Бакы дювлят университети илащиййат факцлтясинин



Yüklə 1,91 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə25/73
tarix14.07.2018
ölçüsü1,91 Mb.
#55525
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   73

Mustafa Altundağ 
 
76 
(Gâşiye 88/8 vd). “Ey kullarım!  Bugün size korku yoktur ve siz 
üzülmeyeceksiniz” (Zuhruf 43/68) buyrulur. Şimdi bu âyetlerdeki gün tabiri 
ile belli bir zaman diliminin kastedildiğini söylemek mümkün müdür?! Eğer 
“onunla, korku ve üzüntünün artık yok oluşunun başlangıcı, cennet 
nimetlerine kavuşma anı kastedilmektedir, cennetin süresi değil” diye bir 
itiraz yöneltilecek olursa, aynı  şeyin azabı niteleyen “gün” için de geçerli 
olduğunu, “ebedi azabın başladığı gün”ün kastedildiğini söyleme hakkımız 
doğar.  İşin doğrusu da budur aslında.
89
 Cennetlikler hakkında “yevmü’l-
hulûd” (süreklilik günü)” (Kâf 50/34) denmesi de bunu teyit eder. 
Konumuz açısından  şu âyet de önemlidir: “Ateştekiler cehennemin 
bekçilerine: Rabbinize yalvarın da hiç değilse bir gün bizden azabı 
hafifletsin, derler… (Bekçiler): Kendiniz yalvarın, derler, inkârcıların 
yalvarmaları da hep boşunadır” (Mümin 40/49-50). Bundan da anlaşılır ki 
onlardan azabın tamamen veya bir günlüğüne kalkması bir tarafa, bir 
günlüğüne hafifletilmesi dahi söz konusu olmayacaktır. Ki, onun “uzun da 
olsa bir gün” yani sonlu olacağını iddia etmek ne kadar tutarlı olacaktır?! 
5. İlk dönem İslâm âlimleri 
Azabın inkârcılar için ebedi olmadığını savunanlar, ilk dönem İslâm 
âlimlerinden birçok ismin de bu görüşte olduğunu öne sürerler. İbn Teymiye, 
öğrencisi İbn Kayyim el-Cevziyye ve benzer kanaati paylaşanlar, bu konuda 
bazı kaynaklarda özellikle tefsir kitaplarında yer alan bir kısım rivayetlere 
                                                 
89
 Muhammed b. İsmail es-San’ânî’nin şu yaklaşımı da dikkate değerdir: “Gün” 
sözcüğü ile sınırlı bir süre değil tersine “mutlak zaman” kastedilmiştir. Çünkü 
nasların bize öğrettiğine göre âhiret için “miktar” söz konusu değildir. Öyleyse 
Kur’an “gün” sözcüğünü mutlak kullandığı zaman onu “mutlak müddet” 
anlamında kullanmıştır. Nitekim birçok İslâm bilgini “ahkâb” sözcüğünün de 
mutlak kullanıldığını bununla da mutlak zamanın, sonsuzluğun kastedildiğini 
söylemişlerdir… “Gün” sözcüğünün “mutlak müddet” manasında kullanılışına Hz. 
Hûd’un kavmi Âd’a söylediği “Doğrusu, ben sizebüyük bir günün azabının 
çarpmasından korkuyorum” (Şuarâ 26/135) sözü de delil gösterilebilir. Burada Âd 
kavminin helâk edildiği zaman diliminden “büyük bir gün” diye bahsedilirken 
Hâkka suresinde (69/7) bu helâkin “yedi gece sekiz gün” sürdüğü anlatılır. Bu da 
mutlak bir günü, günler ve gecelerle tefsir etmektir ki, bundan, mutlak zikredilen 
gün ile belli bir sürenin değil mutlak müddetin anlaşılması gerektiğini ortaya 
koyar. Şu halde “gün” sözcüğü uhrevi meseleler hakkında mutlak kullanıldığında, 
onunla “mutlak zaman” anlaşılmalıdır; olan bir süre anlaşılmaz; öyle anlaşılmasını 
gerektirecek bir delil varsa başka (Ref‘u’l-estâr, s. 34).
  


Kur’an’da müşkil bir mesele: Cehennem azabının ebediliği 
 
77 
dayanırlar.  İddialarına göre sahâbeden Hz. Ömer, İbn Mes’ûd, İbn Abbâs, 
Ebû Saîd el-Hudrî, Ebû Hüreyre, Câbir b. Abdullah, Abdullah b. Amr b. Âs; 
tâbiînden Şa’bî gibi âlimler cehennem azabının sonlu olduğu yönünde görüş 
beyan etmişlerdir.
90
 Bu iddiayı öyle kesin bir dille dile getirmektedirler ki, 
onlara kalsa, söz konusu selef ulemasının bu kanaatte olduğunda kuşku 
yoktur ve azabın sonlu olduğu yönündeki görüş sonraki dönemlerde Ehl-i 
sünnet âlimleri tarafından ortaya atılmıştır.
91
 Hâlbuki Ehl-i sünnetin 
kurucularından Eş’arî’nin tam tersi yönde bir açıklaması vardır: “Cehm b. 
Safvân hariç bütün İslam âlimleri, müminlerin cennette, kafirlerin de 
cehennemde ebedî kalacakları hususunda görüş birliği içerisindedirler.”
92
 
Birbirine zıt bu iki yaklaşımı sağlıklı değerlendirebilmek için söz konusu 
selef ulemasından nakledilen rivâyetler üzerinde durmak gerekmektedir. 
a) Hz. Ömer. Hasan el-Basrî’den gelen rivayete göre Hz. Ömer şöyle 
demiştir: “Şayet cehennem halkı, çöldeki kum tepesinde bulunan kumların 
sayısı kadar ateşte kalacak olsalar, onlar için bunun üzerine çıkacakları bir 
günleri olur”.
93
 Azabı ebedi görmeyenlere göre Hz. Ömer bu sözüyle, 
inkârcılar kumluktaki kumların sayısınca kaldıktan sonra cehennemden 
çıkacaklardır. Öncelikle belirtilmelidir ki, Hasan el-Basrî’nin bu nakli Hz. 
Ömer’den doğrudan yapması mümkün olmadığına göre rivâyetin senedi 
münkatı‘dır. İbn Teymiye, “Hasan el-Basrî, rivâyeti sahih görmeseydi, onu 
kendinden emin bir şekilde nakletmezdi” diyerek seneddeki kopukluk illetini 
kapatmaya çalışmıştır.
94
 
                                                 
90
 DİA’daki “Azap” maddesinde, Abd b. Humeyd ve İshâk b. Râhûye de aynı görüşü 
paylaşan tâbiîn âlimleri arasında sayılır ki, bu iki âlimin neye göre tâbiînden ve 
azabı sonlu görenlerden saydığını anlamak güçtür. 
91
 Nitekim DİA’da  şöyle denilir: “Ehl-i sünnet çoğunluğunun, ilk devir İslam 
âlimlerinin aksine azâbın ebediyeti görüşünü tercih etmesini, II. asırda başlayan 
katı bir tekfirciliğin giderek yaygınlaşması ve muhtemelen mezheplerin elinde 
güçlü bir silah haline getirilmesine bağlamak isâbetli görünmektedir (“Azap”, 
DİA, IV, 309). 
92
 Eş’arî, Makâlât, s. 149. 
93
 bk. İbn Kayyim, Hâdi’l-ervâh, s. 343; Süyûtî, ed-Dürrü’l-mensûr, IV, 478; 
Doğrul Tanrı Buyruğu, s. 274. 
94
 İbn Teymiye’nin bu yaklaşımının bir tenkidi hakkında bk. Muhammed b. İsmâil 
es-San’ânî, 
Ref‘u’l-estâr li ibtâli edilleti’l-kâilîn bi fenâi’n-nâr
http://www.athfer.com/kttbnar.htm, s. 3-4 ). 


Yüklə 1,91 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   73




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə