Carl gustav jung



Yüklə 3,33 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə24/138
tarix18.06.2018
ölçüsü3,33 Mb.
#49331
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   138

GtRtŞ

75

laşmış  maddedir  diyebiliriz;  böylece  erkekte  belirleyici  esas  nitelik 



manevilik, kadında ise maddîliktir.

YAŞLI  BİLGE  simgeleri:  Sihirbaz,  büyücü,  peygamber,  ölüler 

ülkesi dümencisi, kılavuz; Koca Ana simgeleri: Verimlilik tanrısı, falcı 

kadın,  rahibe,  Kilise  Ana.  Her  iki  tip  figürün  de  büyüleyici  gücü 

vardır;  bu,  bilinç  düzeyine  çıkarılıp,  farkına  varılmadıkça  ve  bireyi 

onların  aldatıcı  imgesiyle  özdeşleştirme  tehlikesinden  kurtarmadıkça, 

kendi  kendini  ululamaya,  büyüklük  kuruntusuna  götürür.  Bunun  bir 

örneği, kendisini  Zerdüşt ile özdeşleştirmiş Nietzsche'dir.

Jung, bilinçdışının  arketip figürlerine  «M ana Kişilikleri»  demek­

tedir.  «Mana»  olağanüstü  güç»  demektir.  M ana  sahibi  olmak  demek, 

başkalarına  egemen  olm ak  demektir,  ancak  kişi  küstah,  kendini 

beğenmiş  de olabilir.  M ana kişiliğinin arketipini  oluşturan  içeriğin bi­

linçli  olarak farkına  varılması  demek,  «erkek  için  babadan  ikinci  kez 

kurtuluş,  kadın  içinse  anadan  kurtuluş  demektir;  böylece  erkeğin  ve 

kadının  gerçek bireysel  kişiliği  doğmuş  olur.»28

Amaca  yaklaşmış  oluyoruz,  karanlık  yarım,  bilinç 

düzeyine 

çıkarılmıştır;  içimizdeki karşıt cinsiyet öğesi  ayrışmıştır;  manevilik ve 

ilksel  doğa  ile  ilişkimiz  açıklığa  kavuşturulmuştur.  Aslında  iki  yüzlü 

olan ruhsal  derinlikler,  tanıtılmış,  manevî küstahlık bir yana itilmiştir. 

Bilinçdışının  ülkelerine  daldık  ve  içeriğinin  büyük  bölüm ünü 

aydınlığa çıkardık.

Bilinçdışındakiler,  bilince yükseldiler, persona yok oldu;  bilincin 

egemenliğinde  azalma  oldu;  böylece  ortaya  bir  dengesizlik  çıktı.  Bu 

dengesizlik,  kişiliğin  geniş  çapta  geliştirilmesinin  önüne  geçen  bir 

engeli  yok  etmek  içindi.  Çünkü  bu  dengenin  yitirilmesi,  bilinçdışının 

özerk  ve  içgüdüsel  etkinliğiyle  yeni  bir  dengenin  yaratılmasına  yol 

açar,  ancak  bunun  için,  bilincin, 

bilinçdışmdan  yükselen  içeriği 

sindirmesi  ve  onu  işleyebilmesi  gerektir.  Çünkü,  «ancak  ortak  ruha 

karşı  kazanılacak  zafer,  gerçek  değeri  ortaya  çıkarır.  Gömüyü,  karşı 

konulmaz silâhı, tılsımı, ya da mitosun en  istenilen olarak gereksindiği 

şeyi ele geçirtir.»29

28 


Aynı yapıt,

  s.  75.

29 

The  Way lo  Individuation.

  s.  80.




76

GİRİŞ


Bu karşıt kutupluluk durumundan, iki  ruhsal düzenin,  (yani  bilinç 

ile  bilinçdışının)  her ikisine  ortak,  bir orta nokta yoluyla  birleşmeleri­

ne yol açan arketip imgesi ÖZBEN'dir.  Bölünmezleşme yolundaki son 

duraktır;  Jung,  buna  kişinin  kendini  gerçekleştirmesi  demektedir.  Bu 

ortak  nokta  bulunduktan  ve  bütüne  katıldıktan  sonra  ancak,  dört  başı 

m am ur  insandan  söz  edilebilir.  Çok  güç  bir  iştir  bu;  ÖZBEN'in 

doğuşu,  ruhsal  merkezin  yer değiştirmesi  demektir;  yani  yaşama karşı 

bam başka  bir  tutumda, 

davranışta  olmak  demektir;  yani  tam  bir 

dönüşüm  söz  konusudur;  yaşam-kitlesi  dönüşüme  uğrayacaksa  eğer, 

yaratıcı  değişikliğin  oluştuğu  yerde,  yani  merkezde  tam  bir  zihin 

toplaşması  gerekir.

Bu  süreç  sırasında  insan,  hayvanlar  tarafından  «ısırılır,  yani, 

kendimizi onlarla özdeşleştirmeden,  bilinçdışının hayvansı  içtepilerine 

açmamız,  onlardan  kaçmamamız  gerekir;  çünkü  bilinçdışından  kaç­

mak,  bütün  sürecin  amacını  bozar.  Bulunduğumuz  yeri  savunmalıyız, 

yani  düş  görenin  kendi  kendini  gözlemlemesi  sonucu  başlatılan 

sürecin,  her  açıdan  yaşanması,  sonra  da  anlayabildiğince  bilinç 

tarafından  düzenli  bir  biçimde  birbirine  bağlanması  gerektir.  Bilinç 

yaşamı  ile,  ancak  eniçsel  ruh  tarafından  yaşanabilecek  ve  yaşamın 

görünürdeki  yüzeyiyle  hiçbir  noktadan  temasa  gelmeyen  bilinçdışı 

süreç  arasındaki  ölçülmezlik  yüzünden,  hemen  hemen  dayanılmaya­

cak  bir gerilim  söz konusudur  çoğu  kez.»30

Bu  yüzden Jung,  içinde ne denli  fırtına eserse essin, hastanın nor­

mal  yaşamına,  günlük  işine,  bir  gün  için  bile  olsa  ara  vermemesini 

ister.  Çünkü,  önemli  olan,  gerilime  dayanmaktır;  ruhsal  bozukluğun 

ortasında  ayakta  durabilmeye  çalışmaktır;  budur  yeni  ruhsal  düzeni 

yaratacak olan.  Böylece insanın ne olmak istediğini değil, ne olduğunu 

tanıması  gerçekleşecektir.

«Mandalalar»,  bölünmezleşme  simgesidir.  Bunlar  insanlık  ta­

rihinin  en  eski  dinsel  simgelerindendir;  ta Taş  Devrine  dek  uzanırlar. 

Hemen  hemen  her  halk topluluğunda,  her kültürde karşılaşılır  bunlar­

la.  Örneğin,  Tantrik  Yoga'da  düşünceye  dalmak  için,  M andala resim­

leri  kullanılırdı.  M andalanın  esas  biçimi,  daire,  ya  da  karedir;  bütün­



Essays on Contemporary Problems,

  s.  69-70.




GtRİŞ

77

lüğü  simgeler,  hepsinde  de  merkezle  olan  ilişki  belirtilmiştir.  Çiçek, 



haç,  tekerlek,  dört  sayısı  ile  dördün  çarpanları,  Lotüs  çiçeği,  vb. 

M andala  matematiksel  yapısıyla  «tüm  ruhun  ilk  düzenidir»;  amacı 

Kaos’u,  Kozmos'a  dönüştürmektir.  Çünkü,  bu  gibi  figürler,  yalnızca 

düzeni  dile  getirmezler,  doğururlar  da.  M andalalar  «Orta  Yol»un 

görünümleridir.  Doğu'da  buna  «Tao»  derler;  Batılı  içinse,  iç  ve  dış 

gerçeğin  karşıtlarını  birleştirme  görevini  oluşturur;  yapısındaki  ilksel 

kuvvetlerin  farkına  varıp,  bilinçli  olarak  kişiliğin  bütünlüğüne 

kavuşturmak  görevidir  bu.  Yuvarlak  biçimin  simgelediği  dönme 

hareketi  yalnızca  dairenin  hareketi  değildir;  bir  yanda  kutsal  yörenin 

sınırlarını  belirtirken,  öte  yanda,  saplanmayı,  ve  zihin  toplaşımını 

belirtmektedir.  Güneş  tekerleği  dönmeye  başlamaktadır;  yani  güneş 

harekete  gelmekte,  yola  koyulmaktadır;  ya  da  Tao  etkin  olmaya,  yol 

göstermeye  başlamaktadır.  Tao'nun  tanımını  bir  iki  sözcükle  yapmak 

güçtür;  «Anlam»  da  derler ona,  «Yol»  da;  «Tanrı» diyenler de  vardır. 

«Tao'yu,  bölünmüş  olanı  birleştirmeyi  amaçlayan  bir  yöntem,  ya  da 

bilinçli  bir  yol  olarak  yorumlayacak  olursak,  kavramın  psikolojik 

içeriğine daha yakınlaşmış  oluruz.»31

Daire  hareketi,  insan  yaradılışındaki  bütün  aydınlık  ve  karanlık 

güçleri,  dolayısıyla her  türden  psikolojik  karşıtları  harekete  geçirmesi 

bakımından m anevî bir anlam  taşır.  Bu, kendi  kendini  dölleyerek ken­

dini  tanımak  demektir.  Buna benzer  ilksel  «salt  tam  yaratık»  kavramı 

da  Platon'un  çizdiği  insandır:  Her  yanı  yuvarlak  bir  insandır  bu  ve 

kendi  içinde  iki cinsiyeti  birleştirir.»

«Bu  tür  sim gesel  birliğin  oluşturulm ası  bilinç  gücünün 

ötesindedir,  çünkü  bilinç,  yan  tutar.  Düşmanı  bilincin  dilinden  anla­

mayan  ortak  bilinçdışıdır.  Bu  yüzden  bilinçdışına  hitap  eden  şu  ilkel 

benzerlikleri  içeren  «Büyüsel»  etkinliği  olan  sim ge  gerektir... 

Derinliklerden gelerek günümüzün bilincinin biricikliğini çağlar önce­

si  yaşamıyla  birleştirmektedir.»

Bu  Mandalaların,  ruh  derinliklerinden  yükselmesi,  kendiliğinden 

yer  alan  bir  olgudur;  kendiliğinden  çıkar  ortaya,  kendiliğinden  yok 

olur.  Ama  etkileri  şaşırtıcıdır,  birçok  karmaşık  ruhsal  durumları



Modern Man  in Search  o f  a Soııl,  s.

  232.



Yüklə 3,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   138




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə