142 | Hüseyin Bal
Calhoun’un düşüncelerine ağırlık verdiği hâlde, baskı grubu çoğulculuğu ko-
nusunda daha çok Latham ve Truman’ın görüşlerine başvurmaktadır. Ona göre,
Amerika’da 1950’lere kadar siyasal ve entelektüel tartışmalardaki vurgu, ağır-
lıkla bölgesel veya coğrafî çoğulculuk üzerinde olduğu hâlde, bu tarihten son-
ra örgütlü baskı gruplarının giderek önem kazanmaya başladığı görülmekte-
dir. Ancak baskı gruplarının siyasal tartışmalarda dikkatleri çeken, dolayısıyla
önem atfedilen tarafı, onların yönetimin karar alma faaliyeti üzerindeki etkileri
idi. Nitekim, baskı gruplarına ve onların siyasal sistem üzerindeki etkilerine
atfedilen bu önem, Birch’e göre Latham’ı şu ifadeleri kullanmaya sevk etmiş-
tir: “Yasama organı, grup mücadelelerinde hakemlik yapar; kazanan tarafın zaferini
onaylar ve gâlibiyet, mâğlubiyet ve uzlaşı hükümlerini yasalar hâlinde kayda geçirir.
Yine yasama organı meselâ seçim esnasında yarışan gruplar arasındaki güç dengesi
gibi, güç kompozisyonunu temsil eden bir konuyu oylayıp karara bağlar. Kamu poli-
tikası, bu mücadelede herhangi bir anda varılan dengeye denir”.
17
Birch, Latham’ın
burada baskı gruplarını siyasetin temeli olarak tanımladığını ve siyasal süreci
de esasen gruplar arasındaki mücadeleden ibaret gördüğünü ileri sürer.
Birch’in baskı grubu çoğulculuğu konusu ile ilgili olarak görüşlerine yer
verdiği diğer düşünür Truman’dır. Ona göre, 1950’li yıllarda baskı grupları ile
ilgili olarak benzeri vurguyla yayınlanmış olan çok sayıdaki kitap ve maka-
leler içinde en etkili olanı, Truman’ın The Govermental Process
18
adlı kitabıdır.
Truman bu kitapta, “çıkar gruplarının siyasal süreç içindeki rollerinin siste-
matik bir izahını” yapabilmek için bu konuyla ilgili olarak yapılmış olan çok
sayıda araştırmanın sonuçlarını sentezlemeye çalışmıştır.
Truman’a göre “çıkar grubu”, bir veya daha fazla ortak tutum temelinde,
bu tutumların ifade ettiği davranış biçimlerinin oluşturulması, sürdürülmesi
ve geliştirilmesi için toplumdaki diğer gruplara talepler ileten bir grubu ifade
eder. Çıkar grubunun bu şekilde tanımlanması, bir yandan mevcut grupların
tebellür etmesine izin verirken, diğer yandan da Truman’ın siyaset bilimine ve
siyaset sosyolojisine kazandırdığı “potansiyel gruplar” kavramının göndermede
bulunduğu kesimlerin tespit edilmesine imkân tanır. Buna göre, insanlar, var
oldukları her yerde, bizim grup olarak adlandırdığımız hâl-i hazır bütünleşme
örüntülerine iştirak eden varlıklardır. Devlet kurumları, iktidara dayalı çıkar
merkezleridir; onların çıkar grupları ile olan bağlantıları, açık veya gizli olabil-
mekte ve faaliyetleri de politik karakter itibariyle farklılıklar gösterebilmekte-
dir. Bu karakter zaman zaman yaygın kabûl görüp, istikrarlı olabilirken, zaman
zaman da istikrarsız ve çelişkili bir görünüm sergileyebilmektedir. Siyasal çı-
17 Latham, E., The Group Basis of Politics, New York, Octagon Books, 1965, s. 35-36. Aktaran, Birch, a.g.e., s. 180.
18 Truman, David B., The Govermental Process, New York, Knopf, 1951. Aktaran, Birch, a.g.e., s. 180.
Demokrasinin Performans İmkânı Olarak Çoğulculuk (2) |
143
kar grupları, hak talebinde bulunabilmek için, bu kurumların içindeki politik
kararların alındığı kilit noktalara giriş imkânlarını araştıracaklardır. Amerika
Birleşik Devletleri’nin yönetim sisteminin karakteristik özelliği, grupların si-
yasete katılmasına imkân tanıyacak çok sayıda giriş noktalarına sâhip olması-
dır. Federal sistem, merkezci olmayan, az veya çok bağımsız iktidar merkezleri
oluşturur. Çıkar gruplarının ulusal yönetime girişini mümkün kılan ve güven
altına alan noktalar da işte bu bağımsız iktidar merkezleridir. Bu kilit giriş nok-
taları, kurumsal yapının içinde serpiştirilmiş durumdadırlar ve sâdece yönetim
birimleri tarafından resmî olarak kurulmuş olanları değil, çeşitli tiplerdeki si-
yasal partileri ve yönetim birimleri ile diğer çıkar grupları arasındaki ilişkileri
de kapsar. Bu giriş noktalarının çokluğu ve çeşitliliği, anayasal kuvvetler ay-
rılığı doktrini, fren-denge sistemi ve hükümet görevlilerinin belli aralıklarla
yapılan seçimlerce belirlenmesi gibi sistemlerce desteklenir.
19
Birch’e göre, Truman “baskı grubu” yerine “çıkar grubu” kavramını kul-
lanmayı tercih etmiştir. Bunun nedeni, baskı grubu kavramının hâl-i hazırda
bir “siyasal istismar malzemesi” hâline gelmiş olmasına rağmen, çıkar gru-
bu kavramının tarafsız bir kavram olma vasfını koruyor olmasıdır. En azın-
dan Truman böyle düşünmektedir.
20
Ancak Birch, bunun belki Truman’ın The
Govermental Process’ı yazdığı 1951 yılı şartları için geçerli olabileceğini ve
bugün için aynı şeyi söylemenin mümkün olmadığını belirtmektedir. Çün-
kü ona göre, siyasal bilimciler tarafından kullanımlarına bakılırsa, tarafsızlık
açısından her iki kavram da eşit düzeydedir.
Birch buradan itibaren bu kavramlarla ilgili kendi analizine geçer. Ona
göre, “baskı grubu” kavramı, siyasaların oluşturulduğu ve uygulandığı süreç
üzerinde baskı kurmaya çalışan tüm örgütlü grupları tanımlamak için kul-
lanılan genel bir kavramdır ve “çıkar grubu” ve “destek grubu” diye iki alt
kategoriden oluşur.
Birch’in kullanımına göre “çıkar grubu”, üyelerinin maddî çıkarlarını ko-
ruma ve geliştirme fonksiyonu gören bir grup iken, “destek grubu” belirli bir
gaye veya değeri savunmak ve yüceltmek için var olan gruptur. Bu yüzden
meselâ savunma sözleşmeleri üzerinde çalışan şirketlerin (ve bunların ça-
lışanlarının) çıkarlarını savunan gruplar ile üyeleri siyasetin gerçek doğası
hakkında belli bir tutum veya ahlâkî kanaâti paylaşan nükleer enerjiye veya
nükleer ordulara muhalif gruplar arasında savunma politikası açısından bir
ayrım yapılabilir. Yine çocuk aldırma hukuku açısından doktorların, hemşire-
lerin ve klinik sâhiplerinin çıkarlarını temsil eden gruplar ile üyeleri sâdece
19 http://www.unet.brandeis.edu/~woll/trumanpp_files/frame.htm
20 Truman, a.g.e., s., 38. Aktaran, Birch, a.g.e., s. 180.