M
ItolojIye
G
IrIş
Prof. Dr. Fuzuli Bayat
F
uzul
I
B
ayat
;
1958 yılında Azerbaycan’da doğdu. 1984 yılında Azerbaycan Yabancı
Diller Enstitüsü Fransız-Ingiliz Dili Bölümünü üstün başarıyla ve yüksek lisans de-
recesi alarak bitirdi. 1990 yılında Özbekistan Bilimler Akademisi’nin Dil ve Edebiyat
Enstitüsü’nde doktora tezini savunarak “Doctor of Philosophie” unvanını aldı. 1990-
1992 yılları arasında Azerbaycan Bilimler Akademisi’nin Edebiyat Enstitüsü’nde ilmî
araştırmacı olarak çalıştı. 1993-1995 yıllarında Ortak Türk Edebiyatı Bölüm başkanlı-
ğı görevini yaptı. 1993-1997 yıllarında baş ilmî işçi (doçent) unvanı ile çalıştı. 1995-
1999 yılları arasında ise Dede Korkut Ansiklopedisi hazırlama kurulunda başkan yardım-
cılığı ve yazarlık görevlerini yaptı. Yapmış olduğu çalışmalardan dolayı 1997 yılında
Azerbaycan Yazarlar Birliği’nin üyesi seçildi ve halen de Yazarlar Birliği’nin üyesidir.
1997 yılında üst aşama doktora tezini savunarak Filoloji Ilimler Doktoru, “Doctor of
Sciences” (Profesör) unvanını aldı. Evli ve 3 çocuk babasıdır.
150’den fazla makalesi (kitaplarda, hakemli dergilerde, ansiklopedilerde) bulun-
maktadır.
Bugüne kadar yurt içi ve yurt dışında yayımlanmış 33 kitabı:
1. Oğuz Epik Ananesi ve Oğuz Kağan Destanı, Sabah, Bakü, 1993
2. Şaman Efsaneleri ve Söylemeleri, Yazıcı, Bakü, 1993 (C. Memmedov’la birlik-
te)
3. Zaman Zaman İçinde, Yazıcı, Bakü, 1993
4. Ali Şir Nevai Hakkında Rivayetler, Yazıcı, Bakü, 1994
5. Şah Abbasın Arvadı, Yazıcı, 1996
6. Hoca Ahmed Yesevi ve Halk Sufizminin Bazı Problemleri, Ağrıdağ, Bakü, 1997
7. H. Koroğlu, Oğuz Kahramanlık Eposu, Yurd, Bakü, 1999 (Tercüme A.
Emrahoğlu, P. Alioğlu, Ş. Ahmedova birlikte)
8. Korkut Ata. Mitolojiden Gerçekliğe Dede Korkut, Karam, Ankara, 2003
9. Köroğlu. Şamandan Aşıka, Alptan Erene, Akçağ, Ankara, 2003
10. Türk Dili Tarihi. (Geçmişten Günümüze Türk Dili), Ankara, 2003
11. Türk Şaman Metinleri. Efsaneler ve Memoratlar, Piramit, Ankara, 2004
12. Mitolojiye Giriş, KaraM, Çorum, 2005
13. Ay Kültünün Dini-Mitolojik Sisteminde Türk Boy Adları Etimolojisi, 3ok, Ankara,
2005
14. Ana Hatlarıyla Türk Şamanlığı, Ötüken, Istanbul, 2006
15. Oğuz Destan Dünyası. Oğuznamelerin Tarihi, Mitolojik Kökenleri ve Teşekkülü,
Ötüken, Istanbul, 2006
16. Türk Mitolojik Sistemi. Ontolojik ve Epistemolojik Bağlamda Türk Mitolojisi, Cilt:
1, Ötüken, Istanbul, 2007
17. Türk Mitolojik Sistemi. Kutsal Dişi – Mitolojik Ana, Umay Paradigmasında İlkel
Mitolojik Kate goriler – İyeler ve Demonoloji, Cilt: 2, Ötü ken, Istanbul, 2007
18. Eski Türkçe Sözlük, Yalın Yayıncılık, Istanbul, 2008 (M.Esen Aliyeva ile bir-
likte)
19. Orta Türkçe Sözlük, Yalın Yayıncılık, Istanbul, 2008
20. Büyük Türk Bilgini ve Ansiklopedisti Kaşgarlı Mahmud, Ötüken, Istanbul, 2008
21. Türk Destancılık Tarihi Bağlamında Köroğlu Destanı (Türk Dünyasının Köroğlu
Fenomenolojisi), Ötüken, Istanbul, 2009
22. Türk Kültüründe Kadın Şaman, Ötüken, Istanbul, 2010, 2. Baskı Ötüken,
Istanbul, 2012
23. Folklor Hakkında Yazılar (Teorik meseleler), Elm ve tahsil, Bakü, 2010
24. D
ər Amadi bər Osturaşinasi (Ostureşinaseyi Torkan), (Mutercim Kazım
Abbasî), Yaran, T
əbriz, 1390 (2011)
25. Zahireddin Muhammed Babur, Baburname, Avrasiya Press, Bakü, 2011
26. Türk Tekke (Tasavvuf) Edebiyatı, Elm ve tahsil, Bakü, 2011
27. “Koroğlu” Destanının Menşeyi, Elm ve tahsil, Bakü, 2012 (Hatire Beşirli ile
birlikte)
28. Folklor Dersleri, Elm ve tahsil, Bakü, 2012
29. Evliya Menkabeleri ve ya Türk Dervişlerinin Kerametleri, Elm ve tahsil, Bakü,
2013
30. Masallı Folklor Örnekleri, Elm ve tahsil, Bakü, 2013
31. Masallı folklor örn
əkləri, 2-ci kitab, Nurlan, B., 2013 (Toplama, tərtib və giriş
m
əqaləsi)
32. Az
ərbaycan folkloru və yazılı ədəbiyyat, Elm ve tahsil, B., 2013 (Hatire Beşirli
ile birlikte)
33. Charles Perrault (Şarl Perro), Sadedil anamın nağılları, Nurlan, B., 2013
(Tercüme ve giriş makalesi)
İçindekiler
Kitap Hakkında .............................................................................................................................9
B
I
r
I
nc
I
B
ölüm
D
eğerler
P
araD
I
gmasınDa
m
I
t
a
nlayışı
1. 1. Ýlkel Bilim ve Eğitim Kaynağı Olarak Mit ............................................................................11
1. 2. Mitlerin Sınıflandırılması ....................................................................................................15
İ
k
I
nc
I
B
ölüm
t
ürk
m
I
toloj
I
s
I
n
I
n
Ö
ğren
I
lmes
I
t
ar
I
h
I
2. 1. Türk Mitolojisinin Öğrenilmesini Zorlaştıran Sebepler ......................................................19
2. 2. Türk Mitolojisinin Araştırılma Tarihine Kısa Bakış ............................................................22
ü
çüncü
B
ölüm
m
I
toloj
I
k
D
üşünce
t
ar
I
h
I
ne
G
I
r
I
ş
(Mitolojinin Folklor Düşüncesindeki Yeri) / 30
3. 1. Mitolojinin Gelişimi ve Incelenme Tarihi ............................................................................35
3. 2. Mitlerin Öğrenilmesinde Yapısalcılık ..................................................................................48
3. 3. Rusya’da Mitolojik Mektepler .............................................................................................50
D
örDüncü
B
ölüm
m
I
toloj
I
n
I
n
D
I
ğer
İ
lkel
İ
nanç
s
I
stemlerı
I
le
B
ağlantısı
4. 1. Kısa Giriş .............................................................................................................................55
4. 2. Mitolojide Fetiş ve Fetişizm Problemi .................................................................................56
4. 3. Mitolojide Totem Görüşleri .................................................................................................58
4. 4. Mitolojik Düşüncenin Animizm Merhalesi .........................................................................62
B
eş
I
nc
I
B
ölüm
m
I
tler
s
Özlü
ve
y
azılı
e
DeB
I
yatın
k
aynağı
g
I
B
I
/ 73
a
ltıncı
B
Ölüm
m
I
t
, D
I
n
ve
r
I
tüel
İ
l
I
şk
I
s
I
/ 81
y
eD
I
nc
I
B
ölüm
m
I
t
ve
m
asal
(Onları Farklılaştıran Özelliklerin Tasnifi Hakkında)/ 90
s
ek
I
z
I
nc
I
B
ölüm
e
P
I
k
k
ural
ç
erçeves
I
nDe
D
estan
ve
m
I
t
/ 103
D
okuzuncu
B
Ölüm
e
fsane
, r
I
vayet
, m
enkıBe
ve
m
I
t
İ
l
I
şk
I
s
I
/ 114
o
nuncu
B
Ölüm
ç
ağDaş
B
I
l
I
m
-s
anat
D
ünyası
ve
m
I
toloj
I
10. 1. Avrupa Merkezcilik Bağlamında Mitolojiye Bakış ...........................................................125
10. 2. Mitlerin Yeniden Doğuşu veya Küreselleşen Dünyada Yeniden Kurgulanan
Mitolojik Tasarımlar…. ....................................................................................................128
Bitirirken ...................................................................................................................................136
Kaynakça ...................................................................................................................................138
Dizin ..........................................................................................................................................144
K
I
tap
H
aKKında
M
I
lletler
I
millet yapan bir dizi etmenin başında mitolojinin gelmesi, onun gizil ve ilk
bilgi kaynağı, eski insanın düşünce ve hayat tarzı olmasından ve kendini yaşadığı dünyada
bulmasından dolayıdır. Mitolojik şuurun ürünü olan mitler; her kavmin millî kültürünün
temeli, millî bilincinin özüdür. Bu bağlamda mitolojik öğeler zamanla değişir, başka form-
larda kendini gösterir ve hiçbir zaman kaybolup gitmez.
Bu bilincin farkında olmayan Batı dünyası uzun zaman mitolojiyi yalnız Yunan-Roma
mitolojisi bağlamında düşünmüş, kendi kültür çevresini bu mitolojik sistem dahilinde kur-
muştur. Bu da medenî dünya ve vahşi dünya ayırımına; kültürlerin yüksek ve aşağı diye
ikiye ayrılmasına neden olmuş, doğal olarak mitoloji bir dizi kültürel öğe gibi yalnız medenî
dünyaya, yüksek kültür taşıyıcılarına ait olarak görülmüştür. Teoriler de bunu desteklemiş,
medenî dünyanın dışındaki kavimlerin mitolojik olguları hiçe sayılmıştır.
Oysa Batı Uygarlığı denilen şeyin dışında kalan geniş dünyanın bir köşesinde hâlâ
miti yaşayan bir şey olarak kabul eden veya mitle, ritüelle yaşayan toplumlar vardır. Bu
toplumlara göre bizi çevreleyen dünyaların (bitki, hayvan vs.) kendi dili, kendi gizli âlemi
vardır. Mit ve ritüel bu gizli dili ve dolayısıyla dünyayı açık kılmak, onu anlamak, onunla
ilişki kurabilmek içindir. Mit, hem eski hem de bugün onu yaşayan insanların dış dünyaları
ile iç dünyalarını armonik kılmak için vardır. Her ne kadar mitoloji, Batı Uygarlığı denilen
dünyanın gözünde süslenmiş birer hikâyeler gibi kabul edilse, de onu yaşayanlar için as-
lında bir iletişim aracıdır.
Türk mitolojisi de uzun zaman bâkir bir alan olarak kalmış, yalnız 20. yy’ın ikinci ya-
rısından sonra araştırma konusu olmuştur. Ne yazık ki Türk mitolojisini görmezden gelme
bugün de devam etmektedir. Oysa yazılı belgelerin kısıtlı olmasına bakmaksızın Türklerin
hâlâ, canlı olan mitolojik olguları vardır ki, Batı dünyası bunu çoktan kaybetmiştir. Folklor
düşüncesinde varlığını sürdüren ve Şamanist öğelerde mevcut olan Türk mitolojisi, özelliği
ve zenginliği ile diğer halkların mitolojilerinden ayrılmaktadır.
10
M
I
toloj
I
ye
G
I
r
I
ş
Bir bilgi kaynağı olan mitlerin çağdaşlaşmasında ve sanat-bilim dünyasına yansımasın-
da esas olgu insanın geriye, kökene dönüşü ve başlangıcı tekrar yaşamasıdır. Bilinmeyenleri
bilenlerle bağdaştırmak ve kökende olan ilk mitolojik düşünceleri bir kez daha çağa uydu-
rarak yaşatma isteği; özellikle 20. yy’ın teknolojik gelişmelerinden sonra hızla artmıştır.
Bunalımın hızla arttığı, insanî değerlerin bozulduğu bir zamanda eski çağlara, ilklere dönüp
bakmak bir moda halini almıştır.
Mitolojiye Giriş; mitolojik şuuru oluşturan etmenler, ilkel dinî ve inançla ilgili düşün-
celer, mitolojinin folklor bağlamında metinleşmesi, çağdaş mitolojik teoriler ve ekoller ve
bu ekollerin özellikleri hakkında bilgi içermektedir. Ayrıca değişen dünya konjonktüründe
ulusal kimlik meselelerinin başında gelen kültür ekolojisinin temel taşı olan mitolojimizin
önünde duran problemler ve onların çözüm yolları da bu kitapta gösterilmeye çalışıldı. Her
ne kadar geç de olsa Türk mitolojisinin çağdaş bilimin ışığında ve çağdaş yöntemlerle araş-
tırılması gerekmektedir. Bugün Türk mitolojisinin sıkıntısı malzeme eksikliğinden ziyade
teorik alt yapının olmamasından dolayıdır. Nitekim, dağınık ve birbirinden uzak olan mito-
lojik belgeleri bir araya getirmek işin yalnızca bir kısmıdır; diğer önemli kısmı, bu belgelerin
senkron dizilişini oluşturmak ve sistemi ortaya koyabilmektir.
Artık Türk mitolojisini bilimsel ve sistemli incelemelerle dünyaya tanıtmanın zamanı
gelmiş ve geçmiştir de. Bu bakımdan iki ciltlik Türk Mitolojik Sistemi kitabında biz kültü-
rümüzün mihenk taşı olan mitolojimizi ontolojik ve epistemolojik bağlamda araştırmaya
çalıştık.
Kitabın üçüncü baskısında gerekli bazı değişiklikler ve ilâveler yapılmıştır. Bu mütevazı
eserin üçüncü baskının külfetini üzerine alan Ötüken Neşriyat A.Ş. çalışanlarına teşekkürü
bir borç bilirim.
Prof. Dr. Fuzuli Bayat
Bakü, 12 Eylül 2010
B
IrIncI
Bölüm
D
eğerler
P
araD
I
GMasında
M
I
t
a
nlayışı
1. 1. Ýlkel Bilim ve Eğitim Kaynağı Olarak Mit
Ontolojik ve epistemolojik, etnogenez (millî kök) ve etimolojik, millî şuur
ve edebiyat, ideoloji, siyaset kaynağı bakımından araştırılan mitler her mil-
letin, millî tefekkürünün, millî psikolojisinin, kendine has özelliklerinin ilk
kaynağı niteliğindedir. Geniş mânada mitoloji, dünyayı algılama sistemi olup
bu algılamayı modelleştiren dünya görüşüdür. Başka bir şekilde söylemek
gerekirse mit, bütün olarak algılanan paradigmanın, sentagmada değişikliği
(metin ve içtimaî enstitüler vs.) gerçekleştirmesidir.
Mit; değerler paradigmasında dünyayı algılama, şekillendirme, sembolleş-
tirme, kısaca ifade etmek gerekirse hayatın ve olayların genelleştirilmiş mo-
delidir. Anlam paradigmasına göre mit, bir düşünce tarzı, bir şuur ve bilinç
nevidir. Şu hâlde mit, dünya hakkındaki gerçekliğin ta kendisidir ve diyalektik
mantığın sonucu olarak meydana çıkar.
Sentagmada mit, dünya ve çevre hakkındaki tasavvurların dil veya gös-
teri aracılığıyla yapısal elemanlarda – kaya üzerine yapılmış resimlerde, tak-
vimlerde, kozmogonik ve türeyiş hikâyelerinde – gerçekleşmesidir, yani mit
olayları tasvir eden metindir. Mitolojik sistem, anlam paradigmasında Dünya
Modeli’nin tarihî ananede sentagmatik sıralarda (yani metinlerde) görünüşü-
dür. Kısaca söylemek gerekirse mit, düşünce unsurunun tahkiye unsuruyla
birleşmesinin sonunda ortaya çıkmış olur. Mitolojik zamanda hayatın bütün
gerçekleri benzeri şekilde, yani mitolojik şuurla algılanır. Bu mânada mitoloji,
objektif olan mitler medeniyetinin eski şekillerinin ilk ilmî teşebbüslerini,
dinî itikatlarını, siyasî hususlarını, güzel sanatların çeşitli türlerini, felsefî
bilgileri ve tam manâsıyla etnik medeniyetin bütün katmanlarını kendinde
12
M
I
toloj
I
ye
G
I
r
I
ş
toplayabilmiş bir sistemdir. Bununla beraber belli bir maksatla oluşturulmuş
mitler de vardır ki, bunlar da şu veya bu hâdiseyi izâh etmekle yükümlüdür.
Orta Çağ ve son devir âlimlerinin bir çoğu mitleri, bir nevi sembollerin şerhi
olarak algılamaktaydılar. Bu algılamanın özünde mitlerin izâh, şerh karakte-
rinde olması, gerçekliğin ölçüsünü ve yönlerini sembollerle takdim etmesi
vardı. Gizli bilgiler, mitolojik simgelere dönüşmüş şekli ile kuşaktan kuşağa
aktarılmış, anlaşılması zor olan nesneler simgelerin dili ile açıklanmak isten-
miştir. Şunu da belirtelim ki mit, yalnız eski insanı çevreleyen bir bilim dalı
değildir. Aynı zamanda çevreyi, içerisinde yaşadığımız cemiyeti, insanın ken-
disini ve davranışlarını kontrol eden, Tanrı’ya ve koruyucu ruhlara bakışların
toplamı olan ilk bilim dalıdır. Hem de mükemmel olanın göstergesidir.
Mitoloji, ilkel veya arkaik ilmî düşüncelerin ilk denemelerini, sözlü kül-
tür dahilinde bile olsa kuşaktan kuşağa aktarmaya çalıştığından ilk bilimdir,
kozmik bilgilerin sembolleşmiş kaynağıdır, denilebilir. Toplumda kutsal ola-
rak nitelendirilen güçlerle ilişkiyi sağlayacak bir düzen oluşturduğu için aynı
zamanda mitoloji ilk ideolojidir. Sosyo-kültürel açıdan insanın iyi ve kötü
olarak sınıflandırılan unsurlar çerçevesinde en az zarar görmesini, dahası ev-
renin düzeninde kendine özgü bir yer edinmesini denediği için mitoloji ilk
siyaset bilimidir de.
Mitoloji, gerçekleri aklın alamayacağı bir biçimde yansıtan dil ve düşün-
cenin bütün imkânlarını bir araya getirmekle varlığın oluşumunun, ilkel top-
lumların bu varoluş sürecinde yerinin ve kaosu kozmosa dönüştüren mutlak
gücün öyküsüdür. Düşünce donuk olmadığı gibi dildeki ifade şekilleri de ye-
nileşmeye, değişmeye, zenginleşmeye açıktır. Dolayısıyla mitoloji dinamik bir
yapılanmaya sahiptir ve diyalektik bir yaşantı içerisindedir. Ýşte bu nedenle
mitoloji bilinen en eski süregelen kolektif bilimdir. Bu diyalektik bilim dilde,
ritüelde, deyimde, tek kelimeyle metinde kodlaşmıştır. Yöntem ve metodolo-
jiler bu kodları açmak içindir. Açılan kodlar makro-kozmos olarak betimlenen
evrenin ve mikro-kozmos olarak değerlendirilen insanın binlerce yıl boyunca
algılanma şeklini, yani bilimini sergilemektedir. Mitolojinin sosyo-kültürel
temelinde insan neslinin bin yıllar boyu yapmış olduğu deneyimlerinin, mü-
cadelelerinin somut şekli dilde simgeye çevrilir, kavram soyutlaştıkça gizem-
lilik boyutu artar, evren ve evreni oluşturan her şey sınıflandırmaya, anlam-
landırmaya tâbi tutulur.
Mitoloji eski insanın eğitim sistemidir. Dünya ve çevredeki olaylar insanı
eğiten, onu yaşama hazırlayan birer felsefî kanıt rolündedir. Bu anlamda mito-
loji gerçekliğin yansıması gibi, anlam bildiren mitolojik bilgiye dönüşmüştür.
M
I
toloj
I
ye
G
I
r
I
ş
13
Aslında mitoloji olayları değil, olayların ortaya çıkma sebeplerini açıklar, ger-
çek dünyanın resmini çizmez; bu âlemin sembollerle kavranılmasını sağlar.
Mit herhangi bir şeyin veya varlığın sebep ve sonuç açısından varoluşu-
nu anlatmakla birlikte işlevini de önemser. Bu açıdan baktığımızda mitler
bir mantık sistemidir, çünkü olayları her ne kadar doğaüstü ve kutsal olarak
değerlendirmiş olsa da gerçekçi bir mantığa bağlamaya çalışır. Buradan da mi-
tolojinin bir idrak mekanizması olduğu ortaya çıkmış olur. Nitekim mitoloji
kozmosun ortaya çıkışını, düzeninin sebebini, varoluş ideolojisini, insanı çev-
releyen canlı ve cansız, görülen ve görülmeyen, olağanüstü ve sıradan, maddî
ve manevî her şeyin kavranılabilmesi veya bunun bir çabasıdır.
Tabiî ki mitoloji, kozmogonik takvim ve türeyiş tasavvurlarını yaşatan,
türü belli olmayan (Daha doğrusu mit tür değildir.) hikâye, gösterme şek-
lidir. Yani mit mani, masal, destan, efsane, rivayet vs. şekillerde çeşitlendiği
gibi ritlerin ve festivallerin de baş konusunu oluşturur. Bu anlamda ünik bir
mit yoktur. Aksine birbirinden farklılaşan mit varyantları mevcuttur. Yapısal
plânda bazı mitolojik unsurlar genel mite zaman zaman ilâve olunur veya ge-
nel mitten kopar. Değişmeyen, yalnız mitin vermiş olduğu genelleştirici bil-
gilerdir. Mitler sadece sözde değil, hareket, ritüel ve ayinlerde de yaşar. Başka
şekilde ifâde edecek olursak, mitin sözlü olması hiç de esas şart değildir. Bir
kısım kavimlerde, özellikle ilkel kabilelerde mitler, şüphesiz ritüellerde koru-
nup sağlanmıştır.
Mit, karışık işaretli, senkretik ve simgesel olduğundan onu şiir, dil, mûsiki
ve ritimle aynileştirenler de vardır (Vico, Herder, Müller vb. bilim adamları).
Bir grup araştırmacı miti izâh eden bir tür tahkiye şekli olarak algılar (Bacon
vb.). Miti geniş anlamda animizmle (Taylor), dinle (Lang) bağdaştıran araş-
tırıcılar da vardır. Mitleri arkaik ritüellerin tasvirî yansıması, daha doğrusu
sihrin sonucu gibi değerlendirenlerin (J. Frazer) fikirlerini, sonradan ritüelist
ekolün üyeleri (B. Malinowski) daha da geliştirdiler. 20. yüzyılın son büyük
mitologia âlimleri mitolojiyi vacip hayat şartlarının sembolik ve mitolojik şe-
kilde kavranılması gibi değerlendirirler (C. Levi-Strauss vb.)
Türk halklarının zengin manevî serveti olan mitler söz sanatlarının bi-
çimlenmesinde önemli rol oynamıştır. Hem ideolojik hem bediî hem de ik-
tisadî-siyasî görüşlerin temelinde yer alan mitolojik başlangıç, ilk şuurun
şekillenmesi (yapılanması) gibi Türk halklarının edebî, estetik yaratıcılığına
kaynak olmuştur. Bu kaynaklık açık bir şekilde folklor materyallerinde, güzel
sanatlarda, destanlarda, efsane ve masallarda kendini göstermektedir.
14
M
I
toloj
I
ye
G
I
r
I
ş
Mit, herhangi bir noktada insanı çevreleyen hayatın gerçekleriyle karşıla-
şarak onu kendisine has bir şekilde izâh eder. Bu manâda toplanmış mitolojik
metinler en üniversal kaos-kozmos, tabiat-cemiyet, hayat-ölüm, ışık-karanlık
karşılaştırmalarından tutun da, basit mitolojik ifâdelere kadar bütün evreni
kapsar. Kısacası mitoloji bin yıllar boyunca halkların ve milletlerin, soyların
ve kabilelerin etnik-medenî sisteminde hakim olmuştur. Tabiî ki, mit genel
düşünce karakteri taşıyor dersek yanlış olmaz. Ýlk dinî sistemler, inançlarla
ilgili metinleri bulunduran mitler ayrı ayrı fertlerin şuurunda yaratılan ifâde-
ler değil, kolektifin arzu ve isteği, siyasî, ideolojik, ahlakî ve estetik görüşler
ile yoğrulmuş senkretik bir hâdisedir. Onda açık şekilde belirlenmeyen şuu-
ra has yönlerin olması bu bakımdan çok doğal görünüyor. Doğal olarak, ilk
mitlerde ayin, merasim, ritüel teşkil eden unsurlar çok güçlüdür. Demek ki
mit, yalnız sözlü anlatım olmayıp, aynı zamanda gösteridir, hatta bir bakıma
kutsalın tecessümü ve terennümüdür.
Mit ilk insanın inandığı, kutsal bildiği değerler sistemi ve bu sistemin bi-
çimlenmiş ve metne dökülmüş şeklidir. Kısacası mit kozmik bilgilerin sem-
bolik bir üslupla takdimi, gizli bilimlerin ve dillerin ifasıdır. Bununla birlikte
halk edebiyatının ayrı ayrı bölümlerinde, özellikle masallarda, destanlarda,
efsane ve rivayetlerde de kozmik sıranın astral mitlerine, ecdat (atalar) mitle-
rine, tanrısal, trikister (kahramanın zıt kutbu) karakterli mitlere de rastlanı-
yor. Bütün bunlara, bir bütün hâlinde Türk mitolojik sisteminde ve sistemin
yansıması olan halk edebiyatı ve folklor türlerinde rastlanmaktadır.
Birçok araştırmacı, folklor örneklerinin, güzel sanatların, dinin, edebiyatın
menşeini tümüyle mite bağlamaya çalışırlar (V. Propp, M. Meletinskiy, N.
Braginskiy vb.). Bu şekilde olmasa da bütün eski medeniyetlerin kökeninde
mitolojinin olduğu inkâr edilemez.
Bilim dünyasında mitolojinin bir disiplin olarak öğrenilmesi 19. yy.’a te-
sadüf eder. Bu devirde mitoloji ile meşgul olan birçok mektep vardır. Ancak
bu mekteplerin birçoğu mit ve din meselesinin halli, mitin tarihî olaylarla
karşılaştırılması konularında yanlış fikirler öne sürmüşlerdir. Hem de 19.yy.’a
kadar mitoloji dendiğinde Batı dünyası yalnız Yunan Mitolojisini bilmekteydi.
Oysa araştırmalar ilerledikçe bütün dünya halklarının mitolojisi olduğu orta-
ya çıktı. 20. yy.da mitolojik teorilerin oluşturulması ve mitoloji sistemlerinin
öğrenilmesi hız kazandı. Doğal olarak, dünya bilim çevrelerinde mitolojinin
öğrenilmesi gitgide yaygınlık kazanmağa başladı.
M
I
toloj
I
ye
G
I
r
I
ş
15
1. 2. Mitlerin Sınıflandırılması
Mitolojik araştırmalar ilerledikçe mitlerin sınıflandırılması da gündeme
geldi. Zira ilmin en önemli meselelerinden biri sistemli değerlendirmeyse, di-
ğeri de tasniftir. Bu bağlamda mitleri genel olarak iki kategoride tasnif etmek
ve incelemek mümkündür:
A. Genel kategoriler
B. Özel kategoriler
Genel kategoriler ,dünyanın hemen hemen bütün millet ve halklarında gö-
rülen mitlerdir. Tipolojik bağlamda bu silsileler birbirinin varyantı ve tamam-
layıcısı niteliğindedir. Bu mitleri dört ana başlıkta incelemek mümkündür:
A. 1. Kozmogonik mitler: Dünyanın yaratılması ve evrenin oluşumu hak-
kında olan mitler bu kategoriye girer. Evrenin oluşması çeşitli varyantlarda;
kaostan, yumurtadan, sudan, Tanrı’nın vücudundan vs. anlatılsa da maksat
bu oluşuma kaynaklık yapan mutlak gücün övgüsüdür. Kozmogonik mitler
insanla, düzenin ve dengenin sebepleri hakkındaki düşüncelerinin mitlerde
sembolleşmesi sonucunda ortaya çıkmıştır.
A. 2. Ýlk insanın yaratılması mitleri: Ýlk insanın yaratılması övgü almaktadır.
Kozmosun yaratılmasından sonra silsile şeklinde gök, yer, dağlar, ormanlar,
bitki, hayvan ve en sonunda da insan yaratılır. Mit, ilk insanın yaratılmasını
Tanrı veya demiurg (tanrısal özelliğe sahip olup, kültürel nesne ve olguların
ilk kurucuları) adına bağlar. Ýlk insanın yaratılması miti kozmogonik mitin
tabiattan cemiyete geçişini simgeler ve kozmogonik dilin sosyal dile aktarıl-
masını sağlar.
A. 3. Türeyiş mitleri: Ýlk insanın yaratılması insan topluklarının, kabilelerin,
soyların, boyların ortaya çıkışıyla genişler. Her kabilenin, boyun kendi kurucu
atası vardır. Kabile veya boy, adını o atadan almıştır. Türeyiş mitleri, kozmik
mitin boyların türemesi diline çevrilmesi şeklinde sosyal grupların farklılık-
larını bir bakıma izah eder mahiyette olup kutsal ataların ve onların boyları-
nın ortaya çıkmasını anlatır. Bazı halkların mitolojisinde çok zengin olmasına
karşın bazı halklarda fazla gelişmemiştir.
A. 4. Takvim mitleri: Belki de kozmik mitin ilk dönüşümü niteliğinde olan
takvim mitleri, evrenin yaratılmasıyla zamanın oluşmasının kodlaşmış anla-
tımıdır. Mekân zamanın hareketi bağlamında mevcuttur. O halde kozmos,
zaman dahilinde mevcuttur. Zamanın ölçülmesi, ilk zaman ve onların ortaya
çıkmasını sembolik bir dille anlatan hikâyeler veya kaya üstü tasvirler, takvim
mitlerini oluşturur.
16
M
I
toloj
I
ye
G
I
r
I
ş
B. Özel kategoriler olarak adlandırdığımız mitler, dünyanın her halkında
bulunmayan veya birinde mevcut olmasına rağmen bir başkasında görülme-
yen mitolojik kategorilerdir. Nitekim coğrafî şartlar, gelişim süreci, tarihî-kül-
türel özellikler özel mitolojik kategoriler oluşturmuştur. Bunların baş lı ca la rı
aşağıdakilerdir:
B. 1. Tanrılar hakkında (teogoni) mitler: Mitolojik zamanı çabuk aşıp tarihî
zamana dahil olan halklarda görülen tanrılara ilişkin mitler, ilkel yaşam şart-
larında bulunan kavimlerde görülmez. Aslında kozmogonik mitle bağlantılı
olan tanrılar hakkındaki mitler, yaygın olarak evrenin yaratılma sında tanrı-
ların rolünü öne çıkarmakla beraber şu veya bu işlevle sınırlı olan tanrıların
veya Türk mitolojisinde olduğu gibi yüksek dereceli ruhların ortaya çıkma
sebeplerini açıklar, evrende görülen veya görülmeyen bütün nesnelerin bir sa-
hibi olduğu inancına dayanır. Tanrılar hakkındaki mitlerin klasik şekli Yunan
mitlerinde görülür. Nitekim M.Ö. 8. yy.da Hesiodos, Theogoni adlı eseriyle
Yunan tanrılarının doğumu ve görevlerini bir bütün halinde işle yerek yazılı
edebiyata dönüştürmüştür.
B. 2. Köken (etiolojik) mitleri: Aslında mitoloji insanın kafasında oluş tur du-
ğu sorulara cevap verecek bir düzeyde oluşturulmuştur. Bu bağlamda mi to-
lojinin bir görevi de soyut ve somut kavramların alegorik izahını vermektir.
Ýşte bu tip mitlere köken veya izah edici mitler denmiştir. Mitolojik inanç larla
yaşayan iptidai kavimlerde etiolojik mitler çok gelişmiştir. Ancak etiolojik
mitlerin kalıntılarına hemen hemen dünyanın bütün halklarında rastlamak
mümkündür. Aslında köken mitleri bu yönüyle genel kategoriye giren mitlere
daha çok yakındır.
B. 3. Dünyanın sonu (eskatoloji) hakkında mitler: Tarihî şuurun ortaya çıkması
ve dinî inançların güçlenmesiyle dünyanın sonu, kıyamet anlayışı da ağırlık
kazanmaya başlar. Özellikle monoteist dinlerin baskısıyla kıyamet, onu ha-
zırlayan sebepler, ön belirtiler vs. hakkında bir dizi hikâye anlatılmaktadır ki
bunlar da eskatolojik mitleri oluşturmaktadır. Bazı ilkel kavimlerde dünyanın
sonu düşüncesine yer verilmediği halde tufanla veya dünyayı tahrip edecek
kozmik kazayla ilgili mitler mevcuttur. Dünyanın sonu hakkındaki mitler ge-
leceğe yönelmiş kehanetler niteliğinde olduğu için kozmik bilgilerin simge-
selleştirilmiş şekliyle karakteristik özellik oluşturur.
B. 4. Totem mitleri: Kavimlerin, boyların bir hayvan, bitki, veya cansız bir
nesneye bağlanması, ecdat-tanrı ilişkisinin bir olguda birleşmesi, yani ecda-
dın aynı zamanda kabilenin tanrısı olması telakkisinin öne çekildiği mitler,
totem mitleri olarak bilinir. Totemle ilgili görüşler daha çok ilkel yaşam sür-
düren ve geçimlerini derleme ve avcılıkla sürdüren toplumlarda ortaya çıkar.
M
I
toloj
I
ye
G
I
r
I
ş
17
Başlıca özelliklerinden biri, kan veya kemik akrabalığı değil totem akrabalığı-
na dayanmasıdır. Afrika ve Avustralya yerlilerinin anlatıları totem mitlere bi-
rer örnek oluşturur. Ancak hayvanlarla ilgili bütün anlatıları totem mit olarak
kabul etmek de doğru değildir. Nitekim, totemizm ayrıca bir mer hale gibi bir
dünya görüşüne dayanır.
B. 5. Kahramanlık mitleri: Bu tür mitler, özel bir kategori olarak bazı halklar-
da genişçe yayılmışlardır. Türk mitolojisindeki kurtarıcı kahramanlar za man la
destanlara mal olmuş ve arkaik destan kahramanları olarak şekil lenmişlerdir.
Büyük bir misyon ile kahramanlığa koyulan bu tipler toplumun beklentileri-
ni gerçekleştirmekle ferdî karakterlerinden uzaklaşır. Ancak Yunan mitolo-
jisinde bunun tersi görülür. Nitekim Yunan kahra manları tıpkı tanrılar gibi
kendine has ferdî özelliklere de sahiptir. Onların da insanlar gibi olumlu ve
olumsuz tarafları vardır. Oysa Türk kahramanlar idealleş tirilmiş tipler olarak
karşımıza çıkar.
Burada Avrupamerkezci görüşlerin sonraki araştırmaları, özellikle de Türk
araştırmacılarını nasıl etkilediği konusuna da değinmekte yarar var. Ýnsanın
şekillenmesinde, toplumun sosyo-ekonomik dokusunun ortaya çık ma sında
Avrupamerkezci bilim adamlarının söylediği gibi toplayıcılık, bitkicilik, av-
cılık, çobanlık ve tarımcılık olarak nitelendirilen ekonomik sistemler birbi-
rinin yerini tutmamış, sadece coğrafî bölge özelliğiyle biçim lenmiştir. Bugün
dağlık ve ormanlık bölgelerde yaşayan Türkler, avcılık yaptıkları ve ren geyiği
besledikleri halde, bozkırda yaşayanların arasında hayvancılık, ovalık yerlerde
yaşayanlarda ise tarımcılık gelişmiştir. Durum tarihin derinliklerine indikçe
de böyledir.
M.Ö. 3000-2500 yılları arasında Türklerin bir kısmı bozkırda hayvan cılıkla
uğraşıyorken, bir kısmı da Maveraünnehir’de tarımla uğraşmaktaydı. Dağlık
ve ormanlık yerlerde yaşayanlar ise avcılık ve toplayıcılıkla geçimlerini sağ-
lıyorlardı. Mitoloji de bu sosyo-ekonomik ortamda şekilleniyor, aynı şekilde
bu coğrafî ortam da dünya görüşünün oluşumunda etkili oluyordu. Zamanla
toplumun yerleşmiş oldukları bölgelerden yeni bölgelere göç etmesi, doğal
olarak ekonomik sistemin de değişmesine neden oluyordu. Ancak bu, kro-
nolojik olarak yukarıda sıralanan sistemlerin birbirini takip etmesi anlamına
gelmemelidir. Kısaca belirtmek gerekirse geçmişin mutlak şekilde şöyle veya
böyle olduğu savı; eski insanların yaşamını, tarihini, sosyo-kültürel varlığını
zorla şu veya bu biçimde, bir öngörü tasarımına indirgemek anlamına gelir.
Bu sıralanan sosyo-ekonomik sistemlerden herhangi birinin gelişmiş ola-
rak gösterilmesi ve sistemin ortaya koyduğu mitolojinin de gelişmiş bir mi-
18
M
I
toloj
I
ye
G
I
r
I
ş
toloji olarak değerlendirilmesi, Avrupamerkezci görüşün yansıtılmasından
başka bir şey değildir.
Türk mitolojisinin öğrenilmesinde karşılaşılan bir yanlışlık da sosyolog-
lara ilişkindir. Din tarihçileri ve din sosyologlarına göre orman avcılarıyla
bozkır çobanlarının mitolojik uygulamaları, tasavvurları ayrı ayrı değerlen-
dirilmelidir. Oysa mitoloji, hayatı her ne kadar yansıtmaya çalışsa da kozmik
bilgilerin sembolik bir üslupla hikâyesi, eski ideolojinin kendisi olduğundan
etnik medenî sistem dahilindedir. Ekonomik sistem bilgi kaynağı olan mito-
lojik şuuru ve düşünceyi kısmen etkilese de, çok büyük ölçüde etkileyemez
veya yönlendiremez.
Dostları ilə paylaş: |