Fəlsəfə və sosial-siyasi elmlər – 2016, № 2
- 80 -
kurmak isteyen insanın sorularıyla şekillenir. Bir bakıma felsefe, sorularla
inşa edilen bir disiplin olup bu soruları farklı biçimlerde sormak ya da ce-
cevaplamak mümkündür. Varlık nedir, gerçekte var olan nedir, bilginin kö-
keni nedir, değer nedir gibi sorulara verilen cevapların çokluğu felsefi akım-
ları oluşturmaktadır. Bu makalenin konusu, bir düşünce mecmuası olarak
yola koyulan Türk Düşüncesi Dergisi’nde bahsi geçen felsefi akımları ince-
lemektir. Bu amaçla Türk Düşüncesi’nin tüm sayıları incelenmiş ve sonuçta
dergide Bergsonculuk, egzistansiyalizm, personalizm, pozitivizm, materya-
lizm ve anti-materyalizm akımlarına yer verildiği tespit edilmiştir.
Türk Düşüncesi Dergisi, döneminin önde gelen düşünürlerinin içeri-
sinde yer aldığı, fikir konularında ve güncel meselelerde önemli katkıları ol-
muş bir dergidir. Peyami Safa’nın editörlüğünde çıkan Türk Düşüncesi, ta-
rihsel belgelerle konuşan, felsefi bir duruşa sahip ve edebi kökleri olan bir
dergidir. Adından da anlaşılacağı üzere bir düşünce dergisi olma amacıyla
yola çıkan Türk Düşüncesi, Demokrat Parti’nin iktidarda olduğu dönemde,
1953-1960 yılları arasında toplamda 63 sayı yayın hayatına devam etmiş ve
1960 darbesi ile kapatılmıştır. Bergsonculuk ve egzistansiyalizm, derginin
fikir çerçevesine uygun akımlar olup bu akımlardan olumlu bir şekilde bah-
sedildiği görülmektedir. Ancak egzistansiyalizmin ateist yorumuna pek sı-
cak bakılmamıştır. Ayrıca dergide personalizme bir felsefe akımı olarak de-
ğinilmemiş olsa da özellikle Hilmi Ziya Ülken’in yazılarında şahsiyeti ön
plana alan personalist bir tavır hissedildiğinden dolayı bu makalede persona-
lizm, ayrı bir başlık halinde incelenmiştir. Pozitivizm ve materyalizme ise
eleştirel yaklaşılmış olup koyu bir anti-materyalist tutum sergilendiği görül-
müştür.
Bergsonculuk
Bergson, 1859 yılında bir Yahudi ailenin oğlu olarak dünyaya gelmiş-
tir. Döneminin düşünce hayatı üzerinde ciddi etkileri olan, yaşadığı süre
boyunca adından söz ettiren bir filozof olmuştur. Bergson, oldukça tutarlı ve
kapsamlı bir felsefe ortaya koymuştur. Bergson, kendi doktrinini oluşturmak
Fəlsəfə tarixi
- 81 -
için evvela kendinden önceki akımları tetkik etmiştir.
1
Kendinden önceki
materyalizme, pozitivizme, rasyonalizme, mekanizme, finalizme ve evrim-
ciliğe karşı çıkar. Ona göre hakikat sadece akılla kavranamaz, akıldan da öte
bir kabiliyete ihtiyaç vardır ki bu da içgüdüden doğmuş olan sezgidir.
İnsan maddeyi kavramak için zekasını; hayatı anlamak için ise sezgi-
sini kullanır. Sezgi içgüdüden doğmuştur ve bir çeşit sempatidir, tecrübedir.
Sezgi oluşu, hayatı ve süreyi kavramak durumundadır. Bergson’un diğer
filozoflardan farkı da burada yatar. O, hayatı belli bir kesitinden dondurup
teorik kalıplarda incelemez; onu oluş ve akış içerisinde anlamaya çalışır. İn-
san, içinde bulunduğu ana mahkum değildir. Geçmiş, şimdi ve gelecek in-
sanda bir bütün olarak yaşanır ve herkes dünyayı kendi varoluşu üzerinden
sezgi ile kavrar. Sezgi, biyolojik tabiattan insana gelen bir yetidir ve içgüdü
temellidir. Bilimin aleti akıl iken, felsefeninki sezgi olmalıdır. Bu bağlamda
Bergson, felsefenin nasıl yapılacağına dair bir metot da sunar. Dergide bu
şöyle ifade edilir:
Felsefeye girerseniz kullanınız hadsinizi,
Önderiniz seziş olsun, benim ile uğraşırken,
Zihin ile olmaz bu iş, üzmeyiniz kendinizi,
Onu da ben yarattım madde ile savaşırken.
2
Basit bir mantıkçı olmayan Bergson psikolojik temellere dayalı bir
metafizik kurma iddiasındadır.
3
Topçu’ya göre Bergson sisteminin temelin-
de ruhsal olaylar vardır ve bu olaylar bir defada olup bitmiş, statik halde de-
ğil her an bir oluş halindedirler. Dolayısıyla her an oluş ve akış halinde olan
durumları akıl dışarıdan kavrayamaz.
Bergson’da insan yol alan, akan bir varlıktır. Bu akışı, değişimi, olu-
şumu gerçekleştirebilmek için insan geçmiş ile şimdiyi harmanlayarak gele-
ceğe doğru adım atar. Geçmiş ile şimdi arasındaki bağlantıyı kuran unsur ise
hafızadır. Bu nedenle hafıza hatıraların saklandığı statik bir yer değil; insa-
1
Levent Bayraktar, Bergson’da Ruh-Beden İlişkisi, Dergah Yayınları, İstanbul 2010,
s.23.
2
Bir Münzevi, “Bergson’un Şiiri”, Türk Düşüncesi, C.3, S.17, 1955, s.369.
3
Nurettin Topçu, Bergson, Dergah Yayınları, 5.Baskı; İstanbul 2011, s. 19.
Fəlsəfə və sosial-siyasi elmlər – 2016, № 2
- 82 -
nın geçmişi ile şu anını kaynaştırarak geleceğe hamle yapmasını sağlayan
dinamik bir yapıdır.
Peyami Safa Bergson ve felsefesiyle oldukça ilgilenmiş, onu Türki-
ye’ye tanıtmak için çaba sarf etmiş ve bu amaçla dergide Bergson felsefesi
üzerine yazılar kaleme almıştır. Onun Bir Münzevi mahlasıyla yazdığı bir
makale, Hilmi Ziya Ülken’in ileri sürdüğü Bergson’un indeterminist olduğu
görüşüne reddiye niteliğindedir. Ona göre madde sahasında mekanik bir ni-
zam vardır ve bu da Bergson’un cansızlar alemi için determinist olduğuna
işaret eder. İçtimai muhit (sosyal çevre) bizi tayin etmekte ve biz de genel-
likle bu tayine göre davranmaktayız; bu bakımdan sosyal benliğin yapısı ve
tezahürleri de bir determinizme tabidir.
1
Bergson’un indeterminist tarafını
ise Safa şu sözleriyle ifade eder: “Ancak zihin içtimai muhit delaletiyle ta-
yin edildiği gibi, içten gelen zihin altı veya zihin üstü bir takım tazyiklere de
maruzdur. Dinamik bir gayrişuur tarafımız vardır ki orası tamamen indeter-
minist bir bölgedir. Hürriyet diyarıdır.”
2
Derginin bir sonraki sayısında Hilmi Ziya Ülken, bir münzevi mah-
laslı kişinin Bergson hakkında yazdığı yazıya cevap verir. Bergson gibi bir
büyük filozoftan bahsederken genel şeyler söylemekten ziyade, fikrinin
tekamülünü gösteren kitaplarını sırasına göre tetkik etmenin daha doğru ola-
cağını düşünerek Bergson’un “Şuurun Doğrudan Doğruya Verileri” isimli
kitabından işe başlar. “Filozof bu eserinde hakikaten düalisttir: Ruh alemin-
de hürriyetçi, madde aleminde determinist. Bu ikilik ruhun içsel vasıflarını
daha iyi belirtmek için kasten tercih edilmiş görünüyor.”
3
Bergson bu ese-
rinde ruhla maddeyi, sürekli ile süreksizi ve zamanla mekanı karşı karşıya
koymaktadır.
“Madde ve Hafıza’da ise Bergson, beden ile şuur arasında zıtlık yerine
ilişki aramaktadır. Bergson’a göre idrak aksiyona hazırlıktır. Beden, şuur
hallerimizi izah etmez. Beyin hayalleriyle idrak açıklanamaz.
4
1
Bir Münzevi, “Bergson ve Indeterminisme”, Türk Düşüncesi, C.3, S.15, 1955, s.210.
2
Bir Münzevi, a.g.m., s.210.
3
Hilmi Ziya Ülken, “Bir Münzeviye Cevap”, Türk Düşüncesi, C.3, S.16, 1955, s.286.
4
Hilmi Ziya Ülken, a.g.m., s.286.
Dostları ilə paylaş: |