D ü Ş Ü n c e d ü n ya s I n da



Yüklə 1,74 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə32/113
tarix22.07.2018
ölçüsü1,74 Mb.
#58351
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   113

73
S
İ Y A S E T   V E  
K
Ü L T Ü R  
D
E R G İ S İ
büyük  çoğunluğu  Türk  olmayan  partililerdir.  Sarkis  Danilyan,  A.  Mikoyan,  L. 
Goçoberidze,  V.  Yegorov  ve  S.  Gutin  gibi  isimlerin  başını  çektiği  bu  gruba  göre 
Nerimanov  ile  yoldaşları  “milliyetçi”dir.  Nerimanov’un  Azerbaycan’da  başlattığı 
“sosyal ve medeni hayatın Türkleştirilmesi ve yerlileştirilmesi siyaseti” ölümünden 
sonra da yoldaşları tarafından sürdürülmüş ve “repressiya” yıllarında (1937-1940) 
onun  fikirlerini  savunanlar,  “milliyetçi  komünistler”  ve  “Nerimanovcular”  diye 
suçlanmışlardır (Bünyadov 1993: 196).
Devleti işletecek millî kadroların hazırlanmasında ve dolayısıyla Azerbaycan 
halkının millî ve manevi değerlerinin korunup yaşatılmasında, millî düşünceye sahip 
Azerbaycan  aydınlarının  Sovyet  sisteminin  ölüm  fermanlarından,  ölümden  beter 
sürgünlerinden  kurtulmasında  çok  önemli  roller  oynayan  Nerimanov  (Adıgüzel  
2004b: 144) ve Nerimanovcular, Azerbaycan’da kadro hazırlanması için Azerbaycan 
dışında  yetişmiş  bilim  adamlarını  Azerbaycan’a  davet  ederler.  Davet  edilenlerin 
başında, Kırım Türklerinin dünyaca tanınmış Türkoloğu Bekir Sıtkı Çobanzade ile 
Kazan Türklerinden tarihçi Gaziz Gubaydillin ve Halid Seyid Hocayev yer almıştır. 
Türkiye’den de İsmail Hikmet Ertaylan bu kadroya katılmıştır. Ertaylan’ın dışındaki 
bu  üç  isim,  Rusya  Türklüğünün  20.  yüzyılın  başında  yetiştirdiği  en  büyük  yerli 
Türkologlarındandır  ve  hazırladıkları  her  bir  eser,  “repressiya”  yıllarında  “karşı 
devrimci”  eser  damgasını  yemiştir.  Azerbaycan’da  üniversitede  kadro  yetiştiren 
bu bilim adamlarının ortak özellikleri, Türkçü olmalarıdır. Bekir Sıtkı Çobanzade 
Türkiye’de  ve  bütün  Türk  Dünyası’nda  çok  iyi  tanınan  bir  Türkçüdür.  Gaziz 
Gubaydillin  ise  KGB  arşivlerinde  “Sultangaliyev’in  karşı  devrimci  örgütünün 
üyesi”  ve  “pantürkizm  ideologlarından  birisi”  olarak  adlandırılır  (Coşkunarslan 
1996: 48-51).
Nerimanov, uygulamak istediği millî yönlü komünizmin hayata geçirilebil-
mesi  için  Sovyet  Rusya  ve  Türkiye  (Ankara  Hükûmeti)  ile  ittifak  içinde  olmayı, 
Türkistan  Türkleri  ile  de  sıkı  ilişkiler  kurmayı  amaçlamıştır.  Sovyet  Rusya  ile 
Ankara Hükûmeti arasında köprü rolünü ustalıkla oynamış, hem kendi ülkesi hem 
de  Ankara  Hükûmeti’nin  çıkarları  doğrultusunda  kararlar  çıkmasını  sağlamıştır 
(Adıgüzel 2004b: 144). Nerimanov, çok açık bir şekilde dile getirmese de, komünist 
ideoloji  içindeki  mücadelenin  Ortodoks  Bolşevik  Rusçular  ile  millî  görüşlü 
komünistler  arasında  olduğunun  bilincinde  olmuştur.  İdeolojik  bir  sapma  ya  da 
ideolojik  bir  çatışma  kesinlikle  söz  konusu  değildi.  Bu  yüzden  Lenin’e  yazdığı 
bütün mektuplarında üzerinde önemle durduğu meseleler; Türk halklarının, karşı 
devrimci, faşist ve halk düşmanı gibi aslı esası olmayan Rus şovenistleri tarafından 
yok edilmeye çalışılması ve doğu halklarının bağımsızlıkları meselesi idi, ki bunlar 
Lenin’in  ilkeleri  olarak  tüm  dünyaya  duyurulan  önemli  mesajlardı.  Bu  yüzden 
Nerimanov, millî yönlü komünistler grubunun ideologlarından ve kurucularından 
birisi olmuştur demek mümkündür. Bu nedenle, Sultangaliyev ve Turar Rıskulov 


74
D
Ü Ş Ü N C E  
D
Ü N Y A S I N D A  
T
Ü R K İ Z
gibi, Rus şovenisti komünistlerle Türkçü komünistler arasındaki mücadelenin önde 
gelen şahsiyetlerinden olmuştur (Adıgüzel 2004b: 145). 
Onun  Lenin,  Stalin  ve  Troçki’ye  yazdığı  mektupları,  Sultangaliyev  ve 
Rıskulov’un  bütün  düşündüklerinin  başka  türlü  ifadesinden  başka  bir  anlam 
taşımamıştır.  O,  millî,  demokratik  ve  bağımsız  devlete  yönelik  görüşleri  elindeki 
bütün imkânları kullanarak desteklemiş, bu fikirlerin gelişmesine yardımcı olmuş 
ve  Rus  şovenizmine  dayanan  komünist  ideolojiyi  her  hâl  ve  şartta  reddetmiş, 
Azerbaycan’ın  millî  bağımsızlığının  güçlenmesini,  millî  örf,  adet  ve  ananelere 
dayanan ideolojide ve Avrupa’nın sosyalist sisteminde görmüştür. Bu yönde yaptığı 
çalışmalar, onun milliyetçi olduğu gerekçesiyle Mokova’ya şikâyet edilmesine neden 
olmuştur (Adıgüzel 2004b: 147).
1922  yılının  son  günlerinde  Moskova’da  düzenlenen  Sovyet  Sosyalist 
Cumhuriyetleri  Birinci  Sovyetler  Kurultayı  için  Moskova’ya  davet  edilmiş  ve 
Stalin tarafından Bakü’ye dönmesine izin verilmemiştir. 1923-1925 yılları arasında 
SSCB  Merkezi  İşler  Komitesi  Başkanlık  Divanı’nda  çalışmış,  sıradan  toplantılara 
katılıp  başkanlık  yapmıştır.  Milliyetçi  eğilimi,  onu  Azerbaycan  Komünist  Partisi 
Başkanlığından  etmiş,  Moskova’da  sürgün  yılları  yaşamaya  mahkûm  etmiştir.  19 
Mart 1925 tarihi akşamı, işinden çıkıp evine giderken yolda aniden vefat etmiştir.
18
 
Resmi açıklamaya göre aniden rahatsızlanmış ve hastaneye götürülmesine rağmen 
kurtarılamamıştır.  23  Mart  1925’te  Kızıl  Meydan’da  Lenin’in  mezarının  yanına 
defnedilmiştir (Adıgüzel 2004b: 147). Ölümünden sonra, diğer yoldaşlarıyla beraber 
“halk düşmanı” ve “burjuva milliyetçisi” olarak suçlanmıştır.
Sovyetler Birliği’ndeki milliyetçi komünizm ya da Galiyevci düşünce ile bu 
düşüncenin  üç  büyük  önderi  (Sultangaliyev,  Rıskulov,  Nerimanov)  hakkında  bu 
şekilde kısa bilgiler verdikten sonra, “Galiyevci”, “Rıskulovcu” ve “Nerimanovcu” 
olarak  nitelendirilen  ve  Stalin  döneminin  meşhur  “repressiya”sı  ile  sonrasında 
ortadan kaldırılan, sürgün edilen ya da hapsedilen bazı milliyetçi Türk komünistleri 
hakkında bilgi verilecektir. Üzerinde durulacak isimlere geçmeden önce, Türkistan’da 
Rıskulov gibi önde gelen isimlerin yetişmesini sağlayan Münevver Kari, Feyzullah 
Hoca, Abdurrauf Fıtrat ve Çolpan gibi isimler hakkında da kısaca bilgi verilecektir. 
Anılan isimler, Türkistan’da ortaya çıkan “milliyetçi komünizm” ya da daha sonraki 
ifadesiyle “Rıskulovculuk”un ortaya çıkması ve gelişmesinde son derece önemli bir 
yere sahiptir.
Münevver Kari
Milliyetçi  komünizmin  Türkistan’da  önde  gelen  ismi  Turar  Rıskulov’u 
etkileyen  isimlerin  başında  Münevver  Kari  (Münevverkari  Abdürreşidov) 
gelmektedir.  “Taşkent  Cedidlerinin  Atası”  olarak  bilinen  Münevver  Kari, 
Türkistan’da ilk yeni usul mektebin kurucusudur. Eski bir imam olan Kari, Türkçe 
hutbe  okuduğu  gerekçesiyle  Türkistan’ın  “kadimci”  uleması  tarafından  tekfir 


Yüklə 1,74 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   113




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə