Bahçe Bitkilerinin Generatif (eşeyli = tohumla) Çoğaltılması



Yüklə 209,33 Kb.
səhifə3/6
tarix21.04.2018
ölçüsü209,33 Kb.
#39587
1   2   3   4   5   6

Daldırma tipleri

Bahçe bitkileri yetiştiriciliğinde yaygın olarak kullanılan daldırma tipleri, "Uç daldırması", "Basit daldırma", "Hendek daldırma", "Tepe daldırması", ve "Hava daldırması"dır.

Uç daldırması: Siyah ve mor ahududu gibi bazı bitkilerin sürgün uçları, gelişmenin belirli bir döneminde uygun bir ortam içine yerleştirildiğinde yüksek bir merismatik aktivite göstererek hem kök ve hem de sürgün oluşturma yeteneğindedirler. Bu bitkilerin gövdeleri iki yıllıktır. Sürgünler, birinci yıl vegetatif olarak gelişir ikinci yıl ise meyve verirler. Meyve veren sürgünler daha sonra dipten budanırlar. Boyları 45-75 cm uzunluğa ulaşan genç sürgünlerin uçları 8-10 cm'den kesilirse, çok fazla yan sürgün meydana gelmektedir. Bu uygulama ile hem ertesi yıl meyve verimi, hem de daldırma amacıyla kullanılacak sürgün sayısı artırılmış olmaktadır. Geç yaz aylarında (Ağustos sonu Eylül başlarında) sürgünler tipik bir görünüş almaktadır. Tepe kısımda boğum araları uzayarak yapraklar küçülmekte ve kolayca kırılmaktadır. İşte bu dönem, daldırma için en uygun zamandır. Daldırma erken yapılırsa sürgünler tepe tomurcuğu oluşturmayıp büyümeye devam etmekte, geç yapıldığında ise kök oluşumu gecikmektedir.

Sürgün uçları 2-5cm derinliğinde açılan çukurlara elle daldırılır (Şekil 6.15). Üzeri toprakla örtülen sürgün uçlarında kısa sürede köklerime meydana gelir ve oluşan yeni bitkiler aym mevsim sonunda söküme hazır hale gelirler. Ancak söküm diğer daldırmalarda olduğu gibi ilkbahar veya sonbaharda yapılabilir.

Uç daldırması, basit daldırmaya benzer ise de, basit daldırmada sürgün ucu toprağın dışında kalmakta ve kökler tepedeki meristematik uçtan ziyade, dal boyunca meydana gelmektedir. Sürgün ise açıkta bırakılan uçtan oluşmaktadır

Şekil 6.15: Daldırma tipleri

Basit (Adi) Daldırma: Çok sayıdaki çok yıllık bitkinin dallan devamlı olarak nemli toprak ile temas ettiğinde köklenebilmektedir. Basit veya adi daldırma, bir daim toprağa doğru bükülmesi, toprağa gelen kısmının toprak veya başka bir köklendirme materyali ile örtülmesi ve daim ucunun topraktan dışarı çıkarılması suretiyle uygulanır.

Basit daldırma, doğal olarak dağınık ve yere yakm büyüme özelliği gösteren bitkilerde kendiliğinden meydana gelmektedir. Örneğin, domateslerde dallar uzun süre nemli toprakla temas ettiğinde dalların alt kısımları boyunca kökler oluşmaktadır. Kızılcık ve diğer bazı çalı formlu bitkilerde, yani kökboğazından bolca sürgün veren ve toprağa doğru kolayca bükülebilen türlerde bu daldırma kolaylıkla uygulanmaktadır. Yerli bağlarda da yaygın olarak kullanılmaktadır.

Basit daldırmanın uygulama zamanı ilkbahardır. Kullanılan materyal dinlenme halindeki bir yaşlı dallardır. Genel olarak, daha yaşlı dallar daldırma için uygun değildir. Dal uçtan itibaren 15-30 cm mesafedeki kısmından, toprak yüzeyi ile dik açı yapacak şekilde bükülür. Bükülen dallar, daha önce bitkinin çevresinde daldırılacak dal sayısına göre 25-30 cm derinlikte açılmış çukurlara, uçları dışarıda kalacak şekilde yerleştirilirler. Daldırılan dalı toprak altında tutmak için çatal bir dal, U şeklinde kıvrılmış kaim bir tel veya taş parçası kullanılabilir. Daha sonra üzeri toprakla kapatılır (Şekil 6.15).

Köklenmeyi teşvik için, dalın mümkün olduğunca dik açıyla bükülmesinin yanında, daim alt kısmının yaralanması da etkili olabilmektedir. Yaralı dokunun onarımı için hücrelerde başlayan meristematik aktivite ile toprak nemi kök oluşumunu uyarmaktadır. Daldırılan dallar uygun koşullar altında birkaç hafta veya ay içinde köklenip yeni bitkiler oluştururlar.

Bu bitkilerin sökümü de sonbahar veya ertesi ilkbaharda büyüme başlamadan yapılır. Yaprağını döken meyve türlerinde, elde edilen yeni bitkiler, toprak üstü kısımlarında gerekli budama yapıldıktan sonra, doğrudan yerlerine dikilebilirler.
Hendek daldırması: Hendek daldırması, bütün bir bitki veya bir dalının sığ bir hendeğe yatay olarak yerleştirilerek, üstünün toprak ile örtülmesidir. Daldırma yapmadan önce daim alt kısmının yaralanması köklenmeyi artırmaktadır. Basit olarak her bir tomurcuk yeni bir bitki oluşturmakta, kökler hem yaralanan gövde kısımlarından ve hem de her yeni sürgünün alt kısmından meydana gelmektedir.

İlkbaharda büyüme başlamadan dal 5 cm derinlikte açılan hendek içine yatırılır. Uç kısmı açıkta bırakılır (Şekil 6.15). Daim toprağa yatırılmasında çatal dallardan yararlanılır. Sonra dalların üst kısmı 2.5-5 cm kalınlıkta ince bir toprak veya başka bir köklendirme materyali ile örtülür. Sürgünler toprak tabakasını delip çıktıktan hemen sonra başlayarak Temmuz ayma kadar sürgünlerin 15-20 cm'lik dipleri toprakla doldurulur. Böylece doldurulan bu kısımlardan kök oluşur.

Büyüme mevsiminin sonunda bitkiler kış dinlenmesine girdikten sonra (veya ertesi ilkbaharda), sürgünlerin boğazlarındaki toprak dolgu kaldırılır ve köklenmiş sürgünler olabildiğince dipten kesilerek ana bitkiden ayrılır.

Bu daldırmanın başlıca avantajı tek bir dal veya sürgünden fazla sayıda yeni bitki elde edilmesidir. Fakat bütün bitkiler bu daldırmaya uygun olmadığından dal toprağa gömüldüğünde gözler sürmemektedir. Bu daldırma başarılı olarak asma, böğürtlen ve kızılcıklarda uygulanmaktadır.

Hava daldırması: Eşeyli ve diğer eşeysiz yöntemlerle çoğaltılması oldukça zor olan bazı süs bitkileri (kauçuk gibi) bu yolla çoğaltılmaktadır. Bahçe bitkilerinden ise turunçgiller ve incir bu yolla çoğaltılabilmektedir.

Hava daldırması, bitkinin topraktan yüksekte bulunan dallarının, kabukta bilezik alınıp veya bıçakla yaralandıktan sonra nemli bir kökiendirme materyali içinde köklendirilmesidir.

Hava daldırması ilkbaharda bir yaşlı dallar veya yaz sonlarında kısmen odunlaşmış sürgünlerde yapılmaktadır. Genelde hava daldırması için 0.5-2.0 cm kalınlığındaki dallar uygundur.Hava daldırmasında yapılacak ilk iş daim ucunun en az 15-20 cm aşağısmdaki bir yerden, bitkinin türüne göre, kabuğun 1.0-2.5 cm genişlikte bilezik şeklinde çıkarılması veya yaraîanmasıdır. (Şekil 6.15). Daha sonra yaralanan kısım, kil veya başka bir toprak karışımından yapılmış çamur ile sıvanarak üzerine yosun sarılır. Köklenme materyalinin etrafının sarılmasında, plastik örtü, metal ya da tahta kutular veya ikiye ayrılmış saksılar da kullanılabilir.

Daldırma sonucunda köklenme, bazı bitkilerde 2-3 ayda veya daha kısa sürede tamamlanır. İlkbahar veya yaz başlarında yapılan hava daldırmalarının, sürgün sonbaharda dinlenmeye girinceye kadar yerinde bırakılması ve bundan sonra ana bitkiden ayrılması en iyi yoldur. Genel olarak hava daldırmasında genç bitkinin, ana bitkiden dinlenme döneminde ayrılması daha uygundur.

Tepe daldırması: Frenk üzümleri, vegetatif (klon) elma anaçları ve ayva gibi yoğun ve sıkı bir dal sistemine sahip ve boğaz bölgesinden bol sürgün veren çalı formlu bitkiler bu yöntemle yaygın olarak çoğaltılmaktadırlar. *

Tepe daldırması, bitkinin dinlenme döneminde tepesinin toprak yüzeyinden vurulması ve yeni gelişen taze sürgünlerin dip kısımlarının ilkbaharda örtülerek köklendirilmesi işlemidir. Doldurulan toprak sonbahar veya ertesi ilkbahara kadar kalmaktadır. Bu süre içinde her bir daim dip kısmından yeni kökler oluşur. Oluşan köklerin alt kısmından kesilen her bir dal ise yeni bir bitkidir.

Tepe daldırması için, önce ana bitki parsellerinin (damızlık parseller) oluşturulması zorunludur. Ana bitkiler sıra üzeri 25-30 cm aralıklarla dikilirler. Sıralar arası mesafeler toprak işlemede kullanılacak aletlere göre değişmektedir. Ancak bu aralık yaz aylarında toprak işleme, boğaz ve tepe doldurma işlemlerinin rahat yapılmasına izin verecek genişlikte olmalıdır. Sıra arası genellikle 1.0 ile 2.5 m arasında değişmektedir. Tepe daldırması için anaç olarak kullanılacak bitkiler dikildikleri yıl, toprak yüzeyinin 40-45 cm yukarısından tepe vurulurak büyümeye bırakılırlar.Ertesi ilkbaharda yeni büyüme başlamadan, sürgünlerin tepeleri toprak yüzünün 2-3 cm üzerinden vurulur. Budamadan sonra oluşan bu genç sürgünler yaşlı olanlardan daha kolay köklenirler. İlk yıllarda sürgün sayısı azdır, ancak bitki yaşlandıkça şiddetli budamalar ile sürgün sayısı artar. Meydana gelen sürgünler 8-12 cm uzunluğa erişince, her sürgünün boğazı, uzunluğunun yarısı kadar gevşek toprakla doldurulur. Sürgün boyu 20-25 cm erişince ikinci, 40-45 cm'ye ulaşınca ise üçüncü boğaz doldurma işlemi yapılır (Şekil 6.15). Her doldurma sırasında sürgün boyunun yanlızca yarısının toprakla doldurulmasına dikkat edilmelidir. Doldurma işlemi pullukla hem ucuza ve hem de kolaylıkla yapılabilir.

Köklenen sürgünler, sonbaharda veya ertesi ilkbaharda kümbetler açılarak ana bitkiden kesilmek suretiyle ayrılır. İklimi sert geçen bölgelerde söküm işleminin ilkbaharda yapılması tercih edilmektedir. İlkbaharda ana bitki tekrar sürer ve yukarıda belirtilen işlemler aynen uygulanır.

Tepe daldırmasında ana bitki 15-20 yıl kullanılabilmektedir. Ancak anaçlığın ömrünü uzatmak, kültürel uygulamaların uygun ve zamanında yapılmasıyla yakından ilişkilidir. Özellikle her yıl yapılacak gübrelemelerle toprak verimliliği yüksek tutulmalıdır.

Sürgünlerde köklenmenin iyi olması için, köklenme bölgesindeki toprağın nem durumuna da dikkat edilmelidir. Boğaz doldurma işlemi odunlaşma başlangıcına kadar geciktirilmemelidir. Ayrıca köklenmesi zor olan (bazı erik çeşitleri gibi) bitkilerde, sürgün diplerinde yaralama veya büyüme başladıktan 6 hafta sonra sürgünlerin dip kısımlarından telle boğulması, köklenmeyi teşvik etmektedir.



Özelleşmiş veya değişikliğe uğramış gövde ve köklerle çoğaltma

Birçok bitkinin vegetatif kısımlarında bazı farklılaşmalar meydana gelmektedir. Farklılaşmış bu kök veya gövdeler bitkilerin doğal olarak ^ egetatif yolla çoğaltılmalarına fırsat verir. Farklılaşmış kök veya gövdeler, bazı bitkilerde, özellikle doğal vegetatif uzantılar olarak görev yaparken (kollar gibi) bazılarında ise depo organlarıdır (soğan, yumru gibi).



Değişikliğe uğramış gövdeler

Kollar (Runners): Rozet şeklinde gövdeye sahip bitkilerin, boğaz kısmındaki bir yaprağın koltuğundan çıkan, toprak yüzüne yatık olarak büyüyen özelleşmiş bir gövdedir. Kollar, boğumlarından, kök ve sürgünleri bulunan yeni bitkiler oluştururlar. Çilek bu yolla çoğalan bitkilere en tipik örnektir. Çilek bitkisi 15-30 cm aralıklarla kollar üzerinde yeni bitkicikler meydana getirir. Bitkiler köklendikten sonra, sonbahar veya ertesi ilkbaharda ana bitkiden ayrılırlar. Çileklerde kol oluşturma yeteneği çeşitlere göre değişiklik göstermektedir. Optimum koşullar altında bir bitki 100 yeni bitki oluşturabilmektedir. Ancak tarla koşullarında 20:1 veya 30:1 normal bir değerdir. Çilekler ayrıca çok fazla yapışık gövde oluşturma eğilimindedirler. Bunların birbirlerinden ayrılması da başka bir vegetatif çoğaltım şeklidir.

Yavrular (Offsets): Bazı bitkilerde ana gövdenin yanından yan sürgünler oluşur. Yine soğanların dip kısımlarında yavru soğancıkların meydana gelmesi de aynı olaya tipik bir örnektir. Bu soğancıklar çoğaltmada kullanılırlar. Yavrular ana gövdeye mümkün olduğu kadar yakın bir yerden kesilerek ayrılırlar. Hurma ve ananas bu yolla çoğaltılmaktadır. Yeni sürgünlere obur, filiz veya kök sürgünü adı verilmektedir.

Rizomlar (Rhizomes): Toprak altında büyüyen, silindirik, yatay bir gövdedir. Rizomlar daima farklı aralıklarda boğum ve boğum aralarına sahiptirler. Rizom tipik olarak bitkinin ana ekseni olup, alt yüzünden kök, toprağın üst kısmına doğru ise sürgünleri meydana getirmektedir. Yeni bitki ana bitkiden ayrılarak kullanılır. Ayrıca rizom her parçada vegetatif bir tomurcuk ihtiva etmek koşuluyla bölünerek de çoğaltmada kullanılabilir. Muz bu yolla çoğaltılabilen

bir bahçe bitkisidir. Diğer yandan, şeker kamışı, bambu, ayrık gibi bazı çayır otları ve eğreltiler de rizom oluştururlar.

Yumrular (Tubers): Yumru, yedek besin maddelerinin toplanması nedeniyle irileşmiş olan toprakaltı gövdesinin etli, kısa uç kısmıdır. Yumru oluşturan bitkilere en tipik örnek patates ve yer elmasıdır. Bir yumruda gövdenin bütün kısımları bulunmaktadır. Yumru üzerindeki gözler, boğumları ifade etmektedir. Patateste çoğaltma bütün yumru ile olabileceği gibi, her biri bir tomurcuk bulunduran, yumru parçaları ile de yapılabilmektedir. Yumru bütün olarak kullanıldığında genellikle uç tomurcuk diğer tomurcukları engellemektedir. Yumru kesildiğinde bu uç tomurcuğunun etkinliği ortadan kalmaktadır.

Soğanlar (Bulbs): Soğan, özelleşmiş bir toprakaltı organı olup kaim etli pullarla kaplanmış kısa bir gövdedir. Tek çenekli bitkilerde meydana gelerek, bitki yapısı, depo ve üretme amacına uygun olarak değişikliğe uğramıştır. Soğanın merkezinde vegetatif bir büyüme konisi vardır. Soğan bitkisi bu gruba örnek olarak verilebilir.

Değişikliğe uğramış kökler

Yumru kökler (Tuberous roots): Bazı bitkilerde kök ve gövdeler yapı bakımından, besin depo organları ve çoğaltma organları olarak değişikliğe uğramışlardır. Yumru köklerin görünüşü türlere göre farklılık gösterirse de, iç ve dış yapıları tipik kök özelliğindedir. Yumru kökler, gerçek yumrulardan üzerlerinde bulunan boğumlar ve boğum aralarıyla ayrılırlar. Tomurcuklar sadece gövde ucunda, kökler ise aksi uçta oluşurlar. Tatlı patates, yıldız çiçeği yumru kök oluşturan bitkilere örnek olarak verilebilir.

Kök sürgünleri (Suckers): Bitkinin toprak altı kısımlarından çıkan sürgünlerdir. Sürgün kök üzerindeki adventif bir tomurcuktan oluşmaktadır. Pratikte bitkinin boğaz kısmına yakın yerden çıkan ve gövde dokusundan meydana gelen sürgünler de kök sürgünü olarak isimlendirilmektedir.

Kırmızı ahududularda ve enginarlarda olduğu gibi bazı bitkilerin kök sürgünü yapma yetenekleri çok fazladır. Kırmızı ahududularda şiddetli budama ile kök sürgünü verme yeteneği teşvik edilmektedir. Köklenmiş sürgünler dinlenme döneminde, etrafı açılarak ana bitkiden kesilme yoluyla ayrılırlar.



Apomiktik tohum kullanarak çoğaltma

Apomiktik tohum kullanarak çoğaltma

"Apomiksis" döllenme olmadan diploid hücrelerden doğrudan tohum meydana gelmesidir. En önemli örneği turunçgillerdeki nusellar embriyolardır. Elma ve mangoda da apomiktik tohum oluşumu saptanmıştır. Bu türler kısmen apomiksise yatkındırlar. Çünkü tohumda apomiksis yoluyla oluşan embriyoların yamsıra, döllenme sonucu oluşan embriyolar da bulunmaktadır. Sarmısak çoğaltımmda da apomiksis olarak meydana gelen dişler kullanılmaktadır

Meyve bahçesi tesisi

Ülkemizin çok farklı iklim koşullarına sahip olması nedeniyle, her yerde aynı meyve tür ve çeşitlerini yetiştirmek olanaksızdır. Başarılı bir meyve yetiştiriciliğinin anahtarı, seçilmiş tür ve çeşitlerle yetiştiricilik yapmaktır. Ancak, başlangıçta iyi bir bitki gelişimi için gerekli olan bütün koşullara sahip, doğru bir yer seçiminin ve zorunlu incelemelerin yapılmış olması gerekmektedir. Bu nedenle meyve bahçesi tesis edilirken dikkate alınması gereken konuları şöyle sıralamak mümkündür:

1. Yer seçimi

2. Tür ve çeşit seçimi


3. Anaç seçimi

4. Tozlanma isteğinin bilinmesi

5. Dikim sistemleri ve dikim sıklığı

6. Fidan tipinin ve sayısının belirlenmesi

7. Dikim zamanı ^

8. Arazi hazırlığı

9. Fidan dikimi
10. Ara tarımı

Yer seçimi

"Bahçe Bitkilerinin Ekolojik İstekleri" bölümünde bahçe bitkileri yetiştiriciliği açısından önemli ekolojik faktörler ayrıntılı olarak incelenmiştir. Ancak meyve bahçesi tesisinin temeli, uygun bir yer seçimi olduğundan bu bölümde de konuya kısaca değinilecektir.

Yer seçiminde çok titiz davrafıılmalıdır. Vadiler genellikle meyve bahçeleri için uygun yer olarak dikkate alınmakla birlikte, geniş su yüzeylerine yakınlık, yükseltiler ve topografya gibi faktörler yer seçiminde etkilidir.

Örneğin, geniş su yüzeyleri sıcaklık değişimlerine neden olurlar.

Yamaç (dik) alanlara meyve bahçesi kurulması güç ve pahalı uygulamalardır. Bu gibi dik yerlerde mekanizasyon olanaksız olup sürekli toprak erozyonu sorunu vardır. Sulama ile bu sorun artacaktır. Eğer seçilen yer çok dik değilse, başlangıçta şu sorulara yanıt aranmalıdır:

1. İlkbaharda güney yöneye göre daha serin olan kuzey yöneye


hangi türler dikilmelidir?

2. Alan teraslanmalı mıdır?

3. Hangi sulama sistemi kurulmalıdır?

4. Arazi içinde ilkbaharda soğuk havanın biriktiği çukur yerler var


mıdır?

Eğer alan teraslanırsa, erozyonu önlemek için kenarların yükseltilmesi gerekmektedir. Yine iyi bir kök dağılımına sahip örtü bitkilerinin yetiştirilmesi ile üst toprak tutularak erozyon önlenebilir. Böylece yağmur sularının dere şeklinde akışına da engel olunmaktadır.

Yer seçiminde 3 faktör etkilidir.

1. İklim


2. Toprak

3. Su


İklim

Düşük sıcaklıklar, kış soğuklarına rağmen yaşamını devam ettirme yeteneği, meyvelerin nerede yetişebileceğini belirleyen önemli bir faktördür. Bazı türler kış düşük sıcaklıklarına duyarlılık gösterirlerken, elma, erik, armut ve kiraz ancak -22°C'nin altındaki sıcaklıklarda zarar görürler.

Kış düşük sıcaklıkları, daha önce de değinildiği gibi, ılıman iklim meyve türlerinin soğuklama gereksinimlerinin karşılanması için de önemlidir. Bu türlerin, her ilkbaharda, normal büyümeye yeniden başlıyabilmesi için, türden türe, hatta tür içinde çeşitlere göre değişen sürelerde, kış düşük sıcaklığına gereksinimleri vardır. Sıcak bölgelerde ise, soğuklama gereksiniminin karşılanabilmesi için daha yüksek yerler

tercih edilmektedir. Buna karşın yaz ayları da bu meyvelerin olgunlaşabilmeleri için yeterli sıcaklık toplamına sahip olmalıdır.

Vegetasyon Süresi ve Sıcaklık Toplamı

İlkbaharın son donları ile sonbaharın ilk donları arasındaki gün sayısı, vegetasyon süresi ve meyvelerin bu dönem içindeki sıcaklık toplamı istekleri, meyve yetiştiriciliğinin yönünü belirleyen ve yetiştiriciliği sınırlayan bir faktördür. Ilıman iklim meyve türlerinin çiçekleri ile küçük meyveleri ilkbahar donlarına oldukça duyarlıdır. Yine olgun meyveler ile kuvvetli gelişen sürgünler de erken sonbahar donlarına duyarlıdırlar.

Enlem ve yükselti arttıkça vegetasyon süresi kısalır. Yine bu yörelerde sıcaklıklar daha düşüktür.Aym zamanda ilkbahar donları hakimdir ve sonbahar donları da erken meydana gelmektedir. Geç olgunlaşan çeşitler böyle bölgelerde ekonomik olarak yetiştirilemezler.

Uzun ve sıcak gelişme mevsimine gereksinim duyan meyve türlerinin yetişme bölgeleri sınırlıdır. Örneğin Grany Smith elma çeşidinin yetiştiriciliği serin bölgelerde sorun olmaktadır.



Toprak
Meyve ağaçları için en uygun topraklar derin, verimli, iyi havalanan ve yapıları kumludan, kumlu-tmlı ve killi-tmlıya kadar değişen topraklardır. Böylece, dünya üzerinde en iyi meyve bahçeleri a) Nehirlerin ağız kısımlarındaki deltalarda ve nehir yataklarındaki milli topraklarda, b) Geniş vadilere açılan kanyonların ağızlarında meydana gelmiş alüviyal alanlarda, c) Çok iyi drenaja sahip kayalık alanlarda kurulmuştur.

Meyve yetiştiriciliği için ideal toprak derin, kolay işlenen, iyi drene olan, çok ağır olmayan, zararlı düzeyde alkali, tuz ve asit birikimi olmayan topraklardır. Ancak her yerde ideal toprağı bulmak güçtür. Bu faktörlerden herhangi birisi eksik olabilmektedir.

Doğal olarak meyve türlerinin toprak istekleri birbirinden oldukça farklıdır. Aslında toprak tekstürü yetiştirilen türü belirlemektedir.

Meyve bahçesi kurulacak yerin toprak derinliği 120 cm'den az olmamalıdır. Herhangi bir nedenle oluşmuş zayıf alt toprak, yetersiz gelişmeye neden olur. Birçok meyve türü için en uygun pH 5.5-6.5 arasındadır. Çok ekstrem asit ve alkali koşullarda büyüyen meyve ağaçları besin elementlerinin toprak eriyiğindeki yoğunluklarının çok düşük olması nedeniyle, yeteri kadar beslenemezler. Sonuçta yapraklarda noksanlık belirtileri görülmekte ve büyüme yavaşlamaktadır. Örneğin toprak pH'sı 7.3 olduğunda kivide kloroz görülürken, yine aynı şekilde şeftali aşı kombinasyonunda da 7.5'ten yukarı pH'larda kloroza rastlanmaktadır.

Meyve yetiştiriciliği yapılacak yerde taban suyunun durumu da çok önemlidir. Taban suyunun yüksekliği hangi türün o yerde ekonomik olarak yetişebileceğini göstermektedir. Bazı yerlerde taban suyu yaz ayları süresince, toprak yüzeyinden itibaren bir metreden daha yüksek seviyededir. Böyle yerlerde taban suyunu kök bölgesinin altında tutmak için, drenaj hendekleri gereklidir. Eğer toprak gözenekli ise su yatay olarak hendeklere doğru süzülmektedir. Böylece taban suyu hareketsiz kalamamakta ve toprak oksijeninin yerine geçememektedir. Ancak açık drenaj hendekleri yetiştiricilik açısından sorun yaratarak bazı uygulamaları güçleştirmektedir. Eğer ekonomik ve fizik olarak mümkün ise, taban suyu seviyesini düşürmek için yer altında devamlı drenaj sistemlerinin tesisi daha uygun olacaktır.

Su
Başarılı bir meyve yetiştiriciliği için yeterli miktarda ve iyi kalitede sulama suyunun sağlanması ve doğru bir şekilde kullanılması gerekmektedir. Nehirlerden, kanallardan, kuyulardan alman sulama suyunun sürekli kazanılması için yeterli yağış (yağmur ve kar) gereklidir. Meyve ağaçlarının gereksinim duyduğu suyun düzenli olarak sulamalarla veya yaz yağışları ile karşılandığı yerlerde, arasıra meydana gelen kuraklıklar tehlikeli olmaktadır.

Bahçe kurulmasında Tür ve çeşit seçimi

Tür ve çeşit seçimi

Bir yerde daha önce yetiştirilmiş tür ve çeşitler, o yörede hangi tür ve çeşitlerin yetiştiriciliğine karar verilmesine yardımcı olmaktadır. Bu konu ayrıca, toprak kökenli hastalıklar ve toprak yorgunluğu bakımından da dikkate alınmalıdır. Örneğin Verîicillium türlerinin toprakta yerleşmesine izin veren domates ve fasulye gibi sebze türlerinin yetiştirildiği alanlarda, toprak fumige edilmedikçe, bu hastalığa karşı çok duyarlı olan badem yetiştirilmemelidir. Daha önce meyve bahçesi bulunan bir yerde, yeni bir meyve bahçesi kurulurken toprak yorgunluğu sorununu çözmek için, tür veya en azından anaç değişimi yapılmalıdır. Şeftali bu konuda en güzel örnektir. Örneğin Şeftali/Nemaguard kombinasyonu ile kurulmuş bir şeftali bahçesi söküldükten sonra, yerine başka bir tür düşünülmediğinde, Şeftali/Şeftali kombinasyonu ile yemden bahçe kurulabilmektedir.

Tür ve çeşit seçimini, yukarıda açıklanan konuların yanısıra, ekonomik faktörler de etkilemektedir. Yetiştiriciler en fazla geliri sağlayacak tür ve çeşitleri seçmelidirler.

Meyve bahçesi tesisinde birden fazla tür seçimi olumsuz iklim olayları, hastalık ve zararlıların etkilerinin azaltılabilmesi açısmdanda önerilebilir. Örneğin, ilkbahar geç donları bir tür için zararlı olursa, diğer türler bundan zarar görmeyip meyve verebilmektedir. Zararlı ve hastalıklar açılarından da aynı durum söz konusudur. Çeşit seçiminde yetiştiricilik amacı da önemlidir. Örneğin işleme sanayii için şeftali yetiştirmek amaçlanabilir.

Öncelikle ekonomik açıdan pazar üstünlüklerine sahip çeşitler tercih edilmelidir. Örneğin erken olgunlaşan çeşitler, erkencilik sağlayan alanlarda yetiştirildiğinde, pazarlama bakımından çok önemli avantajlar sağlamaktadırlar.

Yetiştirici farklı çeşit seçmekle iş yükünü de düzenli şekilde dağıtabilir. Bu amaçla erkenci, orta erkenci, orta mevsim, orta geç ve çok geçci çeşitler seçilerek bahçe kurulabilir. Böylece bir çeşit kompozisyonu ile 8-10 gün olan hasat dönemi 7-8 haftaya uzatılabilir.


Ancak hasat dönemi kısa olan bölgelerde daha az çeşit seçilmelidir. 7.1.3. Anaç seçimi

Meyve türlerinin çoğunluğu, tohumlarmdaki açılım nedeniyle vegetatif olarak aşı ile çoğaltılırlar. Birkaç meyve türü hariç, çoğunun çelikle çoğaltılmaları da güçtür. Aşı uygulamaları anaç kullanmayı gerektirmektedir. Meyve türleri için farklı anaçlar kullanılabilmektedir (Çizelge 7.1). Genellikle toprak yapısı, taban suyu ve toprak kökenli hastalıklara göre anaç seçimi yapılmaktadır. Örneğin Japon erik çeşitleri, şeftali çöğürü, Myrobalon çöğürleri ve Marianna 2624 anaçları üzerinde yetişebilmektedir. Şeftali anaçları ise nemli topraklara oldukça duyarlıdırlar. Bu nedenle, böyle topraklarda Japon erikleri için diğer iki anaç tercih edilmektedir.

Şeftaliye anaç olarak kayısı, badem ve erik de kullanılabilmektedir. Ancak bunlar üzerinde şeftali iyi gelişememektedir. Bu yüzden ticari bahçelerde hemen tamamıyla şeftali anaçları kullanılmaktadır. Diğer yandan kayısı, şeftali, Myrobalon eriği ve Marianna 2624 anaçları üzerinde iyi bir gelişme göstermektedir.

Anaç kullanarak ağaçların büyüme ve gelişmesini de kontrol etmek mümkündür. Bu konuda armut iyi bir örnektir. Armut çeşitlerinin (bazı çeşitler hariç) ayva üzerine aşılanması durumunda çoğunlukla aşı uyuşmazlığı görülmektedir. Armut yetiştiriciliğinde, anaç olarak ayva kullandığımızda, oldukça küçük boylu (bodur) ağaçlar elde edilmekte ve böylece bodur bahçeler oluşturulmaktadır. Elma yetiştiriciliğinde de bodurluğu sağlayan birçok anaç bilinmektedir (Çizelge 7.1).

Çizelge 7.1: Meyvecilikte kullanılan anaçlar ve büyüme güçleri

Şekil 7.1.4: Tozlanma isteğinin bilinmesi

Meyve türlerinin çoğunluğu kendine verimlidir. Ancak bahçe kurulurken tür veya çeşitlerin tozlanma isteği durumu bilinmelidir. Kendine kısır tür veya çeşitlerin tozlanma isteğine uygun bir tozlayıcı oranı belirlenmelidir. Bu konuya "Bahçe Bitkilerinin Biyolojisi" bölümünde ayrıntılı olarak değinilmiştir.


Yüklə 209,33 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə