Bahçe Bitkilerinin Generatif (eşeyli = tohumla) Çoğaltılması


Bahçe bitkilerinin çoğaltılmasında kullanılan çelik tipleri



Yüklə 209,33 Kb.
səhifə2/6
tarix21.04.2018
ölçüsü209,33 Kb.
#39587
1   2   3   4   5   6

Bahçe bitkilerinin çoğaltılmasında kullanılan çelik tipleri

Dal çelikleri

Bahçe bitkileri yetiştiriciliğinde en yaygın olarak kullanılan çelik tipi olup, çelikler alındıkları zamana göre odun, yarı odun ve yeşil olmak üzere farklılık gösterirler.


Odun çelikleri ile çoğaltma eşeysiz çoğaltmanın en ucuz ve kolay yoludur. Çünkü bu çelikler hem kolay hazırlanırlar ve hem de elverişsiz çevre koşullarına karşı daha dayanıklıdırlar. Köklendirilecek çelikler meyve türlerinde bir yaşlı dallardan, kış döneminde 12-20 cm uzunlukta ve 0.5-1.0 cm kalınlıkta hazırlanırlar. Bağcılıkta ise yerli çeşitler ve Amerikan asma anaçları için çelik boyu 35-45 cm'dir. İncir ve zeytinde iki veya daha yaşlı dallar tercih edilir. Çelik hazırlanırken alt kesim dip boğumun hemen altından düz olarak, üst kesim ise uç boğumun 1-1.5 cm üstünden meyilli olarak yapılmalıdır.

Bu tip çelikler, başta asma olmak üzere, incir, zeytin, ayva, dut, frenk üzümü, nar ve bazı erik çeşitleri gibi değişik meyve türlerinin çoğaltılmasında yaygın olarak kullanılmaktadır. Buna karşılık, elma, armut, ceviz, Antep fıstığı, kiraz, şeftali gibi meyve türlerinin odun çelikleri ile çoğaltılmaları çok zordur.

Yarı odun çelikleri, kısmen odunlaşmış sürgünlerden alınmış, genellikle yapraklı yaz çelikleridir. Turunçgiller, zeytin ve çay bu çeliklerle çoğaltılabilmektedirler. Yarı odun çelikler, 7.5-15 cm uzunlukta hazırlanırlar. Zeytinde genellikle bir yaşlı dallar tercih edilmektedir. Bu tür çelikler yapraklı olduğundan su dengesinin kurulabilmesi için nemli koşullarda köklendirme gereklidir.

Yeşil çelikler, yaprağını döken türlerde, yeni ilkbahar sürgünlerinden hazırlanmış, henüz odunlaşmamış çeliklerdir. Yeşil çelikler odun çeliklerine göre yapraklı olmaları nedeniyle daha çabuk köklenirler; ancak kiraz gibi meyve türlerinde hazırlanan yeşil çelikler özellikle şişleme (mist-propagation) sistemi altında köklendirilmektedirler. Bu çelikler 7.5-12.5 cm uzunlukta çok yumuşak ve gevrek olmayan sürgünlerden hazırlanırlar. Çok yumuşak sürgünler köklenme olmadan çürüme eğilimindedir.



Yaprak çelikleri

Daha çok süs bitkilerinin çoğaltılmasında kullanılırlar. Yeni bitki elde etmek amacıyla yaprak ayası veya onunla birlikte sapı kullanılır (Afrika menekşesi, Begonya, Sansevieria, Bryophyllum gibi).

Yaprak çeliklerinde yeni sürgün ve yeni köklerin çıktıkları yerler oldukça farklı ise de, genellikle bunlar birincil, daha çok da ikincil meristemlerden oluşurlar.

Birincil meristemler, doğrudan doğruya, büyüme ile ilişkilerini hiç bir zaman kesmemiş embriyonik hücrelerden gelen hücrelerdir. Kalanchoe {Bryophyllum) bitkisinin ana bitkiden ayrılmış yapraklarının, kenarlarındaki çentiklerden çıkan küçük bitkicikler buna güzel bir örnektir.

İkincil meristemler, farklılaşma ve bazı olgun doku sistemlerinin üyeleri olarak görev yapan ve sonradan tekrar meristamatik faaliyete başlayan hücrelerdir. Begonya, Afrika menekşesi, Sansevieria ve zambak gibi bazı bitkilerin yaprak çeliklerinde, yeni bitki, yaprak ayasının tabanında veya yaprak sapmdaki gelişmiş hücrelerden meydana gelen ikincil meristemlerden oluşur.

Yapraklı göz çelikleri

Bu tip çelikler, bir yaprak sapı ve üzerinde tek bir göz bulunan kısa bir dal parçasından ibarettir. Bu yöntemde, her göz bir çelik olarak kullanılmaktadır. Özellikle çoğaltma materyalinin az olduğu durumlarda bu yöntem önem kazanır. Çilek, siyah ahududu, böğürtlen, limon ve çay gibi bahçe bitkileri bu yöntemle çoğaltılabilmektedir (Şekil 6.14).

Bu yöntemle büyük ölçüde ticari çoğaltma yapmak için çelikler, yaz boyunca, tercihen temmuz, ağustos ve eylül aylarında, açık havada, camekanlı soğuk yastıklarda köklendirilebilir.

Şekil 6.14: Çay çeliklerinin köklenme durumu



Kök çelikieriî

Bitki köklerinden kesilen kök parçalarıyla yapılan çoğaltmadır. Bu çelikler, köklerin depo maddelerince zengin oldukları kış sonu veya ilkbahar başlangıcında hazırlanırlar. Örneğin kırmızı ahududular bu yöntemle çoğaltılabilen bahçe bitkilerden birisidir. Çelik hazırlamada köklerin iyi gelişmiş kısımları kullanılır. 7-15 cm uzunlukta hazırlanan kök çelikleri uygun bir ortam içine yatay olarak yerleştirilerek köklendirilirler.



Çeliklerde kök oluşumu

Birçok bitki türünde adventif köklerin oluşumu çelikler hazırlandıktan sonra başlamaktadır. Dal çeliklerinde adventif kökler, üretken doku kambiyum ve sekonder floemdeki meristematik hücrelerden oluşmaktadır. Bu hücre grupları adventif köklerin başlangıcıdır. Hücre bölünmesi devam ederken, hücre grubu bir kök ucu görünümünü ahr. Yeni kök taslağında, iletken doku sistemi oluşarak, en yakın iletken doku sistemine bağlamr.

Bazı bitkilerde ise gelişim süresince oluştuğu için kök taslakları çelikler üzerinde bulunmaktadır. Bu taslaklar, çeliklerin, köklerime için uygun koşullar bulmasına kadar uyku halindedirler. Elma, ayva ve frenk üzümlerinde bu tür uyur kök taslaklarının bulunduğu saptanmıştır. Bu nedenle, ayvada dipçikîi çelikler adi çeliklerden daha kolay köklenmektedirler. Ancak kök taslaklarının bulunması köklenmenin kısa sürede başlaması için çoğu kez bir avantaj değildir. Örneğin, asmada böyle kök taslakları olmamasına rağmen bir yaşlı dallardan hazırlanan odun çelikleri kolayca köklenmektedir.

Çelikler uygun sıcaklık ve nem koşullarına sahip ortamlarda bazen dip kısımlarında yara dokusu (kallus) oluştururlar. Bu doku parankima hücrelerinin yığın halinde birikmesiyle meydana gelmektedir. İlk kökler çoğu kez kallustan çıkmaktadır. Bu nedenle, köklenme için kallus oluşumunun gerekli olduğu söylenirse de, son yıllarda yara dokusu oluşumu ve köklenmenin ayrı iki olay olduğu kanıtlanmıştır. Yara dokusu oluşumu, özellikle yavaş köklenen bitkilerde, oluşturduğu koruyucu doku sayesinde çürümeyi önlediği için yararlı olmaktadır



Çelikle çoğaltma
Yeni bir bitki elde etmek amacıyla, bitkilerin gövde, dal, kök ve yapraklarından kesilerek hazırlanan parçalara "çelik" adı verilir. Böyle beden parçalarıyla yapılan eşeysiz (vegetatif) çoğaltmaya da "çelikle çoğaltma" denilir. Çelikle çoğaltmada ana bitkiden kesilen bir parça köklendirildiği için, meydana gelen yeni bitki, mutasyonlar dışında ana bitkinin özelliklerini aynen taşımaktadır. Bu yöntem, bazı meyve türleri ve klon anaçları ile üzüm çeşitlerinin ve Amerikan asma anaçlarının çoğaltılmasında yaygın olarak kullanılmaktadır.

Bu yolla çoğaltılması mümkün olan bahçe bitkilerinde çelikle çoğaltmanın üstünlüklerini şöylece sıralamak mümkündür:

a. Küçük beden parçaları ile dar bir alan içinde çok sayıda, birörnek yeni bitkilerin elde edilmesi mümkündür.

b. Ucuz, çabuk ve basit bir yöntem olup kültür çeşitleri kendi kökleri üzerinde yetiştirildiğinden aşılama işlemine gerek kalmaz.

c. Anaç-kalem uyuşmazlığı sorunu kendiliğinden çözüme Şekil 6.12: Fidanlıkta köklendirme ile elde edilmiş aşılı bir asma fidanı kavuşmaktadır.

d. Meyve yetiştiriciliğinde çöğür anaçlar kullanıldığında, ağaç büyüklüğü yönünden önemli farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Oysa çelikle çoğaltma ile bu sorun da ortadan kalkmakta, ana bitki ile aynı genetik yapıda ağaçlar elde edilmektedir.

Meyve türlerinden incir, nar, ayva, çay, fındık, zeytin ve dut ile hemen hemen bütün asma tür ve_ çeşitleri, üzümsü meyvelerin pek çoğu doğrudan çelikle çoğaltılabilmektedir. Diğer meyve türlerinin . doğrudan çelikle çoğaltılması çok zordur.

Ancak bu kadar olumlu özelliklerine rağmen, doğrudan çelikle çoğaltma her zaman uygulanamamaktadır. Çünkü çoğu kez değişik toprak koşullarına, toprak yoluyla zarar yapan hastalık ve zararlılara dayanıklı anaçların kullanılması zorunludur. Ancak bu anaçlar bağcılıkta olduğu gibi vegetatif yöntemlerle çoğaltılabıliyorsa, çelikle çoğaltma, çoğaltmada büyük yararlar sağlamaktadır.



Çelik tipleri
Çelikler alındıkları organlar ve dönem ile hazırlanış şekillerine göre üç sımfta incelenirler:

a. Alındıkları organlara göre çelikler, dal çelikleri, yaprak çelikleri, yaprak-göz çelikleri ve kök çelikleri olarak adlandırılırlar. Meyve türleri ve asmalar farklı tipteki çeliklerle başarılı olarak çoğaltılabilirler. Ancak kullanılacak çelik tipinin seçiminde amaca en uygun olan tercih edilir.

b. Alındıkları döneme göre ise çeliklere, odun, yarı odun ve yeşil çelikler adı verilmektedir. Odun çelikleri, kışın yaprağım döken meyve türlerinde ve bağlarda, yaprak dökümünden ilkbaharda gelişmenin başlamasına kadar olan dinlenme döneminde alınırlar. Yeşil çelikler
ise, yukarıda belirtilen türlerde, o yılın taze sürgünlerinden, genellikle yaz başlangıcında yapraklı olarak hazırlanırlar. Yarı odun çelikler ise yaz sürgünlerinin kısmen odunlaştığı yaz ortası veya sonunda alınırlar.

c. Hazırlanış şekillerine göre dal çelikleri, adi (basit), ökçeli, dipçikli ve sırık çelikler olmak üzere dört tiptir. Adi çelikler, türlere bağlı olarak 10-90 cm uzunluğunda bir dal parçasıdır. Dipçikli çeliklerin alt uçlarında, daha yaşlı daim kısa bir parçası, ökçeli çelikte ise yaşlı daim küçük bir kısmı bulunmaktadır (Şekil 6.13). Bu tür çeliklerin köklenmeleri daha kolay ise de hazırlanmaları adi çeliklere göre daha zordur. Boylan 1-2 m olan ve genellikle 2-4 yaşlı dallardan hazırlanan çeliklere ise sırık çelikler adı verilmektedir.

Çelik hazırlamada sağlıklı, orta derecede kuvvetli ve çeşidi iyi bilinen ana bitkilerin kullanılması gereklidir. Ayrıca hastalık, don ve

şekil 6.13: Dal çeliği tipleri

dolu nedeniyle zararlanmış, değişik nedenlerle yapraklarını erken dökmüş, gelişmeden geri kalmış ve aşırı derecede kuvvetli büyüyen omca ve ağaçlardan çelik alınmamalıdır. Çelik hazırlanacak dalların boğum aralan anormal derecede uzun veya kısa olmamalı, obur dallar ile sürgünlerin aşın odunlaşmış dip kısımları ve iyi odunlaşmamış uç kısımlarından zorunlu olmadıkça çelik hazrrlanmamalıdır. Çelik alınacak ağaç ve omcalann virüsler ve bakteriyel hastalık etmenleri ile bulaşık olmaması gerekir

Çeliklerde köklenmeyi etkileyen faktörler

Çeliklerde köklenmeyi etkileyen faktörler aşağıda açıklanmıştır.

Bitki faktörleri

Türler ve hatta aynı tür içindeki çeşitler arasında, çeliklerin köklenme yetenekleri bakımından büyük farklar vardır. Köklenme özelliklerine göre bitkiler, çelikleri kolay ve zor köklenenler olarak iki grup altında incelenmektedir. Çeliklerin köklenme yeteneklerinin belirlenmesinde bitkinin kalıtsal yapısı ile yaprak ve tomurcuklarda sentezlenerek kök oluşum bölgelerine taşman maddeler arasındaki etkileşme rol oynamaktadır. Bu taşınabilir maddeler arasında oksinler, karbonhidratlar, azotlu bileşikler, vitaminler ve bazı bilinmeyen maddeler bulunmaktadır. Oksin düzeyi ile çeliklerde köklenmenin yakından ilgili olduğu tesbit edilmiş olup ileride değinileceği gibi günümüzde dışsal oksin uygulamaları ile çeliklerin köklenmelerinde artış elde edilmektedir. Ancak bazı zor köklenen bitkilerde oksin uygulamaları yalnız başına köklenme üzerinde etkili olamamaktadır. Bazı tür veya çeşitlere ait (ceviz, Antep fıstığı) çelikler ise hangi koşullarda olursa olsunlar ekonomik olarak köklendirilememektedir. Çeliklerin köklenmesi üzerine etki yapan bitki faktörleri aşağıda incelenmiştir:

a) Ana bitkinin beslenme durumu: Ana bitkinin beslenme durumu ile bu bitkiden alman çeliklerin köklenmeleri arasında ilişki bulunmaktadır. Genellikle yüksek karbonhidrat düzeyi, kuvvetli kök oluşumu ile sonuçlanmaktadır. Bitkinin azot düzeyi de meydana gelecek kök sayısını etkilemektedir. Azot düzeyinin düşük olması, meydana gelecek kök sayısını artırmasına rağmen, aşırı noksanlıklar köklenmeyi olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle çelikler odunlaşmanın tamamlandığı sürgünlerden hazırlanmalıdır. Gelişmenin hızla devam ettiği odunlaşmamış sürgünlerde karbonhidrat düzeyi düşük, buna karşın azot düzeyi fazladır.
Oksin ve karbonhidrat birikiminin etkisi, yaralanma, bilezik alma ve boğma yapılarak köklenmenin artırılması ile açıklanmaktadır. Ayrıca yara yüzeyinde kallus oluşumu, su alımı ile uygulanan dışsal hormon alımım da artırmaktadır.

b) Ana bitkinin yaşı: Çelikle kolaylıkla çoğaltılabilen bitkilerde ana bitkinin yaşı pek önemli değilken, köklenmesi zor olan bitkilerde bitki yaşı önemli bir faktördür. Bu tür bitkilerde çeliğin köklenme yeteneği ile bitkinin gençlik dönemi arasında genellikle olumlu bir ilişki bulunmaktadır. Örneğin, elma, armut ve kirazlarda, bitkinin olgunluk döneminde alman çeliklerde köklenme çok zor olurken, gençlik döneminde aynı bitkilerin çelikleri daha kolay köklenmektedir. Bu durum kök çelikleri için de söz konusudur. Çeliklerde bu gençlik etkisinin nedenleri pek bilinmemektedir. Ancak yapılan çalışmalar, kök taslaklarının oluşturulmasında genç ve olgun sürgünler arasındaki farkın, anatomik yapı farklılığından çok biyokimyasal nedenlerden kaynaklandığını göstermektedir. Gençlik döneminde çeliklerde köklenme daha kolay olduğundan şiddetli budamalarla bitki gençleştirilmekte, genç sürgünler çelik kaynağı olarak kullanılmaktadır.

Çelik hazırlanacak dal veya sürgünün özellikleri

a) Çeliklerin dal veya sürgün üzerindeki yeri: Çeliklerin köklenmeleri üzerine dal veya sürgünün ana bitki üzerinde bulunduğu yer de etkili olmaktadır.

Meyve dal çelikleri genellikle 60-90 cm uzunluğundaki dalların, 4-8 parçaya ayrılması ile hazırlanır. Böylece her parça bir çelik olarak değerlendirilir. Sürgünün dipten uca doğru çeşitli kısımları arasında kimyasal yapı bakımından önemli farklar bulunmaktadır. Sürgünün farklı kısımlarından hazırlanan bu çeliklerin, köklenmeleri arasında da fark olması doğaldır. Sürgünlerde dipten uca doğru karbonhidrat düzeylerinin azalıp, tersine azot kapsamlarının artması nedeniyle dip kısımlarından hazırlanan çeliklerde köklenme oranının yüksek olduğu belirlenmiştir. Odun çeliklerinde, karbonhidratlarla birlikte tomurcuk ve yapraklardan taşman köklenmeyi uyarıcı maddelerin, sürgünün dip kısmında daha fazla kök taslağı oluşturduğu belirtilmektedir. Ancak farklı bir odun tipine sahip olan kirazlarda yapılan çalışmalar, sürgünün üst kısımlarından alman çeliklerde daha yüksek köklenme olduğunu göstermiştir.

Yaprağını döken meyve türlerinin henüz odunlaşmamış sürgünlerindeki fizyolojik durum tamamen farklıdır. Bunlar yeşil çelik olarak kullanıldığında, karbonhidratlann depolanması veya önceden kök taslaklarının oluşumu gibi durumlar söz konusu değildir. Sürgünlerin uç kısımlarının daha yüksek oranda köklenmeleri, tepe kısımlarda bulunan köklenmeyi uyarıcı hormonların etkisine bağlanmaktadır.

b) Meyve ve odun dalları: Çelikler vegetatif sürgünlerden veya üzerinde çiçek tomurcuğu bulunan sürgünlerden hazırlanmaktadır. Kolay köklenen bitki türlerinde sürgün tipi sorun olmazken, zor köklenen türlerde vegetatif sürgünler daha kolay köklenmektedirler. Daim üzerinde bulunan çiçek tomurcukları koparılsa bile köklenme yeteneği değişmemektedir. Bu durumun sürgünlerdeki oksin ve yedek besin maddelerinin düzeyleri ile ilgili olduğu belirtilmektedir.

c) Çelik tipi: Bazı bitki türlerinde odun çelikleri (örneğin ayvada) dipçikli veya ökçeli olarak hazırlandığında, adi çeliklerden daha kolay köklenmektedir. Ancak ökçeli veya dipçikli çelik hazırlamak için materyal bulunması daha zor olduğundan, elde edilecek çelik sayısı


azalmaktadır.

Çelik alma zamanı

Yılın herhangi bir zamamnda çelik hazırlamak mümkündür. Ancak, kışın yaprağını döken bitkilerde odun çelikleri kış dinlenme dönemi içinde, yapraklı yeşil çelikler ise henüz tam odunlaşmamış sürgünlerden büyüme mevsiminde hazırlanırlar.

Odun çelikleri yaprak dökümünün hemen öncesinden, ilkbaharda tomurcukların kabarmasına kadar geçen dönem içinde her zaman hazırlanabilirler. Zor köklenen türlerde, yeşil çelikler odun çeliklerinden daha kolay köklenme eğilimindedirler. Örneğin kirazlarda, odun çeliklerinin çok zor köklenmelerine karşın, birçok çeşitte yeşil çeliklerle iyi bir köklenme sağlanmaktadır. Yeşil çelikler ilkbaharda mümkün olduğunca erken alınmalıdır. Ancak bu dönemde yapraklar tam iriliğini almış ve sürgünler olgunlaşmış olmalıdır.

Kök çeliklerinin hazırlanmasında da zaman önem taşımaktadır. Örneğin, kırmızı ahududularda yaz aylarında alman kök çeliklerinde hiç başarı elde edilemezken, sonbahardan kışa doğru olan dönemlerde alman çeliklerde başarı, zamandaki ilerletmeye paralel artmaktadır.

Çeliklerde köklenmeyl etkileyen dışsal faktörler 1. Köklenme ortamı; Çelikleri köklendirmek amacıyla kullanılan ortamların havalanma, ısınma, su tutma ve katyon değişim kapasitesi ile hastalıklar ve zararlılarla bulaşık olma durumları farklı olduğundan, ortamlara göre köklenme oranı ve meydana gelen köklerin yapısı değişebilmektedir. Köklenme ortamının, hafif yani çabuk ısmabilen, geçirgen ve kolay havalanabilen yapıda olması, aynı zamanda hastalık ve zararlılardan ari olması gerekir. Köklenme başlangıcına kadar ortamda azot kaynağına gerek yoktur. Köklendirme amacıyla saf veya karışım halinde toprak, kum, turba (peat), perlit ve vermikulit gibi maddeler kullanılmaktadır. Bazı kolay köklenen bitkilerde ise su tek başına köklendirme ortamı olarak kullanılabilir. Ancak bu durumda iyi bir havalandırma gereklidir. Yaygın olarak kullanılan köklendirme ortamlarının bazı özellikleri aşağıda kısaca verilmiştir.

Kum: Yaygın olarak kullanılan, ekonomik olarak sağlanabilen bir ortam olup iyi bir kök gelişimi sağlamaktadır. Ancak su tutma kapasitesi düşük olduğundan sık sık sulamayı gerektirmektedir. Organik madde ve besin kapsamı ya çok azdır veya hiç yoktur.

Genellikle hastalık etmeni taşımamaktadır. Besin maddesi kapsamı çok az olduğu için, çelikler körlendirildikten hemen sonra ya başka bir ortama şaşırtılmalı, ya da yeterli gübreleme yapılmalıdır.

Turba (peat-moss): Yüksek düzeyde organik madde içeren bu materyalin su tutma kapasitesi yüksek ve havalanması iyidir. Yüksek düzeyde azot ihtiva eder. Ancak kuma göre oldukça pahalıdır. Son yıllarda saf ya da karışım halinde köklendirme ortamı olarak yaygın şekilde kullanılmaktadır. Asit karakterli olanları ise özellikle çay ve yaban mersinlerinin (blueberry) çoğaltılmasında kullanılmaktadır.

Perîit: Volkanik orijinli, gri-beyaz bir mineraldir. Ham materyalin öğütüldükten sonra 760°C de patlatılması sonucu köpük benzeri bir yapı kazanır. pH'sı 6-8'dir. Yüksek su tutma kapasitesinin yamsıra, havalanması iyidir. İnorganik besinler ve organik madde içermez. Bu özellikleri nedeniyle karışım halinde kullanılır. Diğer materyallere göre pahalı olmasına rağmen steril olması, kullanımının kolay olması ve iyi köklenme sağlaması nedeniyle yaygın olarak kullanılmaktadır.

Toprak: Bu amaçla özellikle tınlı topraklar başarılı olarak kullanılmaktadır. Çelik köklendikten sonra ortam içinde belirli süre kalabilmektedir. Süt ve kum karışımları, her iki ortamın uygun özelliklerini taşıyan bir ortam oluşturmaktadır. Süt, yüksek azot kapsamı ve su tutma yeteneğine sahiptir. Ancak iyi havalanmaz, köklenme için daha uzun zaman gereklidir. Ayrıca hastalıklar ve zararlılar nedeniyle pastörizasyon veya fumigasyon gereklidir.

Son yıllarda çeliklerin köklendirümesinde topraksız karışımlar tercih edilmektedir. Bunlar arasında kum, perlit ve turbadan oluşan karışımlar daha başarılı sonuç vermektedir.

2. Sıcaklık: Köklenme ortamlarında, kök bölgesindeki sıcaklığın 24°C dolayında tutulması, hücre bölünmesini teşvik ederek köklenmeyi kolaylaştırmaktadır. Bu sıcaklık seralarda taban ısıtma sistemlerinin kulllanılması ile daha kolay sağlanmaktadır. Ancak şişleme altında yapılan köklendirme süresince hava sıcaklığının ortam ficaklıgmdan daha düşük tutulması gereklidir. Çünkü yüksek hava


4. Işık: Çeliklerde köklenme üzerinde ışığın etkisi, çelik tipine göre değişmektedir. Kışın yaprağını döken meyve türlerinin, yeterli oksin ve besin maddesi depolamış odun çeliklerinde, en iyi köklenme karanlıkta olmaktadır. Buna karşın yapraklı çeliklerde oksin ve karbonhidrat sentezinin rolü nedeniyle, ışık dolaylı olarak köklenmeyi olumlu yönde etkilemektedir. Eğer oksinler dışardan sağlanırsa, ışığın varlığı köklenme üzerine engelleyici etki yapmaktadır. Işık kaynağı olarak, 1500-2000 lüks ışık şiddeti veren, beyaz floresan lambalar olumlu sonuç vermektedir.

Çeliklerde köklenmeyi uyarıcı özellikler ve uygulamalar

1. Çelik üzerinde tomurcuk ve yaprakların varlığı: Çelik üzerinde tomurcuk ve yaprakların bulunması köklenmeyi uyarıcı etki yapmaktadır. Bu olumlu etki, yapraklarda karbonhidratların sentezlenmesine, tomurcukların ise oksin kaynağı olmasına bağlanmaktadır. Çelik üzerinde bulunan tomurcuk ve yapraklar, karbonhidratlar ve oksinlerle birlikte, taşınabilen ve köklenme üzerinde olumlu etkisi bulunan faktörlerin de kaynağıdır.

2. Polarite: Dal çelikleri, sürgünün ucuna yakın olan kısımda sürgün, dibe yakm kısmında ise kök oluştururlar. Bu duruma polarite denilmektedir. Çeliğin durumunun değiştirilmesi, yani ters çevrilerek dikilmesi, kök ve sürgün oluşan yerleri değiştirmez. Kök çeliklerinde


ise tersi durum söz konusudur.

3. Yaralama: Çeliklerde yaralama sonucunda, yara kenarları boyunca oluşan yara dokusu (kallus) nedeniyle kök oluşumu daha fazla olmaktadır. Yaralama ile yaralanan kısımdaki hücreler, bölünmeye ve yeni kök taslakları oluşturmaya teşvik edilmektedir. Bu durum, yaralanan bölgede hormon ve karbonhidratların doğal olarak birikmesine bağlanmaktadır.


4. Büyümeyi düzenleyici maddeler: Oksinlerin çeliklerde köklenmeyi uyardığının anlaşılmasından sonra günümüze kadar bu maddeler saf ve karışım halinde birçok bitki türüne ait çeliklerin köklendirilmesinde başarı ile kullanılmaktadır. Bu amaçla kullanılan oksin yapısındaki maddeler, tek doğal oksin olan Indol-3- Asetik asit (IAA) ile sentetik oksinler olan îndol-3-Bütirik asit (IBA), 1-Naftalenasetik asit (NAA), 2-4 Diklorofenoksiasetik asit (2,4-D) dir. Bunlar arasında en başarılı sonuçlar IBA uygulamalarından elde edilmiştir. Son yıllarda özellikle IBA ve NAA'in karışım halinde kullanılması giderek yaygınlaşmaktadır. Ancak bitki türü ve çelik tipine göre, en uygun uygulama şekli ve dozu, denemelerle tespit edilmelidir. Günümüzde köklenmeyi uyarıcı hormon yapısındaki maddeler, çeliklerin 1-1,5 cm'lik dip kısımlarının seyreltik (500 ppm'e kadar) çözeltilere 12 saat, yoğun (500-10.000 ppm) çözeltilere 5 saniye süreyle daldırılması şeklinde yapılmaktadır.

Daldırma ile çoğaltma

Daldırma ile çoğaltma Bir dalın ana bitkiden ayrılmadan köklendirilmesine "daldırma" denilmektedir. Daldırma, doğal olarak bu yolla çoğalan siyah ahududularda yaygın olarak kullanılmaktadır. Ayrıca fındık, asma (filokserasız alanlarda), incir ve ayva ile, çelikle çoğaltılmaları zor olan vegetatif elma anaçlarının çoğaltılmasında kullanım alanı bulmaktadır. Daldırmanın yarar ve sakıncalarını şöylece özetleyebiliriz:



Daldırmanın yararları

a. Daldırılan sürgün veya dal, kök ve sürgün oluşturup kendine yeterli hale gelinceye kadar ana bitkiden ayrılmamaktadır. Bu nedenle yeni bitkiye ana bitkiden su ve besin maddelerinin gönderilmesi devam etmektedir. Ayrıca daldırılan sürgünde karbonhidrat, oksin ve diğer büyüme faktörlerinin yaprak ve sürgün uçlarından aşağıya doğru


taşınmaları engellenmekte ve bu maddeler o bölgede yoğunluk kazanmaktadır. İşte bu durum, birçok bitki türünde daldırmanın, çelikle çoğaltmaya göre daha başarılı olmasına neden olmaktadır.

b. Daldırma yöntemleri basit olup kolayca uygulanabilmektedir. Az sayıda bitki söz konusu olduğunda daldırma, çelikle çoğaltmaya göre daha az ustalık, çaba ve ekipmanla, daha yüksek başarı sağlamaktadır.

c. Daldırmanın doğal olarak oluştuğu türlerde, bu yöntem basit ve ekonomiktir. Yine bazen, daldırma ile elde edilen bitki, çelikten elde edilen bitkiye göre daha hızlı gelişme gösterebilmektedir.

d. Daldırmada anaç ve aşı sorunları söz konusu değildir.

Daldırmanın sakıncaları

a. Genelde daldırma, maliyeti yüksek bir çoğaltma yöntemi olup, modern fidanlıklarda kullanılan mekanizasyon tekniklerine uymamaktadır.

b. Daldırma işlemleri aslında basit olmasına rağmen, kullanılan yönteme bağlı olarak, daldırılmış bitki belirli bir özen istemektedir.

c. Belirli sayıdaki anaçtan elde edilecek bitki sayısı diğer yöntemlere göre daha azdır. Yani çoğaltma katsayısı daha düşüktür. Anaç parseli kurulması ve bakım giderleri fazladır. Bu nedenle başka yöntemlerle çoğaltılamayan bahçe bitkilerinin daldırma ile çoğaltılması daha ekonomik olmaktadır.

Daldırma işleminin başarılı olabilmesi, ortam koşulları ile yakından ilgilidir. Köklenme ortamının sürekli nemli olması, iyi havalanması ve optimal bir sıcaklık sağlaması başarıyı artırmaktadır. Uzun süreli kuraklık, sıkışık ve ağır topraklar köklenmenin başlamasına engel olurken, bilezik alma, yaralama gibi gövdede yapılan işlemlerle, köklenme için gerekli olan karbonhidratlar ile oksinlerin taşınma ve birikimlerine etki yaparak köklenme kolaylaştırılabilmektedir.


Yüklə 209,33 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə