190
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
KİTABIN KORUNMASI VE YAYILMASI
Basılı kitabın daha uzun süre kullanımı kitabın üretim aşamasındayken kâğıdın doğru kul-
lanılması ile mümkün olabilir. Kâğıdın Su yönü, dokusu, gramajı gibi özellikleri mevcuttur. Ki-
tabın hammaddesi olan kâğıdın üretim özelliklerinden kaynaklı kâğıdın su yönü baskı ve ciltle-
meyi direkt olarak etkileyen önemli bir faktördür. Doğal lif dokularından oluşan kâğıt hamuru,
kâğıda dönüştürülmek üzere girdiği makinada önce elekten geçirilerek suyu süzülür. Bu sırada
kâğıdın lifleri gidiş yönüne doğru döner. Kâğıdın su yönü denilen bu durum aslında liflerin aynı
tarafa doğru yönelmesidir. Kâğıt havadaki rutubetten etkilenir ancak
su yönünde bu etki daha
az görülür. Bu yüzden kâğıtlar forma haline getirilirken ve baskı esnasında doku yönüne yani
lif yönüne dikkat edilir. Forma haline getirilirken. Eğer kâğıt tabakasının uzun kenarı, kâğıdın
su yönünde olmazsa rutubet sebebiyle kâğıt uzayacak bu da özellikle çok renkli baskılarda kay-
maya sebep olacaktır. Ofset baskıda su yönü, kazan miline paralel olmalıdır. Böylece iyi sarılan
kâğıt, baskı sonrası kırışmaz ve kırılmaz. Baskı formalar halinde yapılacaksa su yönünün paralel
olması gereken kısım formanın sırtıdır. Ofset baskıda nemlendirmenin su ile yapılmasından
dolayı bu sorun daha fazla hissedilir. Bu yüzden de uzun kenar kâğıdın su yönünde olmalıdır
(Ketenci & Bilgili, 2006, s. 222,223). Ciltlemede ise su yönünün sırta paralel olması, kitabın
açılmasını kolaylaştırır (Harris & Ambrosse, 2012, s. 238). Özetle
eğer boyuna uzanan liflerden
oluşan kâğıt yatay olarak katlanırsa katlama izi düzgün biçimde oluşmayıp kırılacaktır. Böylece
zaman içerisinde şekli bozulur ve yıpranması hızlanır (Taşçıoğlu, 2013, s. 89 ; Uçar, 2004, s.
177).
Fiziki bir malzemeden üretilmiş olmasının getirisi olarak basılı kitabın ömrü sonsuz değildir.
Ancak uygun koşullar sağlandığında kitabın uzun süreler için sağlıklı bir biçimde saklanması
mümkün olabilmektedir. Kitabın saklanacağı mekanın kitapları fazla güneş ışığı, nem ve toza
maruz bırakmayacak ortamlar olması gerekmektedir. Nitekim güneş ışığı yaprakların kıvrılma-
sı ve cildin solmasına, nem kitabı çürümesi sonucu ufalanma
ve dökülmelere sebep olmakta,
toz ise kitabın cildini ve sayfalarını delen yıpratan kurt ve böceklerin yaşamasına imkân sunan
ortamı sağladığı için kitabın saklandığı ortam için uygun koşullar değildir. Kitapların saklan-
dığı rafların da kitabın alınıp geri koyulurken sürtünerek yıpranmaya neden olmayacak yüzey
özelliğinde olmalıdır. Ortamın uygunsuzluğu dışında kitabın mürekkebindeki reçine gibi ya-
pışkan maddelerden dolayı sayfaların birbirine yapışması da elyazması kitaplarda görülen bir
sorundur (Öcal, 1971, s. 165-169).
E-kitaplar kitaplar ise fiziki ortamdan dijital ortama taşındıklarından ortamın fiziki koşulla-
rından direkt olarak etkilenmezler. Ancak kütüphanelerin kurtcuk ve
böcekleri gibi dijital orta-
mın da virüs denilen kendi kurtcukları vardır. İnsan üretimi yazılımlar olan bilgisayar virüsleri
çok çeşitli amaçlar için çok çeşitli yöntemlerle işlevlerini yerine getirirler. İşletim sisteminin
dosyalarına
zarar veren, bilgi hırsızlığı yapan veya kendi kopyasını diğer dosyaların içine ekle-
yerek yayılan bu virüsler görüntü dosyaları, e-kitapların sayısal dosyaları gibi diğer dosyalara
zarar verebilirler. E-kitapların ağ üzerinde aynı anda birçok yerde kopyasının bulunması ve ko-
191
SANAT & TASARIM DERGİSİ
kolayca kopyasının alınabilmesi sayesinde zarar gören bir e-kitap tekrar aygıta
indirilerek sorun
kolayca çözülebilir durumdadır. Fakat ekitabın parçası olduğu dijital ortam aslında fiziki bir
ortam tarafından taşınmaktadır. Fiziki taşıyıcıdaki bozulmalar kitabın diğer yaşayan kopyaları
sayesinde göz ardı edilebilecek bir kayıptır. Ancak dijital platformda yaşanacak küresel bir çöküş
dijital ortamdaki tüm kitapların kaybı anlamına gelebilir.
Matbaanın çoğaltma imkânlarının bir sonucu olarak basılı kitap sayısının artması kütüphane
kolleksiyonlarını etkilediği gibi elektronik kitaplar da doğası gereği kolay/hızlı dağıtımı ve fiziki
alandan bağımsız saklanabilir olması sayesinde bir kez daha kütüphane kolleksiyonları
olumlu
yönde etkilenmiştir. Viyana’daki imparatorluk kütüphanesi Hofbibliothek’in kitap basımı ön-
cesi döneme denk gelen 1600 yılında 10.000 cilt kadar kitabı varken 1680 yılında kitap sayısı
80.000’e çıkmıştır. Viyana’daki duruma paralel olarak Berlin Kraliyet Kütüphanesi’nde 1786 yı-
lında 80.000 kitap bulunduğu bilinmektedir (Dalkıran, 2013, s. 210-211). Google’ın gelişmiş al-
goritmalarına göre, bütün modern tarih boyunca 129,864,880 adet (yaklaşık 130 milyon) kitap
yayınlanmıştır (Parr, 2015). Kitabın matbaanın imkânları ile eskiye nazaran daha hızlı çoğaltı-
labilmesinin sonucu olan bu artış e-kitap çağında daha da ivme kazanmıştır. E-kitaplar içinde
bulunduğu ortamın bir getirisi olarak ihtiyaç anında saniyeler içinde kopyası çıkarılabilen bir
formda olduğundan yayına girmiş bir ekitaba aynı anda birçok kullanıcı saniyeler
içinde erişe-
bilir hale gelmiştir. Çoğaltma yaklaşımının değişimi ile birlikte bir anlamda bir kitabın dünya
üzerinde kaç kopyasının olduğu önemini yitirmiştir. Bir e-kitabın dünya genelindeki kopya sa-
yısı bir öğenin okudunktan sonra silinmesi veya yeni bir cihaza indirilmesi ile anlık olarak deği-
şebilmektedir. E-kitapların yayılması ile ilgili bir diğer farklılık da sayısal ortamdaki kitapların
kolayca kopyalabilmesi yüzünden illegal kopyalamaya karşı alınan tedbirlerden kaynaklıdır.
Dijital haklar yönetimi (DRM) nedeniyle kütüphaneler dışında kalan kullanımda bir e-kitabı
başka bir okurla kişisel olarak paylaşmak basılı kitaplardaki kadar kolay değildir.