DEKLARASYON
12
w w w . k a r t e p e z i r v e s i . c o m
DARBELERE KARŞI ULUSLARARASI
DAYANIŞMA ÇAĞRISI
Dünya savaşları sonrasında kurulan Birleşmiş Milletler (BM) ile yeni bir Dünya
Siyasal Sistemi ortaya çıkarılmıştır. Dünya barışını temin etme iddiasıyla kurulan
bu sistemle yaşadığımız 72 yılda; dünya savaşları yaşanmasa da terör, iç savaş-
lar, devletler arası savaşlar ve çatışmalar hız kesmeden, üstelik artarak devam
etmiş; dünyada barış ve adalet tesis edilememiş, can ve mal kayıpları engelle-
nememiş, insanlığa karşı işlenen suçlar durdurulamamıştır.
Bu dönemde darbelerin sayısı da artış göstermiştir. BM’ye üye 193 ülkenin
91’inde birden fazla darbe gerçekleşmiştir. Darbeler; söz konusu ülkelerdeki ikti-
darların ülkelerini yönetemediği bahanesine sığınmış, dış destek almış ve örtülü
bir sömürgeleştirme aracı olarak kullanılmıştır.
15 Temmuz 2016’da Türkiye’de meydana gelen, 250 Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşının şehit olmasına, 2193 sivilin yaralanmasına neden olan Fetullahçı
Terör Örgütü (FETÖ) İşgalci Darbe Girişimi, dünyada yaşanan darbe salgının son
ve en büyük örneğidir. 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin, mevcut Dünya Siyasi Ni-
zamı’nın ürettiği bir felaket olduğunu tespit ediyoruz.
15 Temmuz’da, FETÖ Darbe ve İşgal Girişimi’ne karşı Türkiye’de; parla-
mento, medya, sivil toplum, siyasi partiler, akademi ve bütün bir millet tarafın-
dan gösterilen direniş ile elde edilen zaferi, darbeler üzerinden çalıştırılan savaş
mekanizmasına verilmiş en anlamlı cevap ve darbelerin nasıl engellenebileceğini
gösteren yeni bir dönemin miladı olarak değerlendiriyoruz.
İnsanlığın daha iyi bir dünya için geliştirdiği uluslararası kurumlar başta ol-
mak üzere, meşruiyet ve demokrasi kaygısı olan bütün yapıların, 15 Temmuz’da
dünya darbe mekanizmasına karşı verilen bu cevaba sahip çıkması gerektiğine
inanıyor, darbeciler ve işbirlikçilerini himaye etmeyi; savaşı, kaosu, darbeyi hi-
maye etmek olarak kabul ediyoruz.
Ekonomik yaptırımlar, terör faaliyetleri, askeri darbe ve müdahalelerle baş-
ka ülkelerin meşru hükümetlerine yönelen saldırıları, insanlığa karşı işlenmiş suç
olarak tespit ediyoruz.
13
w w w . k a r t e p e z i r v e s i . c o m
Darbe düzeninin zemin bulduğu Dünya Siyasal Sistemi’ni ve uluslararası
hukukun etkisizliği ile yetersizliğini şiddetle kınıyoruz.
15 Temmuz 2016’da Türkiye’de darbeleri yenebilecek bir mücadele modeli
gelişmiştir. Artık darbeciler, teröristler, işgalciler için; hiçbir ülkenin meşru hükü-
metlerini, demokrasisini, sivil insanlarını kurban seçmek, 15 Temmuz öncesinde
olduğu gibi kolay değildir.
Ancak aslolan; darbelere kaynaklık eden Dünya Siyasal Sistemi’nin ye-
niden yapılandırılmasıdır. Zira Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 5 daimî
üyesi, tüm dünyayı meşrutiyetle yönetmeye varan olağanüstü bir güce sahip
bulunmaktadır. Dünya düzeni, 5 devletin çıkarlarına göre hareket etmektedir. Bu
çıkarlarla uyumlu olan darbeler adeta meşru kabul edilmektedir.
Dünyada yaşanan kaos ve polarizasyon; büyük devletler arasında tepkisel
politikalar geliştirmekte, hukuk ve barış için işbirliği yerine rekabet tek belirle-
yici hale gelmektedir. Bu bağlamda devletler, çıkarlarına hizmet eden darbeleri
desteklemekten çekinmemektedir. Barış içinde bir dünya için tepkisel strateji
ve politikalardan, hak ve adalet üreten stratejilere geçiş, dünyanın geleceği için
zorunlu bir gerekliliktir.
Doğu’dan, Batı’dan, Kuzey’den ve Güney’den; 26 ülkeden bilim, siyaset
ve medya mensubunun Kartepe Zirvesi’nde tüm insanlık için yaptığı tespit ve
önerilerden yola çıkarak geliştirdiğimiz çağrıyla; dünyanın farklı yerlerinde, farklı
formlarda ortaya çıkan küresel darbe salgınına karşı insanlığı farkındalığa ve iş
birliğine davet ediyoruz.
I. İnsani ve Adil Bir Dünya Düzeni Kurulması İçin
1. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannamesi’nde yapılan çağrıya karşın
dünyanın ürettiği hiyerarşik düzen, insanlık için yeni arayışları zorunlu kıl-
maktadır.
2. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi daimî üyesi 5 ülkenin toplam nüfusu,
dünya nüfusunun % 8’idir. Beş ülkenin; 188 üye ülke ve dünya nüfusunun
% 92’sinden daha “imtiyazlı”, “demokrat”, “uygar” olduğu varsayımı ile
dünya siyasi ve sosyal düzeninde belirleyici olması, mevcut küresel sorun-
14
w w w . k a r t e p e z i r v e s i . c o m
ların artmasına, etkilerinin daha yıkıcı boyutlara ulaşmasına neden olmak-
tadır.
3. Batı dünyası; sanayileşme ile birlikte ulaştığı siyasal ve sosyal değişimleri,
Rönesans ve Aydınlanma Hümanizması ile harmanlayarak, 20. Yüzyıldan
başlayarak bir model olduğu iddiasındadır. Ancak Batı, dünya uygarlıkları-
na hayat hakkı tanıyan tarihi ve ahlaki noktanın gerisinde kalmıştır.
4. İlan edilmiş, imzalanmış çözümlerin işe yaramadığı 72 yıllık dönemin köh-
nemiş yapısıyla Dünya Siyasal Nizamı’nın mevcudiyetini sürdürmesi müm-
kün değildir. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere tüm uluslararası kuruluş-
ların yapıları, özeleştirel yaklaşımla yenilenmelidir.
5. Küreselleşme, insan yararına yeni ve evrensel bir tanıma ulaştırılmalı; bu
sistemin doğru işlemesi için acil ve insani mekanizmalar kurulmalıdır.
6. Dünya düzeni; bütün uygarlıklara yaşama hakkı veren, onları kendisinin ta-
mamlayıcısı olarak kabul eden tarihi ve ahlaki noktaya yeniden dönmelidir.
7. Dünya siyasası ve uluslararası hukuk sistemi, dünya vatandaşlığını tüm
insanlara üst kimlik olarak sunabilmeli; ayrıştırıcı bürokratik mekanizmalar
terk edilmelidir.
8. Demokrasi vaadiyle ülkelere müdahalede bulunmak, ahlaki olmadığı gibi
gerçekçi de değildir. Büyük insani felaketlere neden olan bu temayül terk
edilmelidir.
9. Din ve ırk farklılıklarının yoğunlaştığı bölgelerin, demokrasi ve insan hakları
adına siyasallaştırılması önlenmeli; tarihsel anlaşmazlık içindeki taraflardan
birine askeri, mali ve sosyal destek verilerek devşirme güce dönüştürülme
stratejilerine son verilmelidir.
10. Uluslararası suç ağlarını kontrol eden organizasyonların resmi kılıflara bürü-
nen cunta, komite, konsey gibi uzantılarının resmi muhatap alınmasından;
kriminal kimliklerine bakılmaksızın, bölgesel çatışmalarda ve yeni politika
oluşturma operasyonlarında devletler tarafından kullanılmasından vazge-
çilmelidir.
Dostları ilə paylaş: |