Carl gustav jung



Yüklə 3,33 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə22/138
tarix18.06.2018
ölçüsü3,33 Mb.
#49331
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   138

GİRİŞ

69

Bireyin  bölümsüzleşme  sürecinin  iki  ana bağımsız  evresi  vardır: 



Hem  birbirine  karşıt,  hem  de  birbirini  tamamlayıcı  niteliktedirler.  Bu 

evreler,  yaşamın  birinci  ve  ikinci  yarılarıdır.  İlk  yarımın  görevi,  «Dış 

gerçeğe  alışma»dır;  BEN'in  güçlendirilmesi  yoluyla,  temel  işlev  ve 

davranış  tipinin  ayrışması,  uygun  bir  «persona»nın  gelişmesi  yoluyla 

bireyin,  ortamına kendisini  uydurmasını  amaçlar.  İkinci  yannın  göre­

vi,  «iç  gerçeğe»  alışmadır;  kendini,  insanlığı  daha  iyi  tanımadır; 

kişinin o ana kadar bilinçdışında kalmış, ya da bilinçdışına geçmiş olan 

yapısındaki  özelliklere  «dönüştür».  Bu  özellikleri  bilinç  yüzeyine 

çıkartarak,  birey,  dünyayla  ve  kozm ik düzenle,  içe  ve  dışa doğru  bağ 

kurar.  Jung,  çabasının  büyük  bölümünü,  sürecin  ikinci  yarımına 

adamış,  orta  yaşlı  kişilere  daha  geniş  bir  kişiliğe  sahip  olm a  olanağı 

sağlamıştır;  buysa,  bir  tür  ölüme  hazırlıktır.  Bunun  için  mitoloji 

bilmek,  onu  çok  iyi  anlamak  şarttır.  Arketipik  imge  ve  simgeler  çok­

tur.  Bunların bazılarını  görelim:

İlk  evre  «Öteki  Yanımızı»,  «Karanlık  Yanımızı»  simgeleyen 

«Gölge»dir;  gözle  görülmez,  am a  ruhsal  bütünlüğümüzün  ayrılmaz 

parçasıdır.  «Yaşayan  biçimin  plastik  olarak  belirebilmesi  için,  derin 

gölgesi  olmalıdır.  Yoksa,  gölgemiz,  iki  boyutlu  bir  hayalet  olarak 

kalır.»25

Gölge,  bir  arketip  figürüdür,  ilkel  halk  topluluklarında,  türlü 

kişileşmelerle  belirir.  Bireyin  bir  parçasıdır,  varlığının  kopmuş  bir 

bölümüdür;  ancak kopmuş dahi  olsa,  «onun gölgesi» gibi, gene de ona 

bağlı  kalır.  Bu  bakımdan,  ilkel  adamın gölgesine  basm ak uğursuzluk­

tur;  yapılan  kötülük  birtakım   büyü  törenleriyle  giderilir.  Gölge 

konusuyla  sanat  alanında  çok  karşılaşılır;  çünkü  sanatçı,  konularını 

seçip  işlerken  bilinçdışınıh  derinliklerine  başvurur;  yeni  biçimlendi­

receği  yapıtlarda,  okuyucusunun,  dinleyicisinin  ya  da  seyircisinin  bi- 

linçdışını  harekete  geçirir;  sanatçı  etkinliğinin  sırrı  da  buradadır. 

Bilinçdışının  imgeleri  ve  figürleri  ile  yükselir,  güçlü  bildirilerini 

başkalarına aktarır:  Shakespeare'ın Caliban'ı, Goethe'nin Mefistofeles'i 

gibi.  Iago'yu,  O thello'nun  gölgesi  olarak  gösterebiliriz  örneğin.

25 


Psychology and Alchemy,

  s.  249.




70

GİRİŞ


Gılgam eş'e göz atacak olursak, Gılgameş'in gölgesinin iki ayrı yanıyla 

karşılaştığını  görürüz:  B irincisi,  Enkidu'nun  canlandırdığı  kişisel 

gölge,  ötekisiyse,  Kumbaba'nın  canlandırdığı  toplumsal  bir  gölge. 

K um baba her ne  olursa olsun yenilmesi  gereken bir kişidir, Enkidu  ile 

dost  olunacaktır.  Kahraman,  kişisel  gölge  figürünü,  Ben'i  ile  bütün­

leştirdiğinde,  yeni  bir  boyut  kazanır,  bir  yandan  bireyliği  azalırken 

insanlığı  artar.  İnsanın  gölgesi  olmasaydı,  gerçek  olmazdı,  çünkü 

ancak  hayaletlerin  gölgesi  olmaz.

Gölgeyle  karşılaştığında,  birey  çoğu  kez  kendisine  ait  olduğu 

işlevsel  ve davranışsal  tipin farkına varır.  Ayrışmış  işlev ve azgelişmiş 

davranış  tipi,  'Karanlık  Yanımız'dır;  etik,  estetik,  ya da  başka  neden­

lerden 


benim sem ediğim iz 

bilinçli 

ilkelerim ize 

karşıt 


diye 

bastırdığımız,  yaradılışımızda  varolan  ortak  eğilimdir.  Birey  yalnızca 

ana işlevini  ayrıştırmtşsa, dışa ve içe yönelik gerçeği yalnızca ruhun bu 

yanı  ile  kavrıyorsa,  öteki  üç  işlev  ister  istemez  aydınlığa çıkmayacak, 

ya  da  «gölge»  olarak  kalacaktır.  Bilinçdışmdaki  türlü  figürlere 

bulaştıklarından  teker  teker  çekilip  çıkarılm ası  gerekir  bunların. 

Gölgenin  gelişimi  BEN'inkine  koşuttur;  BEN'in  gerek  görmediği,  ya 

da  kullanamadığı  nitelikler  bir  yana  itilir,  ya  da  bastırılır;  böylece, 

bireyin  bilinçli  yaşamında  az  rol  oynar,  ya  da  hiç  rol  oynamaz.  Bu 

durumda,  çocuğun  gerçek  bir  gölgesi  var  olduğu  söylenemez;  ancak 

B EN 'i  dengeleşip  geliştikçe,  gölgesi  de  belirginleşm eye  başlar. 

Yaşamlarımızda şu ya da bu niteliğimizi durmadan bastırmamız gerek­

tiğinden,  gölge  hiçbir  zaman  tam  olarak  bilinç  yüzeyihe  çıkarılamaz. 

Ancak,  hiç  olmazsa,  en  belirgin  özelliklerinin  bilince  getirilmesi  ve 

BEN  ile  aralarında  ilişki  kurması  önemlidir;  böylece BEN,  güçlenir.

Bu  açıdan,  Jung,  kişilerin  ömürlerinin  ilk  yarısında  gölge  yan­

larıyla  uğraşırken,  Freud'un  ilkelerine  başvurur;  tedavi  amacıyla  bu 

niteliklerin  bilinç  yüzeyine  çıkarılmaları  yeterli  olmaktadır.

Gölge,  içe  yönelik  simgesel  bir figür olarak ortaya çıkacağı  gibi, 

dış  dünyada somut bir figür olarak da  belirebilir.  Birinci  durumda,  bi- 

linçdışının  gereçleri  kapsamındadır,  düş  görenin  ruhsal  niteliklerinin 

birini,  ya  da  çoğunu  kişileştiren  bir  düş  figürüdür;  ikinci  durumda, 

gizli  bilinçdışı  özelliklerimizden  birini,  ya  da  birkaçını,  bazı  yapısal



GtRİŞ

71

nitelikler açısından  bu rol  için uygun gördüğümüz çevremizdeki birine 



yansıtırız.

Jung,  iki  ayrı  gölge  düşünür.  Birincisi,  «kişisel  gölge»dir, 

yaşamının  başlangıcında  yaşamadığı,  ya da  az  yaşadığı  bireyin  ruhsal 

özelliklerini  içerir.  İkincisi  «ortak  gölge»dir,  öteki  figürlerle  birlikte 

ortak  bilinçdışına  aittir  ve  «Yaşlı  Bilge»nin  olumsuz  ifadesine,  ya  da 

ÖZBEN'in  karanlık  yanına  tekabül  eder.  Çağın  ruhunun  arka  yanı, 

gizli  karşıt-tezidir  sanki.  Faustus'un  W agner'i,  M efistofeles'i; 

Dante'nin  Vergilius'u;  Gılgameş'in Enkidu'su;  Habil  ile Kabil  gibi.

Çelişkili  görülse  de  ilk  bakışta,  gölge,  «alterego»  (başkasının 

beni)  gibi  olumlu bir figür  olarak d a canlandırılabilir;  örneğin  bireyin 

kişileştirdiği  «öteki  yanı»,  lâyık  olduğu  düzeyin  altında  «yaşıyorsa», 

gizli  güçlerini  gerçekleştiremiyorsa,  bu kez karanlık gölgede yaşayan, 

olum lu  nitelikleridir.  B ireysel  görüş  açısından  gölge  «Kişisel 

Karanlık»ı  simgeler,  ruhun  yadsınmış  ve  bastırılmış  (bazen  olumlu) 

içeriğini,  ya  da  bilinçli  varlığımızın  ömrü  boyunca  daha  az  yaşanmış 

yanını  kişileştirir;  toplumsal  açıdan  içim izdeki  evrensel,  insansı 

karanlık yanını,  aşağılık eğilimini  canlandırır.

Şekil 6



Yüklə 3,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   138




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə