Çevre; insanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları fiziki, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamdır



Yüklə 445 b.
tarix24.04.2018
ölçüsü445 b.
#39999



Çevre; insanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları fiziki, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamdır.

  • Çevre; insanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları fiziki, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamdır.

  • Bir başka ifade ile çevre, bir organizmanın var olduğu ortam yada şartlardır ve yeryüzünde ilk canlı ile birlikte var olmuştur. Sağlıklı bir yaşamın sürdürülmesi ancak sağlıklı bir çevre ile mümkündür.

  • Bir ilişkiler sistemi olan çevrenin bozulması ve çevre sorunlarının ortaya çıkması, genellikle insan kaynaklı etkenlerin doğal dengeleri bozmasıyla başlamıştır.

  • İnsan yaşamı çeşitli dengeler üzerine kurulmuştur. İnsanın çevresiyle oluşturduğu doğal dengeyi meydana getiren zincirin halkalarında meydana gelen kopmalar, zincirin tümünü etkileyip, bu dengenin bozulmasına





Birey Ekolojisi: Ekolojinin bir türe ait bireyin ortamıyla olan ilişkisini inceleyen bölümüdür. Populasyon Nedir? Populasyon terimi önceleri sadece insanlar için kullanırken daha sonraları her çeşit canlı toplulukları da bu terimin kapsamına girmiştir. Kısaca populasyon, belirli sınırlar içinde yaşamakta olan, aynı türe ait canlı topluluğu ifade eder. Komünite nedir ? Belirli bir alanda bulunan uyumlu populasyonların oluşturduğu topluluktur. Abiyotik faktörlerle (cansız faktörler) birlikte komüniteler birbirlerine yeten topluluklardır. Ekosistem nedir ? Komünite, cansız (abiyotik) çevre ile birlikte ekosistemi meydan getirir. Çevre, canlının içinde yaşadığı ortamdır. Bu ortam, canlı (biyotik) ve cansız (abiyotik) faktörlerden meydana gelmektedir. Örneğin, hava, ışık, su, toprak, insanlar, diğer canlılar ve cansız bütün varlıklar çevreyi oluşturmaktadır

  • Birey Ekolojisi: Ekolojinin bir türe ait bireyin ortamıyla olan ilişkisini inceleyen bölümüdür. Populasyon Nedir? Populasyon terimi önceleri sadece insanlar için kullanırken daha sonraları her çeşit canlı toplulukları da bu terimin kapsamına girmiştir. Kısaca populasyon, belirli sınırlar içinde yaşamakta olan, aynı türe ait canlı topluluğu ifade eder. Komünite nedir ? Belirli bir alanda bulunan uyumlu populasyonların oluşturduğu topluluktur. Abiyotik faktörlerle (cansız faktörler) birlikte komüniteler birbirlerine yeten topluluklardır. Ekosistem nedir ? Komünite, cansız (abiyotik) çevre ile birlikte ekosistemi meydan getirir. Çevre, canlının içinde yaşadığı ortamdır. Bu ortam, canlı (biyotik) ve cansız (abiyotik) faktörlerden meydana gelmektedir. Örneğin, hava, ışık, su, toprak, insanlar, diğer canlılar ve cansız bütün varlıklar çevreyi oluşturmaktadır



Biyosfer nedir ? Canlıların yaşamasına uygun, okyanus derinliklerinden Everest'in tepesine, oradan yeryüzünden 10.000 m yüksekliğine kadar olan atmosferdir. Habitat Nedir? Populasyon içindeki bireylerin biyosfer tabakasındaki kalıtsal yapısına uygun yaşama bölgesine habitat denir. Habitat canlının yaşadığı yerin adresidir. Niş nedir ? Habitat içindeki populasyonuna ait bireyin kendini ve çevresini etkileyen yaşama biçimidir. Buna bireyin kendi hayatını sürdürmek için yaptığı faaliyetlerin tümüdür. Biotop nedir ? Canlıların yaşamlarım sürdürebilmeleri için uygun çevresel koşullara sahip coğrafik bölgededir. Biotop, komunitenin yerleştiği alan olarak kabul edilebilir.

  • Biyosfer nedir ? Canlıların yaşamasına uygun, okyanus derinliklerinden Everest'in tepesine, oradan yeryüzünden 10.000 m yüksekliğine kadar olan atmosferdir. Habitat Nedir? Populasyon içindeki bireylerin biyosfer tabakasındaki kalıtsal yapısına uygun yaşama bölgesine habitat denir. Habitat canlının yaşadığı yerin adresidir. Niş nedir ? Habitat içindeki populasyonuna ait bireyin kendini ve çevresini etkileyen yaşama biçimidir. Buna bireyin kendi hayatını sürdürmek için yaptığı faaliyetlerin tümüdür. Biotop nedir ? Canlıların yaşamlarım sürdürebilmeleri için uygun çevresel koşullara sahip coğrafik bölgededir. Biotop, komunitenin yerleştiği alan olarak kabul edilebilir.



Flora Nedir ? Belli bir bölgeye adapte olmuş ve bu bölgede yaşamını sürdüren bitki topluluklarıdır. Fauna Nedir? Belli bir bölgeye adapte olmuş ve bu bölgede yaşamım sürdüren hayvan topluluklarıdır.

  • Flora Nedir ? Belli bir bölgeye adapte olmuş ve bu bölgede yaşamını sürdüren bitki topluluklarıdır. Fauna Nedir? Belli bir bölgeye adapte olmuş ve bu bölgede yaşamım sürdüren hayvan topluluklarıdır.



Ekoloji, canlıların birbirleri ve çevreleriyle ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır. Ekosistem ise canlı ve cansız çevrenin tamamıdır. Ekosistemi de abiotik faktörler (toprak, su, hava, iklim gibi cansız faktörler) ve biyotik (üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılar) faktörler olmak üzere iki faktör oluşturur. Bu tanımlamadaki organizmalar; diğer bir deyim ile canlılar veya canlı çevre, insan, hayvan ve bitkilere ait bireyleri veya bunlardan oluşmuş toplumları ifade etmektedir. Tanımlamanın içinde geçen organizmaların içinde yaşadıkları ortam deyimi ise cansız çevre olarak da ifade edilir ve hava, su, toprak, ışık gibi faktörleri kapsar

  • Ekoloji, canlıların birbirleri ve çevreleriyle ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır. Ekosistem ise canlı ve cansız çevrenin tamamıdır. Ekosistemi de abiotik faktörler (toprak, su, hava, iklim gibi cansız faktörler) ve biyotik (üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılar) faktörler olmak üzere iki faktör oluşturur. Bu tanımlamadaki organizmalar; diğer bir deyim ile canlılar veya canlı çevre, insan, hayvan ve bitkilere ait bireyleri veya bunlardan oluşmuş toplumları ifade etmektedir. Tanımlamanın içinde geçen organizmaların içinde yaşadıkları ortam deyimi ise cansız çevre olarak da ifade edilir ve hava, su, toprak, ışık gibi faktörleri kapsar



Ekolojinin; botanik, zooloji, mikrobiyoloji, fizyoloji, bitki beslenmesi, anatomi, morfoloji, patoloji, jeoloji, jeomorfoloji, mineraloji, fizik, kimya, meteoroloji ve klimatoloji gibi bilim dalları ile yakın ilgisi vardır. Araştırma konusu, yöntemi ve amaçlarındaki bazı özellikleri yardımıyla ekolojiyi diğer doğa bilimlerinden ayırma olanağı vardır. Ekoloji bütün canlılar için ortak olan ve canlılar üzerinde etki yapabilen temel konularla ilgilenir. Diğer bir ayırıcı özelliği ise ekolojinin bir canlıya ait belirli organları ve bu organlardaki hayat süreçlerini değil, canlıların içinde bulundukları hayat ortamı ve diğer canlılarla olan karşılıklı ilişkilerini incelemesidir.

  • Ekolojinin; botanik, zooloji, mikrobiyoloji, fizyoloji, bitki beslenmesi, anatomi, morfoloji, patoloji, jeoloji, jeomorfoloji, mineraloji, fizik, kimya, meteoroloji ve klimatoloji gibi bilim dalları ile yakın ilgisi vardır. Araştırma konusu, yöntemi ve amaçlarındaki bazı özellikleri yardımıyla ekolojiyi diğer doğa bilimlerinden ayırma olanağı vardır. Ekoloji bütün canlılar için ortak olan ve canlılar üzerinde etki yapabilen temel konularla ilgilenir. Diğer bir ayırıcı özelliği ise ekolojinin bir canlıya ait belirli organları ve bu organlardaki hayat süreçlerini değil, canlıların içinde bulundukları hayat ortamı ve diğer canlılarla olan karşılıklı ilişkilerini incelemesidir.



Kıtalardan okyanuslara, göllerden akarsulara, yer altı sularından atmosfere, mikroorganizmalardan insana ve bitkiler âlemine kadar bütün canlı ve cansız varlıklar arasında düzenli bir ilişki vardır. Yani organizmalar yaşamlarını sürdürebilmeleri için diğer organizmalarla ve çevreleriyle ilişki içerisindedir.

  • Kıtalardan okyanuslara, göllerden akarsulara, yer altı sularından atmosfere, mikroorganizmalardan insana ve bitkiler âlemine kadar bütün canlı ve cansız varlıklar arasında düzenli bir ilişki vardır. Yani organizmalar yaşamlarını sürdürebilmeleri için diğer organizmalarla ve çevreleriyle ilişki içerisindedir.



Modern ekolojide anlama kolaylığı sağlamak için canlılar organizasyon derecesine göre sıralanır. Bu sıralama sonucunda biyolojik spektrum meydana gelir.Bu spektrum; Hücreler-Dokular-Organlar-Organ sistemleri-Organizmalar-Populasyonlar-Kommuniteler-Ekosistemler-Biyosfer şeklinde sıralanır. İşte bu spektrum içerisinde ekoloji; organizmalardan sonraki terimleri inceler.

  • Modern ekolojide anlama kolaylığı sağlamak için canlılar organizasyon derecesine göre sıralanır. Bu sıralama sonucunda biyolojik spektrum meydana gelir.Bu spektrum; Hücreler-Dokular-Organlar-Organ sistemleri-Organizmalar-Populasyonlar-Kommuniteler-Ekosistemler-Biyosfer şeklinde sıralanır. İşte bu spektrum içerisinde ekoloji; organizmalardan sonraki terimleri inceler.



Canlıları etkileyen çevre faktörlerine abiyotik faktörler, canlıların birbiriyle olan ilişkilerine biyotik faktörler denir.

  • Canlıları etkileyen çevre faktörlerine abiyotik faktörler, canlıların birbiriyle olan ilişkilerine biyotik faktörler denir.



Bireylerin populasyonda, populasyonların da kommunite içersinde gerçekleştirdikleri aktiviteler kararlı bir yaşam ortamının oluşturulmasında kesinlikle etkilidir. Ancak biyosferde ekolojik sistem kurulurken elbette matematiğin güneş sistemindeki mesafe sabitleri, dünyanın açısı ve elipsoid fiziki yapısı etkilidir. Ayrıca fizik ve kimyanın temel prensipleri, yeryüzünün dönüş hızı, çekim gücü, atmosferdeki gaz yoğunluğu, gaz basıncı gibi faktörler en önemli etkenlerdir. Dış etkenler dediğimiz abiyotik faktörler yeryüzünde canlıların yaşama alanlarını sınırlandıran en önemli etkenlerdir.

  • Bireylerin populasyonda, populasyonların da kommunite içersinde gerçekleştirdikleri aktiviteler kararlı bir yaşam ortamının oluşturulmasında kesinlikle etkilidir. Ancak biyosferde ekolojik sistem kurulurken elbette matematiğin güneş sistemindeki mesafe sabitleri, dünyanın açısı ve elipsoid fiziki yapısı etkilidir. Ayrıca fizik ve kimyanın temel prensipleri, yeryüzünün dönüş hızı, çekim gücü, atmosferdeki gaz yoğunluğu, gaz basıncı gibi faktörler en önemli etkenlerdir. Dış etkenler dediğimiz abiyotik faktörler yeryüzünde canlıların yaşama alanlarını sınırlandıran en önemli etkenlerdir.



Bunlara bağlı olarak farklı devirlerde farklı türler populasyonlar üzerinde baskınlık kurmuştur. Örneğin jura devrinde sürüngenler ve eğrelti otları en baskın populasyonlar olmuşlardır. Ancak abiyotik etkenlerle bugün bu canlılar bir çok türünü yitirmiş ve günümüzde eğrelti otları; orman altı bitkileriyle, dinozorlar; kertenkele, yılan, kaplumbağa, timsahlar ile temsil edilmektedir. Yani yeryüzünde gerçekleşen buzlaşma, sel, deprem, volkanik patlama, dünya yüzeyinin sularla kaplanması, aşırı rüzgar, yüksek sıcaklık gibi doğal olaylardan bitki ve hayvan populasyonları tamamen olumsuz etkilenmişlerdir

  • Bunlara bağlı olarak farklı devirlerde farklı türler populasyonlar üzerinde baskınlık kurmuştur. Örneğin jura devrinde sürüngenler ve eğrelti otları en baskın populasyonlar olmuşlardır. Ancak abiyotik etkenlerle bugün bu canlılar bir çok türünü yitirmiş ve günümüzde eğrelti otları; orman altı bitkileriyle, dinozorlar; kertenkele, yılan, kaplumbağa, timsahlar ile temsil edilmektedir. Yani yeryüzünde gerçekleşen buzlaşma, sel, deprem, volkanik patlama, dünya yüzeyinin sularla kaplanması, aşırı rüzgar, yüksek sıcaklık gibi doğal olaylardan bitki ve hayvan populasyonları tamamen olumsuz etkilenmişlerdir



Doğadaki olumlu veya olumsuz abiyotik faktörlere rağmen günümüze kadar gelebilen dayanıklı canlılarda bulunmaktadır. Bunlara fosil canlılar da denir. Örneğin, Latimeria balığı ile hamam böceği yeryüzünün en eski canlılarındandır. Abiyotikler fiziksel ve kimyasal faktörler olarak ikiye ayrılır.

  • Doğadaki olumlu veya olumsuz abiyotik faktörlere rağmen günümüze kadar gelebilen dayanıklı canlılarda bulunmaktadır. Bunlara fosil canlılar da denir. Örneğin, Latimeria balığı ile hamam böceği yeryüzünün en eski canlılarındandır. Abiyotikler fiziksel ve kimyasal faktörler olarak ikiye ayrılır.



1. İklim İklimler klimatoloji bilimi içersinde değerlendirilir. İklim içersinde canlıları ilgilendiren faktörler sıcaklık, yağmurlar, yağışlar, nem, rüzgar, güneşlilik, bulutluluk ve don olaylarıdır. Optimum iklim şartlarının içerikleri türlere göre değişmektedir. Örneğin; çok yağış alan, ılıman olan alanlarda mükemmel orman ekosistemleri ve ormana bağlı hayvan populasyonları oluşturulmuştur. Aynı zamanda düşük ısılı olmakla beraber nem oranı yeterli olan Amerika’nın üst Alaska kıtası ve Rusya’nın üst Sibirya ormanları da buna güzel örneklerdir.

  • 1. İklim İklimler klimatoloji bilimi içersinde değerlendirilir. İklim içersinde canlıları ilgilendiren faktörler sıcaklık, yağmurlar, yağışlar, nem, rüzgar, güneşlilik, bulutluluk ve don olaylarıdır. Optimum iklim şartlarının içerikleri türlere göre değişmektedir. Örneğin; çok yağış alan, ılıman olan alanlarda mükemmel orman ekosistemleri ve ormana bağlı hayvan populasyonları oluşturulmuştur. Aynı zamanda düşük ısılı olmakla beraber nem oranı yeterli olan Amerika’nın üst Alaska kıtası ve Rusya’nın üst Sibirya ormanları da buna güzel örneklerdir.



2. Isı İklim içersinde en önemli faktörlerden biri de ısıdır. Örneğin eklem bacaklıların bir çoğunun yaşam süresi 3-4 ay içersindedir. Isı periyodunun da 16 dereceyle 25 derece arasındaki dönemine rastlar. Yazın sonuna doğru kaybolurlar. Aynı şekilde iklim bitkilerde; su alma, çiçeklenme, enine büyüme, meyvelenme gibi dönemlerin belirlenmesinde tamamen etkili bir faktördür.

  • 2. Isı İklim içersinde en önemli faktörlerden biri de ısıdır. Örneğin eklem bacaklıların bir çoğunun yaşam süresi 3-4 ay içersindedir. Isı periyodunun da 16 dereceyle 25 derece arasındaki dönemine rastlar. Yazın sonuna doğru kaybolurlar. Aynı şekilde iklim bitkilerde; su alma, çiçeklenme, enine büyüme, meyvelenme gibi dönemlerin belirlenmesinde tamamen etkili bir faktördür.



Hayvanlar vücut sıcaklığı yönüyle; 1. Poikilotermal hayvanlar (soğuk kanlılar veya vücut ısısı değişenler) 2. Homoitermal hayvanlar (sıcak kanlılar veya sabit ısılılar) olmak üzere ikiye ayrılır. Canlılar arasında yüksek ısılarda, düşük ısılarda ve her iki ortamda yaşamaya uymuş olan canlılar vardır. Bazı canlılarda sıcaklık artışına paralel (tölerans sınırları içersinde) metabolizma hızı da artar. Ancak tölerans sınırlarını aşan ısı, canlıda metabolik anormallik olarak adlandırılan paraliz (şok, geçici felç) olayını ortaya çıkarır. Artmaya devam ederse öldürür. Isı aşırı oranda düşmeye devam ederse yine paraliz olayı görülür.

  • Hayvanlar vücut sıcaklığı yönüyle; 1. Poikilotermal hayvanlar (soğuk kanlılar veya vücut ısısı değişenler) 2. Homoitermal hayvanlar (sıcak kanlılar veya sabit ısılılar) olmak üzere ikiye ayrılır. Canlılar arasında yüksek ısılarda, düşük ısılarda ve her iki ortamda yaşamaya uymuş olan canlılar vardır. Bazı canlılarda sıcaklık artışına paralel (tölerans sınırları içersinde) metabolizma hızı da artar. Ancak tölerans sınırlarını aşan ısı, canlıda metabolik anormallik olarak adlandırılan paraliz (şok, geçici felç) olayını ortaya çıkarır. Artmaya devam ederse öldürür. Isı aşırı oranda düşmeye devam ederse yine paraliz olayı görülür.



Sıcaklık aynı zamanda hayvanların vücut büyüklüğünü tayin eden bir faktördür. Kuzey enlemlerde yaşayan sıcak kanlı hayvanlar sıcak bölgelerde yaşayanlara göre daha büyük olma eğilimindedirler. Bu canlıların aynı zamanda kuzey bölgelerde yaşayanlarında ekstremiteler küçük yapılıdır. Kulak, burun ucu, el ayası (yüzeyi) , ayak ayası gibi. Bu sayede ısı kaybı en aza indirilir. Sıcak ortamlarda bu organlar büyük olur. Bunlar serinleme amacıyla kullanılır. Değişken ısılı hayvanlarda bunun tam tersi özellikler gözlenir. Bu hayvanlar soğuk ortamlarda daha küçük vücut yapısına sahiptirler.

  • Sıcaklık aynı zamanda hayvanların vücut büyüklüğünü tayin eden bir faktördür. Kuzey enlemlerde yaşayan sıcak kanlı hayvanlar sıcak bölgelerde yaşayanlara göre daha büyük olma eğilimindedirler. Bu canlıların aynı zamanda kuzey bölgelerde yaşayanlarında ekstremiteler küçük yapılıdır. Kulak, burun ucu, el ayası (yüzeyi) , ayak ayası gibi. Bu sayede ısı kaybı en aza indirilir. Sıcak ortamlarda bu organlar büyük olur. Bunlar serinleme amacıyla kullanılır. Değişken ısılı hayvanlarda bunun tam tersi özellikler gözlenir. Bu hayvanlar soğuk ortamlarda daha küçük vücut yapısına sahiptirler.



3. Işık Yeryüzünde kurulan ekosistemlerin ve bunun sonucu olarak biyosferin kararlılığı, devamı, bugünkü ölçüler içersinde ışık enerjisinin devamına bağlıdır. Işık özellikle bitkiler için önemli bir abiyotik faktördür. Fakat, 3100 Angstrom dalga boyunun altındaki mor ötesi (x ışınları) ışınları ile 7000 Angstrom dalga boyunun üzerindeki ışınlar protoplazmayı bozucu etkiye sahiptir. Dolayısıyla 3000-7000 Angstrom dalga boyundaki ışınların kalitesi, şiddeti ve süresi önemlidir.

  • 3. Işık Yeryüzünde kurulan ekosistemlerin ve bunun sonucu olarak biyosferin kararlılığı, devamı, bugünkü ölçüler içersinde ışık enerjisinin devamına bağlıdır. Işık özellikle bitkiler için önemli bir abiyotik faktördür. Fakat, 3100 Angstrom dalga boyunun altındaki mor ötesi (x ışınları) ışınları ile 7000 Angstrom dalga boyunun üzerindeki ışınlar protoplazmayı bozucu etkiye sahiptir. Dolayısıyla 3000-7000 Angstrom dalga boyundaki ışınların kalitesi, şiddeti ve süresi önemlidir.



Karasal ekosistemlerde ışık fotosentez için çok önemlidir. Özellikle ormanlık alanlarda bitki florasının üst ve alt katmanları vardır. Ormanda ışıkla temas eden ilk üst tabakaya taç tabakası denir.Taç tabakasının sıklığı alt tabakalarda yaşayan türleri sınırlar. Örneğin sık bir taç tabakasına sahip çam ormanının alt kısımlarında yeniden ve kendiliğinden çam filizlerinin gelişmesi ışık eksikliğinden dolayı çok az olur.Yani çam ormanları zor yenilenen ormanlardır. Böyle bir ortamda gölge bitkileri gelişebilir. Örneğin; Eğrelti otları, karayosunları gibi.

  • Karasal ekosistemlerde ışık fotosentez için çok önemlidir. Özellikle ormanlık alanlarda bitki florasının üst ve alt katmanları vardır. Ormanda ışıkla temas eden ilk üst tabakaya taç tabakası denir.Taç tabakasının sıklığı alt tabakalarda yaşayan türleri sınırlar. Örneğin sık bir taç tabakasına sahip çam ormanının alt kısımlarında yeniden ve kendiliğinden çam filizlerinin gelişmesi ışık eksikliğinden dolayı çok az olur.Yani çam ormanları zor yenilenen ormanlardır. Böyle bir ortamda gölge bitkileri gelişebilir. Örneğin; Eğrelti otları, karayosunları gibi.



Ormanın sıklığı gölge yoğunluğunu arttırır. Buna bağlı olarak taç yapıyı oluşturan bitkilerin gelişmeleri ve orman rejenerasyonu genç bitkinin gölgeye olan dayanıklılığı ile doğru orantılıdır. Gölge yoğunluğuna dayanabilen bitkilerde orman rejenerasyonu kolay olurken dayanamayan bitkilerde rejenerasyon çok zor olmakta veya orman yeni oluşuma gidebilmekte, baskın türler değişebilmektedir.

  • Ormanın sıklığı gölge yoğunluğunu arttırır. Buna bağlı olarak taç yapıyı oluşturan bitkilerin gelişmeleri ve orman rejenerasyonu genç bitkinin gölgeye olan dayanıklılığı ile doğru orantılıdır. Gölge yoğunluğuna dayanabilen bitkilerde orman rejenerasyonu kolay olurken dayanamayan bitkilerde rejenerasyon çok zor olmakta veya orman yeni oluşuma gidebilmekte, baskın türler değişebilmektedir.



Bitkilerde fotosentez ile üretilen organik besin hem bitkiler hem de hayvanlar için besin kaynağı olarak kullanılır. Bitkilerde arta kalan besin depo edilir. Depo edilen besin, gelişme, büyüme ve üremede kullanılır. Gölge bitkilerinin ışık şiddeti karşısındaki fotosentez ürünlerinin üst sınırı ile uzun gün bitkilerinin üst sınırı bariz bir fark gösterir. Bu fark gelişmede gözlenir. Işık faktörü su içi ekosistemlerinde de etkilidir. Işık, su bitkileri tarafından enerji kaynağı olarak kullanıldığı gibi bazı hayvanların pigment üretimi, dış iskelet, kitin, kabuk gibi benzeri yapıların oluşumunda doğrudan etkili olduğu tespit edilmiştir.

  • Bitkilerde fotosentez ile üretilen organik besin hem bitkiler hem de hayvanlar için besin kaynağı olarak kullanılır. Bitkilerde arta kalan besin depo edilir. Depo edilen besin, gelişme, büyüme ve üremede kullanılır. Gölge bitkilerinin ışık şiddeti karşısındaki fotosentez ürünlerinin üst sınırı ile uzun gün bitkilerinin üst sınırı bariz bir fark gösterir. Bu fark gelişmede gözlenir. Işık faktörü su içi ekosistemlerinde de etkilidir. Işık, su bitkileri tarafından enerji kaynağı olarak kullanıldığı gibi bazı hayvanların pigment üretimi, dış iskelet, kitin, kabuk gibi benzeri yapıların oluşumunda doğrudan etkili olduğu tespit edilmiştir.



Canlıların yapısında bulunan maddelerin yeryüzünde ve canlılar arasında aktarılması, dağılımı, aktarılma sıklığı, çözelti oluşturma özellikleri ve oranları populasyon ve kommunitelerde dengenin kurulmasında doğrudan etkilidir.

  • Canlıların yapısında bulunan maddelerin yeryüzünde ve canlılar arasında aktarılması, dağılımı, aktarılma sıklığı, çözelti oluşturma özellikleri ve oranları populasyon ve kommunitelerde dengenin kurulmasında doğrudan etkilidir.



Maddelerin; hücrede, dokularda, sistem ve organizmada dolaşması, kimyasal reaksiyonlar, yapının devamlılığı ve kararlılığı su ile sağlanır. Bu açıdan su çok önemlidir. Canlı organik ağırlığının %50’sini kaybetse yaşayabilir. Ancak suyun %20’sini kaybetse şoka girer.

  • Maddelerin; hücrede, dokularda, sistem ve organizmada dolaşması, kimyasal reaksiyonlar, yapının devamlılığı ve kararlılığı su ile sağlanır. Bu açıdan su çok önemlidir. Canlı organik ağırlığının %50’sini kaybetse yaşayabilir. Ancak suyun %20’sini kaybetse şoka girer.



Canlılar su miktarlarını, osmatik basınçlarını dış ortamlara göre ayarlayarak dengede tutarlar. Örneğin tuzlu sularda yaşayan balıklarda kandaki üre miktarı fazladır. Buna bağlı olarak su dengede tutulur. Tatlı suda yaşayan balıklarda su fazlalığı ortaya çıkar. Dolayısıyla bu canlılarda su içme olmaz ve böbreklerinde aşırı oranda su süzülmesi ve atılma olayı gerçekleşir. Kurak ortam denilen tuzlu sularda tam tersi özellikler gözlenir

  • Canlılar su miktarlarını, osmatik basınçlarını dış ortamlara göre ayarlayarak dengede tutarlar. Örneğin tuzlu sularda yaşayan balıklarda kandaki üre miktarı fazladır. Buna bağlı olarak su dengede tutulur. Tatlı suda yaşayan balıklarda su fazlalığı ortaya çıkar. Dolayısıyla bu canlılarda su içme olmaz ve böbreklerinde aşırı oranda su süzülmesi ve atılma olayı gerçekleşir. Kurak ortam denilen tuzlu sularda tam tersi özellikler gözlenir



Bitkiler su isteklerine göre üç gruba ayrılır:

  • Bitkiler su isteklerine göre üç gruba ayrılır:

  • a)Higrofitler: Sucul bitkilerdir. Suda yaşarlar. Kök su içersinde toprağa tutunabileceği gibi dışarıda çıkabilir. Stomaları yağrağın yüzeyindedir. Kütikülaları incedir. Yaprakları geniş ayalı ve parçalı olabilir.

  • b)Mezofitler: Normal ortam bitkileridir. Orta kalınlıkta kütikülaları bulunur. Stoma hem yaprak üstünde hem de altında yer alır. Dut, kavak, söğüt gibi.



c)Kserofitler (Kurak ortam bitkileri): Kuraklık bu bitkilerde kökün gelişmesinde etkilir. Kurak alanlarda bitkiler seyrek olarak bulunur ve geniş bir kök sistemi oluştururlar. Çöl bitkilerinden kaktüsler silindirik yapısıyla su kaybını azaltır. Ayrıca bunlarda kalın bir kütiküla tabakası bulunur. Stomalar gündüz yerine gece açılır.

  • c)Kserofitler (Kurak ortam bitkileri): Kuraklık bu bitkilerde kökün gelişmesinde etkilir. Kurak alanlarda bitkiler seyrek olarak bulunur ve geniş bir kök sistemi oluştururlar. Çöl bitkilerinden kaktüsler silindirik yapısıyla su kaybını azaltır. Ayrıca bunlarda kalın bir kütiküla tabakası bulunur. Stomalar gündüz yerine gece açılır.



Su buharı oranı hariç diğer gazlar karasal ekosistemlerde fotosentez, solunum, kemosentez, yanardağı faliyetleriyle dengede tutulur. Ayrıca güneş ışınları atmosferin en üst katlarında (iyonosferde) bazı iyonları etkileyerek yeni atom ve moleküllerin oluşumunu sağlayarak dengeye katkıda bulunur.

  • Su buharı oranı hariç diğer gazlar karasal ekosistemlerde fotosentez, solunum, kemosentez, yanardağı faliyetleriyle dengede tutulur. Ayrıca güneş ışınları atmosferin en üst katlarında (iyonosferde) bazı iyonları etkileyerek yeni atom ve moleküllerin oluşumunu sağlayarak dengeye katkıda bulunur.



Oksijen; canlıların yaşamı için yaşanılmaz bir gazdır.O2’li solunumda doğrudan kullanılır. Atmosferde %21, suda %5 oranında bulunur. Her iki ortamda da kaynak fotosentezdir. 02’nin çoğu sularda yaşayan alglerden karşılanır.

  • Oksijen; canlıların yaşamı için yaşanılmaz bir gazdır.O2’li solunumda doğrudan kullanılır. Atmosferde %21, suda %5 oranında bulunur. Her iki ortamda da kaynak fotosentezdir. 02’nin çoğu sularda yaşayan alglerden karşılanır.

  • Atmosferdeki oksijen zararlı ışınları absorbe etme özelliğiyle canlıları korur. Ayrıca oksijenin bileşiminden oluşan ozon gazı da ultraviyole ışınlarını emerek canlılara zarar vermesine engel olur. Böylece yeryüzüne faydalı olan ışınlar ulaşır.



Buna rağmen ultraviyole ışınları %2 oranda ulaşmaktadır. Bu oran yükseklere çıkıldıkça, gaz yoğunluğu azaldıkça artar. Ultraviyole ışınları yoğun olarak yeryüzüne ulaştığında organik moleküllerin parçalanmasına neden olur. Özellikle DNA bundan etkilenir ve mutasyonun ortaya çıkma oranı artar. Endüstriyel gelişmeye paralel üretimde kullanılan kloroflorakarbon gazı ozon tabakasının delinmesine yol açmıştır. Bu da insanların yol açtığı en tehlikeli kirliliklerden biridir

  • Buna rağmen ultraviyole ışınları %2 oranda ulaşmaktadır. Bu oran yükseklere çıkıldıkça, gaz yoğunluğu azaldıkça artar. Ultraviyole ışınları yoğun olarak yeryüzüne ulaştığında organik moleküllerin parçalanmasına neden olur. Özellikle DNA bundan etkilenir ve mutasyonun ortaya çıkma oranı artar. Endüstriyel gelişmeye paralel üretimde kullanılan kloroflorakarbon gazı ozon tabakasının delinmesine yol açmıştır. Bu da insanların yol açtığı en tehlikeli kirliliklerden biridir



Karbondioksit; solunum, yanma, yeraltı çatlaklarından ve volkanlar ile yeniden atmosfere döner. Örnek: buzluk dağlar, volkanlar ve çatlaklar önemli CO2 kaynaklarıdır. CO2 gazının ortamda artması canlıların sayıca azalmasına neden olur. Yani bu gazın artışı populasyonları sınırlayıcı bir şekilde etkiler.

  • Karbondioksit; solunum, yanma, yeraltı çatlaklarından ve volkanlar ile yeniden atmosfere döner. Örnek: buzluk dağlar, volkanlar ve çatlaklar önemli CO2 kaynaklarıdır. CO2 gazının ortamda artması canlıların sayıca azalmasına neden olur. Yani bu gazın artışı populasyonları sınırlayıcı bir şekilde etkiler.

  • Su ortamlarında ısı arttıkça erimiş CO2 oranı artar. CO2 gazının su içinde artması canlıların ölüm oranını arttırır.



Canlıların yapısında hayati önem taşıyan tuzlar bulunur. Bunlar N, P, K, Ca, S, Mg içeren tuzlardır. Bunlara biyogenetik tuzlar denir. Bunların eksilmesiyle canlılarda hayatsal olaylar ve yapısal özellikler bozulur. Her elementin organizmada aktif olarak kullanıldığı bir yapı veya reaksiyon vardır.

  • Canlıların yapısında hayati önem taşıyan tuzlar bulunur. Bunlar N, P, K, Ca, S, Mg içeren tuzlardır. Bunlara biyogenetik tuzlar denir. Bunların eksilmesiyle canlılarda hayatsal olaylar ve yapısal özellikler bozulur. Her elementin organizmada aktif olarak kullanıldığı bir yapı veya reaksiyon vardır.



Yüklə 445 b.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə