MİKROP SOHBETİ: BAĞIRSAK BEYİN DİYALOGUNUN TEMEL BİLEŞENİ 93
lerini bize karşı kullanmadıklarını keşfetmiştir. Yinede, bu mikropların
beyin-bağırsak ekseni üzerinde güçlü etkileri vardır.
Mikroplar Bağırsak-Beyin iletişiminde
Aracılık Yapar mı?
Sadece birkaç yıl önce, beyin-bağırsak etkileşimlerini inceleyen araştır
macılar olarak birçoğumuz, iki yönlü beyin-bağırsak-beyin iletişimine
katkıda bulunan temel bileşenlerin tümünü belirlediğimizi sanıyorduk.
Bağırsakların sindirim ve çevreyle olan ilişkilerini nasıl yürüttükle
rine dair pek çok şeyi zaten biliyorduk: sıcağı, soğuğu, ağrıyı, gerilmeyi,
asiditeyi, yiyeceklerin içerdiği besin maddelerini ve diğer önemli özel
likleri nasıl algıladıklarını çözmeye başlamıştık. Aslında, bağırsakları
mızın yüzey alanı öylesine geniştir ki bu onu tartışmasız vücudumuz
daki en geniş ve en karmaşık duyu sistemi yapar. Bağırsak duyularının
hormonlar, bağışıklıkla ilgili sinyal molekülleri veduyu sinirleri, özel
likle de vagus siniri aracılığıyla küçük beynimize ve büyük beynimize
iletildiği açıkça görülüyordu.
Bu yeni bilgiler, sindirim sistemimizin ne
den böylesine mükemmel bir şekilde ve çoğu kez biz farkında olmadan
çalıştığını, bağırsakların bozuk bir yiyeceğe karşı neden o şekilde tepki
verdiğini ve lezzetli bir yemekten sonra neden kendimizi iyi hissettiği
mizi de açıklıyordu.
Sindirim işlemi sırasında, enterik sinir sisteminin (bağırsağımızdaki
küçük beynin) acil durumlarda, federal otorite olan beynimizle sürekli
yakın temas hâlindeki yerel düzenleyici kurum olarak görev yaptığını da
biliyorduk. Duygularımızı yaşarken, beyindeki özelleşmiş duygusal işle
tim programlarının, bağırsaklarda sahneye konan dramatik senaryolar
yazdığını ve bu sahnelenen oyunların her bir duygu için bağırsakların
kasılması, kan akışının değişikliğe uğraması ve çok önemli sindirim
94
BEYIN-BAĞIRSAK BAĞLANTISI
sıvılarının salgılanması gibi kendine özgü bir modelin
oluşumuna yol
açtığını öğrenmiştik.
Aramızdaki klinisyenler, beyin ile bağırsaklar arasındaki
iletişim
bozukluğunun, irritabl bağırsak sendromu gibi işlevsel bağırsak rahatsız
lıklarında belirgin bir rol oynadığını ileri süren bu yeni bilgilerden mem
nun kalmışlardı. Daha o zamanlar, psikiyatristlerin ve gastroenterolog
meslektaşlarımın
çoğunun görüşünün aksine, bu iletişim sistemindeki
değişikliklerin kaygı, depresyon ve otizm gibi sindirim dışı bozukluk
larda bile rol oynayabileceğinden kuşkulanmaktaydım.
Yine de, bilimde sıklıkla olduğu gibi, başlangıçta duyduğumuz güve
nin biraz zamansız olduğu ortaya çıktı. Bağırsak ile beyin arasındaki çift
yönlü iletişimle ilgili pek çok şeyi açıklığa kavuşturmuş olsak da aslında
vücudumuzun bağırsak tepkilerini ve duyularını temel bileşeni bağırsak
mikrobiyotası olan karmaşık bir beyin-bağırsak devresi şeklinde orga
nize ettiği yeni belli olmaya başlamıştı. Daha önceki sonuçlarımıza geri
dönmüş ve bağırsak mikrobiyotasının bu önemli rolünü dikkate alma
dan tahminlerde bulunmuştuk.
Daha sonraları, duygusal olarak tetiklenen bağırsak tepkilerimizin
sadece bağırsaklarımızdaki burkulma ve kasılmalar ile sınırlı olmadığı
ortaya çıktı. Bağırsak tepkileri ayrıca pek çok bağırsak duyusunu da te-
tikliyor ve bu duyular daha sonra bağırsak duygularını dönüştürebile
cekleri veya oluşturabilecekleri beyne geri dönerek belli
bir deneyimin
duygusal anıları olarak depolanıyorlardı. Dünyadaki bilim insanlarını
şaşkınlığa uğratacak şekilde, bağırsak mikroplarının bu bağırsak tepki
leri ile duyuları arasındaki etkileşimde bütünleyici bir rol oynadıklarını
daha birkaç yıl önce fark ettik.
Şimdi anlıyoruz ki, çıplak gözle görünmeyen bu muazzam yaşam kit
lesi, hormonlar, nörotransmitterler ve metabolit adı verilen sayısız küçük
bileşiği içeren çeşitli sinyaller aracılığıyla beyninizle sürekli iletişim ku
rabilmektedir. Bu metabolitler, mikropların kendilerine özgü beslenme
MİKROP SOHBETİ: BAĞIRSAK BEYİN DİYALOGUNUN TEMEL BİLEŞENİ 95
alışkanlıklarının bir sonucu olarak ortaya çıkarlar. Bizim tükettiğimiz
yiyeceklerden geriye kalan sindirilmemiş artıklarla, karaciğer tarafın
dan bağırsağa salgılanan safra asitleri ile veya bağırsaklarımızı kaplayan
mukus tabakası ile beslenen mikroplar tarafından üretilirler. Aslında,
bağırsak ile beyin arasındaki konuşmada, bağırsak mikrobiyotanız, be
nim “mikrop sohbeti” olarak adlandırdığım karmaşık
bir biyokimyasal
dil kullanarak geniş kapsamlı bir diyaloğa dâhil olur.
Bağırsaklarımızdaki mikroplar ve beynimiz neden bu kadar karma
şık ve zekice tasarlanmış bir iletişim sistemine gerek duymakta? Mik rop
sohbeti evrimsel süreçte nasıl gelişti? Bu soruları cevaplamak için sizi
epey geri götürmek zorundayım; çok geriye, dünyanın ilkel, mikroplar
açısından zengin okyanuslarına.
Mikrop Sohbetinin Şafağı
Dünya’da ilk yaşam, yaklaşık dört milyar yıl önce, arke (
Dostları ilə paylaş: