirmektedir.
Birbirinden bağımsız bölümlerden oluşan ancak her biri Recep İvedik’in, için-
de yaşadığı topluma dâhil olma, bir diğer ifadeyle toplumsallaşma sürecinin farklı
aşamalarına odaklanan film serisinde, İvedik’in yaşadığı çatışma insanlarda gülme
eylemini harekete geçirir. Buradaki gülme eylemi, insanların deneyim ve beklenti-
leriyle ilgili olan uyumsuzluk teorisiyle açıklanabilir (Türkmen 2002: 372). İlk
filmde, kamyoncular derneğinin verdiği üyelik kartı dışında kimliği bile olmayan,
tamamen yabancı ve çatışma halinde olduğu bir topluma uyum sağlama mücadelesi
veren Recep İvedik, ikinci filmde, patron yarısı sıfatıyla düzenin bir parçası olmaya
çalışır. Tanışmış olduğu tüketim toplumun mutluluk, eğlenme ve zevk alma anlayı-
şına, sistemin bireyi, toplumu, resmî ve gayri resmî kurumları kontrol altında tutma
çabalarına karşı duyduğu rahatsızlık nedeniyle yaşadığı depresyon, üçüncü filmde
ele alınır. Son filmde ise çocukluğundan beri futbol oynadığı arsaya bina yapılma-
sına engel olmak için Issız Ada yarışmasında verdiği mücadele ve direniş anlatılır.
Bu aşamalar içerinde Recep İvedik’in yaygın toplumsal kurallara (kalıplara) aykırı
davranışları, yaşam tarzı, giyimi kuşamı, Pascal’ın ifadesiyle, “Kişinin, umduğuyla
bulduğu arasındaki şaşırtıcı orantısızlık” insanları güldürür (Morreall 1997: 24-25).
Örneğin; Recep İvedik gibi eğitim-öğrenim düzeyi düşük, toplum tarafından aşağı-
lanmış, dışlanmış bir tipin, üniversite ortamına girmesindeki uyumsuzluk bariz bir
şekilde görülmektedir. Profesörün, Zeynep’e sorduğu soruyu, parmak yardımıyla,
zihinden cevaplayan Recep’in, Zeynep’e kopya verme girişimi söz konusu uyum-
suzluğu daha da arttırmaktadır. Dünyanın her yerinde soruyu halkın sormasına kar-
şılık, yükseköğrenim ve bilim kurumu olan üniversitelerde, hocaların sürekli “genç
dimağlara” soru sormaları ve ardından “Profesör maaşı az efendim” diye yakınmala-
rı konusundaki tezat da dikkat çekicidir. İvedik’in söz konusu değerlendirmelerine
karşılık, öğrencilere dönerek “Yanlış mı diyorum?” şeklinde sorması ve onların da
74
alkışını alması ise yükseköğrenim kurumunun en yüksek düzeydeki akademik unva-
nına sahip kişiyi bile akıl ve zekâsıyla cevapsız bırakması zıtlığını yansıtmaktadır.
Recep İvedik’in, toplumun olmaması gereken özelliklerini aniden vurgula-
ması da bir anlamda uyumsuzluktur ve gülmeye neden olur. Arthur Schopenhauer,
komiğin bir kavramla gerçek nesneler, düşünülenle seyredilen arasındaki uyumsuz-
luğun ani algısından meydana geldiğini belirtir (Şentürk 2010: 63). Film serisinde
konuyla ilgili çarpıcı örneklerden birisi; Recep İvedik ile kütüphane görevlisinin
arasındaki diyalogdur. Bu sahnede İvedik, görevliye selam vererek, kitap bakmak
istediğini söyleyene kadar her şey normal seyrindedir. Ancak görevlinin, nasıl bir
kitap istediğini sorması üzerine, İvedik’in, aniden “kapağı olan, yazılı, okumalık”
özelliklerini sıralaması beklentilerin aksinde gerçekleşen bir harekettir yani uyum-
suzluktur. Görevlinin, soruyu biraz daha açmasının ardından, Recep İvedik’in dünya
klasiklerini okumaktan hoşlandığını belirtip, örnek olarak aniden, Cin Ali, Akıllı
Pireler, Kaya ile Ali gibi çocuk kitaplarını sıralaması insanın beklentilerini alt üst
eder ve bir uyumsuzluk meydana getirir. Bir başka ifadeyle, Recep İvedik’in, kitabın
okunacak bir şey olduğundan, kütüphaneden kitap alabilmek için üye olunması ge-
rektiğinden, günümüz yazarları ve dünya klasikleri ayrımından haberdar olması ama
okumaması nedeniyle verdiği ani cevaplar zıtlık yaratmakta ve gülmeye kaynaklık
etmektedir.
Recep İvedik’in, başta kendi bedeni olmak üzere, yaygın güzellik anlayışına
uymayan kadın ve erkeklerle karşılaşma anlarının filmde komik unsur olarak işlev
görmesi de uyumsuzluk kuramını akla getirmektedir (Güryuva 2013: 112). Recep
İvedik’in, reklam ajansında çalışmaya başladığında, dar gelen kıyafetleri, daima
gergin olan gömlek ve ceketlerinin ön düğmeleri, kabin personeli olduğunda giydiği
yeleğin göbeğinin üzerinde kalması, yoga kursunda yere otururken yuvarlanması
gibi örneklerle İvedik’in bedeninin de genel kabullere uymaması gülünçtür. Sibel’in
annesi “göbeğin düğüm düğüm olmuş, gerdanın pelikan gibi sarkmış” şeklinde yo-
rumlara maruz kalırken, oteldeki temizlik görevlisi kadın “şişko patates, göbeğinin
derisi davul gibi” sözler işitir. Yine Recep İvedik’in, internet üzerinden tanıştığı ka-
dının abartılı makyaj, saç ve kostümünü beğenmeyerek “kaportasının çürük” oldu-
ğunu söylemesi, yoga sınıfındaki kısa saçlı kadını erkek zannetmesi gibi ifadeler şiş-
manlık, irilik, yaşlılık, abartılı dış görünüş ve kısa saç ile kadın güzelliğinin örtüş-
mediğine işaret eder. Benzer şekilde, diğer erkeklerin de norm dışı bedensel görüşleri
gülme sebebidir. Bergson’un, uyumsuzluk kuramını açıklarken belirttiği gibi çirkin-
lik kendi başına komik olmaktan çıkar, normlarla uyumsuz olduğu için komikleşir.
Bununla birlikte, yıkıcı bir pratik olan gülme, gülünen kişiyi davranışını düzeltmeye
zorlar (Bergson 2014: 17-18). Bu noktada, Recep İvedik’in, bedensel görünümünü
olumsuz eleştirdiği kadın ya da erkeklerin, ona tepki vermek yerine kendi durumla-
rına üzülmeleri ya da sessiz kalmaları dikkat çekicidir.
Birbirinin devamı olan sahnelerde, Recep İvedik’in bir taraftan akla uygun,
mantıklı diğer taraftan yerinde olmayan, uygunsuz ya da içinde bulunulan zaman ve
koşullarla bağdaşmayan söz ve hareketleri gülmeye neden olur. Babaannesinin
vefatından sonra başlayan, gece ıslanmaları, sıkıntı, mutsuzluk gibi belirtileri olan
rahatsızlığından kurtulmak için, arkadaşlarının tavsiyesiyle, gittiği psikologa