Yaşayan dünya dinleri aöf Kİtap özetİ- ve Ünite


Tanrıdan ilahi vahiy alması



Yüklə 265,18 Kb.
səhifə4/5
tarix14.05.2018
ölçüsü265,18 Kb.
#43539
1   2   3   4   5

Tanrıdan ilahi vahiy alması

  • aldığı vahyi insanlara tebliğ etmesidir

    Yahudilikte vahyin çeşitleri vardır:

    1. Vahyin en kestirme ve en üstün şekli ve yolu, hiçbir aracı olmaksızın doğrudan Rab Yahve’den ilahi vahyi almaktır - sadece Hz. Musa’ya özgüdür

    2. rüyada veya vizyon (rüyet) halinde vahyin alınmasıdır- Hz. Musa dışındaki peygamberlere vahiy genelde bu şekilde gelmiştir

    peygamber oluş yaşları farklıdır.

    • Hz. Musa 80

    • Hz. Harun 83

    • Samuel ve Yeremya daha çocuk yaşta

    • Peygamberlerin çoğu olgunluk yaşlarında peygamber olmuştur

    Yahudi kutsal kitabında hakiki peygamberin özellikleri şu şekilde belirtilmiştir:

    1. Tebliğinin doğruluğu: (Tesniye 13/1-5)15. Hakiki peygamberin Tanrı, ibadet ve ahlaki vecibeler hususunda söyledikleri, şeriata (Tevrata) uygun olmalıdır. Eğer söyledikleri On Emir’den ayrılıyorsa o, Allah adamı değildir. Bu sebepledir ki Rab Yahve’den başka ilahlara kulluğu önerenler; yalan, hırsızlık, zina gibi yasak fiilleri tavsiye eden ve yapanlar peygamber değildir.

    2. Verilen haberlerin gerçekleşmesi: (Tesniye 18/21-22)16. Tevrat, hakiki peygamberin bir özelliği olarak verdiği haberin gerçekleşmesini göstermektedir. Eğer bir kişinin gelecekle ilgili verdiği haber gerçekleşirse o hakiki, gerçekleşmezse sahte peygamberdir

    3. Alametler göstermesi: (Çıkış 4/8)17. Peygamberler birtakım alametler de göstermektedirler ancak sadece alametler yeterli değildir



    • Tevrat’ta ilk defa peygamber (nevi) olarak isimlendirilen kişi, aynı zamanda ilk İbrani atası ve İsrail seçilmişliğinin başlangıcı kabul edilen İbrahim’dir

    • Yahudi inancına göre İbrahim ile başlayan ve Musa ile en mükemmel biçimine ulaşan peygamberlik, M.Ö. 5. yüzyılda yaşadığı kabul edilen Malaki ile sona ermiştir!


    İslâm Dinine göre peygamberlerde bulunması gereken bazı nitelikler vardır ki bunlar. Sıdk (doğruluk), Emanet (güvenilirlik), Tebliğ, Fetanet (zeki ve üstün akıllı olmak) ve İsmet’tir (günahlardan korunmuşluk). İslâm inancına göre bütün peygamberlerde bu nitelikler bulunmaktadır. İslâm’a göre peygamberler de insandır ancak onlar ilahi vahye mazhar olmuşlardır. Yahudilik’te peygamberlere zina etmek, putlara tapmak gibi çeşitli hatalar işletilmektedir ki bunların, İslâm açısından kabulü mümkün değildir

    Bu dönemden itibaren yol gösterici ve tebliğci “Tanrı adamı” figürü yerine dini bilen ve yorumlayan “din adamı”(rabbi) figürü öne çıkmış; aynı zamanda kurtarıcı Mesih beklentisi gelişmeye başlamıştır

    • Yahudilik’te peygamberlik sadece erkeklere mahsus değildir, kadınlardan da peygamberler gelmiştir. Onlara nebiah denilmektedir .

    1. Hz. Musa’nın ablası Miryam (Çıkış 15/20)

    2. Debora (Hakimler 4/4)

    3. Hulda (II. Krallar 22/14)

    4. Noadya (Nehemya 6/14)

    5. Peygamber İşaya’nın eşi (İşaya 8/3)



    Ahiret İnancı

    • Ahiret inancı, Yahudi dininin en karmaşık konularından biridir

    • Tanah’a ait diğer kitaplarda ahiret konusu, bazı atıfların ötesinde açık ve net olarak yer almamaktadır

    • Buna karşılık başta yeniden dirilme inancı olmak üzere, öteki dünya ile alakalı kavram ve konular Tanah sonrası Yahudi Apokrif-Apokaliptik yazılarda, Rabbani ve Kabalistik literatürde, Orta Çağ Yahudi teolojisi ve litürjisinde önemli yer tutmaktadır

    • Yahudilikte ahiret inancı, geç dönemde yazılmış olan apokaliptik karakterli Daniel kitabı ile İşaya kitabındaki bazı pasajlarda kısmen yer almaktadır.

    • Yahudi kutsal kitabının ilk yorumcuları olan Ferisiler gerek ruhun ölümsüzlüğü gerekse yeniden dirilme inancını bir nevi tartışmasız doktrin olarak ortaya koymuşlardır

    • Kutsal metni lafzi olarak anlama yoluna giden ve yorum geleneğini kabul etmeyen Sadukiler ise, Tanah’ta yer almadığı gerekçesiyle, hem ruha hem de bedene nispetle ölümden sonraki hayatı reddetmişlerdir.

    • Ruhun ölümsüzlüğü ve yeniden dirilme inancına dayanan ahiret konusu ilk defa Tanah sonrası Yahudi literatüründe açık biçimde ortaya konup Rabbani literatürle birlikte Yahudi öğretisinin bir parçası olmuştur

    • Tanah’ta ahiretle ilgili kullanılan kavramlardan biri, ölüler diyarı anlamındaki şeol’dur.

    • Şeol, ölüm sonrasında bütün insanların gittiği yer -Önceleri iyilerin huzur içinde beklediği, kötülerin ise farklı derecelerde azaba uğradığı bir yer

    • şeol daha sonra sadece kötülerin azap gördüğü bir yer kabul edilmiş, bazı apokriflerde ise şeol’un yerini, kötülerin azap çektiği mekan anlamında gehinnom (cehennem) kavramı almış, iyilerin de ölümden sonra eskatolojik Aden bahçesine (gan Eden) veya cennete gittiği kabul edilmiştir.

    • Mişna ve Talmud’da öteki dünya ve yeniden dirilme kavramları, iman ve kurtuluş prensibi olarak ortaya konmakta, ayrıca Rabbani literatürde iyiler için mükafat, kötüler için ise ceza yeri olarak cennet (gan eden) ve cehennem (gehinnom) kavramlarına atıf yapılmaktadır.

    • Yaygın inanca göre dünya yaratılmadan önce yaratılan ya da planlanan cehennem, yerin altında veya semanın üzerinde ya da karanlık dağların arkasındadır. Cehenem sadece ceza değil aynı zamanda arınma yeridir. Bir görüşe göre günahı ve sevabı eşit olanlar cehennemde on bir ay süresince arındıktan sonra cennete girebileceklerdir

    • Yaygın görüş hem İsrail’den hem de diğer milletlerden olan kötülerin cehennemde sadece on iki ay kaldıktan sonra yok olacakları yönündedir

    • Şabat’a denk gelen günlerde azabın olmayacağı da bazılarınca ileri sürülmektedir

    • Yahudilikteki ahiret inancına göre Yahudilerden kötü olanlar cehennemde sadece on iki ay kalacaklardır


    Kur’an, Yahudilerin bu iddialarını şu şekilde yalanlamaktadır:

    وَقَالُواْ لَن تَمَسَّنَا النَّارُ إِلاَّ أَيَّاماً مَّعْدُودَةً قُلْ أَتَّخَذْتُمْ عِندَ اللّهِ عَهْدًا فَلَن يُخْلِفَ اللّهُ عَهْدَهُ أَمْ تَقُولُونَ عَلَى اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ

    وَقَالُواْ لَن تَمَسَّنَا النَّارُ إِلاَّ أَيَّاماً مَّعْدُودَةً قُلْ أَتَّخَذْتُمْ عِندَ اللّهِ عَهْدًا فَلَن يُخْلِفَ اللّهُ عَهْدَهُ أَمْ تَقُولُونَ عَلَى اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ

    İsrailoğulları :Sayılı birkaç gün müstesna bize ateş dokun- mayacaktır dediler. De ki: siz Allah katından bir söz mü aldınız-ki Allah sözünden caymaz- yoksa Allah hakkında bilmediğniz şeyleri mi söylüyorsunuz. Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşa- tırsa işte o kimseler cehennemliktir. Onlar orada devamlı kalırlar” (Bakara 2/80-81).






    Cennetin de Aden bahçesi (gan Eden) olduğu ve yeri bilinmemekle birlikte bu dünyada bulunduğu, iyilerin ruhlarının, Mesihi dönemin sonunda gerçekleşecek yeniden dirilme anına kadar burada kalacakları ifade edilmektedir. Henüz yaratılmamış öteki dünya ise yeniden dirilme ve ilahi muhasebe sonrasında iyilerin ve günahından arınanların yeni bir beden ve ruhla sonsuza kadar yaşayacakları nihai mükafat yerini ifade etmektedir.

    Mesih İnancı

    • Mesih inancı, Yahudilerin karizmatik bir kurtarıcı tarafından yabancı boyunduruğundan kurtarılıp Filistin topraklarında dini ve siyasi bağımsızlık kazanmak suretiyle eski ihtişamlarına kavuşmalarına yönelik inanç ya da doktrini ifade etmektedi

    • İkinci Mabed döneminin sonlarından itibaren önemli olmuştur

    • İbranice Maşiah (Mesih) kelimesi yağla meshedilmiş anlamındadır

    • Bu terim başlangıçta peygamber veya kohen tarafından yağlanmak (kutsanmak) suretiyle ya da doğrudan Tanrı tarafından görevlendirilen kral, kohen veya baş kohen gibi kişiler için kullanılmıştır. Kelime daha sonra eskatolojik manada “kurtarıcı Mesih” biçimine dönüşmüştür.

    • Tarihlerindeki olumsuzluklar ve başka ülkelerin tahakkümü altında kalmaları, diğer taraftan Tanrı’nın seçilmiş kavmi oldukları inancı ve bu nitelemeye uymayan şartlar ayrıca İran kaynaklı kurtarıcı fikri Yahudilerde, Tanrı’nın ilahi düzeni yeniden tesis etmek ve Yahudileri, layık oldukları itibara tekrar kavuşturmak için bir Mesih-kral göndereceği fikrine götürmüştür Mabedin ikinci kez yıkılması ile Mesihi kurtuluş fikri daha da kuvvetlenmiştir.

    • Rabbani literatürde Davud soyundan gelecek olan Mesih, tarihin sonunda İsrail’in düşmanlarını yenmek suretiyle onları esaretten kurtarıp kutsal topraklara ve Tanrı’ya döndürecek, orada Mabedi tekrar inşa edip İsrail’i Tevrat öğretisine göre yönetecek ve yeryüzünde Tanrı’nın krallığını kuracak kişi; savaşçı, öğretmen ve peygamber kimliklerini de kendi şahsında toplayan eskatolojik kral olarak tasvir edilmiştir

    • Ayrıca Yusuf soyundan gelecek ikinci bir Mesih’ten de bahsedilmektedir- Bu ikinci derecedeki Mesih figürü daha sonra, Mesihçiliğin modern ve seküler bir versiyonu olarak görülebilecek olan Siyonist hareketin öncüleri için de kullanılmıştır.

    • Mesih tabiat üstü bazı özelliklere sahip:

    • Kudüs’te doğduğu

    • gökyüzünde gizlendi

    • geri dönmek için kurtuluş gününü beklediği ve İsrail hak ettiğinde heybetli bir biçimde bulutların üzerinde gelecek



    • Rabbani literatürde Mesih’in gelişini haber veren birtakım olumsuz gelişmelerin olacağından bahsedilir:

    • Gog ve Magog savaşı

    • sürgündeki İsrail’in vadedilmiş topraklarda bir araya toplanması ve milletlere hükmetmesi

    Mesih beklentisi özellikle baskı ve zulüm dönemlerinde daha da artmış ve birçok kişi, Mesih iddiasıyla ortaya çıkmıştır. Ebu İsa el-İsfahani (VII. Yüzyıl), İbn Arye (1000), Karai Kohen Solomon (1121) bunlardandır. Yahudi tarihinin en etkili Mesihi hareketi ise Sabatay Sevi adlı bir Osmanlı Yahudisinin, Mesihlik iddiasında bulunması (1665), daha sonra müslüman olmasıyla, Yahudilere göre heretik sayılan ve gizli bir harekete dönüşen Sabataycılıktır.

    Benzerlikler: diğer dinlerde (örnek)

    Diğer pekçok kültürde, aynı şekilde gelecek bir kurtarıcı müjdesi ve beklentisi mevcuttur. İçinde, ileride gelecek bir kurtarıcı müjdesi bulunmayan yegane kutsal kitap Kur’an’dır. Kur’an’da

    مَّا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِّن رِّجَالِكُمْ وَلَكِن رَّسُولَ اللَّهِ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا

    Muhammed sizden hiçbirinizin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah herşeyi hakkıyla bilendir” (Ahzab 33/40) denilmek suretiyle peygamberliğin, Hz. Muhammed ile sona erdiğini bildirmektedir.



    Vadedilmiş Topraklar

    • Yahudiliğin iman esasları arasında yer almasa da Yahudiler, Tanrının seçilmiş kavmi olduklarına ve Arz-ı Mev’ud’un, Tanrı tarafından kendilerine vaad edildiğine inanmaktadırlar.

    • Arz-ı Mev’ud (Vadedilmiş topraklar) tabiri Allah’ın, Hz. İbrahim’e ve onun soyundan gelenlere vermeyi vaad ettiği yer için kullanılan bir terimdir

    • İbranice’de Eretz Israel (İsrail diyarı) denilen bu bölge Tanah’ta Kenan diyarı, diyar ve memleket diye de zikredilmektedir

    • Hz. İbrahim’e yapılan vaadde “Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar olan bölge” (Tekvin 15/8), Hz. Musa ve Yeşu’a yapılan vaadde “ayak tabanınızın basacağı her yer” (Tesniye 11/24; Yeşu 1/3) diye tanımlanmaktadır

    • Vaad önce Hz. İbrahim’e yapıldığına göre, bu vaad bir hak doğuruyorsa, İshak soyundan gelen Yahudiler kadar İsmail soyundan gelenlerin de o topraklarda hakkı olmalıdır. Üstelik Kur’an’a göre de vaadin gerçekleşmesi için birtakım şartların yerine getirilmesine bağlanmıştır. Bunların başında Allah’a itaat gelmektedir. Halbuki İsrailoğulları Allah’ın emirlerine boyun eğmemiş, yapılan ahitleri yerine getirmemiş, hatta Allah’ın elçilerini öldürüp fesat çıkarmışlardır (Bakara 2/61, 100; Nisa 4/155-156; Maide 5/1318).

    İBADETLERİ

    • Her dinde olduğu gibi Yahudilik’te de ibadet dinin temel unsurlarındandır

    • Avoda = doğru ibadet biçimi dini uygulamalara verilen isim

    • Eski İsrail toplumunda ibadetin temelini kurban kültü oluşturmuş, bilhassa İbrani atalar döneminde ibadet ferdi tarzda, Tanrı’ya sunulan adak, takdime ve dua etrafında şekillenmişti

    • “Toplanma Çadırı” etrafında toplu ibadete geçiş ise Musa peygamber dönemiyle başlamıştır

    • Toplanma çadırı ve daha sonra onun yerini alan Mabed, İsrail Tanrısının en fazla tecelli ettiği ve O’na doğrudan ulaşılan yer olarak görülmüştür

    • Filistin topraklarına yerleşildikten sonra, farklı bölgelerde ferdi takdimeler için mezbahlar oluşturulmakla birlikte, önce kuzeyde Şilo, daha sonra Gibeon, Toplanma Çadırının yer aldığı toplu ibadet merkezi olarak belirlenmiştir

    • Davud’un Kudüs’ü fethedip krallığın merkezi yapmasıyla birlikte ibadet merkezi Kudüs’e kaymış, kral Süleyman zamanında ise Mabed (bet ha-Mikdaş=Beytü’l-Makdis) inşa edilmiştir

    • Dış ve iç avlu, kutsal ve en kutsal bölümlerden oluşan Süleyman Mabedi ibadet merkezi olarak tahsis edilmiştir- M.Ö. 586’da Babilliler tarafından yıkılmış, M.Ö. 515’te ikinci kez yapılmıştır

    • Yahudi öğretisine göre kohen sınıfı, Yakub’un 3. oğlu olan Levi soyundan gelen ve kendisi de ilk baş kohen kabul edilen Harun’un oğullarından oluşmakta, Levi soyunun diğer kollarına bağlı erkekler ise Levili sınıfını teşkil etmektedir

    • kohen ve Levili kimlikleri baba yoluyla elde edilmektedir. Kohenlerin en yaşlısı baş kohen ve dolayısıyla en kutsal kişidir. Kohenlerin yardımcıları konumundaki Levililer ise ibadethanenin bakımı, ayrıca müzik ve şarkı ile ibadete eşlik etmekle görevlendirilmişlerdir

    • Eski İsrail dininde Mabed, kurban ve kohenlik uygulaması merkezi konuma sahipken, İkinci mabedin yıkılmasıyla birlikte Yahudi dini hayatı sinagog, Tevrat ve rabbiler etrafında gelişme göstermiştir- Kurban ibadeti askıya alınmıştır

    • Mabed yerine SİNAGOG: Mabedde kohenler aracılığı ile yerine getirilen kurban ibadetinin yerini, sinagoglarda rabbiler eşliğinde icra edilen Tevrat çalışması ve dua almıştır



    • Günümüzde Yahudi mabedine, toplanma anlamında şu kelimeler kullanılır:

    • Grekçe sinagog

    • İbranice bet ha- kneset (toplanma evi), bet ha-tefila (dua evi) ve bet ha-midraş (öğrenme evi)

    • Türkçe’de ise Havra da denilmektedir

    • Sinagoglarda putperestliği çağrıştıran resim, heykel ve sair unsurların kullanılması yasaktır. Sinagoglar genellikle tek veya iki katlı olarak yapılmakta, geniş dua salonunun ön tarafında, Kudüs’ün bulunduğu yöndeki duvarda, içinde rulo halindeki Tevrat nüshasının muhafaza edildiği kutsal dolap, dolabın hemen önünde yüksekçe bir platform bulunmaktadır



    • Yahudilik’te günümüzde sabah (şaharit), ikindi (minha) ve akşam (maariv veya arvit) olmak üzere günde üç vakit ibadet vardır

    • Bu ibadetler bir kısmı ferdi, bir kısmı en az on erkekten oluşan cemaat (MİNYAN) eşliğinde İbranice okunan belli dualar halinde icra edilmektedir

    • Sadece erkeklerin iştirakiyle gerçekleşir ibadet.: ayakta durmak, oturmak, Kudüs’e yönelerek ayakta dualar okumak ve hafif rüku şekli mevcuttur

    • Ayrıca bazı ibadetler esnasında ibadet şalı örtme, alın veya kol bağı takma gibi ritüeller de vardır

    Şabat

    Cumartesi (Şabat) günü, Yahudilerce haftanın en kutsal günü kabul edilmektedir- 10 emirden biri. bu günde iş yapmak yasaktır. Bu günde manevi yenilenme ve dünyayı Tanrının yarattığı gibi bırakıp tabiatın işleyişine müdahale etmeme ilkesi gereğince, toplam otuz dokuz sınıf işten uzak durulmaktadır



    Cumartesi günü, iki ayrı gerekçeyle kutsaldır:

    1. Tanrı’nın dünyayı altı günde yaratıp yedinci günde dinlenmiş

    2. Tanrı’nın İsrailoğullarını Mısır’daki kölelik evinden kurtarmış olması

    Çık.35: 1 Musa bütün İsrail topluluğunu çağırarak, “RAB’bin yapmanızıbuyurduğu işler şunlardır” dedi,
    Çık.35: 2 “Altı gün çalışacaksınız. Ama yedinci gün sizin için kutsal Şabat*, RAB’be adanmış dinlenme günü olacaktır. O gün çalışan herkes öldürülecektir.
    Çık.35: 3 Şabat Günü konutlarınızda ateş yakmayacaksınız

    Dini Gün ve Bayramlar

    • Yahudilik’te günlük ibadetin ve haftalık ibadet sayılan Şabat’ın dışında yıl içinde farklı zamanlarda kutlanan ve anılan dini gün ve bayramlar da vardır

    • Yahudilik’te bayramlar, ayın hareketlerini esas almakla birlikte, güneş yılına göredir

    • Buna göre en önemlileri aslen zirai kutlamalara dayanan ve ilkbahar, sonbahar ve yaz dönemlerine denk gelen Yahudi bayramlarının ay takviminde yaşanan kaymadan dolayı, Tevrat’ta belirtilenden farklı mevsimlere rastlamasını önlemek için, her on dokuz yıllık dönem içerisinde yedi kez (yani 3, 6, 8, 11, 14, 17 ve 19. yıllarda) birer ay eklemek suretiyle Yahudi takvimi sabitlenmiştir

    • Dolayısıyla bir Yahudi yılı esasen ilkbahara denk gelen Nisan ayı ile başlayıp Adar ayı ile sona eren ve her biri yirmi dokuz veya otuz gün çeken on iki aydan oluşmakla birlikte, belli yıllarda söz konusu on iki ay on üç aya tamamlanmaktadır

    • Yahudilik’te dini gün ve bayramlar, ay sistemi ile güneş sisteminin karışmasıyla oluşan takvime göre düzenlenmekte olduğundan, bütün yılı dolaşmazlar

    • Yahudi takviminde yer alan toplam on bir bayramdan altısı büyük bayram, ikisi küçük bayram ve üçü de modern bayram olarak gruplandırılmaktadır. Tevrat’a göre Yahudi yılının başlangıcı Nisan ayı olmakla birlikte, geleneksel Yahudilik’te takvim yılı Tişri ayı ile başlatılmaktadır

    Yeni Yıl

    Tişri ayının ilk günü Yahudilikte Yeni Yıl’dır. Adem’in yaratılması, İbrahim, İshak ve Yakub’un doğumu; Musa’nın, Firavun’un karşısına çıkması gibi Yahudi tarihindeki pek çok önemli olayın bu günde meydana geldiğine, ayrıca herkesin kaderiyle ilgli tüm bilgilerin bu günde yazıldığına inanılmaktadır. Yılbaşında (Roş ha-Şana) iş yapmak yasaktır. Yılın bu ilk gününden itibaren başlayan on günlük dönem tövbe dönemidir.

    Kefaret Günü (Yom Kipur)

    Tişri ayının onuncu günü Kefaret günüdür ve Yahudi takviminin en kutsal günü kabul edilmektedir. Roş ha-Şana’da yazılan kader defterleri, on günün sonunda Kefaret günü mühürlenmektedir. Yahudiler bu günde oruç tutarlar.

    Çardaklar Bayramı (Sukot)

    Tişri ayının 15-21 günlerinde kutlanan bayramdır. Hasat bayramı da denilen Çardaklar Bayramı, Mısır’dan çıkış s ırasında çölde geçirilen günlerin anıldığı, aynı zamanda Tevrat’ta üç büyük hac bayramı olarak sözü edilen ve

     

     

    168



    tüm İsrail erkeklerinin Mabede gelip takdime ve kurban sunmakla yükümlü olduğu bir bayramdır.

    Tevrat’ı Hatim Bayramı

    Tişri ayının yirmi ikinci günü, Tevrat’ın hatmedilmesine yönelik kutlama yer almaktadır. Yıl boyunca okunan Tevrat’ın tamamlanıp tekrar baştan okunmaya başlandığı ve on üç yaş altındaki çocukların gençlik duası söylemek üzere çağrıldığı bu merasimin en önemli özelliği, kutsal dolaptan çıkarılan Tevrat rulosunun ilahi, dua ve dans eşliğinde sinagogun içinde cemaat arasında yedi defa dolaştırılmasıdır.

    Pesah Bayramı

    Yahudi bayramları arasında mazisi en eski dönemlere dayanan, “Bahar Bayramı”, Özgürlük Bayramı” ve Hamursuz Bayramı” olarak da bilinen Pesah (Fısıh) bayramı, İbrani takvimine göne Nisan ayının 15’inde kutlanmaktadır ve Yahudi hac bayramlarından ilkidir. İsrailoğullarının Mısır’dan çıkışlarının yadedildiği bu bayram, günümüzde Yahudilerin en fazla rağbet ettikleri bayramların başında gelmektedir. Bu bayram süresince evlerde maya veya mayalı yiyecek bulundurulması ve tüketilmesi yasaktır. Bayramın ilk akşamı hazırlanan sofra düzenine seder denilmektedir ve sederde, Mısır’dan çıkışın konu edildiği bölümler okunur. Bayram, İsrail’dekiler için yedi, İsrail dışında yaşayan Yahudiler için sekiz gün sürmektedir. Bayram süresince mayasız ekmek tüketilir ve bu bayrama özel yemek takımı ve gereçleri kullanılır.

    Haftalar Bayramı (Şavuot)

    Şavuot, İbrainice’de haftalar anlamındadır. Batı kültüründe Pentacost diye de adlandırılmaktadır ve Ellinci Gün anlamında Yunanca bir kelimedir. Tevrat’ın, İsraloğullarına veriliş günü olarak kabul edilir. Yahudi takvimine göre Sivan ayının altıncı günü kutlanmaktadır. Üç büyük Yahudi hac bayramından ikincisidir. Gerçekte Pesah’ın ikinci gününden başlamak üzere tam yedi hafta sonrasına denk gelen ve zirai bir bayram olan bu bayrama Turfandalar Günü de denilmektedir. Pesah ve Şavuot bayramları arasındaki bağlantı Pesah’ın, İsrailoğullarının fiziki kölelikten, Şavuot’un ise manevi kölelikten kurtuluşunu temsil etmesidir.

    Hanuka Bayramı

    Işıklar Bayramı olarak da isimlendirilen Hanuka, M.Ö. 165 yılında Grek- Slevkit kralı IV. Antiochus’un Helenleştirme politikasına ve Kutsal Mabedi putperest ibadet merkezi haline dönüştürmesine karşı, Makabiler’in verdiği savaş ve elde edilen zaferin kutlanması mahiyetindedir. Bu bayramda, Mabedde daima yanan menora’nın sadece bir günlük yağla sekiz gün boyunca yanması mucizesini hatırlatmak üzere sekiz gün boyunca evlerde mum yakılır. Bu bayram Yahudi takvimindeki Kislev ayının 25’inde başlar ve sekiz gün boyunca kutlanır.

     

     



    169

    Purim Bayramı

    Purim, neşe ve eğlence bayramıdır. 14 Adar günü kutlanan bu bayram, Pers yönetiminin Yahudilere uygulamayı tasarladığı katliamın tarihini belirlemek için kuraya başvurduğu veya zar attığı için, kuralar veya zarlar anlamında Purim adı verilmiştir. Vezir Haaman tarafından Yahudi cemaatinin yok edilme girişimine karşı, Yahudi kökenli Kraliçe Ester’in yardımıyla kurtarılması anısına kutlanmaktadır. Yahudilerin katledileceği o günde, Yahudiler onları katletmiştir ve katliam ertesi gün de sürmüştür. Pesah’tan bir ay önce kutlanan bu bayramda, Ester kitabının bayram akşamı ve sabahında sinagogda cemaat halinde ve yüksek sesle okunması esastır. Yahudi bayramları arasında hiçbir bayram, Purim bayramının kutlandığı kadar sevinç ve coşkuyla kutlanmamaktadır. MEZHEPLERİ

    Her dinde olduğu gibi Yahudilik’te de hem inanç ve doktrin hem de ibadet ve uygulama konularında, gerek tarihi süreçte gerekse günümüzde, farklı kültür muhitlerinde olmaktan kaynaklanan veya farklı din ve akımlardan etkilenen yorum farklılıkları söz konusudur. Dinin anlaşılması ve yorumlanmasında ortaya çıkan bu farklılıklar, yorumu yapan insanların zeka ve bilgi düzeyleriyle de yakından alakalıdır.

    Yahudilik’te İkinci Mabed döneminin önemli özelliklerinden biri de M.Ö. II. Yüzyılda Filistin’de üç büyük Yahudi mezhebinin ya da grubunun tarih sahnesine çıkmasıdır ki bunlar Ferisiler (Peruşim), Sadukiler (Sadukim) ve Essenilerdir (İsiyim). Ayrıca miladi ilk yüzyılın ortalarında ortaya çıkan devrimci fanatiklereden (Zelot) de bahsetmek gerekir.

    Peruşim


    Peruşim kelimesi “ayrılıkçılar” anlamındadır ve bu mezhep mensupları kendilerini, Haşmoni yönetimi ile Helenistik uygulamaların taraftarı olanlardan ve sıradan halktan ayırdıkları için bu şekilde adlandırılmışlardır. Ferisiler, Sadukilerin Mabed vurgusuna karşılık Sinagog ve Tevrat öğretisini öne çıkaran ve çoğunlukla yazıcı ve din alimlerinden oluşan gruptur. Tevrat’ın lafzi manasının ötesindeki anlamı ortaya koyabilmek için yorum geleneğini başlatan ve Sanhedrin’de çoğunluğu oluşturan Ferisiler, Yahudi toplumunu Tevrat etrafında birleştirme ve topluma liderlik etme amacıyla hareket etmiş, Tevrat kurallarının uygulanmasında detaycı ve katı bir anlayışı benimsemişlerdir. Mişna ve Talmud’un oluşumunu sağlayan din alimleri, kendilerini Ferisilerin varisleri olarak görmüşlerdir. Peruşim, ahiret ve meleklerin varlığına inanmaktadır. Günümüz Ortodoks Yahudiliği, Peruşim’in devamı ve günümüzdeki temsilcileridir.

    Sadukim


    Tevrat’ın uygulanması ve Mabed hizmetleri konusunda yani inanç ve amelde Peruşim’e karşıt olması ile tanınan mezheptir. Kral Süleyman döneminde baş kohen olarak görev yapan Sadok’un soyundan gelen baş kohen ve ailesinin görüşleri doğrultusunda hareket ettikleri için bu ismi aldıkları ifade edilmektedir. Sadukim, kohenlerin çoğunluğu oluşturduğu aristokrat ve

     

     



    170

    muhafazakar bir sınıftı. Mabed ve kurban kültünün yöneticileri sıfatıyla kendilerini dini konularda asıl otorite olarak gören bu grup, Tevrat’ın lafzi anlamını esas almakta, yorum geleneğini ve Tevrat’ta açıkça yer almayan yeniden dirilme fikrini, meleklerin ve kötü ruhların varlığını kabul etmemektedir. Sadukim mezhebi, Mabed’in Romalılar tarafından yıkılışından sonra halk üzerindeki nüfuzunu tamamen kaybederek tarih sahnesinden silinmiştir.

    İsiyim (Esseniler)

    İsiyim kelimesinin mütevazı ve dindar kişi ve bunların meydana getirdiği topluluk veya sessiz, sakin kişi ve bunların meydana getirdiği topluluk anlamlarına geldiği belirtilmektedir. Yahudi yorumuna göre bunlar, Makkabi mücadelelerinden önceki Hasidim’in (dine bağlı dindar kişiler) devamıdırlar.

    Geleneğe göre bunlar, Tevrat’ın Levililer bölümünün ortaya koyduğu kurallara son derece müfrit bir şekilde uyan kimseler olup, kendi elleriyle kazandıklarını paylaşarak kendilerini dini yaşantı ve çalışmaya vermiş kimselerdir. Esseniler mümkün olduğu kadar evlilikten ve bedeni zevklerden kaçınıyorlardı. Münzevi-apolitik bir grup olan Essenilerin, Kumran cemaati de denilen kısmı, Ölü Deniz civarında oluşturdukları yerleşim bölgelerinde toplumun geri kalanından ayrı olarak komünal bir hayat sürmüşlerdir. Melek ve ahret inancı olan bu grup sıkı bir temizlik ritüeli uygulamaktadır. Mesihi dönemin yakın olduğu inancından hareketle kısmi bekarlığı gerekli görmüşlerdir. Evlilik hayatına getirdikleri kısıtlamadan dolayı nesillerini uzun süre devam ettiremeyen Esseniler, Mabedin yıkılmasından sonra ortadan kaybolmuşlardır.

    Miladi VIII. yüzyıldan itibaren doğuda İslâm dünyasında yaşayan Yahudiler arasında Müslümanlığın ve İslâm düşüncesinin tesiri altında çeşitli Yahudi mezhepleri de zuhur etmiştir. Bunlar İseviyye, Yudganiyye, Ananiyye ve Karaim’dir. Bu gruplara Orta Çağ’da ortaya çıkan mistik Kabala hareketi ile XIX. Yüzyılda Avrupa’da, bilhassa Doğu Avrupa ve Rusya Yahudileri arasında zuhur eden Hasidim hareketini de ekleyebiliriz

    Karailik, sadece yazılı Yahudi kitap literatürünü (Tanah) kabul edip, Yahudi din alimlerinin oluşturduğu sözlü yorum geleneğini (Talmud) reddetmektedir. Karailere göre bu mezhep sonradan ortaya çıkmış değil, bilakis son devirlerin ürünü olan Talmud Yahudiliğine karşı, başından itibaren Musa’nın öğretisinin doğru yorumuna dayalı Yahudiliği temsil etmektedir.

    Bu hareket VIII. Yüzyılda Babil’de (Irak) yaşayan Anan ben David ile başlamıştır. Anan’ın ölümünden sonra görüşleri Filistin’de yayılmış, Kudüs’ün haçlılar tarafından işgali üzerine Mısır, Anadolu ve Kırım bölgelerine yayılmışlardır. Bu mezhep, Tevrat’a dayanmayan tüm Yahudi dini uygulamalarını reddettiğinden, uzun süre gelenekselYahudi din alimleri tarafından meşru kabul edilmemiştir. Karai isimlendirmesi de kutsal yazı anlamına gelen mikra kelimesine atıfla oluşturulan bene ha-mikra (Tevrat’ın çocukları), bale mikra (Tevrat’ın takipçileri) veya kısaca Karaim (Tevrat okuyanlar) şeklindeki nitelendirmeden kaynaklanmaktadır.

    Günümüz dünyasındaki başlıca Yahudi mezhepleri şunlardır:

     

     



    171

    Reformist Yahudilik

    Modern Yahudi akımları içinde en liberal kanadı temsil eden Reformist hareket, XIX. yüzyılda Alman Yahudileri arasında ortaya çıkmış, daha sonra Amerika’ya taşınmış ve asıl gelişmesini Amerikan Yahudileri arasında göstermiştir. İlk öncüleri Moses Mendelssohn (1729-1786), Abraham Geiger (1810-1874), Ludwig Philipson (1811-1889) ve Samuel Holdheim’dir (1806- 1860). Reformist Yahudilik akılcılık, evrenselcilik ve ilerlemecilik gibi ilkeler üzerine kurulmuştur ve bu hareketin ortaya çıkışının temel sebebi Yahudi dinini çağın şartlarıyla uyumlu ve cazip hale getirmektir. Bunun için sinagog ibadeti, şabat kuralları, ergenlik ve evlilik merasimlerinde çeşitli değişiklikler uygulamaya konulmuştur. Reformistler, Tevrat’ı Tanrı tarafından vahyedilmiş bir kitap olarak görmezler. Onlara göre Tevrat, atalarının yaşadığı dini tecrübenin kaydedildiği bir kitaptır. Onun içindeki emir ve yasakların birçoğu, bugün geçerliliğini yitirmiştir. Onlara göre Talmud’un herhangi bir kutsallık değeri yoktur.

    Reformistler, başta Mesihçilik olmak üzere geleneksel Yahudiliğin birçok ilkesini kabul etmezler. Onlar, kutsal toprak ülküsünü de benimsemezler. Onlara göre kadınlarla erkekler din karşısında eşittir. Sinagoglarda yan yana ibadet edebilirler hatta kadınlar haham bile olabilir, sinagogda ibadet yönetebilirler. Reformist hareket, zaman içinde temel ilkelerinden taviz vermeksizin geleneği ve pratiği biraz daha dikkate alan bir anlayış benimsemiştir.

    Muhafazakar Yahudilik

    Başlangıçta Reformist hareket içinde yer alan Zacharias Frankel tarafından başlatılan bu oluşum, Reformist hareketin aşırılığına tepki olarak doğmuştur. Amerika’ya geçtikten sonra bilhassa Solomon Schechter’in öncülüğünde tam manasıyla teşkilatlanıp bir mezhep haline gelen bu hareket, günümüzde Amerika’daki biçimiyle Muhafazakar Yahudilik, Avrupa’daki biçimiyle de Masorti olarak isimlendirilmektedir. Muhafazakar Yahudilik dinin merkezine, Ortodokslarda olduğu gibi vahyi, Reformistlerde olduğu gibi ilerlemeci aklı değil, bütün bir Yahudi toplumunun ortak iradesi ve bu yolla ulaşılan fikir birliği prensibini koymak suretiyle Reformist ve Ortodoks oluşumlar arasında bir nevi orta yolu temsil etme iddiasındadır.

    Muhafazakar Yahudilik gelenekle bağları koparmaksızın değişimi onaylamaktadır fakat bu değişim, Reformistlerinkinden farklı olarak yavaş yavaş ve daha ılımlı olmalıdır. Muhafazakar Yahudilik, Amerika’da Reformist Yahudiliğin hemen arkasından ikinci büyük Yahudi mezhebidir.

    Önceleri Ortodoksluğun Amerikan versiyonu durumunda olan Muhafazakar Yahudilik daha sonra Reformist Yahudilikle Ortodoksluk arasında orta bir çizgiye çekilmiştir. Muhafazakarlar, geleneksel Yahudiliğin ilkelerine uyarlar fakat bu ilkelerin uygulanmasında Ortodokslar gibi katı değildirler.

    Yeniden Yapılanmacı Yahudilik

    Yeniden Yapılanmacı Yahudilik hareketi, Muhafazakar Yahudilik içinde yetişen Mordecai Kaplan’ın fikirleri ve öncülüğü doğrultusunda ortaya çıkmıştır ve Amerikan Yahudiliğine has bir harekettir. Kaplan’a göre

     

     

    172



    Yahudilik bir din değil, Yahudi toplumunun oluşturduğu ve devamlı gelişen bir dini medeniyettir. Bu hareketin bir diğer özelliği aşkın-yaratıcı-vahyedici bir Tanrı fikri yerine natürist Tanrı anlayışının benimsenmesi, ayrıca seçilmişlik fikrinin ve cinsiyet ayrımına dayalı kuralların reddedilmesidir.

    Ortodoks Yahudilik

    Ortodoks Yahudilik, Hz. İsa dönemindeki Ferisilikle başlayan ve Rabbani Yahudilikle devam eden ana bünyenin günümüzdeki temsilcisidir. Ortodokslar bu bakımdan klasik Yahudi anlayışını aynen devam ettirmektedirler. Tevrat’ın, Allah’ın Musa’ya yazdırdığı ilahi vahiy olduğuna mutlak olarak iman eden Ortodokslar, aynı zamanda onun yorumu olan Mişna ve Talmud’un da ilahi vahiy kaynaklı olduğuna inanmaktadırlar. Ortodokslar, Tevrat ve din bilginlerinin belirlediği kuralların mutlak otoritesini kabul etmekte ve bunlarda hiçbir değişikliğin meydana gelmesine izin vermemektedirler.

    Yeni Ortodoksluk Hareketi

    S. R. Hirsch’ün öncülük ettiği ve Ortodoksluk ile Reformist Yahudilik arasında yer alan Yeni Ortodoksluk Hareketi ise Yahudi geleneğindeki değişim prensibinden hareketle, Tevrat emirleri ile mevcut dünya düzenini uzlaştırma hedefi doğrultusunda teşekkül etmiştir. Hirsch, geleneği modern anlayışla uyumlu hale getiren bir Yahudilik yorumu ortaya koymuştur. Reformist hareket akıl ve ilerlemeciliği, Muhafazakar hareket ortak toplum bilinci ve iradesini vurgularken, Hirsch’ün Yeni Ortodoksluğu değişimi onaylayan gelenek fikri üzerinde durur.

    Günümüz Ortodoks Yahudiliği içinde Halaha’ya ters düşmeyecek şekilde yeniliklere, modern eğitim sistemine ve modern hayat tarzına açık olan ve Amerika, Kanada ve İngiltere’deki Ortodoksların çoğunluğunu oluşturan kesim için Modern Ortodoks isimlendirmesi kullanılmaktadır.

    Hasidilik

    Hasid (çoğulu hasidim) kelimesi dindar anlamına gelmektedir. XVIII. yüzyıl ortalarına doğru Polonya Yahudilerinden Yisrael ben Eliezer adlı bir kabalacı etrafında gelişen ve mistik unsurlar taşıyan bir harekettir. Bu harekete karşı çıkan Rabbani Yahudilik mensupları ise karşı çıkanlar anlamında mitnagedim diye isimlendirilmişlerdir.

    Bu hareketin en önemli özelliği, temelindeki mistik anlayışa paralel olarak bilgi ve akıl yerine duygu ve duaya yani dini hissiyata ağırlık vermesidir. Bir diğer önemli özelliği ise ibadet ve dini merasimlerin icrasında mistik konsantrasyon, neşe ve haz faktörlerine ağırlık vermesidir.

    Hasidilerin özel giysileri vardır. Yetişkinler siyah şapka ve cübbe giyer, elbiselerinin dört kenarına ip takarlar. Kadınlar başlarını örtmek için ya tülbent kullanır veya peruk takarlar. Hasidilerde dini hayat beş yaşında başlar ve çocuğun başı, Hasidi geleneklere göre traş edilir ve kipa giydirilir.

     

     

    173



    Kabala

    Almak, kabul etmek anlamındaki Kabala kelimesi, Yahudi mistik ve ezoterik geleneğinin adıdır. Kabala hareketinin kökeni miladi I. Yüzyılın sonlarına kadar götürülse de müstakil bir sistem olarak XII-XIII. yüzyıllarda ortaya çıkmıştır. Dar bir çevrede yaşanan bu mistik hareketin, sıradan Yahudiler tarafından uygulanması, XVII. Yüzyıl ortalarında Doğu Avrupa Yahudileri arasında Hasidilik hareketinin ortaya çıkmasıyla başlamıştır.

    Kabala, diğer mistik hareketlerde olduğu gibi ilahlığın mahiyeti, yaratılışın sebebi ve ilahlıkla yaratılış arasındaki münasebete yönelik sırlara ulaşma çabasını ve ilgili öğretiyi ifade etmektedir. Kabala’nın asıl konusu kozmik ölçekli yaratılış ve kurtuluştur. Kabala, İbrani diline ayrı bir önem ve kutasallık atfetmekte, harflerin nümeri değerlerinden hareketle birtakım sırları açıklamaya çalışmaktadır.

    Neturei Karta

    Neturei Karta, Aramice “şehrin muhafızları” anlamındadır ve Siyonizm karşıtı bir Ortodoks Yahudi cemaatininin adıdır. Örgüt, 1938’de Kudüs’te kurulmuştur. Bu cemaat, Mesih gelmeden kurulmuş olan İsrail Devletinin meşru olmadığını, Siyonizmin, Yahudi dinine ters olduğunu ve İsrail’in, bir an önce Filistin’i işgali bırakması gerektiğini savunur ve bu görüşlerini Talmud’dan delillerle desteklerler. Kudüs’te halen İsrail’i tanımayan bu cemaate bağlı 500 Neturei Karta ailesi yaşamaktadır.

    Siyonizm

    Siyonizm, dünyanın dört bir yanına dağılmış olan Yahudi toplumunu Filistin’de tekrar millet olarak bir araya getirme ve burada bağımsız bir Yahudi Devleti kurma gayesi güden bir ideolojidir. Siyonizm, Yahudi milliyetçilik hareketi olarak ortaya çıkmış ve modern İsrail Devletinin kuruluşuyla birlikte bir nevi sivil dine ve dünya Yahudilerinin çoğunluğunun benimsediği ideolojye dönüşmüştür. Kökleri tarihi ve dini olmakla beraber modern Siyonizm, XIX. yüzyılın sonlarında, çoğunlukla seküler kişilerin önderliğinde siyasi bir hareket olarak doğmuştur.

    Siyonizm hareketi kendi içinde siyasi, sosyalist ve dini olmak üzere türlere ayrılmaktadır. Yahudi kimliğindeki dini unsuru dışlayan siyasi Siyonizm, Yahudilerin yaşadığı sürgün hayatını ve buna paralel Yahudi sorununu sona erdirmeyi, bunun için de Yahudilerin tekrar bir millet olarak tarih sahnesine çıkmasını ve bağımsız bir Yahudi Devleti kurulmasını öngörmüştür. Seküler bir Avusturya Yahudisi olan Theodor Herzl Siyasi Siyonizmin kurucusudur. Ona ve diğer siyasi Siyonizm taraftarlarına göre antisemitizm olgusu tamamen siyasi sebeplere dayanmaktadır ve yegane çözümü Yahudilere bir vatan bulunmasında yatmaktadır. 1896’da Yahudi Devleti adlı kitabını yayımlayan Herzl ve diğer siyonistler, bulunacak bu vatanın, Arjantin ve Uganda gibi herhangi bir toprak parçası olabileceğini düşünürken, daha sonra Yahudilerin vatanının ancak Filistin’de olabileceği noktasında fikir birliğine varmışlardır. Herzl, bu amaçla 1897’de Dünya Siyonist Teşkilatını kurmuştur. Siyonizm fikri, ilk olarak Herzl tarafından seslendirilmemekle birlikte, bu düşüncenin örgütlü bir hareket biçimine dönüşmesini ve dünya kamuoyunda duyulmasını sağlayan kişi odur. Bunun için Dünya Siyonist Teşklatını kurmuş, yoğun bir diplomasi trafiği içine

     

     

    174



    girmiş, özellikle Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit’le görüşmelerde bulunmuş ve padişah’tan, Yahudiler için Filistin’de toprak istemiş ancak bu talebi kabul edilmemiştir.

    Siyasi Siyonizm hareketi ilk başlarda gerek liberal gerekse dindar kesimler tarafından benimsenmemiş, ancak XX. yüzyılın ortalarına doğru bu tavır değişmiştir. Siyasi Siyonizm 1948’de Filistin’de İsrail Devletinin kurulmasıyla hedefinin ilk kademesini gerçekleştirmiştir.

    Alman Yahudisi olan Moses Hess ise sosyalist Siyonizm fikrini ortaya atmıştır. Buna göre ziraata ve sosyalist yapılanmaya ağırlık vermek suretiyle Filistin topraklarında sosyalist karakterli bir toplum ve devlet oluşturma amaçlanmıştır. Filistin topraklarına yerleşme konusunda öncülük eden ve burada sosyalist-siyonist yaşam biçimini tesis etmek üzere kolektif çiftlik tarzı yerleşimleri (kibuts) kuranlar da yine sosyalist Siyonistler olmuştur.

    DİĞER DİNLERE BAKIŞ

    Yahudilikte, Yahudi olan ve olmayan ayırımı oldukça belirgin bir şekildedir. Bir taraftan bütün insanlarla ortak bir atadan geldiklerini ve bütün insanlığı kapsayan bir ahde, Hz.Nuh vasıtasıyla yapılmış ahde muhatap olduklarını ifade ederken, diğer taraftan özel bir ahitle seçilmiş bir kavim olduklarına inanmaktadırlar. İsrail’in seçilmişliği inancı tabii olarak İsrail ve öteki milletler ayrımını beraberinde getirmektedir.

    Kavim merkezli bir Tanrı inancının hâkim olduğu eski İsrail dininde, diğer dinler yerine diğer kavimler bahis konusu edilmiştir. İkinci Mabed döneminde tam manasıyla evrensel bir Tanrı inancının İsrail toplumunda yerleşmesine paralel olarak tek doğru ve tek gerçek din İsrailoğullarının dini olarak anlaşılmış, bu dinin dışındaki politeist-pagan inançlar, İsrail dışındaki toplumların ortak özellikleri olarak görülmüştür.

    Bir taraftan İsrail’in, Tanrı tarafından seçilmiş bir kavim olduğu inancı, diğer taraftan İsrail dışındaki milletlerin putperest kabul edilmesi Yahudilik’te biz ve ötekiler ayırımının temel kıstaslarıdır. Yahudi dini hukukunun Talmud’daki ifadesine göre İsrail kelimesi, günahkarları ve mühtedileri de kapsayacak şekilde tüm Yahudi din mensupları için kullanılırken, İsrail cemaati dışında görülen kişiler genellikle dört ayrı grupta değerlendirilmiştir. Bunlar yedi prensiplik Nuh kanunlarına uyan yerleşik- yabancılar (ger toşav) veya Nuhiler, bu grubun tam karşısında yer alan ve farklı terimlerle ifade edilen putperestler (nohri, akum, kenani, oved, avoda zara), Samirileri ve Hıristiyanları da içine alacak şekilde Yahudi soyundan olan veya olmayan heretikler (min, kuti,) ve bazı açılardan goyim içerisinde anılan mürtedlerdir (mumar).

    Yahudi hukuku, goyim başlığı altında görülen dört grupla ilgili hükümler içermekte ancak bu hükümler, zaman içinde farklı şekillerde yorumlanmaktadır. Yahudi dini hukukuna göre bir Yahudinin, Yahudi olmayan birini kasten öldürmesi veya ondan bir şey çalması kesin bir dille yasaklanmıştır. Ancak Yahudi olmayana dolaylı yoldan zarar vermek, kayıp malını alıkoymak mübah görülmüş; Yahudiden faiz alınması yasaklanmış ama Yahudi olmayandan faiz alınması şart koşulmuştur. Bir Yahudinin hayatı tehlikeye girdiğinde Şabat kurallarının ihlaline izin verilmiş, hatta bunun şart olduğu belirtilmiş fakat hayati tehlike yaşayan kişi bir goy

    olduğunda Şabatı ihlal caiz değildir, doktor veya ebenin yardımdan kaçınması gerekli görülmüştür. Bu karar, çeşitli Ortodoks otoriteler taarfından revize edilmiştir. Bir Yahudinin, Yahudi olmayan biriyle yan yana defnedilmesi, Yahudilerin Yahudi olmayanlarla evliliği yasaklanmıştır.

    Bugün çoğu Ortodoks ve bilhassa Ultra-Ortodoks gruplar tarafından belli noktalarda devam ettirilen Yahudi-Yahudi olmayan ayırımına rağmen, günümüzün Ortodoks olmayan Yahudi cemaatleri ve bilhassa liberal gruplar, evrensel ahlak açısından konuya yaklaşmakta, Yahudi-Yahudi olmayan arasında eşitlik öngörülmektedir.

    Yahudi din alimleri, misyonerlik faaliyetlerinden vaz geçilmesi ve kendi arzusuyla Yahudi olmak isteyenlere de zorluk çıkarılması üzerine diğer dinlere mensup olanların durumunu tartışmaya başlamışlar ve Nuhilik teolojisini geliştirmişlerdir. Bu teoloji, insanlığın kurtuluşu için Yauhudiliğe girmeyi zorunlu görmez. Geleneksel Yahudilik bu ilkeleri kalben benimseyen ve uygulayan kimselerin kurtuluşunu mümkün görür. Yahudilerle aynı derecede olmasa da onlar da cennet nimetlerinden faydalanacaklardır. Ortodoks Yahudi ulemasına göre dinleri bozuk olmakla birlikte, Hıristiyanlar ve Müslümanlar inanç ve yaşayış bakımından Nuhî sayılırlar.


    1 İsrailliler Mısırda dört yüz otuz yıl yaşadı.

    Dört yüz otuz yılın sonuncu günü RABbin halkı ordular halinde Mısırı terk etti.



    (Çıkış 12:40,41

    2

    Yüklə 265,18 Kb.

    Dostları ilə paylaş:
  • 1   2   3   4   5




    Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
    rəhbərliyinə müraciət

        Ana səhifə