Kazan Tatar Mânilerinde Kadınların Talihsiz Kaderi
TAED
57* 1635
Biyék biyék bik biyékte
Yüksek yüksek çok yüksekte
Estérhan küpérleré;
Asterhan köprüleri;
Nige moŋsu üte iken
Neden hüzünlü geçmekte
Kız bala gomérleré (1427)
Kızların ömürleri.
Bütün bunların yanında Kazan Tatarlarının hayat tarzı (ata binme, buğday keten ekme,
orakla ekin biçme, çayırlarda kışa ot yığınları hazırlama, arıcılıkla uğraşma, odun kesme,
bayanların pencere dibinde saksıda çiçek ayrıca da kına çiçeği yetiştirmeleri, el işi tutma,
çeşmeden su alma, beşik sallayıp çocuk bakma, görücü usulü ile evlenme), mutfağı (semaver,
acıtılmış bal), günlük kullanımda olan eşyalar (kamçı, at arabası, eyer, seki, kerevet (yatak), evi
ikiye bölmek için keçeden perde, beşik), giyim kuşam ve süs eşyaları (kumaştan bağ, ipek
kuşak, ak bezden elbise, bilezik, yüzük, pırlanta, cevher), Tatarların yaşadıkları coğrafyaya özgü
hayvanlar ve kuşlar (kırmızı tilki, kaz, ördek, bülbül, kırlangıç, kuğu, guguk kuşu, arı vb.) ile
ilgili de çok zengin bilgi verilmektedir:
Yégétler cigerler at yahşısın,
Yiğitler koşarlar atın iyisini,
Kullarında cizlegen kamçısı;
Ellerinde parlak kamçı var;
Canı da tınmagan kız balanıŋ
Gençliğine doymayan kız çocuğunun
Küz oçında kan-yeş tamçısı (1364)
Göz kenarında kanlı yaşı var.
Bıyıl ceyli urak urdım
Bu yıl yazın orak biçtim
İké ciŋém sızganıp;
İki elimi sıvazlayıp;
Miné etkey yatka birdé
Beni
babam ele verdi
Bér sekésén kızganıp (1393)
Bir sekisini çok gördü.
Kız balalar su alalar
Genç kızlar su almakta
Sunıŋ salkın cirénnen;
Suyun soğuk yerinden;
Üsép citkeç ayrılalar
Büyüyünce ayrılıyorlar
Tugan-üsken cirénnen (1422)
Doğup büyüdükleri yerden.
Kulımdagı baldagımnıŋ
Elimdeki yüzüğüme
İsémneré Merfuga;
Merfuga diye verdim ad;
Kız bala dönyaga kilse,
Kız çocuğu doğacaksa
Taş beyle de sal suga (1404).
Taş bağlayıp suya at.
Bélezégém Zölhebire –
Bileziğim Zülhebire -
Zölhebire sınmıy ul;
Zülhebire sınmaz o;
Kız balanıŋ gaziz başı
Kız çocuğunun aziz başı
Nahak süzden tınmıy ul (1426)
İftiradan dinmez o.
İké akkoş kilép kundı
İki
kuğu gelip kondu
1636
* TAED
57
Çulpan ZARİPOVA ÇETİN
Zeŋger külge kamışka;
Mavi göldeki kamışa;
Kız bala şuŋa sargaya, -
Kız çocuğu şundan soluyor -
Éçé tulı sagışka (1420)
İçi dolu hüzünden.
Tatar kadınları, mâni söyleyebilmeyi her zaman bir şans olarak kabul etmişlerdir.
Çünkü mânilerde “dertli kuş” ve “solmuş gül” diye adlandırılan kadınlar içlerini dökebilmiş,
dertlerini hafifletmiş ve hayata devam edebilecek kadar güç bulmuşlardır:
Min bexétlé bala bulsam,
Ben mutlu bir çocuk olsam,
İr bala bulır idém;
Erkek çocuğu olurdum;
Cırlamasam yılamasam
Türkü söylemesem, ağlamasam
Divana bulır idém (1382)
Bir divane olurdum.
Sonuç itibarıyla mâniler, duygu ve düşüncelerin yoğunlaşmış anlatımı olarak hakları
ellerinden alınmış, herkes tarafından çabuk rencide edilmiş, ezilmiş yufka yürekli Tatar
kadınları için sıkıntılarını, hasretlerini, umutlarını ve umutsuzluklarını dile getirmek için eşsiz
bir çare olmuştur. Konusu hayattan olan Tatar mânileri, halkın -hele kadınların!- günümüzde de
en çok ve en severek kullandığı türlerden birisidir.
Kaynaklar
Hasanova, N. (2007). Manilerde Türk kadınının yaşamı. IV. Uluslararası Türk
Medeniyetlerinde Sözlü Kültür Geleneği Sempozyum Bildirileri. (6-7 Kasım 2006,
Fethiye). Fethiye: Fethiye Belediyesi Kültür Yayınları, 325-333.
Nadirov, İ.. (1976). Tatar halkınıŋ kıska cırları. Tatar Halık İcatı. Kıska Cırlar (Dürtyullıklar).
Kazan: Tatarstan Kitap Neşriyatı, 15-27.
Tatar Halık İcatı. (1976). Kıska cırlar (dürtyullıklar). Kazan: Tatarstan Kitap Neşriyatı.
A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi [TAED]
57, ERZURUM
2016, 1637-1661
BEYÂNÎ’NİN SİNOP ŞEHRENGİZİ
Gülçin TANRIBUYURDU
Öz
Klasik Türk Edebiyatı bünyesinde vücuda getirilen türler arasında önemli
bir yere sahip olan şehrengizler genel itibarıyla bir şehre ait güzellikleri ve
oradaki güzelleri anlatan eserlerdir. Edebiyatımızda pek çok örneği bulunan
bu tür, şehirlere ait güzellikleri anlatmasının yanı sıra yazıldığı döneme farklı
açılardan ışık tutan bir kaynaktır. Bu yönüyle de gerek iktisadi gerek sosyal
gerekse kültürel yönden bir belge olma özelliği taşımaktadır. Edebiyatımızda
ilk örneklerinin 15. asır sonunda verilmeye başlandığı şehrengizler özellikle
16. asırda Edirne, İstanbul, Manisa, Bursa gibi pek çok şehri ve oradaki
güzelleri tasvir etme yolunda gelişimini sürdürmüştür. Bu asırda şehrengiz
türünde eser veren şairlerden biri de Sinoplu Beyânî’dir. Beyânî’nin Sinop
şehrinin güzelliklerini ve oradaki güzelleri anlattığı
Şehrengîz-i Sinob
başlıklı
eseri bu çalışmanın konusunu teşkil etmektedir.
Çalışmanın başında şehrengiz türü ve bu türde yazılmış eserler hakkında
kısaca bilgi verildikten sonra Sinoplu Beyânî’nin hayatı ve edebi kişiliğinden
söz edilmiş, ilerleyen bölümde eserin şekil ve muhteva özellikleri söz konusu
edilmiştir. Çalışmanın sonunda ise eserin transkripsiyonlu metni ilim
âleminin dikkatine sunulmuştur.
Anahtar Sözcükler: Klasik Türk Edebiyatı, Sinoplu Beyânî, şehrengiz,
Sinop, transkripsiyonlu metin.
SINOP SEHRENGIZS OF BEYANİ
Abstract
Sehrengizs taking an important place among the forms created within the
Classical Turkish Literature are the works describing city related beauties and
the beauties living therein in general. This form with many samples in the
literature is a source setting light to the period where it was written from
different points of view as well as it reflects the beauties of the cities. To this
end, it is featured as a document either in terms of economics or in social and
cultural terms. Sehrengizs , the initial samples of which are started to come
up by the end of 15th Century, continued to develop by depicting many
cities such as Edirne, İstanbul, Manisa, Bursa and the beauties living therein,
particularly in the 16th Century. One of the poets who brought in work in the
form of Sehrengiz is Beyani from Sinop. The work of Beyani, named
Şehrengîz-i Sinob
where he described the beauties of Sinop City and beauties
living in there is the subject of this study.
In the beginning of the study, a brief information about in the form of
Sehrengiz and the works written in that form, and then the life and literary
personality of Beyani from Sinop are addressed, and in the further sections,
the form and content characteristics of the work is dealt with. In the end of
the study, the transcriptional text of the work is presented to the attention of
the science world.
Keywords: Classical Turkısh Literature, Beyani from Sinop, Sehrengiz
(poems about a certain city), Sinop, Transcriptional text.
Dr.; Kocaeli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü,
gtanribuyurdu@yahoo.com.tr
.