HAÇLILAR ÇAĞINDA AVRUPA’DA ANTİSEMİTİZM
25
kadder görünen bir katliam bertaraf edilmeye çalışılmıştı
13
. Fakat kentin yerli Hıristiyan
halkı, Yahudiler ve yerel otorite arasındaki mutabakatı tanımadılar. Onlardan bazıları şehrin
kapılarını açarak haçlıların içeri girmesini sağladılar. Kente girer girmez kendilerine eşlik
eden kasaba halkıyla birlikte doğruca piskoposun malikânesine yönelen haçlıların başında,
Yahudilere karşı herhangi bir saldırıda bulunmamak için onların altınlarını kabul eden
Emich vardı
14
.
Bu durumda Yahudiler için yapacak hiçbir şeyi kalmayan ve Museviler hakkında iyi
şeyler söylemiş olduğu için kendisinin de öldürüleceğini düşünen piskopos ve adamları, on-
ları kendi yazgılarıyla baş başa bırakarak yakındaki Rudesheim şehrine kaçtılar
15
. Kendileri-
ni ve ailelerini kurtarmak için haçlıların yaptığı dinlerini değiştirme teklifini kabul eden ve
Hıristiyanlığa geçen birkaç kişinin dışında, Yahudilerin hepsi, kendilerini yine doğru düz-
gün savunamadan, genel bir katliamın kurbanı oldular
16
. Yine bu arada onlardan bazıları
intihar ederek kendi sonlarını kendileri belirlerken; bazıları ise, canlarını kendilerine saldı-
ran öfkeli kalabalığın almasına izin verdiler. Haçlı vakanüvislerinden Albertus Aquensis, bu
noktada yaşanan dehşet anlarını şöyle nakletmişti: Onlar kadınları öldürdüler; dahası yaşlı-
lara ve cinsleri ne olursa olsun körpecik çocuklara kılıçlarını sapladılar. Yahudiler, Hıristi-
yan düşmanların kendilerine ve çocuklarına saldırdığını ve yaş ayrımı yapmadan öldürdük-
lerini görünce, aynı şekilde kendileri bir diğerine saldırdı; erkek kardeş, çocuklar, karılar ve
kız kardeşler… Ve böylece birbirlerinin ellerinde can verdiler. Söylemesi korkunç ama an-
neler küçük çocuklarının boğazlarını kendi elleriyle kestiler ve diğerlerini de bıçakladılar.
Sünnetsizlerin silahıyla öldürülmektense kendi elleriyle ölmeyi tercih ettiler
17
.
13
Anonim, “Mainz Anonymous”, s.107; Schloss, Jewish History, s.99; Runciman, Haçlı Seferle-
ri Tarihi, I, s. 107. Esasında, Mainz’daki Museviler Fransa’dan gelen uyarı mektupları sayesin-
de gelmekte olan tehlikenin boyutuyla ilgili vaktinde haberdar edilmişlerdi. Bu nedenle kaç-
mak için yeterince zamanları vardı. Ancak onlar, kendilerinin muhtemel bir katliamın kur-
banları olacaklarını öngörmediklerinden, gelen uyarıları yeterince ciddiye almadılar. Sadece
haçlıların ihtiyacı olan şeyi, yani ekmek ve yiyecek almaları için gereken parayı, onlara vere-
rek meseleyi halledeceklerini düşünmüşlerdi. Bkz. Anonim, “Mainz Anonymous”, s.99-100.
14
Albertus Aquensis, Liber Christianae Expeditions pro Ereptione et Restitutione Sanctae
Hierosolymitanae Eccelesiae, İngilizce çev. August C. Krey,
The First Crusade: The Accounts
of Eyewitnesses and Participants, Princeton, 1921, s.55; Solomon bar Simson, “The Chro-
nicle”, s.28-30; Anonim, “Mainz Anonymous”, s.107-108; Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi, I,
s.107; Chazan, In the Year 1096, s.59; Watt, “Persecution of the Jews”, s.149-50; Holt, Jewish
Persecution.
15
Solomon bar Simson, “The Chronicle”, s.30-31; Jacob Rader Marcus, The Jew in the Medieval
World: A Source Book, 315–1791, Ohio, 1999, s.129.
16
Buradaki katliam son bulduğunda Mainz ve civarında öldürülen Yahudilerin sayısıyla ilgili
700 ile 1300 arasında değişen bir rakam zikredilmişti. Bkz. Leonard B. Glick,
Abraham’s
Heirs: Jews and Christians in Medieval Europe, New York, 1999, s.101; Runciman,
Haçlı Se-
ferleri Tarihi, I, s.107; Holt,
Jewish Persecution.
17
Albertus Aquensis, İngilizce çev. Krey, s.55. Söz konusu katliamla ilgili ayrıca bkz. Anonim,
“Mainz Anonymous”, s.109-112; Solomon bar Simson, “The Chronicle”, s.31-47; Eliezer bar
Nathan, “The Chronicle of Rabbi”, s.83-84; Marcus, A Source Book, s.129-130.
EMRULLAH KALELİ
26
Mainz’dan ayrılan Emich ve adamlarının bir sonraki hedefleri ise, Köln şehriydi. An-
cak buradaki Yahudiler haçlıların yaklaştığı haberlerini duyduklarında bazı merhametli
Hıristiyan ailelerin evlerine sığınmışlar veya bölgeyi terk etmişlerdi. Bu nedenle 1 Haziran
1096’da haçlılar ve yerel kasaba halkından oluşan bir kalabalık, Yahudi mahallelerine saldır-
dıklarında kimseyi bulamayınca sadece buradaki evleri yağmalamışlar ve aynı zamanda sina-
gogu da yıkmışlardı. Bu esnada bölgenin piskoposu, Yahudileri korumak maksadıyla, onlar-
dan birçoğunu civardaki bazı sığınacak yerlere kaçırmıştı. Fakat bir grup köylü, Yahudilerin
saklandıkları yerlerden birisini buldu. Hemen ardından kadın, çocuk veya yaşlı ayrımı göze-
tilmeyen, gene bildik bir katliam sahnesi yaşandı
18
.
Bu arada, birinci haçlı seferi döneminde yaşanan bütün bu antisemitist saldırıları hal-
kın haçlı seferine iştirak eden birtakım küçük ve marjinal grupların eylemi olarak görmek
çok doğru bir yorum değildir. Zira düzenli haçlı ordularının önemli liderlerinden biri ve
gelecekteki Kudüs Krallığı’nın ilk hükümdarı olacak olan Godefroi de Bouillon da Yahudi
karşıtı davranışlarda bulunmuş ve o, ancak “Musevilerin kanını akıtarak İsa’nın çarmıha
gerilmesinin öcünü aldıktan ve Avrupa’da Yahudi adını taşıyanların kökünü tamamen kazı-
dıktan” sonra yoluna devam edeceğine dair yemin etmişti
19
. Fakat o esnada Alman Hüküm-
darı IV. Heinrich’in en önemli dünyevi ve ruhani adamlarına, bölgelerindeki bütün Yahudi-
lerin emniyetlerinin sağlanmasını emreden kesin talimatı üzerine, Godefroi geri adım attı ve
onun başlangıçtaki söz konusu antisemitist maksadı hâsıl olmadı. Bununla birlikte, ortaya
çıkan yeni durum karşısında elde edebileceği en iyi faydayla yetinen Godefroi de Bouillon,
kendi selametlerinden emin olmak isteyen Yahudilerin kaygılarından istifade ederek, haçlı
seferinin masraflarına katkı gerekçesiyle, Mainz ve Köln Musevi cemaatlerinden toplam
1000 gümüş sikke kabul etti
20
.
Tarihçiler batılı Hıristiyanların Yahudilere karşı yaptıkları bu saldırıları izah etmeye
çalışırlarken başlıca üç ana sebep üzerinde durmuşlardır. Birincisi, bu bir yoksulluk ve ihti-
yaç meselesiydi. Papanın tavsiyesini dinleyen düzenli haçlı orduları yola çıkmadan önce
yeteri kadar erzak temin etmek için 1096 yılı hasat dönemini beklerlerken, halkın haçlı se-
ferinin sabırsız üyeleri güzergâhları boyunca yerel Hıristiyan ahalinin vereceği sadaka ve
hediye gibi bağışlarla yiyecek ihtiyaçlarını gidermeyi düşünmüşlerdi. Fakat umdukları gibi
kâfi miktarda yiyecek bulamayınca onlar yağma ve hırsızlık yoluna gitmişlerdi. Son derece
coşkulu ve heyecanlı ama aynı zamanda herhangi bir güçlü liderlik ve disiplinden uzak olan
bu gruplar, aslında nereye gitseler yol üzerindeki yerel topluluklar tarafından tam bir “baş
belası” olarak görülmüşlerdi. Bununla birlikte Ren Nehri boyunca büyüyen şehirlerde ika-
met eden ve ticaretle uğraştıkları için zenginlikleriyle ön plana çıkan Yahudiler, cazip bir
18
Solomon bar Simson, “The Chronicle”, s.49-53; Eliezer bar Nathan, “The Chronicle of Rab-
bi”, s.85; Albertus Aquensis, İngilizce çev. Krey, s. 54; Chazan,
In the Year 1096, s.42-43;
Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi, I, s.108; Watt, “Persecution of the Jews”, s.149; Holt, Jewish
Persecution.
19
Solomon bar Simson, “The Chronicle”, s.24-25; Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi, I, s. 105;
Watt, “Persecution of the Jews”, s.149.
20
Solomon bar Simson, “The Chronicle”, s.25; Duncalf, “The First Crusade”, s.263; Runciman,
Haçlı Seferleri Tarihi, I, s.106.