Carl gustav jung



Yüklə 3,33 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə115/138
tarix18.06.2018
ölçüsü3,33 Mb.
#49331
1   ...   111   112   113   114   115   116   117   118   ...   138

348

ANALİTİK PSİKOLOJİ

Sophia’ya  tekabül  etmektedir.  Nasıl  Faust’un  başına  cinayetler  çorap 

örerse  ve  değişmiş  biçimde  yeniden  ortaya  çıkarsa,  Picasso  da  biçim 

değiştirmekte,  yeraltı  dünyasının  trajik  palyaço  şeklinde  yeniden  ortaya 

çıkmaktadır  —   birçok  resminde  bu  temaya  rastlamaktayız.  Unutmadan 

söyleyelim,  palyaço  eski  bir  yeraltı  tanrısıdır.  Eski  çağlara  inme, 

Homeros’dan beri Nekyia ile ilgilidir. Faust, büyücüler bayramının çılgın 

ilksel dünyasına ve klasik antik çağın hayal dolu vizyonuna dönmektedir. 

Picasso,  kaba,  ayağı  toprağa  basan  biçimleri,  acayip  ve  ilkel  olanı  tutup 

çıkarmakta  ve  eski  Pompei’nin  ruhsuzluğunu  soğuk  ve  titrek  bir  ışık 

altında  canlandırmakta  —   Giulio  Romano  bile  bundan  daha  üstününü 

yapamazdı. Cilâlı Taş Çağı sanat biçimlerine geri gitmeyen ya da Diyoni- 

zos’un  çılgın  cümbüşlerinin  depreştirdikleri  ile  kendinden  geçmeyen 

hiçbir  hastam  olmadı.  Palyaço  da,  Faust  gibi  bütün  bu  biçimlerde 

dolaşmakta, varlığını  bazan ancak şarabıyla, lavtası ile ya da palyaço giy­

sisinin  parlak  baklava  biçimleriyle  anlayabiliyoruz.  İnsanoğlu,  bin  yıllık 

tarihi boyunca yaptığı  vahşi yolculuktan  ne öğrenmiş oluyor?  Bu  çöp ve 

kokuşmuşluk  birikimden,  bu  yarı-doğmuş,  ya  da  düşük,  biçim  ve  renk 

olanaklarından  hangi özü çekip çıkarıyor? Bütün bu parçalanmanın  nihaî 

gayesi  ve anlamı olarak hangi simge çıkıyor ortaya?

Picasso’nun göz kamaştırıcı değişkenliği karşısında herhangi bir tah­

minde  bulunmaya  cüret  edem iyor  insan,  dolayısıyla  hastalarımın 

malzemeleri  arasında  ne  buldum  ondan  söz  edeyim  en  iyisi.  Nekyia 

amaçsız  ve  tamamiyle  mahva  yönelik,  uçuruma  bir  düşüş  değildir. 

Anlamlı bir katabasis eis antron’dur, inisyasyon ve gizli bilim mağarasına 

inmektir.  İnsanlığın  psişik  tarihi  boyunca  yolculuğun  amacı,  anıların 

kanda  uyandırılarak  tüm  insanın  yeniden  kurulmasıdır.  Annelere  iniş, 

Faust’un  günahkâr  tüm  insan  varlığını  —   Elene  ile  birleşmiş  Paris’i— 

canlandırmaktadır;  çağdaş  insan,  kendini  tek  yanlılık içinde  yitirdiğinde, 

unutulan  homo  totus'u  canlandırmaktadır.  Hep  karmaşa  zamanlarında 

yerüstü  dünyasını  titretecek odur ve o olacaktır.  Bu  adam  şimdiki  adama 

karşıttır,  çünkü o  ne idiyse her zaman o olmuştur, oysa öteki  ancak  anlık 

olandır.  Dolayısıyla,  hastalarımda  katabasis ile katalysis’i  (yeraltına  iniş 

ve  çıkışı)  insan  doğasının  ikiz  kutupluluğunun  ve  çatışan  ikiz 

karşıtlıkların  gerçeği  izler.  Parçalanma  dönemi  boyunca  yaşanan  delilik




PİCASSO

349


simgelerinden  sonra  karşıtların  bir  araya  geldiğini  temsil  eden  imgeler 

görünmektedir: Aydınlık/karanlık, yukarısı/aşağısı, ak/kara, erkek/dişi vb. 

Picasso’nun  son  tablolarında  karşıtların  birleşmesi  motifi  doğrudan 

doğruya  yanyana  konulmuş  olduğu  için  apaçık  görülmektedir.  (Sayısız 

kınk  çizgilerle  dolu  olsa da)  resimlerin  birinde  aydınlık  ve  karanlık  ani- 

manın  birleşmesi  görülmekte.  En  son  döneminin  uyuşmaz  hatta  haşin 

denecek, cart renkleri, bilinçdışının, çatışmayı, şiddete başvurarak çözüm­

leme eğilimini göstermektedir (renk=duygu).

Bir hastanın psişik gelişimindeki bu durum ne amaçtır, ne de hedef? 

Sadece şimdiki insanın, canlı bir birim durumuna gelmeden önceki ahlâk- 

sal,  hayvansal  ve  manevi  doğasını  kapsamaktadır.  Picasso’nun  drame 

interteur’ü (iç dramı), hikâyenin çözümlenmesinden önce bu son noktaya 

gelmiştir.  Picasso’nun  geleceği  için  kehanette  bulunmak  istemiyorum, 

çünkü  bu  içsel  macera tehlikeli  bir iştir ve her an,  ya bir durmayla,  ya da 

bir araya getirilmiş karşıtların feci bir şekilde patlamasıyla sonuçlanabilir. 

İnisye  olanın  tefrik  edebileceği  gibi,  giysisi  üzerinde  bir  sonraki  gelişim 

aşamasının  simgelerini taşıyorsa da, palyaço, trajik ve anlamı  belirsiz bir 

figürdür.  Yeraltı  dünyasının  tehlikelerinden  geçmesi  gereken  gerçek  bir 

kahramandır, ne var ki, bunu acaba başarabilecek midir?  Yanıtlayamaya- 

cağım  bir  soru  bu.  Palyaço  tüylerimi  diken  diken  ediyor.  Zerdüşt’âekı 

«soytarı  gibi  alacalı  giysili»  adamı  hatırlatıyor,  hani  (gene  bir  palyaço 

olan) cambazın üzerinden atlayan ve ölümüne neden olan kişiyi. Zerdüşt, 

Nietzsche’nin  kendi  için korkunç derecede gerçek olduğu  ortaya çıkacak 

olan  şu  sözleri  söylemişti:  «Ruhun  bedeninden  daha  çabuk  ölecek,  bir 

şeyden  korkma  artık».  Palyaçonun  kim  olduğu,  daha  güçsüz  bir durum­

daki  alter  ego’su  (ikinci  benliği)  olan  cambaza  bağırınca  anlaşılıyor: 

«Kendinden  daha  iyi  olanın  yolunu  tıkıyorsun».  Kabuğunu  patlatan 

kişilik daha büyük bir kişiliktir, bu kabuksa kimi zaman beyin olmaktadır.



DÖNÜŞÜM SÜRECİNİ CANLANDIRAN 

ÖRNEK SİMGELER

JİSLAM  tasavvufunda  büyük  rol  oynayan  bir  kahramanı  ince- 

eyeceğim:  H ızır’ı,  “Yeşil  01an»ı.  Kuran’ın  18.  suresi  olan  Kehf 

Suresi’nde geçiyor. «Mağara» anlamına gelen bu sure, yeniden doğuş hik­

metini  işliyor.  Yeniden  doğuş  yeri  olan  bu  mağara  insanın  kuluçkaya 

yatıp  yenilenmek  üzere  içine  girdiği  oyuktur.  Kuran  şöyle  diyor: 

«Bahaydınız,  güneşi,  doğduğunda mağaranın sağma doğru,  batarken de 

so lm a   doğru  eğildiğini  görürdünüz,  onlarsa  mağaranın  tam  orta 

y evindeydiler.»

«Orta»,  mücevherin  durduğu  yerdir;  kuluçka  olayı,  gizemsel  tören 

ya da dönüşüm  burada yer almaktadır.  Bu  simgeciliğin  en güze)  örneğini 

Mitra  sunağında,  daima  güneş  ile  ay  arasında  resmedilen,  simyadaki 

«dönüştürücü  madde»  tasvirlerinde  görebiliriz.  Çarmıha  gerilme  tasvir­

lerinde  de  sık  sık  rastlanır  buna;  Kızılderili  oymağı  Navahos’lardaki 

dönüşüm  ya  da  hasta  iyileştirme  törenlerinde  de  aynı  simgesel  olay  söz 

konusudur.

Yedilerin,  ömürlerinin  nerdeyse  ölümsüzlüğe  varacak  kadar uzaya­

cağını  akıllarına getirmeden  uykuya daldıkları  mağara,  «Orta»nın  bulun­

duğu,  dönüşümün  yer  aldığı  mekândır.  Uyandıklarında  309  yıl  uyumuş 

bulunuyorlardı.

Efsanenin  anlamına  gelelim.  «Her  kim  mağaraya  kendi  içindeki 

mağaraya  inerse,  ilkin  ne  olduğunu  anlayamadığı  bir  dönüşüme  uğrar. 

Bilinç dışına inmiş,  bilincin dışında bulunan  şeylerle bağlantı kurmuştur. 

Bu,  olumlu  olumsuz,  büyük  bir  değişiklik  yaratır  kişide.  Bu  dönüşüm, 

çoğu  kez  insanın  doğal  ürününün  bir  uzantısı  ya  da  ölümsüzlüğün  bir 

kanıtı  gibi  görünmektedir.




Yüklə 3,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   111   112   113   114   115   116   117   118   ...   138




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə