İbrahim MEMİŞ
128
1-İBN-İ RÜŞD’ÜN FELSEFESİNDE NEFS
İbn-i Rüşd’e göre nefs,“...bedenden bağımsız bir cevherdir ve doğal
olarak da organik varlıkların ilk yetkinliği ve suretidir.”
29
İbn-i Rüşd’ün bu
görüşünden, Ruh(Nefs) kavramının canlı varlıkların ilk prensibi olduğu,
onun tüm hayatın akışında bir temel prensip olduğu, ruhun bedene şekil
veren bir unsur olduğu fikrine ulaşılabilir
İbn-i- Rüşd, beden ve nefs ilişkisi konusunda, “Nefs bedenden ayrıdır.
Çünkü bedeni yaratan ve suretlendiren nefstir. Eğer beden nefsin varlığının
koşulu olsaydı, nefs ne bedeni ne de bedenin suretini yaratırdı. Unsurlarda
hayvan, bitki, maden türlerinden her birini yaratan nefisler bulunduğu
konusunda filozoflar arasında bir ayrılık yoktur. Bütün bunlar var olmaları
ve varlıklarını sürdürmeleri için, bir yönetime ve kendilerini koruyan güçlere
muhtaçtır. Bedenler yok olunca, nefisler ruhani maddelerine ve duyularla
algılanmayan ince cisimlerine dönerler.” derken, bu konuyu kabul etmeyen
hiçbir filozofun olmadığını savunur.
30
İbn-i Rüşd, Gazâlî’nin,“Tehafüt-el Felasife”(Filozofların Tutarsızlığı)
adlı eserindeki eleştirilerden sonra, bazı tartışmalı konularda Meşşâî
filozoflarını savunmak için yazmış olduğu, “Tehâfüt-et-
Tehâfüt”(Tutarsızlığın Tutarsızlığı)adlı eserinde Gazâlî’nin, “Nefsin öncesiz
ve bir olduğu; onun ancak bedenlerde bölündüğü ve bedenlerden
ayrıldığında, yeniden aslına dönüp bir olduğu, kötü ve saçma, aynı zamanda
aklın zorunlu olarak bildiği hususlara aykırı olduğuna inanılması çok daha
yerinde olan bir görüştür. Zeyd’in nefsi Amr’ın nefsinin aynıdır veya
değildir.” fikrine karşılık olarak nefsin suret yönünden bir, kendisine sahip
olan yönünden çokluk olduğunu söyler ve bunu şu ifadelerle izah eder.
“Suret olarak bir olana sayısal çokluk, yani bölünme, ancak maddeler
vasıtasıyla ilişir. Eğer beden yok olduğunda nefs yok olmuyorsa, ya da
kendisinde bu şekilde bir nitelik varsa, bedenlerden ayrıldığında sayıca bir
olması zorunlu olur. Özetle suret yönünden bir, kendisine sahip olan
yönünden ise çoktur.”
31
29
İbn-i Rüşd, Age.117
30
İbn-i Rüşd, Tutarsızlığın Tutarsızlığı (Tehafü’t-et-Tehafüt), Çev. Kemal Işık,
Mehmet Işık, Samsun-1986,s.117
31
İbn-i Rüşd, Age, s.96
İbn-i Rüşd felsefesinde kavramsal olarak nefs ve akıl
129
İbn-i Rüşd, nefsi anlayabilmek için onun işlevlerini ve ne olduğunu
bilmemiz gerektiğini söyler. “Gerçekten de insan, nefsin ne olduğunu
bilmedikçe aklın ne olduğunu ve nefs sahibi olanı bilmedikçe de nefsin ne
olduğunu bilemez.”
32
Buradan, bir şeyin varlığını bilsek de mahiyetini tam
olarak bilemeyeceğimiz, yaratılış gayesini kavramış oluşumuz ve nefsin
işlevlerini bilmemiz gerektiği gerçeğinin ifadesi kendini bulmaktadır. İbn-i
Rüşd, nefsin tam olarak tanımlanamayacağını, onun varlığını kavrasak bile
mahiyetini tam olarak kavrayamayacağımızı söyler. Çünkü tam bir tanım
yapılsaydı vücudun hangi organında ve nerede olduğu hakkında bilgi sahibi
olmamız gerekirdi ki, örneğin;nefs bir cisimde olsaydı cismin de onun
tanımına girmesi gerekirdi. İbn-i Rüşd’e göre, bizler sadece nefsin hangi
organında olduğunu bilemesek de kendi cismimizde olduğunu bilebiliriz.
1A) Nefsin Fonksiyonları
Nefis kavramını mahiyet olarak tam ifade edemeyeceğimizi ama
fonksiyonlarına bakarak nefis hakkında bir yargıya sahip olabileceğimizi
belirten İbn-i Rüşd, nefsin işlevlerini ve bunların gayelerinin ne olduğunu bir
sınıflandırmaya giderek izaha çalışır.
1Aa-Beslenme Gücü(el-kuvvetü’l-gâziyye): Bu nefsin en önemli ve
etkin gücüdür. Nefsin beslenme gücünün dayanağı ve onun fiill haline
geçmesini sağlayan araç “tabii ısı” dır. Ancak nefsin sadece tabii ısıya
indirgenmesi doğru değildir., zira ısının etkisi düzenli ve isteneni yapan
belirli bir etki olmadığı halde, nefsin durumu bunun tersinedir.Nefs, istenen
fiili gerçekleştirebilecek düzenli ve belirli bir etkiye sahiptir.
33
Beslenme
gücü bütün canlılarda ortaklaşa bulunan bir güçtür ve tabi ısı aracılığıyla
canlının varlığının sürekliliğini sağlar. Bu gücün ortadan kalkması hayatın
yok oluşu anlamını taşımaktadır.
1Ab-Büyüme Gücü(el-kuvvetü’n- nâmiye): Varlığı beslenme gücüne
bağlı ve onun gibi aktif olan bir güçtür. Büyüme gücü canlıya ulaşabileceği
tabii yetkinliği sağlar ve organik varlık tabii büyüklüğüne eriştiğinde de
tamamlamış olur. Büyümenin zıddı olan çözülme (bozulma) de İbn-i Rüşd’e
göre nefsin bir fonksiyonudur ve bu iki gücün aleti; beslenme gücünde
32
İbn Rüşd,,Tehâfüt-et-Tehâfüt, (Neşr:Süleyman Dünya), Kahire-1981, s.111
33
İbn-i Rüşd, Telhîsü Kitâbi’n-Nefs,(Thk. A.Fuad. el- Ehvâni), Kahire-1950, s.16-
17
İbrahim MEMİŞ
130
olduğu gibi tabii ısı’dır.
34
Bu güç sayesinde canlı,tabii oluşumunu sürdürme
imkanı bulabilmektedir.
1Ac- Üreme Gücü(el-kuvvetü’l-müvellide): Nefsin bu gücü, büyüme
gücünde olduğu gibi beslenme gücüne bağlıdır ve canlıların tohum ve
spermalarında bulunan tabii ısı vasıtasıyla kendi türünden bir canlının varlık
kazanmasını sağlar.
35
Bu güç beslenme ve büyüme güçlerinin aksine,
fonksiyonunu yerine getirirken kendi dışında başka bir güce gerek duyar.
Üreme gücü bütün canlılarda değil, sadece üreyen ve üreten canlılarda
bulunur.
1Ad-Duyu Güçleri(el-kuvvetü’l-hissiyye): İbn-i Rüşd’e göre bu güç,
nefs-i gâziyye(Beslenme gücü)’nin aksine güç edilgin bir haldedir. “Nefs-i
Gâziye”nin, Nefsi Hissiye ile tamamlandığını belirtir. Bu güçlerin fiil
alanına geçmesini reel varlıkları olan duyulur nesneler sağlar. Duyular
maddî suretlerin oluşmasında ilk basamağı teşkil ederler. Bir şeyin zihindeki
sureti, maddeden soyutlanmış olması sebebiyle dış dünyadaki suretinden
daha üstündür; Zira dış dünyadaki sûret dayanağının bölünmesiyle
bölünürken, zihindeki sûret ve onun dayanağı olan duyu için böyle bir şey
söz konusu değildir.
36
İbn-i Rüşd’ün nefsin fonksiyonları konusunda yapmış
olduğu izahlara bakınca, kendisinin, “Nefsi anlamak ve ona bir anlam
yüklemek için nefsin işlev ve fonksiyonlarını bilmek zorundayız.” fikrinin
doğruluğu açıkça kendisini göstermektedir. Çünkü insan varlığını devam
ettirebilmek için gerek biyolojik gerekse fizyolojik bir takım gereksinimlere
ihtiyaç duyar ki bunun da gerçekleşmesi nefsin varlığıyla olur ki zaten nefs
insanın bedeninin varoluş sebebi ve yaşamını sürdürmesinin imkanını
sunandır.
İbn-i Rüşd, ayrıca insanlarda ve hayvanlarda göme, işitme, koklama, tat
alma ve dokunma gibi duyuların sağladığı verileri bir araya getirmek
suretiyle, duyu algısını tamamlayan bir güç olduğunu savunur ve buna
“Ortak Duyu”(el-Hiss’ul-müşterek)derken yine aynı şekilde, zihnimizde
varlıkları şekillendiren bir diğer güç daha vardır ki o da “hayal gücü” (el
34
İbn-i Rüşd, Age, s.16-17
35
İbn-i Rüşd, Age, s.18
36
İbn-i Rüşd, Risâlet’ün-Nefs(fi Resâilü İbn-i Rüşd el-Felsefiyye), Beyrut-1991,
s.75/92
Dostları ilə paylaş: |