Fəlsəfə tarixi
- 91 -
bileceğini’ ima etmişlerdir. Batı’nın 20. yüzyıla tekabül eden mistik uyanışı-
nın sinyalleri dönemin roman ve tiyatro eserlerinde de kendini hissettirmeye
başlamıştır. Peyami Safa, ‘Türk Düşüncesi ve Batı Medeniyeti’ isimli maka-
lesinde yabancı kaynaklara pek çok atıfta bulunarak konuyu gündeme getir-
miştir. Yine bu makalede Safa, Romain Roland’ın Peguy için yazdığı mo-
nografide (1944) şöyle söylediğini örnek gösterir: “1874’ten beri ihtiyatlı
Emile Boutroux ‘De la contingence deslois de la nature’ adındaki eserinde
kendini tehlikeye atmıştır. Akılla bağlantıyı kesmiyor, fakat onu ilmin suni
inşalarından kaçan ve esrarlı tabiatla akraba olan daha umumi bir aklın içine
alıyordu.
1
Pozitivizme ve her şeyin ilimle açıklanabileceğine itirazın felsefe cep-
hesinden gelmesi dikkate değer bir durumdur. Pozitivizm, hayatı izah et-
mekle uğraşırken onu yaşamayı unutan bir akım olmuştur. Determinizmin
kesin bir hakikat gibi algılandığı noktada kuantum fiziği ve Einstein’ın gö-
recelilik kanunu imdada yetişmektedir. Böylece pozitivizm, bilim cephesin-
den de köşeye sıkıştırılmıştır. Safa’nın verdiği başka bir örnekte Brunetiere
1896 yılında medeniyet olarak başlarına gelecekleri
önceden fark etmiş gibi-
dir. Brunetiere, Balfour’un ‘İnancın Temelleri’ isimli kitabına yazdığı ön-
sözde şöyle söylemektedir: “İlme hala hayranız, fakat artık o, uğrunda her
şeyi kurban ettiğimiz müstebit bir put değildir. Hizmetlerinden faydalanıyo-
ruz ve ona minnettarız, fakat artık ona bütün mitlerimizi bağlamıyoruz. O
daima bir kudret ve kuvvettir, fakat onu, her tarafı sarmasına rağmen bir tek
ve en tesirli kudret olduğunu kabul etmiyoruz. Onun gözünden kaçan mese-
leler olduğunu biliyoruz. İlim bize kainatın kabule değer bir izahını veya
tefsirini yapmaktan acizdir. Bir ahlak tesis etmekten acizdir. İnsanlığın sos-
yal evriminde dinin veya dinlerin yerini almakta acizdir”.
2
Buna benzer daha pek çok örnek zikretmek mümkündür. Safa’nın
böyle bir örnek vermekteki amacı, batının kendi üzerine olan düşünceleri
hakkında bir inkılap yaşaması ve aklın yetersiz kaldığını görerek sezgiye
dönüş yapmasına rağmen bizim kendimizi tarihin belli bir kesitinde donmuş
bir Batı kalıbına dökmeye çalışıyor olduğumuzu anlatmaktadır. Biz, Batıyı
1
Akt. Peyami Safa, a.g.m., s. 6.
2
Akt. Peyami Safa, a.g.m., s. 5.