GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
177
sığarım”. Bak bunların ikisi de kutsi hadistir. Onlar birbirini açıyor,
birbirini çözüyor, ayıklıyor.
Ama o gizli hazine nerede bulunuyor?
İnsanların kalbinde, başka yerde bulunmuyor.
Ancak eğer Allah’ı bilmek ise; bir insan Allah’ı ne kadar alim
olursa olsun ilmiyle bilir. Burada Cenabı Hak bir kudsi hadiste
“kulum bana nafile ibadetle yaklaşır” buyuruyor. Kul ne kadar
ibadet etse yaklaşır, yaklaşmış olur, onu bulmuş olamaz.
Ancak bulmuş olmak için bir perde var, o perde kalkacak.
Nasıl ki mevlidi şerif’te ifade edildiği gibi Miraç’ta Cebrail A.S.,
Hazreti Peygamber Efendimizi bir mahâle götürdü;
—Ya Resullullah ben oradan ileri gidemem, benim durağım
burasıdır, dedi.
Ondan daha ileri ne kadar gitti. Fakat orada bir ifade ediyor. Perde
açıldı diyor...
Yalnız Peygamber Efendimiz bir gün Cebrail A.S.’e sordu, “ya
karındaşım Cebrail sen bu vahiyleri getiriyorsun ama nereden
alıyorsun? Kim sana veriyor? Bunları nasıl getiriyorsun? dedi ki;
—Ya Resulullah bir perdenin arkasından bir el veriyor, ben de alıp
geliyorum.
Peygamberimiz “hele bir aç o perdeyi, kim var orada?” diyor.
Cebrail A.S perdeyi açtı ki Peygamber Efendimiz orada;
—Ya Resulullah senden alıp sana getiriyorum ben.
Onun için işte;
Pâdişah konmaz saraya hâne ma'mur olmadan
Burada hane: İnsanların kalbi,
Padişah: Allah’ın nuru.
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
178
Fakat Allah’ın zikriyle o kalp tamamen silinmedikten sonra,
Allah’ın sevgisiyle o kalp dolmadıktan sonra Allah’ın nuru tecelli
etmez. Oraya diğer arzular, sevgiler girerler.
Diğer arzular, sevgiler girince iki zıddiyet de bir arada olmaz.
Cenabı Hak ne buyuruyor, “biz insanlarda bir tane kalp halk ettik,
iki tane değildir
12
. (Kalp iki tane olsaydı birini dünyayla meşgul
edeydi, birini de bizle meşgul edeydi). Dünyayla meşgul edince biz
yokuz orada bizimle meşgul ederse dünyaya yer olmaz orada”.
Öyleyse bu söz kelamı kibarda şöyle buyruluyor.
Masivanın illetinden pak edip bu gönlümü
Kıl tarik-i Nakşibendi hadimi Allah için
Kelamı kibardan anlaşılıyor, demek ki ancak; Cenabı Hakkın
buyurmuş olduğu kutsi hadisindeki bu masivadan insanların
kalbini kurtarmak için, halas etmek için kalbini masivadan
paklamak için muhakkak bir Nakşibendi dergahında hadim olmak
lazım, böyle buyurmuş kelamı kibarda ama hoş öbür tarikatlarda
bu yok mu?
Tarikat cümle haktır olma zâği
Ki dört misbâhı var birdir çerâğı
Diyor ki tarikatlar bütün haktır bunlara muhalefet etme, inkar etme.
Dört misbâhı vardır ama çerağı birdir.
Dört misbâhı burada lamba manasındadır.
Misbâh burada dört çarı-yarı güzin efendimiz.
Çerağ ise ışıktır, nurdur.
Peygamber efendimizin nuru nübüvveti bunlarda görülmüştür,
bunlardan tecelli etmiştir, diyor. Dört misbâhı vardır. Fakat yalnız
tarikatlar cümle haktır ama tabi bir insan mesela bir talip hangi
12 Ahzap 33:4
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
179
tarikata girmişse o tarikatı benimsemiş ki girmiş. O tarikatı öbür
tarikatlardan üstün görmüştür ki girmiştir.
Mesela bu gün dört mezhep var, dördü hak mezhep midir? Evet,
Hepsi dört mezhebi kabullenseler de mesela şafi mezhebinde
olanlar, (hak mezheptir) Şafii ile amel ederler fakat Hanefi ile amel
edemezler.
Şafi ile her ne kadar amel etseler bile Hanefi mezhebi ser (önde
gelen) mezheptir. Ser mezhep olduğunu onlar da kabul ediyorlar.
Çünkü niye?
İmam-ı Şafi, İmam-ı Azam’dan daha alimdi diyemezler ki. İmam-ı
Azam hepsinin hocasıdır. İmam-ı Azam’dan daha iyi üstün bir
alim, içtihatçıların içerisine gelmemiş ki. İmam-ı Azam hepsinin
hocası olduğu için, hepsinden daha üstün olduğu için Peygamber
Efendimiz onu methetmiş; İslam’ın nurudur, güneşidir. Onun kadar
bir alim gelmemiş ki onun ser mezhep olduğunu takdir etmesinler,
ederler.
Şafii mezhebinden birisi İmam-ı Azam’ın mezhebini takdir eder.
Mezheplerde böyle olduğu gibi tarikatların hepsi haktır. Ama
tarikatlardan Nakşibendi Tarikatı hepsinin makbulüdür. Hepsinin
üstünüdür.
Niye?
Bak Peygamber Efendimiz, “bütün kapılar kapansın yarigarım Ebu
Bekir’in kapısı açık kalsın” buyurmuş.
Peki eğer “bu kapılar kapansın; Yarıgarım Ebu Bekir’in kapısı açık
kalsın,” emrindeki kapılar Beytullah’taki kapılarsa; mesela gittiniz
Beytullah’a, Haremi şerifte otuz küsur kapı var. Ravza-ı
Mutahhara’da, sade batı tarafında, mesela, bu kadar çok kapılar
var. Bütün sahabelerin isimlerinde kapılar var. Bunların hepsi
kapansaydı sadece Ebu Bekir Sıddık Hazretlerinin kapısı açık
kalsaydı, neyse.
Bu kapı tarikattır, tasavvuftur.
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
180
Bütün tarikatlara ilaveler, bidatler olmuş. Ama Nakşi tarikatına
olmamıştır.
Nakşi tarikatında şöyledir. Bak mesela daha bu zaman olmuş, aynı
zikir vardır.
Mesela bizim hafi bir zikrimiz var değil mi? Nasıl yapıyoruz bu
hafi zikri;
Ağzımızı yumuyoruz, dişimizi dişimizin üzerine koyup dilimizi üst
damağa birleştirip kalbimizle “Allah, Allah, Allah..” diyoruz.
Bunu Peygamber efendimiz (SAV) hicret yaptığı zaman mağarada
yarıgarı Ebu Bekir Sıddık (RA) Hazretlerine böyle tarif etmiştir.
“Ya yarigarım Ebu Bekir, ağzını yum, dişini dişinin üzerine koy,
dilini üst damağa yapıştır, hufyeten kalbinden zikret”.
Zikir olarak “La ilahe illallah” veya “Allah”, bu zikri vermiştir. İşte
bizim bu zikir bu zamana kadar gelmiştir. Buna hiçbir ilave bir şey
bulaşmamıştır. Onun için mesela buyuruyor ki;
Masivanın illetinden pak edip bu gönlümü
Kıl tarik-i Nakşibendi hadimi Allah için
Diyor ki; Nakşibendi tarikatında sen beni hizmetçiliğe kabul et,
orada bana bir hizmet ver de bu hizmetle bir makbuliyet
kazanayım. Bu hizmetle benim kalbimdeki bütün masivanın çirkefi
silinsin, gitsin ki, bütün masiva kalbimden çıksın ki “küntü kenzen
mahviyyen” fermanı o zaman aşikar olsun.
Çünkü yine mübarek öyle buyuruyor ki;
Kuvve-i kudsîden edip imdadı
Bize haber verdi zatı sıfatı
Ol zaman anladık sırr-ı Ahmed'i
"Küntü kenz" esrârın beyan eyledi
İşte burada nasıl ki insanlar alim olur, ilmiyle bilir. Cenabı Hakkı
ilmel yakın bilir. Peygamberi ilmel yakin bilir. Her şeyi, varlıkları
ilmel yakin bilir. Fakat burada;
Dostları ilə paylaş: |